Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres ve Suriye'ye komşu diğer ülkelerin bakanları, Suriyeli sığınmacılara "daha fazla uluslararası destek" çağrısında bulundu.
Suriyeli sığınmacıları barındıran, Suriye'ye komşu ülkelerin bakanları Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) binasında yaptıkları toplantının ardından BM Cenevre Ofisi'nde basın toplantısı düzenlediler.
Bir Çinli gazetecinin toplantıda yer alan ülkelerin bakanlarının hiçbirisinin askeri müdahaleyi desteklediklerini belirtmeseler de açıklamalarından bazı ülkelerin bunu desteklediğini hissedebildiğini ifade etmesi, BM bayrağı ile bu durumun bağdaşmadığını ve Suriye'de kimyasal silah kullanıldığı iddalarının henüz kanıtlanmadığını belirtmesi üzerine Bakan Davutoğlu, Çinli gazeteciye tepki gösterdi.
Davutoğlu, gazeteciye, "Bu bir soru mu, yoksa açıklama mı? Eğer açıklama ise komşu ülkelerinin açıklamalarını da dinlememize izin verin" dedi.
BM bayrağına saygı duyduklarını vurgulayan Davutoğlu, Suriye'de 100 bin insanın öldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Hepimiz insanız. Gazeteci, Dışişleri Bakanı, uzmanlar, diplomatlar değiliz. İnsanız. Lütfen Hanımefendi, bizim sığınmacı kamplarımıza gelin ve anne ve babalarını kaybettikleri için ağlayan çocukları görün. Her iki ayağını da kaybetmiş ve bizim hastanelerimizde yatan insanları görün. Her gün bu haberleri alıyorum. Eminim, bütün komşu ülkeler bu haberleri alıyorlar. Bizim feryadımız bir ülkenin feryadı değildir. Bu, Birleşmiş Milletler'in feryadıdır, insanlığın feryadıdır. Yeter artık."
Bütün çabalara rağmen bugün 2 milyon insanın Suriye'nin dışında, 5 milyon insanın Suriye'nin içinde yerinden edildiğini anımsatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ve bu konuda tek bir BM Güvenlik Konseyi kararı yok. BM bayrağına saygı duyan herkes, bu bayrağa saygı duyan bizler bu soruna çözüm bulmak zorundayız. Bizim söylediğimiz bu. Şu tarafı veya bu tarafı kınamıyoruz. Kimyasal saldırı konusunda kınayabiliriz. Nereden yapılırsa yapılsın. Bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Araştırmalar tamamlandı. Komşu ülkeler olarak hepimizinkendi istihbaratı var."
-"Rejim bombardımana devam etti"
Türkiye'ye sığınan insanların yüzde yüzünün rejimin saldırıları yüzünden kaçtığını ifade eden Davutoğlu, rejimin BM'nin kimyasal silahları araştırma komisyonunun bölgeye girişine izin vermek için dört gün beklediğini ve bu sırada bazı kanıtları yok etmek için bombardımana devam ettiğini söyledi.
Srebrenitza katliamı sırasında da BM'nin sessiz kaldığını anımsatan Davutoğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'nun 20 yıl sonra Srebrenitsa'ya giderek uluslararası toplum ve BM adınaözür dilediğini anımsattı. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şundan eminim, eğer şimdi harekete geçmezsek, başka bir BM Genel Sekreteri, belki önümüzdeki 20 yıl içinde Gota ve Şam'a giderek, uluslararası toplumun harekete geçmemesi ve bu kanı durdurmaması yüzünden özür dileyecek. Türkiye olarak, BM Güvenlik Konseyi'nin birlik halinde ve ortak hareket etmesini tercih ederiz. Fakat bu birçok defalar engellendi ve kriz giderek tırmandı. Bu sefer engellenmemesini umuyoruz. BM Güvenlik Konseyi'nin ortak hareket etmesini umuyoruz, o zaman biz bu hareketi destekleriz. Eğer engelleme olmazsa bu gerçekleşebilir."
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres ve Suriye'ye komşu diğer ülkelerin bakanları, Suriyeli sığınmacılara "daha fazla uluslararası destek" çağrısında bulundu.
Suriyeli sığınmacıları barındıran, Suriye'ye komşu ülkelerin bakanları Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) binasında yaptıkları toplantının ardından BM Cenevre Ofisi'nde basın toplantısı düzenlediler.
Bir Çinli gazetecinin toplantıda yer alan ülkelerin bakanlarının hiçbirisinin askeri müdahaleyi desteklediklerini belirtmeseler de açıklamalarından bazı ülkelerin bunu desteklediğini hissedebildiğini ifade etmesi, BM bayrağı ile bu durumun bağdaşmadığını ve Suriye'de kimyasal silah kullanıldığı iddialarının henüz kanıtlanmadığını belirtmesi üzerine Bakan Davutoğlu, Çinli gazeteciye tepki gösterdi.
Davutoğlu, gazeteciye, "Bu bir soru mu, yoksa açıklama mı? Eğer açıklama ise komşu ülkelerinin açıklamalarını da dinlememize izin verin" dedi.
BM bayrağına saygı duyduklarını vurgulayan Davutoğlu, Suriye'de 100 bin insanın öldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Hepimiz insanız. Gazeteci, Dışişleri Bakanı, uzmanlar, diplomatlar değiliz. İnsanız. Lütfen Hanımefendi, bizim sığınmacı kamplarımıza gelin ve anne ve babalarını kaybettikleri için ağlayan çocukları görün. Her iki ayağını da kaybetmiş ve bizim hastanelerimizde yatan insanları görün. Her gün bu haberleri alıyorum. Eminim, bütün komşu ülkeler bu haberleri alıyorlar. Bizim feryadımız bir ülkenin feryadı değildir. Bu, Birleşmiş Milletler'in feryadıdır, insanlığın feryadıdır. Yeter artık."
Bütün çabalara rağmen bugün 2 milyon insanın Suriye'nin dışında, 5 milyon insanın Suriye'nin içinde yerinden edildiğini anımsatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ve bu konuda tek bir BM Güvenlik Konseyi kararı yok. BM bayrağına saygı duyan herkes, bu bayrağa saygı duyan bizler bu soruna çözüm bulmak zorundayız. Bizim söylediğimiz bu. Şu tarafı veya bu tarafı kınamıyoruz. Kimyasal saldırı konusunda kınayabiliriz. Nereden yapılırsa yapılsın. Bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Araştırmalar tamamlandı. Komşu ülkeler olarak hepimizin kendi istihbaratı var."
-"Rejim bombardımana devam etti"
Türkiye'ye sığınan insanların yüzde yüzünün rejimin saldırıları yüzünden kaçtığını ifade eden Davutoğlu, rejimin BM'nin kimyasal silahları araştırma komisyonunun bölgeye girişine izin vermek için dört gün beklediğini ve bu sırada bazı kanıtları yok etmek için bombardımana devam ettiğini söyledi.
Srebrenitza katliamı sırasında da BM'nin sessiz kaldığını anımsatan Davutoğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'nun 20 yıl sonra Srebrenitsa'ya giderek uluslararası toplum ve BM adına özür dilediğini anımsattı. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şundan eminim, eğer şimdi harekete geçmezsek, başka bir BM Genel Sekreteri, belki önümüzdeki 20 yıl içinde Gota ve Şam'a giderek, uluslararası toplumun harekete geçmemesi ve bu kanı durdurmaması yüzünden özür dileyecek. Türkiye olarak, BM Güvenlik Konseyi'nin birlik halinde ve ortak hareket etmesini tercih ederiz. Fakat bu birçok defalar engellendi ve kriz giderek tırmandı. Bu sefer engellenmemesini umuyoruz. BM Güvenlik Konseyi'nin ortak hareket etmesini umuyoruz, o zaman biz bu hareketi destekleriz. Eğer engelleme olmazsa bu gerçekleşebilir." (AA)