YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Dede Korkut Kitabı Tanıtım Toplantısı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye’de tarihten kopuk aydınlar ise bizi, bizim milletimizi tarihten koparmak için tarih...

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye’de tarihten kopuk aydınlar ise bizi, bizim milletimizi tarihten koparmak için tarih yazıyorlar. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar Dedem Korkut’un o derin irfanı yaşadıkça tarih süreklilikle yaşayacaktır, bu tarih bilinci gelecek nesillere hiç aksamadan aktarılacaktır" dedi.Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) gerçekleştirilen ’Dede Korkut’ kitabının tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, "Birçok açılardan benim için müstesna bir gün. Tarihimizin en köklü geleneklerinden birini temsil eden bir geleneği, bugün en güzel şekilde gelecek nesillere aktarmak üzere bizlere takdim etmiş olan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ve katkısı olanlara teşekkür ediyorum. Kitaplar onu anlayanlar için bir rehberdir. Kitabın olduğu odada edebe muayir yaklaşıma rastlanmaz. Her şeyi bildiğini zanneden bir insan yeni bir kitapla tanıştığında öğreneceği çok şey olduğunu öğrenir. Kibirle etrafına bakan bir kişi yeni eserle tanıştığında, o eserin ruhunu kavradığında katedeceği çok yol olduğunu öğrenir. Hele bu bir klasikse, bir milletin tarihteki yürüyüşünü temsil eden, sözlü kültürden yazılı kültüre aktarılmış eserse elinize aldığınızda o sizi etkilemeye başlar. Görünüşte siz ona hocalık yaparsınız ama gerçekte o size hocalık yapar, kendini okutur. Görünüşte siz özne o nesnedir ama gerçekte siz nesne o özne olmaya başlarsınız. Dedem Korkut kitabını elime aldığımda, değerli başkanımız verdiğinde, eve gidip tefekkür edince Allah’a hamd ettim ki böyle köklü ataların torunlarıyız. Allah’a hamdettim ki bugün nesillerimiz buna sahip çıkacak tarih ve mekan ruhuna sahip. O yüzden, minyatürlere kendi ruhlarından esintiler veren sanatkarlarımız ve ilim adamlarımıza tek tek teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.Eserin hazırlanmasına katkıda bulunanlara teşekkür eden Davutoğlu, "Dedem Korkut’u tekrar elime alıp baktığımda birçok açıdan beni büyüledi. Ben Türkmen Yörük ovalarının Toros zirvelerindeki bir mekanında doğdum. Türkmen lehçesini, Anadolu’daki değişik lehçeleri unutmadığımız yıllardı ve her bir deyişinde Dedem Korkut’un bana tarih bilinci veren o doğal çevreyi bir kez daha hatırladım. Dedem Korkut’un diliyle, onun duasıyla babaannemin, dedemin dualarını o kadar yan yana hissettim ki. Babaannem rahmetli anneannemle oturduklarında karşılıklı otururlar, Manas Destanı gibi sonra hiç bilmediğim mekanları göç serüvenleri gibi naklederlerdi" dedi.Davutoğlu, tarihin bir yolculuk olduğunu belirterek, "Asırlar geçmiş ama mert-namert nedir bilinmiş, Rabb dışında hiçbir şeye muhtaç olmamanın gerçek özgürlük olduğu bilinmiş ve bu bize intikal etmiş. Anamın Yörük obaları göçtüğünde ben de birkaç yıl yaz tatilinde onlarla göçmüştüm. Yaklaşık bir gün süren durup kalkmalarla şunu fark ederdim; gittikleri her yerde kayalara, gittikleri yerde bir değişiklik olmuşsa, ağaçlara bir şey olmuşsa, o yüzlerce sürünün içinde her bir keçinin, oğlanın adı vardı ve her biri sahibine baktığında muhabbetle bakardı. Yunus Emre, ’Sordum Sarı Çiçeğe’ derken sarı çiçekle konuşan bir mecnun değil sarı çiçekle konuşan bir çevreci, bir hikmet sahibidir. Çevrecilik modern bir kültürün eseri değildir, gerçek çevreci olmak doğaya baktığında Rabb’dan ona yansıyanı görmektir, başka varlıklara baktığında kendinden ona bir şey katabilmektir. Kayalara öyle isimler verilmiştir ki, bizim köyün tam cephesindeki kaya Kıble kayası. Kayaya kıble diyor, bir fizikle metafiziği buluşturuyor. Bir istikametle bir çevreyi buluşturuyor. Bu bilinç bir anda oluşmaz. Asırlarca taşınan bir irfanın izleri. Babam bana, dedem adımı koyduğunda ezandan sonra Ahmed-i Sani değini söylerdi. Ben de Ahmed-i Sani’nin büyük dedemden ikinci Ahmet olarak yansıdığını ya da vefat eden amcamdan yansıdığını düşünürdüm. Seneler sonra Hoca Ahmet Yesevi’nin de Ahmedi Sani olarak adlandırıldığını bildiğimde Hz. Peygambere atfen aslında bana ismi verirken aslında Hoca Ahmet Yesevi’nin ismini vermek istediğini o zaman idrak ettim" diye konuştu.Dedem Korkut’un yazdığı mısraları okuyan Davutoğlu, "Dedem Korkut, o büyük geçiş döneminin öncü kişiliğidir. O sentezin, o yeni iman halinin bütün unsurlarını görürsünüz. Sünni-Alevi diye ayrım yapıldığı dönemde Hz. Ali’ye, Hz. Hasan’a, Hz. Hüseyin’e, Hz. Osman’a aynı anda ifade eden bir kültür parçalanabilir mi? Ayrılabilir mi? Dedem Korkut okuyanları şu veya bu mezhep temelinde bölmek mümkün olabilir mi? O dönemdeki imandan akışın edebi seslenişine bakın; ‘Allah Allah demeyince işler olmaz’. Kadere imanı böyle anlatıyor. Güzel Türkçe lehçeleriyle. Tam bir şahsi ahlak temelinde de öylesine güzel ifadeler ki" şeklinde konuştu."ÜZÜLME TÜRKİYE’DEKİLER DE BİLMİYOR"Malezya’da ders verdiğini anlatan Davutoğlu, "Bütün programı değiştirdim ve yeni bir çizgide siyasi düşüncede anlattım. İçine de bizim klasikleri koydum, Farabi’yi. Seneler sonra yetiştirdiğim öğrenci oraya hoca olarak döndüğünde mektup yazdı bana. Dedi ki yeni gelen nesil maalesef çok iyi yetişmiş değil, Kınalızade’yi dahi bilmiyorlar. Ben de cevap yazdım, üzülme Türkiye’dekiler de bilmiyor. Dedem Korkut deyince şeyi anlar, çocuk hikayeleri. Dedem Korkut’u bilimsel değil deyip okutmayan bilim adamına ben hem hayret eder hem de kınarım. Süreci bundan iyi ne anlatabilir? Bu, uzun deyişten bir parça. Ata binmeyince yol alınmaz, basit görünüyor. Önce yol için karar verip bir süreci başlatacaksınız. Bunlar hep bizim milli kültürümüzün temel taşlarını dokuyan unsurlar" dedi.Tarih bilincinin önemine dikkati çeken Davutoğlu, "Türkiye’de tarihten kopuk aydınlar ise bizi, bizim milletimizi tarihten koparmak için tarih yazıyorlar. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar Dedem Korkut’un o derin irfanı yaşadıkça tarih süreklilikle yaşayacaktır, bu tarih bilinci gelecek nesillere hiç aksamadan aktarılacaktır. Bütün bu imkanların olduğu dönemde tarih bilinci yaşatmak bizim görevimiz ama bu tarih bilincini şu veya bu topluluğu dışlayarak, başka bir grubu tarihin merkezinde etkinleştirerek değil bütün tarihimizi tam bir bütünlük içinde inşa, ihya ve idrak ederek yaparız. Bu anlamda Dedem Korkut bizim için bulunmaz bir nimet, derin kültürümüzü anlamak bakımından da irfan kaynağıdır" ifadelerini kullandı.TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise, Oğuz Türkleri’nin büyük destanı olan ’Dede Korkut’ hikayelerinin kitaplaştırıldığını belirterek, Dede Korkut kitabının Türklerin doğaya, anaya, insana, Allah’a bakışının özeti olduğunu ifade etti. Kitabın orijinalinin Osmalıca kaleme alındığını anlatan Hisarcıklıoğlu, iki orijinal yazmanın Almanya ve Vatikan’da bulunduğunu ifade etti. Minyatür çalışmalarının 18 ayrı sanatçı tarafından hazırlandığını belirten Hisarcıklıoğlu, "İçerisindeki orijinal minyatür, sadeleştirilen üslup her yaşta insanımızın anlayacağı seviyede kaleme alındı. Her yaştan ve kültürden insanımızın bu çalışmayı zevkle okuyacağına eminim. Kitap, Prof. Dr. İlhan Genç, Prof. Dr. Atabey Kılıç ve Prof. Dr. Hakkı Aksoy tarafından hazırlandı" dedi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler