Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP heyetinin Çözüm Süreci'ne yönelik açıklamalarına ilişkin, ''Niyet tazelenmesine ihtiyaç vardı. Bir işin esasen esasta, özde, mahiyeti var. Bir de yöntemle ilgili hususlar var. Bugünkü açıklamada esasta Çözüm Süreci'ne olan bağlılığın teyit edilmiş olması olumludur. Zaten kamuoyumuzda da Çözüm Süreci'ne alenen karşı çıkan kimse de bu konulardaki muhalefeti belli olanlar dışında söz konusu değil'' dedi.
Davutoğlu, G20 Zirvesi'ne katılmak için Avustralya'ya hareketinden önce Esenboğa Büyükşeref Salonu'nda düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin ''Bugün HDP İmralı heyeti bir açıklama yaptı. Açıklamada 'Çözüm Süreci toplantısı olmadan önce Çözüm Süreci kurulundan bir isimle temas kurulduğunu' ifade ettiler.
Bu görüşme kiminle yapıldı?'' sorusu üzerine Davutoğlu, her şeyden önce hükümet olarak yaptıkları açıklamaların ve aldıkları tutumun basın ve kamuoyunun yakından takip ettiğini ifade ederek, ''Biz ilkeli bir tutum benimsedik. Hiçbir zaman da bu tutumumuzda bir değişiklik söz konusu olmadı'' dedi.
Hükümet kurulur kurulmaz Çözüm Süreci mekanizmasını oluşturduklarını belirten Davutoğlu, Bakanlar Kurulu kararını çıkardıklarını söyledi. Davutoğlu, ''Bu konudaki hem esasta niyetimizi sağlam bir şekilde beyan etmiş olduk hem de yöntemini de ortaya koyduk'' diye konuştu.
Çok kısa zamanda da HDP ile yapılan birçok temasların olduğunu aktaran Davutoğlu, ''Daha sonra 6-7 Ekim olayları bu süreçteki olumlu atmosfere ciddi bir zarar verdi. Açıkçası bir niyet tazelenmesine ihtiyaç vardı. Şimdi bir, işin esasen esasta, özde mahiyeti var. Bir de yöntemle ilgili hususlar var. Bugünkü açıklama da esasta Çözüm Süreci'ne olan bağlılığın teyit edilmiş olması olumludur'' dedi.
Kamuoyunda da Çözüm Süreci'ne, bu konudaki muhalefeti belli olanlar dışında, alelen karşı çıkan kimsenin de söz konusu olmadığını belirten Davutoğlu, esasta toplumun doğusuyla, güneydoğusuyla, batısıyla, orta Anadolusuyla, Karadeniziyle, Akdeniziyle Çözüm Süreci'ni hükümetin takdim ettiği şekliyle, ülkede vatandaşlık aidiyetini güçlendiren, siyasi istikrarı, ekonomik refahı teminat altına alan bir kardeşlik projesi olarak gördüğünü ifade etti.
Davutoğlu, ''Bizim bu konudaki kararlılığımız hiç değişmedi. 6-7 Ekim'de bu olaylar cereyan ederken ve Çözüm Süreci'ne rağmen şiddet çağrıları yapılırken dahi biz hem tedbir aldık hem de Çözüm Süreci'ni kararlılıkla sürdüreceğimiz konusunda tereddüt olmaması gerektiğini söyledik. Bugün yapılan açıklama, bu bir irade ve esasta Çözüm Süreci'nin önemini göstermesi bakımından doğru bir açıklamadır'' diye konuştu.
'KAMU DÜZENİ ESASTIR'
Esasta bunu benimsemenin yanında, yöntemde de doğru yöntemler kullanılması hususunda herkesin ortak bir anlayışa gelmesi gerektiğine dikkat çeken Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Nedir doğru yöntem? Bir defa Çözüm Süreci ve herhangi bir sürecin işlemesi için kamu düzeni esastır. Kargaşa ortamında, kaos ortamında sadece Çözüm Süreci ciddi zarar görmez, iletişim imkanı bile kalmaz. İşte son olaylarda gördüğümüz gibi.
Yani birileri zihninde kamu düzeni zarar görsün veya kamu düzeni bir şekilde bir zafiyet göstersin ama bu sırada Çözüm Süreci devam etsin tarzı bir yöntemin sürdürmenin mümkün olmadığını olaylar göstermiştir. Kamu düzeni sağlanacak, herkes barışçıl, siyasi yöntemlerle görüşlerini ifade edecek, tartışılacak, konuşulacak.''
Toplantı ve gösteri hakkının herkes tarafından kullanılabilir olduğunu belirten Davutoğlu, ''Nitekim daha sonra barışçıl şekilde kullanıldığında herhangi bir olay da yaşanmamıştır. Ama şiddet ve vandalizm üzerinden bir şekilde topluma herhangi bir şey dayatılmak istenirse tabi bu Çözüm Süreci'nin esasına da uygun düşmez. Nitekim son yaşadığımız tecrübe, eminim ve ümit ediyorum bu açıklamadan da öyle olduğunu görerekten söylüyorum, herkesin bu yöntem, sadece esasta değil yöntemde de mutabık kalınması gerektiği konusunda önemli mesajlar vermiştir'' diye konuştu.
Davutoğlu, hiçbir zaman Çözüm Süreci'ndeki iradelerini tartışmaya dahi açmadıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Gerek hükümet olarak, gerek benim açıklamalarıma baktığınızda bu çok açık bir şekilde ortadadır. Yöntem konusunda hep ifade ettik, kamu düzeni tesis edilecek, görüşmeler sürecek. HDP, TBMM'de grubu bulunan meşru bir siyasi hareket, partidir. O meşruiyet içinde davrandığında her zaman görüşmeler olabilir.
Bizim tek çağrımız, hep çağrımız ve tek çağrımız o olmuştur. Herkes siyasi meşruiyet içinde hareket etmelidir. Meşruiyet çizgisinin dışına çıkmamalıdır. Maalesef 6-7 Ekim döneminde meşruiyet anlayışının dışına çıkılmıştır. O sebeple şu ana kadar birçok meselede çok ciddi mesafeler almak imkanı varken, bir güven problemi doğmuştur.
Bugünkü açıklama bu anlamda olumlu yönde atılan bir adımdır. Tabi gerekli değerlendirmeyi yapacağız ve bundan sonra atılacak adımlarla ilgili de arkadaşlarımızla istişare edeceğiz, gerekli değerlendirmeler yapılacak.''
'ÇOK KAYGILIYIZ'
''Günün sıcak başlığı Halep'te yaşananlar. İki gün önce Esat yönetiminden 'Birleşmiş Milletler özel temsilcisinin sınırlı ateşkes önerisini değerlendirebiliriz' yönünde bir açıklama gelmişti. Henüz bir adım atılmadı. Halep'e yönelik bir girişimin olmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine Davutoğlu, ''Çok açık bir ifadeyle çok kaygılıyız, çok kaygılıyız. Haklı bir şekilde de tepkiliyiz. Şu anlamda Halep, Suriye'nin ikinci büyük şehri. Aslında bir anlamda da, ticari anlamda da en büyük şehri'' değerlendirmesinde bulundu.
Suriye ekonomisinin büyük ölçüde Halep merkezli olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:
''Yaklaşık 3,5-4 yıldır Halep gibi bir şehir, havadan her türlü bombardımana maruz kalıyor, kuşatılıyor, top atışına maruz kalıyor, Scott füzelerine maruz kalıyor ve dünya bütün bu vahşeti aynen Humus'ta seyrettiği gibi, Hama'da seyrettiği gibi, Şam'da seyrettiği gibi, Halep'te de seyrediyor. Herhalde hepiniz, Humus'ta son kalan direnişçiler de büyük bir zulüm altında, şehrin görüntüsünü hatırlamışsınızdır.
O görüntüler sıradan sokak çatışmalarıyla ortaya çıkan görüntüler değildi, hava bombardımanıyla yaşanan görüntülerdi. Şimdi uluslararası toplumun maalesef çifte standart uyguladığının en bariz göstergelerinden birisi, ki bizim için önemlidir, tekrar söylüyorum, Kobani'de yaşanan vahşete en açık ve ilkeli tutumu aldık.
Ama birilerinin Kobani'de bunu gösterirken, Halep'te aynı tutumu göstermemesi de Halep gibi çok büyük bir şehirde, çok büyük bir insani facia yaşanmasına rağmen, hala Suriye rejimine yönelik bırakın bir müdahil olmayı, ciddi bir tepki gösterilmiyorsa bunun da tartışılması lazım.''
Suriye Ulusal Koalisyonu Geçiş Hükümeti Başkanı Ahmet Toumah ile bugün yaptığı görüşmeyi anımsatan Davutoğlu, Halep'teki son gelişmelerle ilgili bilgi aldıklarını, atılabilecek, yapılabilecek adımlar konusunu da ele aldıklarını söyledi.
Davutoğlu, ''Hiçbir etnik ve mezhebi ayrım gözetmeden Suriye'nin hangi şehrinde kim darda kalır, zorda kalırsa Türkiye onun yanında yer alır. G20 Zirvesi'nde de bütün muhataplarımızla bu konuyu ele alacağız. Halep'teki bu insani trajedinin durdurulması için herkesin gereken adımları atması çağrısında bulunacağız. G20, temelde ekonomik bir platform ama her zaman siyasal gündemde orada yer alıyor'' diye konuştu.
'HALEP'E YARDIMA DEVAM EDECEĞİZ'
BM'nin Halep için sınırlı ateşkes girişimine ilişkin de Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi Stefan de Mistura'nın tecrübeli bir diplomat olduğunu belirtti.
Ateşkesi, hayatları kolaylaştırması ve "geçici bir nefes alınması" bakımından "olumlu" olarak niteleyen Davutoğlu, "Ama şimdiye kadar Suriye rejiminin herhangi bir ateşkese uyduğu da, samimiyetle sürdürdüğü de görülmemiştir. Uluslararası toplum devreye girecekse kararlı bir tutum içinde girmeli. Aslında bütün bu gelişmeler de ülkemizin uzun zamandır dile getirdiği güvenli bölge, uçuşa yasak bölge argümanını bir kez daha teyit etmiştir. Eğer uçuşa yasak bölge olsaydı, havadan sürdürülen bu gayri insani, zalimce bombardıman mümkün olmayacaktı" diye konuştu.
Türkiye'nin Halep halkının yanında olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Bütün Suriye bizim dostumuz, komşumuz, kardeşimizdir ama özellikle de Halep, sınırımıza yakınlığı, Gaziantep, Urfa, Hatay ile olan yakın temasları dolayısıyla çok özel öneme sahip, tarihi bakımdan da bizim tarihi mirasımızın yoğun olarak bulunduğu bir şehirdir. Halep'in korunması ve bu saldırılar karşısında Halep'in ayakta kalabilmesi için elimizden gelen yardımı yapmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
'G20 ÇOK GENİŞ BİR PLATFORM'
G20 Zirvesi kapsamında ABD Başkanı Barack Obama ile görüşüp görüşmeyeceğine ilişkin soru üzerine Davutoğlu, G20 zirvelerinin 20 ülkenin liderlerini bir araya getirmesi bakımından, çok geniş bir platform olduğunu ve birçok oturumda ortak tartışmalar yapıldığını söyledi.
Davutoğlu, "Bütün liderlerle, Sayın Obama ile de tabii temasımız, görüşmemiz bu çerçevede olacak. Bu noktada zaten yakın bir temas halinde olduğumuz diğer ülke liderleriyle de görüşmeler gerçekleştireceğiz. Birlikte olunacak iki gün boyu. Orada tabii şartlar elverdiği ölçüde karşılıklı olarak onun formatı tespit edilecek" dedi.
'BAKANLIKLARDA DEĞİŞİKLİK SÖZ KONUSU DEĞİL'
"Ekonomi Bakanı Zeybekci'nin bir açıklaması var, özellikle Hazine ile Maliye arasında yeni bir koordinasyon kurulabileceğini ve 4-5 bakanlığın 2 bakanlığa indirilebileceğini, bu yönde bir çalışma yapılabileceğini söyledi. Hükümetin gündeminde böyle bir çalışma var mı" sorusunu da yanıtlayan Davutoğlu, açıklamaya ilişkin detayları bilmediğini ifade etti.
Davutoğlu, "Şu anda bakanlıkların yapılanmasıyla ilgili değişiklik öngördüğümüz bir çalışmamız yok. Daha sonra şartlar ne getirir, tekrar değerlendirilir mi, bunları ele alırız ama şu anda böyle bir çalışmamız söz konusu değil. Şu anda hükümetimiz, 62. Hükümet olarak ilan edildiği şekliyle devam ediyor, bakanlıklarda herhangi bir değişiklik söz konusu değil" diye konuştu.
Bütün bakanlıklardan brifing aldığını anımsatan Davutoğlu, 12 yıllık tecrübe üzerinde istişare yapılıp, herhangi bir yapısal değişim, yeni bir iş bölümü ihtiyacının ortaya çıkması halinde, bunun seçimlerden sonra ortaya çıkabilecek bir gündem olduğunu kaydetti.
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.