Brezilya’nın Bahia eyaletinin başkenti Salvador ülkenin en mutlu şehirlerinden biri olarak bilinir. Çünkü buranın halkı dansı, partileri ve eğlenmeyi çok sever. Sao Paulo şehrinin insanları ne kadar çalışkan ise burasının insanları da bir o kadar tembel olduğu söylenir. Tembellik çalışkanlık konusunda bir şey söylemem ama Salvador de Bahia’nin gerçekten müzik ve dans dolu bir şehir olduğunu söyleyebilirim.
Şehrin tarihi 1502 yılında şehre gelen Portekizli sömürgecilere dayanır. Salvador de Bahia bir liman şehri olmasından dolayı hep çok hareketli ve canlı bir kent olmuştur. Güney Amerika’nın en eski şehirlerinden olan Salvador de Bahia 1549 ve 1763 yılları arasında koloni Brezilya’nın başkentliğini yapmıştır. Bir dönem Portekiz İmparatorluğu buradan yönetilmiştir. Aynı zamanda Rio ve Sao Paulo’nun ardından 3 milyonluk nüfusu ile Brezilya’nın en kalabalık büyük üçüncü şehridir.
Bu limana mallar dışında en çok gelen şey Afrikalı köleler olmuş. Şeker kamışı tarlalarında çalıştırılmak üzere Afrika’dan getirilen köleler buradan Brezilya’ya dağılıyormuş. 1558 yılında Güney Amerika’nın ilk köle pazarı da burada kurulmuş. Şehirde dolaşırken çocukluğumuzda izlediğimiz dizi Köle Isaura’daki gibi şişman, beyaz kıyafetler giymiş Afrika kökenli insanlar göreceksiniz. Salvador Dünya’daki Afrika kökenli nüfusun yaşadığı büyük şehirlerden biri olarak kabul ediliyor.
Şehirdeki Afrika etkisini sadece insanlarda görmüyorsunuz. Müzik ve dansta da yoğun bir Afrika etkisi var. Zaten Capoeira dansı da burada doğmuş. Şehre gelen turistlerin bir kısmı sadece bu ritim ve dans okulları için geliyorlar. Anlamı büyük ormanlarda küçük ağaçsız alan anlamına gelen Capoeira 16. Yüzyılda Afrikalı köleler tarafından ortaya çıkarılan spor ve müzik içeren bir savunma sanatıdır. Estetik hareketleri ve katı formlarının olmayışından kimilerine göre bir dans olarak ta adlandırılsa da aslında kölelerin zamanında efendilerine karşı kendilerini savunmak için geliştirdikleri bir savunma sanatıdır. Şu anda dünyanın yaklaşık 50 ülkesinde resmi olarak yapılmaktadır. Türkiye’deki Capoeira etkinlikleri ve bu spor hakkında daha fazla bilgi almak için derneğin sitesini ziyaret edebiliriniz.
Karnaval denilince herkesin aklına Rio Karnavalı gelse de Salvador de Bahialılar Brezilya’daki en iyi ve en gerçek karnavalın kendilerininki olduğunu söylerler. Her sene 1.5 milyonu turist olmak üzere toplam 2.5 milyonu sokaklara döken bu karnavalın biletleri biraz pahalı olduğundan geçen sene bu karnavala gidemedim. Günlük karnaval parti biletleri 50 ile 300 Euro arasında değişiyordu. Umarım en kısa zamanda Salvador de Bahia’ya karnaval için gelirim.
Şehirde 365 tane kilise var. Ben bunlardan sadece iki tanesini önereceğim. Vaktiniz olursa diğerlerini de gezebilirsiniz. Nosso Senhor do Bonfim kilisesini daha Brezilya’ya gitmeden önce Brezilyalı arkadaşlarımın bana bu klişeden aldıkları ve bileğime taktıkları renkli bantlarından tanıyordum. Şehir merkezinden biraz uzaktaki bu kilise tropik bir fırtınadan kurtularak Brezilya’ya ulaşan Portekizli denizciler tarafından yaptırılmış. Kilisenin şifa verici olduğu düşünüldüğünden birçok kişi hastalıklarına deva bulmak için bu kiliseyi ziyaret ediyor. Kilisenin içindeki bir odanın duvarları ve tavanları el, kol, ayak, baş kopyaları ile kaplı. Neden diye soracaksınız eminim ki. İnsanlar hastalıkları daha çabuk iyileşsin diye gelip bu odaya bu el, kol gibi maketlerini asıyorlarmış. Ayrıca kilisenin girişteki demir kapısının her tarafı bana daha önce verilen renkli bilekliklerle kaplı.
Bir diğer ilginç kilise ise Sao Francisco Kilisesi. Neden mi? Çünkü içerisi yaklaşık 1 ton altın ile kaplı. Barok ve koloni mimarisine sahip bu kilise çok korunmuş ve çok iyi bakılmış. Sanırım içerisindeki dekorasyonun altın varaklarla kaplanmış olması da çok iyi bakıldığının bir göstergesi.
Tarihi eski şehir denizden 85 metre yükseklikte kurulduğu için Cidade Alta yani yukarıdaki şehir olarak da bilinir. Şehrin bu bölümünde Rönesans dönemiyle koloni tarzının birleşmesinin en güzel örneklerini göreceksiniz. İnişli çıkışlı, taş kaplı sokakları, rengârenk evleri ve Capoeira okullarıyla dolu olan Pelourinho’da birkaç saat geçirmenizi tavsiye ederim.
Tarihi Portekiz kalesinde yer alan Barra deniz fenerinin yeri güneşin batışını ve sahil manzarasını izlemek için bir harika. Deniz fenerinin içince küçük bir müze var. Döneminde kullanılmış eski denizcilik aletleri, haritalar, silahlar gibi tarihi eserler sergileniyor. Fenerin hemen yanındaki Barra plajı da şehir halkının geldiği popüler plajlardan biri.
Yerli Tupi dilinde nehrin yolu anlamına gelen Imbassai plajının uzunluğu 63 kilometredir. Şehrin dışındaki tercih edilen plajların başında yer alır. Ocak şubat aylarında bu plaja giderseniz sabahın erken saatlerinde deniz kaplumbağalarını görebilirsiniz. Buraya şehir merkezinden kalkan otobüslerle ulaşabilirsiniz. Bilet yaklaşık 5 USD civarında).
Şehir aşağı ve yukarı olarak ikiye ayrılmıştır. 72 metrelik Lacerda asansörü 1873 yılında inşa edilmiş ve şehir halkının üst şehre ulaşımını kolaylaştırmıştır. Asansör ayda 900.000 kişi taşımaktadır. Asansör ücreti çok ucuz bizim paramızla 25 kuruş civarında. Bu ücrette sadece bakım masrafları için alınıyor.
1912 yılında kurulan bu pazarda geleneksel Salvador el sanatlarının örneklerini görebilir ve satın alabilirsiniz. Etrafında davul çalan, müzik ve Capoeira gösterileri yapanları izleyebilirsiniz. Pazarın hemen önündeki iskeleden de çevredeki adalara yapılan günübirlik turlara katılabilirsiniz.
Uzun İnce Bir Yoldayım'a ait daha fazla içerik için sizi şöyle alalım.