Okul dışında başını kapattığı için Danıştay'ın 'Okul yolunda türban olmaz' kararıyla görevinden uzaklaştırılan ve Alparslan Aslan'ın Danıştay saldırısı sonrasında, olayla hiç ilgisi olmamasına rağmen tartışmaların odağına yerleşen anaokulu öğretmeni Aytaç Çaman Demircan, yaşadığı haksızlıkların giderilmesi için 12 yıl önce açtığı dava neticelenmeden görevinden istifa ederek, İsveç’e yerleşti. 2001 yılında açtığı davanın hala sonuçlanmamış olmasını adalet adına büyük eksiklik olarak değerlendiren Aytaç Çaman Demircan, Danıştay'ın bir başörtüsü mağduru hakkında verdiği 'Eğitim hakkı engellenemez' kararının kendi davası için de emsal olmasını istedi.
Çaman idarecilik görevinden alındıktan sonra, 2001 yılında Ankara 6. İdare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma davası açtı. Mahkeme, yürütmeyi durdurma kararı aldı ve okul müdürlüğüne geri iade etti. Fakat Ankara Bölge İdare Mahkemesi de, idare mahkemesinin verdiği kararı durdurdu. Davayı tekrar görüşen 6. İdari Mahkemesi davayı tekrar gözden geçirdi, Çaman’ın bu sefer idarecilik görevine atanmasını esastan kararlaştırdı. Ancak yasal süreç devam etti. Bunun üzerine Ankara Valiliği Danıştay’a dava açtı. Mustafa Birden başkanlığındaki daire Danıştay 2. Dairesi 2006 yılında anaokulu öğretmeni Aytaç Çaman Damircan'ı okula gidiş-gelişlerde başörtüsü taktığı için Gölbaşı Bayrak Garnizonu Anaokulu'na müdür olarak atanmasının sakıncalı buldu. Çaman, yüksek mahkemenin bu kararına da itiraz etti. Fakat o tarihten bu yana hakkında henüz bir karar verilmedi. Çaman Demircan, hakkında verilen karara aldırmadı. Sınavlara tekrar girdi ve ikinci kez müdürlük sınavını kazandı. Ankara Elvankent’de bir anaokuluna 2010’da müdür oldu. Fakat, geçen hafta istifa etti ve İsveç’e yerleşti.
Danıştay ise aradan geçen zamanda Çaman’ın davasını da yakından etkileyecek emsal niteliğinde bazı kararlara imza attı. En son, 5 Ocak 2013’te idare mahkemesinin girdiği sınavda 'peruğu kulağını göstermiyor' denilerek sınavı iptal edilen Gülsüm Coşkun’un itiraz davası hakkında son sözü söyleyen Danıştay, 'eğitim hakkı engellenemez' diyerek, bu tür davalarda, son noktayı koydu.
Dışarıda, örttüğü başörtüsü sebebiyle okul müdürlüğü yaptırılmayan, iki kez mahkeme kararıyla ile geri dönmesine rağmen anaokulu öğretmeni olması da engellenen Aytaç Çaman Demircan, Danıştay tarafından verilen kararın, kendi davası için emsal teşkil etmesi temennisinde bulundu. Davasının 12 yıldır sonuçlanmamasının büyük bir eksiklik olduğunu vurgulayan Çaman; “Bana bunu yapanların yanına kar kaldı. Nihayetinde bunun olumlu ya da olumsuz sonuçlanması gerekirdi.” ifadelerini kullandı.
“BİR İDEOLOJİNİN ZORLA DAYATILMASI”
Çaman, kendisine yapılanı “Bir ideolojinin zorla insanlara dayatılması” şeklinde yorumlarken; darbecilerin hakim olduğu tek tip insan oluşturulmaya çalışıldığı bir dönemde, belirlenen modele kendisinin uymadığı için bu sorunları yaşadığını kaydetti.
“SON 10 YILDA DEMOKRATİKLEŞME YOLUNDA ÖNEMLİ KARARLARA İMZA ATILDI”
Olaya insan hakları ihlali, kadına karşı ayrımcılık yapıldığı, şeklinde baktığını da anlatan Çaman, Danıştay’ın ‘eğitim öğretim hakkı engellenemez.’ kararının kendisini çok sevindirdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Biz, kabul etsek de etmesek de Türkiye’de demokratikleşme yolunda önemli adımlar attı. Danıştay, dün başörtüsünü ‘men’ eden bir karar verirken; bu gün eğitim ve öğretim hakkı ne şekilde olursa olsun engellenemez, yönünde bir karar veriyor. Bence ‘men’ kararını kaldırıyor. Bir toplum dün yok sayılırken bu gün o toplumla ilgili açıkça yayınlar yapılabiliyor. Genelkurmay Başkanları çıkıp toplumu tehdit ederken bugün bunları görmüyoruz. Bunlar, demokratikleşme ve sivilleşme açısından önemli bir adım.”
“BEN VARMADAN KİMLİĞİM VE KİŞİLİĞİM ÖNCE GİTTİ”
Çaman, Danıştay’ın 2006 yılında verdiği kararın ardından yaşadığı sorunları ise şöyle anlattı: “Ben, gitmeden benim kimliğim ve kişiliğim benden önce gitti okullara. Her tarafta ‘Türbanı al kafana çal.’ dediler. Beni, Danıştay saldırısında provokatör olarak görürlerken, karardan 2 gün sonra babamı kaybettim. Gittiğim her okulda, bu olaydan sonra hangi haksızlığı görsem ve ses çıkarsam, bu dava ve benim geçmişte yaşadıklarım karşıma engel olarak geldi. Yani, hep hayata geriden başlıyordum, sanki. Gerçekten çok zor bir dönemden geçtim.”
"DEMOKRATİKLEŞME YOLUNDA ATILAN EN UFAK ADIMDAN MUTLU OLUYORUM"
Çaman, Türkiye’den ayrılmak üzereyken mutsuz olduğunu ifade etti. Türkiye’yi çok sevdiğini sözlerine ekledi ve Türkiye’nin demokratikleşme yolunda atılan en küçük adımın dahi kendisini çok mutlu ettiğini bildirdi.
“DANIŞTAY SALDIRISINDA HEDEF GÖSTERİLMİŞTİ”
Mustafa Birden başkanlığındaki Danıştay İkinci Dairesi üyeleri, 8 Şubat 2006 tarihinde anaokulu öğretmeni Aytaç Çaman Demircan’ın okula gidiş-gelişlerde başörtüsü taktığı için Gölbaşı Bayrak Garnizonu Anaokulu'na müdür olarak atanmasının sakıncalı olduğu yönünde bir karar vermişti. Bu kararın ardından Danıştay İkinci Dairesi üyeleri, 17 Mayıs 2006 tarihinde hain bir saldırıya uğradı. Saldırı sonucunda üyelerden Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybetti. Diğer yaralananlar ise hastaneye kaldırıldı. Bu kanlı eylem ile öğretmen Çaman'ın başörtüsü kararı arasında bağlantı kurulmaya çalışıldı. Anaokulu öğretmeni Çaman, bir an hedef gösterilmeye çalışıldı.
Dışarıda örttüğü başörtüsü sebebiyle okul müdürlüğü yaptırılmayan, iki kez mahkeme kararıyla ile geri dönmesine rağmen anaokulu öğretmenliği bile yapmasına izin verilmeyen, başı açık olduğu hâlde okula alınmayan anaokulu öğretmeni Çaman, haberi olmadığı kanlı bir olayın içinde bulmuştu kendini. Fakat, olaydan kısa süre sonra yakalanan saldırgan Avukat Alparslan Aslan’ın Ergenekon örgütü ile bağlantıları ortaya çıkınca, öğretmen Çaman’ın suçsuzluğu resmen kanıtlanmıştı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz