HABER

Darbe mağduru öğrencilerin davası AYİM'de

12 Eylül 1980 darbesinden sonra, sol görüşlü oldukları gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nden çıkartılan öğrenci askerlerle ilgili dava Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde (AYİM) görüldü.

Duruşmaya darbe döneminde görüşlerinden dolayı okullarından atılmış öğrenci askerler ile, darbe dönemlerinde mahkeme kararı olmadan ordudan atılmış ve sonradan hukuk eğitimi görmüş asker kökenli 20 avukat katıldı. Avukatlar sadece müdafi olmadıklarını, aynı zamanda idari kararla ilişiği kesilmiş eski askerler olarak taraf da olduklarını belirtti.

Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM-DER) Genel Başkanı Emekli Üsteğmen Tuna Atalay davaya ilişkin yaptığı açıklamada, söz konusu davanın, 22 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe giren, darbe mağduru askerlere haklarının iadesini öngören 6191 sayılı yasadan yararlanmak isteyen öğrenci askerlerin başvurularının reddedilmesiyle ilgili olduğunu kaydetti.

Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasası'na Geçici Madde 32'yi ekleyen 6191 sayılı yasanın, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları ve yargı denetimine kapalı idari işlemlerle TSK'den çıkartılan askerleri kapsamakta ve darbe dönemlerinde haksız idari kararlarla mağdur edilen askeri personelin mağduriyetinin idare eliyle telafi edilmesini öngördüğünü kaydeden Atalay "Yasayı uygulamakla görevli Milli Savunma Bakanlığı, sadece 28 Şubat 1997 sürecinin mağdurları ile 12 Eylül 1980 darbesinin bazı mağdurlarının başvurularını kabul etmiş; yasayı ayrımcı zihniyetle yorumlayarak 12 Martzede askerler, sözde yargı denetimine açık kararname mağduru askerler ve öğrenci askerlerin başvurularını geri çevirmiştir. MSB bu uygulama ile 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerini kendince meşrulaştırmıştır. Bunun üzerine 12 Martzede askerler ile öğrenci askerler AYİM'de dava açmak zorunda kalmışlardır. Dolayısıyla bu dava aslında darbe dönemi idari işlemleri onaylayıp onaylamamak yönüyle darbeleri meşru sayıp saymama davasıdır. Bugün AYİM'de bakılan toplu davada öğrenci askerler ve avukatları, ayrımcı uygulamayı hukuk devleti penceresinden sorgulamışlar, AYİM'i vicdana uygun karar vermeye çağırmışlardır" dedi.

-"BAKAN YASA'NIN VERMEDİĞİ YETKİYİ KULLANMIŞTIR"-

Genel Başkan Atalay, davacı öğrenci askerlerin ve avukatların duruşmada vurguladığı hususlara ilişkin ise şu açıklamaları yaptı:

"Yasa, rütbeli asker - öğrenci asker ayrımı yapmamış; "TSK'den ilişiği kesilenler" diye genel bir tanım yapmıştır. Dolayısıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasası'na göre asker kişi sayılan öğrenci askerler de yasa kapsamındadır. Yasa, Milli Savunma Bakanı'na takdir hakkı vermemiştir. Öğrenci askerlerin başvurularını reddeden Milli Savunma Bakanı, başvuruları reddederken, yasanın vermediği bir yetkiyi kullanmıştır. Ret kararına gerekçe gösterilen "yargı denetimine açıklık kapalılık" tartışması etkin başvuru ve adil yargılanma hakkı bağlamında değerlendirilmelidir. Ne yazık ki, askeri yargıda etkin başvuru hakkının kullanılamadığı, kullanılsa bile adil yargılamanın yapılamadığı bilinen bir gerçektir. Esasen bünyesinde kıta subaylarının bulunduğu, mesleki sicil yönünden Milli Savunma Bakanlığı'na ve Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı askeri yargıçların oluşturduğu heyetin yargı bağımsızlığına ve yargıç güvencesine sahip olmadığı, dolayısıyla hukuk devletine yaraşır bir karar veremeyeceği kamuoyunca malumdur. Hatta, AYİM geçmişte toplumsal ve siyasi konjonktürün elvermesiyle mağdurlar lehinde istisnai kararlar vermiş olsa bile bu kararlar Milli Savunma Bakanlığı ve kuvvet komutanlıklarınca yok sayılmış ve uygulanmamıştır."

-"AYİM'İN ÖNÜNDE 3 SEÇENEK VAR"-

AYİM'in davacıların açıklamalarını dinledikten sonra önünde 3 seçenek olduğuna da vurgu yapan Atalay, bu seçenekleri ise "Birinci seçenekte, Anayasa değişikliği uyarınca AYİM yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi ilkeleri doğrultusunda yeniden yapılandırılacağından davayı bekletme kararı alabilir. Davayı beklemeye aldığı takdirde AYİM'in hukuka uygun karar vereceği beklentisi güçlenecektir.

İkinci seçenekte AYİM yargıçların yasalarla olduğu kadar vicdanlarıyla da bağlı olduklarını göz önüne alarak, haksızlığı telafi etmek için aynen Danıştay'ın geçmişte yaptığı gibi yasayı geniş yorumlayıp içtihat oluşturabilir. Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, 28 Şubat 1991 tarihli içtihadıyla 12 Eylül 1980 darbesi dönemi idari kararlarına karşı yargı yolunu açmış; 1402'lik olarak adlandırılan darbe mağduru sivil kamu görevlilerinin haklarına kavuşmalarını sağlamıştır. Bugün AYİM de Danıştay'ın yolunu izleyerek, Geçici Madde 32 mağduru subay, astsubay ve öğrenci askerlere haklarını teslim edebilecektir.

Üçüncü seçenek olarak da AYİM, Geçici Madde 32 mağduru askerlerin davasını idarenin kararı doğrultusunda reddederek, bağımsız olmadığı eleştirilerine haklılık kazandıracaktır" şeklinde sıraladı.

Atalay, AYİM'in davayı reddetmesi durumunda Geçici Madde 32 mağduru askerlerin, uluslararası mahkemelerde hak aramaya devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

ANKA

(HM/ZHR)

En Çok Aranan Haberler