Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. 2015 yılının ilk grup toplantısında Meclis Soruşturma Komisyonu'nun dört eski bakan hakkında verdiği kararı değerlendiren Davutoğlu, "Kendi mücadelemizi kendimiz veririz. Neyi ne zaman yapacağımıza biz karar veririz. Hangi tedbiri ne zaman alacağımıza biz karar veririz. Hiç kimsenin küçük tilki hesaplarıyla yönümüzü değiştirmeyiz. Soruşturma Komisyonunun objektif raporuna saygı duyarız. Meclis'imizin takdirine saygı duyarız. Bu süreçte ve bundan sonra kaldığımız yerden yolumuza kesin bir kararlılıkla devam ederiz" dedi. Ayrıca Meclis Soruşturma Komisyonu'nda alınan karar ile Yüce Divan'a sevk edilmeyen eski bakanlar Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar'ın grup toplantısında yer almamaları dikkat çekti.
"HDP TEŞKİLATINA TAZİYELERİMİ İLETİYORUM"
Konuşmasının başında tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Murat Bozlak'a rahmet dileyen Başbakan Davutoğlu, "Yeni yılla birlikte TBMM olarak ilk kaybımızı da verdik. HDP Adana Milletvekili Murat Bozlak'ı kaybettik. Bu vesileyle kendisine rahmet diliyorum. Ailesine ve HDP teşkilatına taziyelerimi iletiyorum" diye konuştu.
"ASTSUBAYIMIZ MİT'İN BAŞARILI OPERASYONUYLA ÜLKEMİZE GERİ GETİRİLDİ"
Suriye sınırında alıkonulduğu açıklanan ve dün MİT'in operasyonuyla Türkiye'ye getirildiği belirtilen astsubaya geçmiş olsun dileklerini ileten Davutoğlu, konu ile ilgili olarak "Dün ülkemizin yakından takip ettiği bir olay konusunda olumlu bir gelişme yaşandı. Suriye'de kaçakçılarla mücadele esnasında Suriye sınırında bu mücadele sırasında alıkonulan astsubayımız Milli İstihbarat Teşkilatımızın son derece başarılı bir operasyonuyla ülkemize geri getirildi. Kendisine, ailesine, TSK'ya geçmiş olsun diyorum. Milli İstihbarat Teşkilatımızı başarılı çalışmasından dolayı bir kez daha tebrik ediyorum" ifadelerini kullandı.
"BU ODAKLAR İÇ VE DIŞ İŞ BİRLİKÇİLERİYLE NE YAPMAK İSTİYORLARDI?"
Son bir senenin muhasebeni yapan Davutoğlu, "Geçen sene 2014 ocağındaki ilk grup toplantısını ve o günlerin Türkiye'sindeki tartışmaları gözler önüne getiriniz. O günlerde Ak Parti grubu ve cumhurbaşkanımız, Ak Parti grubunun genel başkanı ve başbakanı olarak, hep beraber tam bir kadro halinde omuz omuza Türkiye'yi 2023'e taşıma hedefi yolunda bıkmadan çalışırken bir başka çevre bir başka odak, iç ve dış koalisyonlar Türkiye'ye karanlık bir yıl yaşatma çabası içindeydiler. Geçen sene bu vakitler biz TBMM'de çalışırken birileri de 19 Ocak'ta yapacakları MİT TIR'larına yönelik operasyon çalışması içindeydiler. Şimdi bunların hepsi ortaya çıktı. Evet, gün hesap günüdür. Gün hesap verme günüdür. 1 yıl içinde yapılan her türlü faaliyetin hesabını sorma günüdür. Herkes bilsin biz hesap sorma makamındayız. Millet olarak ve milletin temsilcileri olarak hesap sorma makamındayız. Ne yapmak istiyorlardı bu odaklar, iç ve dış iş birlikçileriyle? Kanatları altına aldıkları muhalefet partileriyle 3 hedefleri vardı. Siyaseti istikrarsızlaştırmak, siyasi istikrarsızlık doğurmak, ekonomik krize sebebiyet verecek bir psikolojik ortam hazırlamak, Türkiye'yi uluslararası alanda itibarsızlaştırmak ve mümkünse yalnızlaştırmak. Bu hedeflere ulaşabildiler mi? Ulaşamadılar. Ulaşamayacaklar. Bu hedeflerle neye yöneldiklerini sormak da bunun hesabını hem millet huzurunda hem tarih huzurunda sormak da bizim görevimizdir" şeklinde konuştu.
"EKONOMİK KRİZ BEKLEYENLERE CEVABIMIZ NETTİR, ÇOK BEKLERLER"
Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Önce siyasi istikrarı bozma hedefi. Biliyorlardı ki dış ve iç çevreler onların maşaları son 12 yıl içinde eğer Türkiye yükselen bir güç haline gelmişse bunun sihirli kelimesi demokratik istikrar. Sadece istikrar demiyorum çünkü otoriter rejimler de istikrar sağlayabilir. Ortadoğu'da bazı şahsiyetlerin 30-40 iktidarda kalmaları gibi. 12 yıllık bizim en büyük başarımız demokratik istikrardı. 9 kez milletimizin önüne gittik ve her seferinde daha büyük bir destekle milletimiz bize iktidar verdi. 2011 haziranında milleten oy alarak millete hizmet eden bir kadroyu karanlık odakların hesaplarıyla devre dışına itmek istediler. O kadronun başbakanını dönemin başbakanı diye adlandırarak Türk siyasi hayatından uzaklaştırmak istediler. Milletle kucaklaşarak Türk siyasi hayatına girmiş olanlar böyle karanlık komplolarla siyasi hayatın dışına itilebilirler mi? Millet tarih sahnesinde varsa onun temsilcileri de bu tarih sahnesinin belirleyicisi olmaya devam edecektir. İkinci hedefleri ekonomik kriz çıkarmaktı. Geçen sene hatırlayın ne haberler çıkardılar. Gezi provokasyonlarından sonra, 17-25 Aralık olaylarından sonra, 19 Ocak'tan sonra ne haberler çıkardılar. Ekonomik kriz kapıda dediler. Her an Türkiye krize girebilir dediler. Kara haber tellallığı yaptılar. Paralel çete onun uluslararası teşvikçileri ve yurt içindeki iş birlikçileri hep kara haber üretmeye çalıştılar. Ama ne oldu? Türk ekonomisi her zamankinden daha dayanıklı her zamankinden daha güçlüdür. Bahçeli bu sabah konuşuyordu. Kendi dönemini hatırlasın. Yolsuzluk dediği anda biz 2001 krizini hatırlatırız. O krize giden hortumlanmaları o krize doğru yaşanan gelişmeleri hatırlatırız. Bizim ekonomik kriz bekleyenlere cevabımız açık ve nettir. Daha çok beklerler"
"OTORİTELEŞMEYE KARŞI TÜRKİYE'DEKİ EN BÜYÜK DEMOKRATİK REFORM HAREKETİNİN SÖZCÜSÜ OLDUK"
Ak Parti'nin Türkiye'deki en büyük demokratik reform hareketinin sözcüsü olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Üçüncü hedefleri Türkiye'ye uluslararası alanda itibarsızlaştırma, mümkünse yalnızlaştırma. 4 yıldır uluslararası medyanın her türlü karalama kampanyasıyla karşı karşıya kaldık. Başka ülkelerde olan olayları görmeyen uluslararası medya bizdeki en küçük olayı canlı yayınlarla vermeyi alışkanlık haline getirdi. Bir anda sanki düğmeye basmışçasına uluslararası medya, bugünlerde onlarda yazı yazan paralel çetelerin sözcüleri, içerideki iş birlikçileri, dışarıdaki teşvikçileri hareket geçtiler. Tek hedefleri vardı. Bir başarı hikayesini karalamak. Soğuk savaştan bu yana İslam dünyası otoriterleşme, diktatörleşme ve terörle itham edilerek hep bir kara dünya olarak takdim edildi. Bir hikaye bütün bu algıyı bozdu. Türkiye'de Ak Parti'nin iktidara gelmesiyle oluşan başarı hikayesi sadece Türkiye'nin değil karalanan İslam dünyasının ve tarihte başarı gösteremeyeceğine inanılan mazlum milletlerin hepsinde bir özgüven uyandırdı. Son yıllarda bize karşı yöneltilen uluslararası operasyonların arkasında bu başarı hikayesini karalama çabası var. Bir yıl içinde 2 iddia sürekli gündemde tutuldu. Türkiye'de otoriteleşme eğilimi var iddiası ve Türkiye uluslararası teröre destek veriyor iddiası. Onların aklına Müslümanlık deyince sadece bu iki şey akla geliyor. Biz ise aksine otoriteleşmeye karşı Türkiye'deki en büyük demokratik reform hareketinin sözcüsü olduk" açıklamasında bulundu.
"DARBE TEŞEBBÜSÜ YAPANLAR MİLLET ÖNÜNDE MAHKUMDURLAR"
Türkiye'de demokrasiye darbe vurulmak istendiğini savunan Davutoğlu, "Türkiye bütün dünyada demokratik istikrarını ispat etmiş, ekonomik kalkınmasını sürdüren, dünyada etkisini her an gösteren bir ülkedir. Bu imajı bozacak her türlü çalışmanın karşısında olacağız. Komisyon kararı ne yönde seyretmiş olsaydı dahi geçen sene yaşadıklarımız daha öncesinde 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarımızın hukuka aykırı bir şekilde sorguya çağrılmasını, Gezi provokasyonları, 17 Aralık-25 Aralık provokasyonları, 19 Ocak MİT TIR'larına operasyon, 27 Mart Dışişleri Bakanlığının dinlenmesi, bütün bu süreç hiç şüpheniz olmasın ki bir darbe süreciydi bir vesayet kurma süreciydi. Biz de bu sürecin karşısında dimdik durduk. Birileri bütün bu süreç içinde Türkiye'de demokrasiye darbe vurmak istedi. Hiç şüphe olmasın ki bu darbe teşebbüsü akim kalmıştır ve bu darbe teşebbüsü yapanlar tarih önünde de millet önünde de hem mahçupturlar hem mahkumdurlar" dedi.
"PARALEL ÇETENİN İÇ VE DIŞ ODAKLARLA YÜRÜTTÜĞÜ DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN İÇİNDE YER ALDINIZ"
Konuşmasında paralel yapıyı eleştiren Davutoğlu, "Paralel çete bu hesaplar içine girmişken tek başına değildi. Bugün bu tartışmaları yürütmeye çalışan muhalefet liderlerine sesleniyorum. Son 1 yıl içinde biz muhasebemizi yapıyoruz. Bir de siz muhasebenizi yapın. Bir CHP milletvekili çıktı dedi ki '30 Mart seçimleri öncesi paralelcilerle iş yapmakla hata yaptık' dedi. Şimdi Kılıçdaroğlu hesap verme makamındadır. Bu darbe teşebbüslerine karşı siz ne yaptınız? O darbecilerle iş birliği yaptınız. Bu paralel çetenin iç ve dış odaklarla yürüttüğü darbe teşebbüsünün de içinde yer aldınız. Hiçbir gelişme bu gerçeği örtemez" diye konuştu.
"BURADA VESAYET KÜLTÜRÜ VAR"
Şişli Belediyesinde yaşanan olayları hatırlatan Davutoğlu, "Şişli'de yaşananlara bir bakın. Şişli eski Belediye Başkanı, CHP Büyükşehir Belediye Başkan adayı oluyor. Onun oğlu yeni Şişli adayının yanına veriliyor ve bir anlaşma imzalanıyor. Eğer Hayri İnönü yeni başkan seçilirse sonrasında görevi eski başkanın oğluna devretmek için. Sonra bu ortaya çıkıyor. Karşılıklı şantaj oluyor ve mafya devreye giriyor. Burada demokrasiden önce pazarlık kültürü yürütülüyor. Burada bir vesayet kültürü var. Burada babandan oğla geçen bir saltanat kültürü var. Burada tehdit, şantaj ve şiddet kültürü var. Pazarlıktan, şantajdan, şiddetten, saltanattan demokrasi ve cumhuriyet çıkar mı? Çıkmaz. Şişli ölçeğinde bile bunu başaramayanlar Türkiye ölçeğinde hangi iddiada bulunabilirler? Bunların hiçbir zaman demokratik zihniyeti olmadı" ifadelerini kullandı.
"SORUŞTURMA KOMİSYONU ÇALIŞIRKEN İHSAS-I REYDE BULUNMAK BİR SUÇTUR"
Meclis Soruşturma Komisyonu'nun 4 eski bakan hakkında aldığı kararı değerlendiren Davutoğlu, açıklamasında şunları kaydetti: "Soruşturma Komisyonu hukuki bir süreçtir. Başbakan ve bakanların görevleri esnasında görevleriyle ilgili işlediği iddia edilen suçlarla yetkilidirler. Bu konu objektif bir şekilde ele alınır. Geçen sene ilgili bakanlarla ilgili iddialar ortaya atıldığında bakanlar, bakanlık görevlerinden istifa ettiler. Kendi talepleriyle ve Ak Parti grubunun iradesiyle Soruşturma Komisyonu kuruldu. Siyasetin yapması gereken görev budur. Soruşturma Komisyonu bir kez kurulduktan sonra yasal ve anayasal olarak komisyona herhangi bir şekilde etkide bulunmak hukuka aykırıdır. Komisyonun kendi doğası içinde ve hukuki kurallar içinde işlemesine izin vermek gerekir. Bu soruşturma komisyonu mahkemelerde savcıların yürüttüğü bir fonksiyon yürütürler ve nihai hükmü vermezler. Sadece bir iddianame ve bir şekilde o iddialarla ilgili kendi görüşlerini vicdanlarıyla birlikte hukuki bir norm içinde ortaya koyarlar. Biz bu süreç içinde hiçbir şekilde komisyona müdahil olmadık. Hiçbir komisyon üyesine şu veya bu yönde bir telkinde bulunmadık. Yasaların ve anayasanın getirdiği sorumluluk da budur. Ama CHP ve diğer muhalefete baktığınızda her gün ihsas-ı reyde bulundular. Bu konu bu kadar açık idiyse niçin Soruşturma Komisyonuna ihtiyaç hissedildi. Soruşturma Komisyonu çalışırken ihsas-ı reyde bulunmak bir suçtur. Biz Soruşturma Komisyonunu Ak Parti olarak kurduk. Soruşturma Komisyonu süreci esnasında hiçbir müdahalede bulunmadık. Herhangi bir şekilde telkinimiz olmadı. Şimdi herkesin Soruşturma Komisyonundan çıkan rapora saygı duyması gerekir. Raporun detaylarını beklemesi gerekir. Yüce Meclis'imiz bu konudaki nihai kararını aynı hukuki normlar içinde verecek. Hiçbir şekilde bu tarz bir müdahale şu veya bu yönde yapılacak müdahale doğru değildir. Soruşturma Komisyonu kendi vicdanıyla kendi hukuk anlayışı içinde bir karar vermiştir. Bu kararın gereğini raporunu verme suretiyle yapacaktır. Biz Ak Parti grubu olarak bu konuda siyasetin atması gereken adımların tümünü attık"
"HİÇ KİMSENİN TİLKİ HESAPLARIYLA YÖNÜMÜZÜ DEĞİŞTİRMEYİZ"
Soruşturma Komisyonunun raporuna saygı duyacaklarını belirten Davutoğlu, "Çok küçük hesapların içine girenlerin yürüttüğü bir kampanyaya dikkat çekmek isterim. Bütün bu süreçte Soruşturma Komisyonu kendi kanaatini oluştururken ve yazarken hiçbir şekilde baskı altına alınmamışken şimdi bir şekilde kendi kanaatleri yönünde yüce Meclis'imizi Ak Parti kadrolarını yönlendirme çabası içinde olanlar var. Onların bilmesi gereken şey şu. Ak Parti bir vicdan hareketidir. Ahlak hareketidir, reform hareketidir. Yolsuzluklarla ilgili de en net tedbirleri Ak Parti aldı. Baştan itibaren yolsuzluklara sebebiyet verecek bütün kaynakları kuruttuk. Yolsuzluklara karşı gerçek bir mücadele yürüttük. Bu mücadele üzerinden birileri eğer Ak Parti içinde bir tartışma çıkarmak isterse bizim alacağımız kararları etkilemek isterlerse onlara vereceğimiz cevap açıktır. 4. Murat'a atfedilen güzel bir söz vardır. Geçme namert köprüsünden kogötürsün su seni, yatma tilki gölgesinde koyesin aslan seni. Tilki hesabı içinde küçük hesaplarla Ak Parti kadroları üzerinde birtakım yönlendirmelerde bulunmak isteyenler bilsinler ki biz namerdin köprüsünden hiç geçmedik. Kendi mücadelemizi kendimiz veririz. Neyi ne zaman yapacağımıza biz karar veririz. Hangi tedbiri ne zaman alacağımıza biz karar veririz. Hiçkimsenin küçük tilki hesaplarıyla yönümüzü değiştirmeyiz. Soruşturma Komisyonunun objektif raporuna saygı duyarız. Meclis'imizin takdirine saygı duyarız. Bu süreçte ve bundan sonra kaldığımız yerden yolumuza kesin bir kararlılıkla devam ederiz" dedi.
(DHA)