İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, 1997'de hakkında açılan davanın ardından 2001'de askerlikle ilişiği kesilen eski Yüzbaşı Özcan Tozlu, tanık olarak dinlenildi.
Tozlu, 1985'te Harp Okulu'nu bitirdikten sonra subay olarak göreve başladığını, 1984'te Şırnak'ta Güçlükonak İlçe Jandarma'da, 1995'te Cudi Dağı'nda görev yaptığını, 1996'da da Şırnak Merkez Jandarma Komutanı olarak çalıştığını belirtti. Tozlu, özel kuvvetlerin bazı işler yaptığının kendisine anlatıldığını ileri sürdü.
1998'de bu davanın sanıklarından emekli Albay Levent Göktaş'ın çağırması üzerine, Kirazlıdere'de MAK Taburu'na gittiğini ifade eden Tozlu, şunları söyledi:
"Bana 500-600 sayfalık bir klasör gösterdi. Klasörü açtı. Baktım, 'Bu ne dedim?'. 'Darbe emri' dedi. Belgede emekli Orgeneral Çevik Bir'in imzası vardı. Göktaş'a 'Ben açıktayım zaten, ne yapabilirim' dedim. Göktaş da 'Silahın, kimliğin var. Saçın sakalın da var. İstediğin yere, istediğin şekilde girer çıkarsın. Dosyadaki subaylar arasında benim ismimin de olduğunu belirterek 'İçeri tıkacaklar, çıkamazsın. Elinden geleni yap' dedi."
Tozlu, önce DYP'ye gittiğini ancak Meral Akşener ile görüşemediğini anlatarak, daha sonra o dönemde başbakan yardımcılığı yapan Ahat Andican'ın yanına gittiğini söyledi. Andican'a, "Silahlı kuvvetler içinde ayrı bir örgütlenme olduğunu, Bir'in Ankara'dan uzaklaştırılmasını tavsiye ettiğini" belirten Tozlu, dönemin Başbakan'ı Mesut Yılmaz'a da Andican'ın bunları anlatmasını söylediğini belirtti.
Daha sonra Büyük Birlik Partisi'ne (BBP) aynı şeyi anlattığını bildiren Tozlu, şöyle devam etti:
"Levent Göktaş bu durumu İbrahim Şahin'e de söylememi istemişti. Kendisini tanımıyorum. BBP'deki Ökkeş Bey'e söyleyince, o da Şahin'i telefonla aradı. Bunları telefonda anlattığım için Şahin bana kızarak telefonu kapattı. Daha sonra tayinler belli oldu. 1998'de yapılması planlanan darbe engellenmiş oldu. Yaklaşık 1 ay sonra, Çevik Bir İstanbul'a 1. Ordu Komutanlığı'na atandı."
Tozlu, 2000'de kendisini Ankara'ya çağıran Göktaş'ın 15 bin dolar teklif ettiğini, ancak kabul etmediğini de ileri sürdü.
-Güçlükonak katliamı-
Tozlu, 1996'da 11 korucunun öldürüldüğü Güçlükonak katliamına ilişkin açıklamalarda da bulunarak, saldırının terör örgütü PKK tarafından değil de silahlı kuvvetler tarafından koruculara yaptırılan bir eylem olduğunu öne sürdü.
Bölgede yaptığı araştırmada, PKK'nın saldırı yapmasının mümkün olmadığını, alanın etrafında çok sayıda karakol bulunduğunu ifade eden Tozlu, terör örgütünün böyle bir saldırıya kalkışamayacağını iddia etti.
Tozlu, öldürülen Emniyet Müdürü Gaffar Okkan suikastına ilişkin de iddialarda bulunarak, Levent Göktaş ile yaptığı bir konuşma sırasında bu konunun gündeme geldiğini anlattı.
Tozlu, " Göktaş, 'Gaffar Okkan işini keşke yapmasaydık' dedi. Ben de, 'Siz mi yaptınız. Yazık değil mi, O polislere acımadın mı, Allah'tan korkmuyor musunuz, nasıl hesap vereceksiniz' dedim'. O da, 'Oğlum, Allah'a nasıl hesap vereceğiz' dedi" iddialarında bulundu.
Okkan suikastından birkaç ay sonra Kayseri'den kalkarak Malatya'ya giden CASA tipi askeri uçağın düştüğünü anımsatan Tozlu, uçaktaki ekibin Okkan suikastında görev alan ekip olduğunu duyduğunu öne sürdü.
Levent Göktaş'ın ifadesine karşı beyanları hatırlatılan Tozlu, Göktaş'ın beyanlarının iftira olduğunu kaydetti.
Göktaş'ın avukatı Serkan Günel, tanığa müdahale edilmesini istemesi üzerine Tozlu, "2001 yılından beri zor durumdayım. Yeşil kartla geçiniyorum. 4 çocuğum var. 2 çocuğumu 10 yıldır görmüyorum. Ben açım ya" diye bağırdı.
Tanığın bu beyanlarına Serkan Günel'in karşılık vermesi üzerine Tozlu, "Bana para bekliyorsun' diyor. Ben köpek miyim ya' diyerek" yine tepki gösterdi.
Duruşma yarına ertelendi.