YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Selçuk Üniversitesi rektörü Süleyman Okudan'ı aradı ve İlahiyat Bölümü Başkanı Orhan Çeker'in kadınların giyimleriyle ilgili söylediği "Mini etek giyen tecavüze uğrar" sözlerine tepki gösterdi.
Özcan, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan'ı arayarak, İlahiyat Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Orhan Çeker'in açıklamalarıyla ilgili olarak inceleme başlatılmasını, gerekirse soruşturma açılmasını istedi.
Çeker'in basına yansıyan “Sorunun odağında kadın var. Sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmaz. Tahrikten sonra şikayet etmen makul değil. Elbette işlenen suç son derece iğrençtir. Lakin bu suçun işlenmesinde dekolte ve tahrik edici kıyafetler giyen kadının da etkisi küçümsenemez” yönündeki açıklamaları üzerine, Rektör Okudan'ı telefonla aradı.
“Bu açıklamaların gereğinin yapılmasını” isteyen YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan, inceleme başlatılması ve gerekirse soruşturma açılması talimatı verdi.
Selçuk Üniversitesi İlahiyat Bölüm Başkanı Prof. Orhan Çeker, AK Partili milletvekilleri tarafından TBMM’ye sunulan ve “hadım yasası” olarak nitelendirilen “cinsel saldırı suçu" ile yaptığı açıklamada “Sorunun odağında kimvar? Kadın var. Kardeşimsen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucundan şikâyet etmen makul değildir. Bu konuda suçu işleyenleri savunduğum anlaşılmasın." demişti. Çeker'in bu açıklaması tartışma yarattı.
REKTÖRDEN AÇIKLAMA
Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, ''YÖK Başkanım da bu konu üzerine duyarlı. Beni aradı. Hatta dekan sanmış. ‘Ne biçim dekanın var Süleyman şununla bir konuş’' şeklinde tepki gösterdiğini ve kendisinin de Prof. Dr. Çeker tarafından yapılan açıklamaya katılmadığını söyledi.
CNN Türk'ün canlı yayınına katılan Rektör Okudan konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
"Selçuk Üniversitesi ses getirecek bir takım icraatlar yaparken, böyle bir onuyla gündeme geldiğimiz için çok üzgünüm. Bu açıklama kurumsal yapımıza uymamıştır. YÖK Başkanı’yla görüşmem de bende konuyu araştıracağımı söyledim. O konudaki rahatsızlığı kendileri bildirmişlerdir. Çok üzüntülüyüm.
"ÖZÜR DİLİYORUM"
Ben tüm hanımefendilerden özür diliyorum. Bu kurumsal bir şey değildir. Selçuk Üniversitesi Türkiye’nin çığır atlayan bir üniversitesiydi. Üniversitenin isminin böyle geçmesinden son derece üzüntülüyüm. YÖK Başkanı’nın bir talebi olmadı. Detaylı görüşeceğim. Bu konunun kendisini rahatsız ettiğini söylediler. Bu konuyu bende araştırıyorum. Dekanı aradım. Arkadaşlarımı aradım. Basın büromuzu aradım.
Detaylı açıklamayı da kurumsal olarak ilerleyen saatlerde açıklayacağız. Son derece üzgünüm. İnanıyorum ki bu arkadaşım da bu sözleriyle, Konya şehrine ve üniversitemize ne kadar zarar verdiğini anlamıştır. Umarım daha düzenli konuşur bundan sonra. Neler yaptıklarının farkına varırlar."
NE DEMİŞTİ?
Prof. Dr. Orhan Çeker, TBMM’ye sunulan ve “hadım yasası” olarak nitelendirilen “cinsel saldırı suçu ile çocuklara ve reşit olmayana tecavüzden yargılananların hadım edilmesini” öngören tasarı için "Her ülkede olduğu gibi Türk toplumunda da tacizcilerin olduğunu belirten ve sorunun çözümü için köküne inilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Orhan Çeker, şunları söylemişti:
‘SORUNUN ODAĞI KADIN’
“Sorunun odağında kim var? Kadın var. Kardeşimsen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucundan şikâyet etmen makul değildir. Bu konuda suçu işleyenleri savunduğum anlaşılmasın. Elbette işlenen suç son derece iğrençtir. Lakin bu suçun işlenmesinde dekolte ve tahrik edici kıyafetler giyinen kadının da etkisi küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Bu konuda tabii ki erkek suçludur, ama kadının da suçu göz ardı edilirse meseleyi çözümde yanlış adım atmış oluruz. Bu olayda her iki taraf da suçludur.”
Prof. Çeker, “Öncelikle belirtmeliyim ki dinimizde böyle bir ceza yok. Bu, siyasi otoritenin kararı ile uygulanan bir ceza yöntemidir” dedi.
‘DİN EĞİTİMİ ÖNERİSİ’
Konunun çözüme kavuşturulması için detaylı bir çalışma yapılması gerektiğini söyleyen Çeker, şöyle devam etti:
“Başta toplumun acilen yaygın bir din eğitimine tabii tutulması gerekir. Ardından bu tür suçları özendirici yayınlara yasak getirilmelidir. Yayınlanan dizilerde tecavüz sahnesinin dakikalarca gösterildiği, toplumsal ahlakın yok edildiği durumlar var. Bu tür dizilerin asla toplumla buluşturulmaması gerekir.”