Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde, Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin, sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de aralarında yer aldığı 224 kişinin yargılandığı davada, sanıkların esasa ilişkin savunmaları alındı.
17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar ve müştekiler ile taraf avukatları katıldı.
Akıncı Üssü'nden otobüsle Genelkurmay Başkanlığına gelen 33 kişilik Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) personeli arasında yer alan sanıklardan eski astsubay Ayhan Carık, savunmasında, hakkında hiçbir somut delil bulunmadığı halde 2 yıldır yargılandığını öne sürdü.
Üzerine atılı suçları reddeden, hakkındaki iddiaların gerçek dışı ve hayal ürünü olduğunu savunan Carık, suçlamaların çok büyük kısmının kendisiyle alakalı olmadığını, iddia edilen kısımların yanlış bilgilere dayandığını söyledi.
Balıkesir Astsubay Meslek Yüksekokuluna 2009 yılında girdiğini, mezuniyetten sonra ÖKK'ya atandığını anlatan Carık, 15 Temmuz 2016'ya kadar bu komutanlığa bağlı olarak Hatay'ın İskenderun ilçesinde görev yaptığını aktardı.
Darbe girişiminden önce senelik izne ayrıldığını, 11-18 Temmuz tarihlerinde, ailesiyle tatil yapmak için Amasra'daki ordu evinden yer ayırttığını belirten Carık, izni devam ederken, telefonla aranarak paraşütle atlayış eğitimi için mesaiye katılması yönünde emir aldığını ve iznini kesip birliğine geldiğini ifade etti.
15 Temmuz'da kızının doğum günü için öğleye kadar izin aldığını kaydeden Carık, mesaiye dönünce tim komutanı Selçuk Topal'ın, koruma ve güvenlik tatbikatı için Akıncı Üssü'ne gitmesi yönündeki emri üzerine gerekli hazırlığı yapıp kışladan ayrıldığını ve saat 18.00 sularında Akıncı'ya vardığını dile getirdi.
- "Park halindeki bir araca bindim"
Akıncı Üssü'nde teçhizat kuşandıklarına değinen Ayhan Carık, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Bize Genelkurmay'a gideceğimiz söylendi. Otobüsle yola çıktık. İsmini sonradan öğrendiğim eski kurmay albay Fırat Alakuş, 'Genelkurmay'a muhtemel terör saldırısı olacağını, emniyet almak için gittiğimizi' söyledi. Saat 21.00 civarı Genelkurmay'a geçtik, binalar bölgesine hareket ettik. Tim komutanım bana kuzey nizamiye yönünde uygun yerde mevzilenmem gerektiğini söyledi. Bir bina ve çalılık arasında mevzi aldım. İlerleyen saatlerde silah sesleri geldi. Tim komutanıyla telsizden irtibat kurdum. Daha dikkatli olmam gerektiğini söyledi. Bir süre sonra tekrar silah sesleri duydum, bu defa telsizle bağlantı kuramadım. Uçakların gelip gittiğini duydum. Belli bir süre sonra güney nizamiye tarafından tank seslerini, ardından vatandaşların seslerini duydum. Terör saldırısından farklı bir şey olduğunu düşündüm. Telsizimin bataryası zayıflamıştı. Telefonum da olmadığı için kimseyle haberleşmedim.
Yorgunluğun ve stresin etkisiyle dinlenmek için Genelkurmay içinde park halindeki bir araca bindim. Hava aydınlanıncaya kadar bu araçta dinlendim. Hava aydınlanınca çıktım. Hasan Demirci ile karşılaştım. Ne olduğunu sordum. TSK'da bir grubun kalkışmaya giriştiğini söyledi. Bu işe alet edildiğimizi anlayarak, bir an evvel Genelkurmay'dan uzaklaşmaya çalıştım. Bilmediğim bir odaya girdim ve sivil kıyafet aldım. Otoparkta üzerimi değiştirdim. Kışladan uzaklaştım. Ailemi güvenli olduğunu düşündüğüm için Mersin'e götürdüm. Daha sonra kendi rızamla Mezitli Polis Merkezi'ne teslim oldum."
- "Komuta katına çıkmadım"
Darbe girişimi sırasında yaşanan olaylarla hiçbir ilgisi bulunmadığını savunan Carık, "Bir emir üzerine buraya geldim ve hiçbir işe karışmadım.
Tim Komutanı Selçuk Topal'ın emri üzerine Akıncı Üssü'ne gittim. Amirimin emrini yerine getirmekten başka bir şey söz konusu değil." dedi.
Karargahta gerçekleşen tüm eylemlerden sorumlu tutulduğunu savunan Ayhan Carık, komuta katına çıkmadığını, komutanların derdest edilmesiyle ilgisinin bulunmadığını ileri sürdü.
Bülent Aydın'ın şehit edildiği bölgede bulunmadığını öne süren Carık, güvenlik kameralarında Aydın'ın aracın sağ kısmında bulunan koruma personeli tarafından muhtemelen kaza ile şehit edildiğinin görüldüğünü iddia etti.
Genelkurmay'da şehit olanlara ilişkin dosyanın bu dosyadan ayrılmasını talep eden Carık'ın, şehitlerden "maktul" olarak söz etmesi, salonda bulunanların tepkisini çekti.
Duruşmaya devam ediliyor.