Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, Türkiye’yi daha fazla gerecek isimlerin milletvekilliği için aday gösterilmesinin 'hukuka meydan okumak' anlamına geldiğini söyledi.
Prof. Dr. Nihat İnanç, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşanan yemin boykotu ve darbe suçundan yargılananların milletvekili adayı gösterilip Meclis'e girmelerinin sağlanması ile ilgili dğerlendirmelerde bulundu. İnanç, Türkiye’de kararları tartışılmaya dahi açılmayan kurumların bugün dışlanmasının, kararlarının dikkate alınmamasının ve hatta darbecilikle suçlanmasının manidar olduğunu vurguladı. İnanç, “Geçmişte en temel insan hakları konusu tartışılırken 'Anayasa Mahkemesi’nin içtihadı var' deniyordu. Şimdi ise Anayasa Mahkemesi Başkanı istifa etmeli, Danıştay Başkanı, Yargıtay Başkanı şöyle oldu ifadeleri kullanılıyor. Aslında doğrudur öyle oldu. Bu kurumlar artık darbeci kurumlar olmaktan çıktı. Bu kurumlar artık halkın çocukları ve halkın sahipleri tarafından yönetilmeye başlandı.” diye konuştu.
Kamuoyunu ciddi anlamda rahatsız etmiş davaların tarafları olanları aday göstermenin bir ihtiyaç olmadığını belirten İnanç, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Siyasi partilerin milletvekili adayları çok ciddi ithamlarla tutuklu olan kişiler mi? olmalı, böyle bir ihtiyaçları mı? var. Birçok insan var her taraftan aday gösterebilirsiniz. Hiçbir siyasi partinin göstermiş olduğu bu adaylarla artı bir oy kazandıklarına inanmıyorum. Tam tersine kaybettiklerine inanıyorum. Türkiye’nin bu gerginleşme ortamına imkan vermeden bütün siyasi partiler ülkenin kendini bulma sürecine katkı sağlayabilirlerdi. Türkiye’yi daha fazla gerecek ve Türkiye’de çok ciddi bir kesimi ilgilendiren bir davanın taraflarını aday etmek demek hakikaten hukuka ve halka meydan okumak demektir. Halk bu anlamda ciddi bir rahatsızlık ve beklenti içerisindedir. Bu darbe teşebbüsünden yargılanan adayları getirdik ve size meydan okuyoruz anlamına geliyor.”
‘MERVE KAVAKÇI’YI DA SEÇEN HALKTI’
“Bu hanıma haddini bildirin deyip bir bayanı dışarı atanlar, bugün halkın iradesinden, darbeden bahsedip aslında darbecileri halka karşı dayatanlar değil midir?” diye soran İnanç yemin boykotu başlatanlara yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:
“Geriye doğru gittiğimiz zaman Nazlı Ilıcak’ın ne suçu vardı ki kendisine siyaset yasağı getirildi. Ilıcak insanları mı öldürmüştü? Bu ülkeye ne yapmıştı? Merve Kavakçı cezalı mıydı? Hükümlü veya tutuklu muydu? Herhangi bir terör örgütüne üye miydi? Hakkında açılan küçük veya büyük herhangi bir davı mı vardı? Tabiî ki yoktu. Peki, Merve Kavakçı’yı seçen halk değimliydi? Oradaki irade halkın iradesiydi. Merve Kavakçı’ya vatandaşlığı bile çok görüp ikinci gün vatandaşlıktan attılar. Vatandaşlıktan atanlar ise çifte vatandaş olanlardı. Kavakçı’nın çocuklarını okulda çocuklara yuhalattılar. O çocukların hangi psikoloji ile büyüdüklerini bir düşünün. Kavakçı ve ailesine ülkelerinde yaşamaları çok görülerek sürgüne gönderildiler. Bu hukuk o zamanda hukuktu, şimdi de hukuk. Aslında o zamanki hukuka bakıyorsunuz hakikaten darbeci bir mantıktı. Şimdi ki hukuk ise darbeyi engelleyen ve yok eden bir mantık.”
“DARBE TOPLUMA KARŞI İŞLENMİŞ BİR SUÇTUR’
Darbe suçunun bireysel suçlardan daha ağır suçlar olduğunu vurgulayan Rektör Prof. Dr. Nihat İnanç, darbenin topluma karşı işlenmiş olan bir suç olduğunu kaydetti. İnanç, “Bireysel suçlardan dolayı şu an sadece zanlı olan ve kamuoyunun vicdanını rahatsız eden bazı isimler var. Örnek olarak Kayseri’de bayram günü üç çocuğa tecavüz edip öldüren bir isim zanlı olarak şu an yargılanıyor. Münevver Karabulut’u boynunu keserek öldüren Cem Garipoğlu var. Bunlar da pekala aday gösterilip milletvekili olabilirler. Bunlarla onlar arasında fark yok. Tam tersine sadece statü olarak fark var. Hepsi de tutuklu hiçbirisi hükümlü değil. Arada da çok bariz farklar var. Bahsettiğimiz kamuoyunun vicdanını rahatsız eden bu suçlar tamamen bireysel suçlardır. Ama diğerleri topluma karşı suç işlemiş tüm topluma karşı darbe girişiminde bulunmuşlardır. Dolayısı ile bu suçun niteliği çok farklıdır. Bizim hukukumuzda da darbenin karşılığı çok farklıdır. Eğer aday gösterilecekse sanki diğerleri daha çok hak ediyor gibime geliyor. Çünkü onların suçları bireysel suçlar.” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin bugün nereden nereye geldiğini herkesin bildiğini ifade eden Prof. Dr. Nihat İnanç, "Rahmetli Ecevit’e taksimde suikast girişiminde bulunanların yakalanıp da bırakıldığını ve kimsenin neden bırakıldığından bilgisi olmadığını biliyoruz. Ecevit’in başbakanken ödeneğine imza attığı ama bu kurum nedir, kimdir ve bilmiyorum dediğini de biliyoruz. Bunlar İtalya’daki Gladio ile başlayıp Türkiye’deki Özel Harp Dairesi ile gelişen, JİTEM ile büyüyen ve Ergenekon ile kol saçan bir yapılanmadır, işin aslı budur. Dolayısı ile bu sürecin sonlandırılması noktasında gerek siyasi, gerek bürokratik gerekse halkın hiçbir psikolojik baskıya, hiçbir yanılmaya ve hiçbir tehdide kulak vermeden sonuna kadar gitmesi gerekiyor.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz