Davutoğlu: Balkanlar’da tarihin normalleşmesini istiyoruz

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Balkanlar’da tarihin normalleşmesini istiyoruz. Geleceğe kriz odaklı değil, vizyon odaklı bakmak istiyoruz." dedi. Davutoğlu tarihin normalleşmesinden kastinin, şehirlerin normalleşmesi, bölgesel bir işbirliğinin oluşturulması, yeni bir Avrupa’nın inşaası, küresel ve ekonomik politikalar da Avrupa’nın yeniden inşaası olarak açıkladı.
Davutoğlu, 4. Büyükelçiler Konferansı kapsamında Trakya Üniverisitesi'nde düzenlenen etkinlikte Türkiye’nin 2012 yılında uygulayacağı dış politika alakalı önemli mesajlar verdi. Davutoğlu, Balkanlara ve Ortadoğu'ya büyük bir haksızlık yapıldığına da dikkat çekti. Avrupa’da ne zaman bir karşılık bir etnik çatışma olsa hemen akla Balkanların ve Ortadoğu’nun geldiğinin işaret ederek şöyle konuştu: "Oryantalist bakışla Balkan milletleri Ortadoğu ülkeleri, birbirini öldüren kana susamış milletler. Halbuki, 19. asıra kadar baktığınızda alında balkanlara baktığınızda Balkanlar huzur içindedir. Edirne, Filibe, Selanik, Üsküp herhangi bir çatışmayı 19. yüzyıla kadar görmediler. 20. yüzyıl bu tarihin döneminde maalesef kötü bir parantezdir. 1. ve 2. Dünya Savaşı, Soğuk Savaş ve ardından Kosova ve Bosna’da yaşanan çatışmalar. Biz bu parantezi kapatmak istiyoruz. Bu savaşların hiç birisi Balkan milletlerin kendi iradeleri ile çıkmış savaşlar değildir. Ortadoğu şehirleri de görmedi."

"BALKANLAR İLE EDİRNE ARASINA KURULMAYA ÇALIŞILAN DUVAR YAŞAMAZ"
1990’lardan Balkan ülkeleri için çıkış yolunun AB olarak görüldüğünü dile getiren Davutoğlu, fakat AB’nin şu an içinde bulunduğu siyasi ekonomik krizin birliğin geleceği hakkında soru işaretleri oluşturduğunu söyledi. Türkiye’nin AB’ üyesi olma isteğinin bitmeyeceğinin vurgulayan Davutoğlu, "Şimdi AB'yi barış projesi olarak sunmaya çalışanlar Edirne'yle Selanik'in, Edirne'nin Filibe'nin arasına duvar örmeye çalışıyor. Bu duvar yaşamaz, bu duvar çökecek. Artık Avrupa'nın önünde birkaç milyar için bekleyen Türkiye yok. Kendi dinamizmiyle başka ülkelere deva olacak bir Türkiye var. Biz hasta adam değil bir doktoruz, bir şifayız. AB üyesi olduğumuzda da bir 2’inci sınıf ülke değil karar alıcı ülkeler arasında yer alacağız." ifadelerini kullandı.