Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Beşar Esad’ın mevcudiyeti istikrar sağlamıyor. Esad rejiminin uyguladığı yöntemler bölgesel istikrarı tehdit ediyor ve gittikçe artan dozda bir iç savaşın önünü açıyor” dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Türkiye ile ABD’nin birlikte eş başkanlığını yürüttüğü Terörizmle Mücadele Küresel Forumu’nun (TMKF) 2. toplantısında ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Bakan Davutoğlu, “Terör tehdidinin demokrasiden bağımsız olarak ortaya çıktığını gördük. Norveç’te masum gençleri öldürdü. Avrupa’da artan yabancı düşmanlığı hepimizin dikkatini çekmesi gereken trenddir. İki mutabakata vardık. Birincisi Roma mutabakatı, hapishanede bulunanların rehabilitasyonuyla ilgili. Hapishaneler terör için çok önemli kaynak. Buradaki mahkumların rehabilite edilerek sosyal hayata kazandırılması gerekiyor. İkincisi de Rabat mutabakatı” diye konuştu.
Davutoğlu, toplantıda basın mensuplarının Suriye’deki olaylarla ilgili sorularını da yanıtladı. El Hule’den son dün Hama’da da çok büyük bir katliam yaşandığını dile getiren Davutoğlu, “Bu katliamda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Her iki olay bir şekilde göstermiştir ki maalesef uluslar arası toplumun büyük desteğiyle devreye sokulan Annan planı maalesef Suriye yönetimi tarafından by-pass edilmiştir, ihlal edilmiştir. Anan planının bırakın altı noktasını, en temel noktası olan ağır silahların şehirlerden çekilmesi ve ateşkes ilanı bile sağlanamamıştır. Bu tabloyu hepimizin doğru okuması lazım. Türkiye olarak biz bütün acılar, trajediler yaşanmasın diye önce ikili angajman politikası takip ettik. 10 ya Suriye’ye her türlü telkinde bulunduk. Daha sonra bölgesel angajman politikası tayin ettik. Arap Ligi ile birlikte bir çaba yürüttük. Daha sonra da uluslar arası toplumu harekete geçirmek için Arap Ligi ile birlikte BM Güvenlik Konseyi’ne gittik. Dolayısıyla olaylar bu aşamaya gelene kadar zaten çok yoğun çaba sarf edildi. BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya ve Çin’in vetosuyla karşılaştık. Yine diplomasiyi çalıştırma devam ettik. Suriye’nin Dostları Grubu’nu oluşturduk. 80’den fazla ülke Suriye’nin Dostları Grubu’nda bir araya geldi, ayrıca BM Güvenlik Konseyi’nde 139 oyla tasarı kabul edildi” dedi.
Rusya’nın da desteklediği Annan planının devreye sokulduğunu ancak Annan planında da istenilen sonucun alınamadığını dile getiren Davutoğlu, gerek Rusya ile gerekse de İran ile temasların sürdüğün
söyledi. Bakan Ahmet Davutoğlu, “Her seferinde bu katliamlara destek verilmediğini, her iki de zikrediyorlar, vurguluyorlar. Hiç kimse, hiçbir insan, ya da bir ülke bu katliamlara destek vermez. Ancak bu katliamlara karşı sessiz kalınması da uluslararası toplumun bir zaafını oluşturuyor. Hem uluslar arası toplumun insani bir zaafı, hem de Türkiye açısından bakıldığında sınırda büyük bir istikrarsızlık unsuru vardır” diye konuştu.
Davutoğlu, Beşar Esad’ın mevcudiyetinin istikrar sağlamadığını, Esad rejiminin uyguladığı yöntemlerin bölgesel istikrarı tehdit etiğini ve gittikçe artan dozda bir iç savaşın önünü açtığını söyledi. Davutoğlu, şunları söyledi;
“Başta Rusya olmak üzere tüm aktörlerin, BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin Beşar Esad rejiminin bu saldırıları durdurması için çok yoğun çaba içerisinde girmesini gerekli görüyoruz. Bu noktada da Rusya ile temaslarımızı sürdüreceğiz. Muhtemel bir yeni toplantı konusunda şu ana kadar bize ulaşmış bir resmi teklif, davet yok. Gelmesi halinde Türkiye olarak bütün uluslar arası platformları bu çerçevede harekete geçirmesine önem veririz ve bu toplantıya bu çerçevede değerlendiririz. Ama önce BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslar arası toplumun sürmekte olan zulme karşı tek bir sesle davranması, tek bir yöntem belirlemesi ve bu zulmün mutlaka ve mutlaka durdurulması elzemdir. Annan planı çerçevesinde yapılan çalışmalara da artık bir takvimlendirme yapma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Dün 14 bakan arkadaşımla bu konuları detaylı olarak ele aldık. Gittikçe artan dozda bir uluslar arası tepkinin oluşmasını olumlu yönde atılacak adımlar için güçlü bir zemin olarak görüyorum. Muhalefetin güçlendirilmesi, daha kapsayıcı bir nitelik taşıması oylunda da faaliyetlerimizi yoğunlaştıracağız. Her şeyden önce rejimin bu tahrip etme kabiliyetinin ve zulme yönelik bu potansiyelinin durdurulması, dizginlenmesi lazım. Bu konuda herkesin tek bir sesle konuşmasının vakti gelmiştir. Aksi takdirde 90’lı yıllarda Bosna’da yaşadığı gibi uluslararası sistem ahlaki yönden çok büyük çöküntü yaşar.”
Suriye’de 15 aydır halkın tanklara, helikopterlere karşı onurla haklı taleplerini dile getirdiğini ifade eden Davutoğlu, “Herkes buna saygı göstermeli. Oradaki halk kendi kaderlerinin tayini için demokrasi istiyor. Onlar sadece reform istiyorlar. Kadınları çocukları katleden bir anlayışın meşruiyetini yitirdiğini görüyoruz. Dünkü toplantıda diplomatik adımları tekrar gözden geçirdik. Fransa’da Suriye’nin dostlarını yeniden birleştireceğiz. G-20 çerçevesinde Başbakanımızın Putin’le görüşmesini planlıyoruz. Diplomasiyi sonuna kadar kullanacağız. Ancak ilkeler önemli. Bu ilkelerden taviz vermememiz gerekiyor. Bunun tıkandığının düşünüldüğü yerde bütün alternatiflerin özellikle sivil halkın korunması yönünde bütün senaryoların ve alternatiflerin düşünülmesi lazım. Bundan kast ettiğim hemen askeri müdahale gibi bir yaklaşım algılanmasın. Ama Türkiye kendi sınırında yaşanan bu olayları görüyor ve kendi sınırında bir istikrarsızlık istemiyor. Ülkede iç savaşa doğru gidildiği görülüyor ve buna karşı tek bir politika ve tek bir ses üretilmeli” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz