Başbakan Ahmet Davutoğlu, yargı reformu stratejisi toplantısında konuştu.
Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle;
-Yeni yargı reformunu hayata geçirdik. Yeni Türkiye'yi inşa etmenin en önemli temellerinden biri de yargı reformu. Önümüzdeki 5 yılda daha da ileri gideceğiz.
-22 reform unsuru var bu pakette. Yargı bağımsızlığımızı daha da güçlendireceğiz. Yargı'daki şeffaflığını arttıracağız. Tüm kurumların hesap verilebilirliği çok önemlidir.
-Yargıda çok başlılığı gidereceğiz. İlk adımımız bu olacak. Mahkeme ve savcıların yıllık faaliyet raporu hazırlanacak.
-Yüksek mahkeme kararlarını halka açacağız. Seçim sonrası büyük bir çalışma başlıyor.
-Yargıya güvende son yıllarda bir azalma olmuştu. Yargıya güven yüzde 100 olmalı ki halkımız kendini güvende hissedebilsin. Yargı üzerinden ülkeyi kontrol etmek isteyenler oldu. Paralel yapı gibi. Darbe sonraları da böyle şeyler oldu.
-Adliyelerde basın büroları kurulacak.
AĞIR ŞİDDET MAĞDURLARININ ZARARLARI ÖDENECEK
-Şiddete uğrayan kadınlardan çocuklara ve diğer şeylere kadar bunların kamuda rehabilite edilmesi, gerekiyorsa istihdam edilmesine dönük de özel bir kanuni düzenleme planlıyoruz. Yine bu kanunla ağır şiddet suçu nedeniyle mağdur olmuş kişilerin zararlarını sorumlulara rücu edilmek suretiyle devlet ödeyecek. Bu devrim mahiyetinde bir adım.
'HUKUK HİMAYE SİSTEMİ'
-Maddi durumu iyi olmayan vatandaşlar için adli yardımın yanında, hukuki himaye sistemini de getireceğiz.
-Vatandaşlarımızın hak arama yollarını güçlendirmek amacıyla devlet desteği sağlanarak hukuki himaye sigortasını teşvik edeceğiz. Yani vatandaşlar, sağlık sigortası gibi hukuki himaye sigortasına girebilecekler ve devlet bu sigorta primlerinin belli bir nispetini karşılayarak bunu teşvik edecek.
-Mahkeme ve savcılıklar yıllık faaliyet raporu hazırlayacak ve yayınlayacak. İlk defa kamuoyu tarafından denetlenecek.
-Yargıda kolektif karar yoktur, her bir hakim vicdanıyla karar verir. Yargıya tekrar itibar kazandırmak zorundayız.
İDEAL YARGILAMA SÜRELERİ BELİRLENİYOR
-İdeal yargılama sürelerini belirliyoruz. Her bir dava için veya dava türü için ideal yargılama süresi belirleyeceğiz. Normal olarak, orada ne kadar sürede bu yargılama bitebilir? Ve makul bir sürede yargılamanın bitirilmesini takip edeceğiz.
GÖNÜLLÜ AVUKATLIK
-Hukuk kliniği uygulaması başlayacak.
-Gönüllü avukatlık sistemi genişletilecek.
-Öğrenciler, gönüllü olarak hizmet verecek.
-Mağdur hakları güçlenecek.
-Noterlik sistemini yenileyeceğiz. Bazı çekişmesiz işleri Noter'e vereceğiz. Bu da yargının iş yükünü hafifletecek.
-Bilirkişi müessesinde büyük bir reform yapacağız. Yeniden kurumsal bir yapıya gideceğiz.
-Yeni Adalet Saraylarını yapmaya devam edeceğiz.
-Adalet veri bankasını kuracağız.
-Yargıda E-Adalet sistemini daha da etkinleştireceğiz.
-Hasta, yaşlıların ifadeleri görüntülü bir biçimde alınacak.
-İcra dairelerinin teşkilat yapısını değiştiriyoruz. Yeddi Emin otoparklar revizyon edilecek.
-Adliyelere danışman ve ön büro kuracağız.
-Hakim ve savcı açığını kapatacağız.
-Hukuk eğitimini yaygınlaştıracağız.
-Alternatif uyuşmazlık kurumunu daha etkili hale getireceğiz.
-Tutukluların rehabilte edilmesi husunda çok büyük adımlar atılacak.
SORU & CEVAP
Seçim beyannamesinde de açıkladığınız bir başlık vardı. Bireysel başvuru konusunda. Bu uygulamayı gözden geçireceğiz şeklinde yer aldı. Bu da şöyle yorumlandı, bireysel başvuru nedeniyle verilen hükümetin bazı kararlardan rahatsız olduğu yönünde. Nasıl bir düzenleme yapılacak?
Bireysel başvuru hakkını getiren bizim hükümetlerimizdir. Anayasa reformuna koyan Ak Parti’dir. Bireysel başvurudan rahatsızlık duymamız söz konusu değildir. Yüksek mahkemeler, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, aynı zamanda içtihat makamlarıdır. Daha ilk aşamada binlerce dosya onların önüne geldiğinde, esas işlerini göremez hale gelebilir.
Düşünün ki 30 bini aşkın bireysel başvuru var. AYM’nin kapasitesi belli. İlk aşamalarda halledilebilecek konular bile AYM’ye götürülüyor. Gerçek işlevini yapamaz hale geliyor. Hükümetimizin hiçbir rahatsızlığı yok. Bireysel başvuruyu sistemde muhafaza edeceğiz. AYM, kendi başına ihtiyaçlarını tespit eder ve ona göre tedbirler alır. Bir tür filtreleme, bir süzgeç mekanizmasıyla kendi içinde kurduğu bir mekanizma söz konusu.
Bir, bireysel başvuruyu biz getirdik. İki, AYM’nin kendi büyük önemli işlevini engelleyecek bir iş yüküyle karşılaşması durumunda AYM kendi tedbirini alır. Bir filtreleme, süzgeç gibi tedbirler AYM’nin kendi içinde yapılacak. Şu dosyaya bakın, bunu şöyle yapın gibi bir şey zaten söz konusu değil sistemde. Bunun bir düzenlemeye ihtiyacı var. AİHM’in önünde bile bu kadar dosya yok.
“NEREDE ABORJİNLER, NEREDE KIZILDERİLİLER”
Dün bir görüşme gerçekleştirdiğini biliyoruz, AP Başkanı’yla. Sizin Türkiye’nin tepkisini ilettiğini biliyoruz. Kendisinin oturumda olmadığını söylemiş size. Bundan sonra nasıl bir yol izlenecek? Size aktardığı bir bilgi var mı? Yeni bir toplantı, oturum açılması, kararın gözden geçirilmesi gibi size ilettiği bir şey var mı? AP bu adımı atacak mı?
Tabi 100’ncü yıl sebebiyle ki, yüzüncü yılları anarsak çok acılı yüzüncü yıllar herkesin aklına gelir. Maalesef istismara açık, bir çok yerde, konuyla doğrudan ilişkili olmayan bir çok kişi, dini otorite Papalık makamı açıklama yapıyor. Dini otoritelerin görevi uluslararası barışı teşvik edici açıklamalar yapmaktır. Bir kesime karşı tavır ortaya koyacak yaklaşım
Şimdi AP’de bir karar alındı. Bir çok marjinal grubun olduğu, bu tarz bir çok kararı muhatap alınmayacak kadar gayri ciddi olduğu bir yapıya sahip. Avrupa’da ne kadar marjinal grup varsa, ırkçı, İslam karşıtı, Türk karşıtı… O zaman biz Katolik tarihinin dosyalarını açar, ve 500 yılda geçen sürede andığımız, kaçanların nasıl ülkemize geldiğini anlatırız.
Dün AP Başkanı Schulz’a da söyledim. Avrupa tarihini açacaksak, Afrika’da Asya’da neler yapıldığını, o otantik kavimlerin nerelere kaybolduğunu? Nerede Aborjinler, nerede Kızılderililer, nerede Afrika kabilelerinin bir çoğu?
Bu son dönemde yükselen İslam ve Türk karşıtlığı.
Mesele artık Türkiye Ermenistan meselesinin önüne geçmiştir ırkçılığın yeni bir yansımasıdır. Görülen her türkün, her Müslüman, bazen soykırım, bazen IŞİD, suçlamalarla kolektif suçlu muamelesine dönmesine yönelik adımlar bunlar. Biz her aşamada 1915 olaylarının acılarını paylaşacağımızı, bu olaylar üzerinden istismar olmaksızın, bin yıl Türkler ver Ermeniler yan yana yaşadılar. Bizde getto olmadı. Getto Avrupa’nın eseridir. Önce etnik ayrımcılık, sonra soykırım olur.
2005 yılında bütün meclisimiz ortak bir çağrıda bulunuldu. Hrant Dink’in katledilmesinin yıl dönümünde açıklama yaptım. Ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Türkiye ile Ermenistan arasında her türlü iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesine hazırız. Ta ki Ermenistan’da Azerbaycan için adımlar atsın.
Kim olursa olsun. Milletimizi tarih mahkemesinin karşısına çıkarıp yargılamaya kalkan kim olursa olsun, ona karşı açık ve net tutumumuzu sergileriz. Barışmaya hazırız, acıları paylaşmaya hazırız. Ama boyun eğmeyiz. Avrupa’nın acılarla yüklü tarihini unutturup, birinci dünya savaşında ülke topraklarının dörtte üçünü kaybetmiş, yedi cephede yüzbinlerce insanını, ki onlar arasında Ermeniller de var, onların acılarını unutup tek bir tarih yazmaksa buna gelmeyiz. Biz onurlu şekilde acıları paylaşmaya hazırız. Bu görüşmeye istinaden, Sayın Schulz’a kapsamlı bir mektupla, sadece telefon görüşmesi dışında, mektupla tutumumuzu kendilerine ilettim.
Önümüzdeki günlerde Ermenistan’dan veya diasporadan yapılan provokasyonlarla Avrupa kültürü daha fazla zarar görmez. Bazı ülkeler de Türkiye’ye olan tutumları sebebiyle tarihi istismar amacı olarak kullanmazlar.