BDP Eşgenel Başkanı
Selahattin Demirtaş, ortada bir müzakere süreci olmadığının altını çizerek, "Başlayan sürecin, başlayan girişimin bir AKP-BDP ortaklaşması olmadığını net bir şekilde tespit etmemiz lazım" dedi. Müzakere aşamasına geçilmesinin hükümetin bundan sonraki tavır, politika ve pratiklerine bağlı olduğunu ifade eden Demirtaş, "Herşeyden önce muhataplardan ve taraflardan biri olan KCK'nın sürece dahil edilmesi gerekecektir" değerlendirmesinde bulundu.
Demirtaş, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "İlk olarak herkesin yeni yılını kutluyor, bu yılın barış özgürlük ve huzur yılı olur. Yaşanmış onca acılar son bulur dilerim, halkların kucaklaştığı bir yıl olmasını diliyorum" dedi. Ardından önceki hafta hayatını kaybeden Şerafettin Elçi'ye rahmet dileyen Demirtaş, daha sonrada Zonguldak'da meydana gelen kazaya ve Gazeteci Metin Göktepe'nin ölümünün 17. yılına ilişkin değerlendirmeler yaptı. Demirtaş şöyle devam etti:
"Zonguldakta bir iş cinayetinde maalesef 8 kardeşimiz hayatını kaybetti. Bu sektörde son 3 yılda 300’den fazla insan hayatını kaybetti. Günlük bir somun parasına çalıştırılan, bu emekçiler Türkiye halkının yüz akıdır. Hiçbir zaman hiçbir iktidar döneminde hak ettikleri itibarı görmediler. Yaralı kurtulan arkadaşımızın sağlığına kavuşmasını diliyor, işçilerin ailerine başsağlığı diliyoruz. Metin Göktepe’nin işkenceden öldürülüşünün 17'nci yılıdır. Aradan geçen bu yıllara rağmen zihniyet değişiklik olmamıştır. Bunun gibi pek çok özgür basın şehitleri, bu şekilde katledildiler."
**-İMRALI SÜRECİ-**
Daha sonra İmralı ile başlayan görüşme sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Demirtaş, uzun yıllardan bu yana Kürt sorunu ve benzeri demokratik soruların tek kalıcı, ahlaki, mantıklı çözümünün müzakere ve diyalog olduğunu hep söylediklerini belirterek şunları kaydetti:
"Özellikle bir haftadır tartışılan İmralı sürecini grubumuzun yaklaşımlarını, düşüncelerini sizinle paylaşmak istiyorum. 30 yıldır devam eden ancak 100 yıllık bir süreçtir. Gelinen aşama olarak herkesin serin kanlı, kansız diyalogla herkesin tartışması lazım. Bizim de yaklaşımımız ve önerimiz budur.
Çok uzun süredir haykırdığımız, barış müzakereyle gelir sözlerimizin nedeniyle buradayız. Bugün hükümetin bu bakış açısıyla yaklaştığını düşünürsek, biz bundan memnuniyet duyarız. Her şeyden önce İmralı da resmi bir heyetin sayın Öcalan ile görüşmesi bizim için önemlidir. Bunun alenileşmesi de daha da önemlidir. Çok geç kalmış bir çabadır. Yıllardır bunun için çok büyük mücadele verdik. Her şeyin ötesinde bu önemlidir. Yeri geldiğinde coplandık, yeri geldiğinde hakarete uğradık. Bu nedenle bu kazanımı önemsiyoruz. 14 yıldır bir halk önderinin adının önüne sayın konulduğu için binlerce insan hapislere atıldı. Barışın İmralı'dan geçtiği için yılmadık. Terörist başı dediler. Bebek katili dediler. Olmadık sıfatlar verdiler. Ama doğru yolu buldular. Türkiye’de barışın sağlanması, bundan pek çok toplum kesiminin olumlu karşılaması, 'Bunu halk istemiyor' yalanını da ortaya çıkarmıştır."
**-"MANTIKLI BİR ADIM"-**
Demirtaş, 14 yıldır bir adada tutulan bir "halk önderinin" isminin önüne "Sayın" ifadesi konuldu diye binlerce kişinin hapse atıldığını, posteri taşındı diye sokakta insanların taşlandığını belirterek, şunları kaydetti:
"Fakat bir halk bıkmadı, yılmadı, inat etti, ısrar etti, doğru olduğuna inandığı için, barışın gerçekten İmralı'dan geçtiğini adı gibi bildiği için bundan geri adım atmadı. 'Teröristbaşı' dediler, 'bebek katili' dediler ama en nihayetinde aklın yolunun bir olduğu anlaşıldı ve bir resmi heyet aleniyet kazandırılarak İmralı'da kendisiyle görüşmeye başladı. Bu nedenle biz bunu değerli buluyoruz. Doğru bir adımdır; böylesine kritik bir süreçte atılmış mantıklı makul bir adımdır. Kim ne derse desin, nasıl değerlendirirse değerlendirsin, her türlü tahriki yapmaya çalışabilirler, her türlü milliyetçi, ırkçı hezeyanlarla saldırabilirler; ama Türkiye'nin iç barışı ancak bu adımla başlayabilirdi. Bu çok önemliydi, bu aşamanın sağ salim geçilmiş olması, kamuoyun çok önemli bir kısmının bundan mutluluk duyması, hükümetin aslında bu adımı atmakta ne kadar geç kaldığının göstergesidir. 'Toplum istemiyor, halk istemiyor, millet istemiyor' yalanına sığınmanın ne kadar yanlış olduğunu gösteren bir gelişmedir."
İkinci önemli gelişmenin de iki milletvekilinin,
Ahmet Türk ve Ayla Akat'ın 14 yıl aradan sonra siyasetçi kimliğiyle İmralı'ya gidişlerine destek olunmuş olması olduğunu vurgulayan Demirtaş, bu gelişmeyi de çok değerli bulduklarının altını çizerek "Çünkü siyesi bir konu ancak siyasetçilerin devreye girmesiyle çözüm aşamasına girebilir. Siyasi bir soruna siyasi bir yaklaşım ortaya konulursa ancak doğru bir adım atılmış olur" dedi.
**-"AKP-BDP ORTAKLAŞMASI YOK"**
Basında sürece ilişkin yer alan haberlerin tümünün doğru olmadığını vurgulayan Demirtaş, abartılı yaklaşımların, olmayanı olmuş, olanı olmamış gibi göstermenin de kafa karışıklığına yol açacağını söyledi. Demirtaş, şöyle devam etti:
"Başlayan sürecin, başlayan girişimin bir AKP-BDP ortaklaşması olmadığını net bir şekilde tespit etmemiz lazım. Bizim hükümetle öncesinden oturup birlikte planladığımız, tartıştığımız bir süreç söz konusu değildir. Bu, AKP'nin, hükümetin İmralı'da Sayın Öcalan'la başlattığı bir süreçtir. Partimiz ve blogumuz iki arkadaşımızın İmralı adasına gidişi ile süreçten doğrudan haberdar olmuştur, süreçten kısmi bilgi sahibi olmuştur. Bir AKP-BDP ortak projesi, ortak çalışması söz konusu değildir. Bu tespiti yapmamız gerekiyor.
Yine İmralı'daki görüşmede tarafımıza iletilmiş, KCK'ya iletilmiş ya da halka, kamuoyuna iletilmiş ya da iletilmek üzere bize ifade edilmiş bir yol haritası, bir çözüm projesi, takvimlendirilmiş bir program yoktur. Bunu da net olarak ifade etmek gerekir. Böylesi bir yaklaşım, tartışmaların bu yönlü sürmesi belki de, 'Herkes olmasını istediği şekilde ifade ediyor' deyip geçmek gerekiyor.
Onun ötesinde bu aşamada kamuoyuna, bize, hükümete, KCK'ye bizim aracılığımızla iletilmiş bir çağrı, program, takvimlendirilmiş bir çözüm önerisi yoktur. Ama gördüğümüz şudur; görüşmeyi yapan heyette de, Sayın Öcalan'da da
kararlı bir çözüm iradesi vardır, isteği vardır. Taraflarda olgunlaştığını tespit etme durumumuz vardır; ifade edilen de, dışarıya verilen mesaj da budur. Bu sorunun diyalogla, konuşarak, tartışarak, meseleyi müzakere ederek çözme iradesinin olgunlaştığı, güçlendiği yönünde tespitimiz vardır."
**-"KCK SÜRECE DAHİL EDİLMELİDİR"-**
"Henüz o aşamaya geçilmediğine dair en azından net bir bilgiye sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Görebildiğimiz kadarıyla müzakere aşamasına geçilmesi hükümetin bundan sonraki tavırlarına, politikalarına ve pratiklerine bağlıdır. Çünkü taraflardan biri bu aşamada üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiştir. Yapması gerekeni yapmıştır, bu konuda iradesini ve ilk pratiğini ortaya koymuştur, bu konudaki samimiyetini, samimiyetini ortaya koymuştur, şimdi sıra hükümettedir. Müzakereleri başlatmak istiyorsa ve hükümet başlatacağı sürece 'müzakere' demek istiyorsa, bütün bu müzakere mekanizmalarının tamamlanması gerekecektir. Herşeyden önce muhataplardan ve taraflardan biri olan KCK'nın sürece dahil edilmesi gerekecektir. Bu mekanizmanın tamamlanması için partimizin demokratik Toplum Kongresi ve ilgili sivil alanın sürece dahil edilmesi gerekir. Henüz o aşamaya gelinmediğini, gelinemediğini tespit etmek, belirlemek gerekir."
**-"ÖCALAN UYGUN KOŞULLARA ÇEKİLMELİ"-**
Hükümetin ortaya koyduğu ve sahadaki durumuna bakıldığında, farklılık gözlendiğini vurgulayan Demirtaş, "Eğer hükümet ciddiyse herkesin bu duruma sirayet etmesi gerekiyor. Hele hele askeri harekatlar devam edecekse, bir yandan da bu süreç yürütülecekse kimse kimseyi yormasın. Entegre proje buysa, bu saçmalığa son verilsin. Orada yendik, bitirdik, teslim almaya geldik, gibi bir süreç içinse boşuna gelmeyin" dedi. İmralı'ya gelen heyetin böyle bir söylemi olmamasına rağmen, dışarıda bu tip söylemlerin yanlış olduğunu hatırlatan Demirtaş, şöyle devam etti:
"Kimseyi kandırmaya gerek yok. Oraya gelen heyetiniz de bunu söylemiyorsa, dışarıda da güven verecek adımlar atacaksınız. Bunun en iyisi İmralı sürecini bitireceksiniz. Bundan sonrası bunu özgür bir tartışma oramı yaratmaktadır. hükümet yada devlet heyet adına yapan görüşme yapanlar özgür olacaklar. Diğer taraf ise 14 metre kare bir yer olmamalıdır. Buradan sayın başbakanın İmralı'ya konulmasını kastetmiyoruz. Sayın Öcalan'ın daha uygun koşullara çekilmesi gerekiyor. Böyle bir niyet var mıdır? Bunun taraflar en kısa zamanda görmek isteyecektir. Bu da İmralı koşullarının yeniden düzenlemesi, yada tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Sayın öcalanın KCK ile halk ile doğrudan temas kurması sağlanmalıdır. Madem bu sürece girdik, madem birileri elini taşın altına koydu, bütün bunların açıkça tartışılması gerekiyor. Sayın öcalanın çok sayıda tutuklu avukatı var. Asrın hukuk bürosu avukatlarının serbest bırakılması ve müvekkilleriyle görüşmesine izin verilmesi gerekir.
Biz elimizdeki bilgileri ve düşüncelerimizi tüm siyasi partilerle paylaşmaya hazırız. Ancak bunun sorumluluğu bizde değil, hükümettedir. Ancak ucu açık, ne yapılacağı belli olmayan bir sürece de kimse destek vermemizi beklemesin. Bu aşamada CHP’nin girişimin başından itibaren destek vermesi de çok olumlu bir süreçtir. Aynı duyarlılığın olası müzakere ve sonrasındaki aşamalarda da devam etmesi gerekir.
Bu aşamanın sağlıklı geçilmesi için sivil medyanın ve diğer Kürt hareketlerinin desteği çok önemlidir. Bu konuda sivil toplum örgütlerinin hareketleri, hükümetin denetlenmesi ve kamuoyunun desteğinin sağlanmasıdır. Türkiye’nin bu kadar barış istediği bir dönemde bir grup milliyetçiden daha fazla ses çıkarılması çok önemlidir. Çünkü sorun Kürt sorunudur. Medyada barış dili, bazı istekleri görmezlikten gelmesi bir destek değildir. Destek halklardan ve özgürlükten yana olması çok önemlidir."
**-ŞEHİT AİLELERİNDEN DESTEK İSTEDİ-**
Son dönemde partisine yönelik olarak medyada bir ambargo uygulandığını belirten Demirtaş, "Madem ki barış dilini kuracağız, o zaman partimizin üzerindeki ambargonun kalkması, derdimizi anlatmamız gerekiyor" diyerek şöyle devam etti:
"Bir yandan görüşmeler, diğer taraftan operasyonlar sürerse bunun sonu felaket olur. Yargı baskısı devam edecek, askeri operasyonlar devam edecek, entegrasyon bu mu olacak? Bundan vazgeçilmesi gerekiyor. Hükümet bu görüşmeler başladı dediğinde, 10 PKK’lının öldürülmesine sessiz kalamayız. Günlük yaşantımızı bile değiştirmeyecek ise insanlar bu sürece nasıl inanabilirler. Daha işin başında belirtiyoruz, bu yaklaşım devam ederse bizim katkı sunmamız imkansız hale gelebilir. Zaten güvensizlik yayan durumu, iyice ortaya çıkmış olur. 100 yıllık tarihi bir sorunu çözmek için yola çıktık diyoruz. Ciddi olmak lazım. Orta Doğu'nun en köklü, en ağır sorunlarından biri ortaya koymaya, çözmeye çalışıyoruz. Zaten politikalarını, pratiğini bildiğimiz bir AKP, kendinizi bize anlatmanıza gerek yok. Bundan vazgeçin. Bu 30 yıllık süreçte ailelerini yaklaşımıdır. En önemlisi budur.
Buradan şehit ailelerine sesleniyorum. Bu savaşın en ağır yükünü siz çektiniz. Ben buradan bütün bu ailelere Allah'tan sabır diliyorum. Evlat acısı dünyadaki en ağır acıdır. Allah kimseye göstermesin, ateş düştüğü yeri yakar. Sizin çocuklarınızın, yani bizim kardeşlerimizin bu süreçte yitip gitmesinden acı duyduk. Şimdi sizin geldiğimiz bu noktada, sizin sunacağınız destek en önemlisi olacaktır. Başka analar babalar bunu yaşamasın diye elini taşın altına koyup, onurlu duruşunuz bütün kapıların açılmasını sağlayacak. Bütün annelerin ellerinden öperek şunu söylüyorum, bütün kayıplarımız için sizin sunacağınız destek bu evlatların mezarlarında rahat içinde huzur içinde yatmalarını sağlayabilir. Sizler bu sürecin takipçisi olmalısınız, hükümetin barıştan yana olmasını sağlayacaksınız."
**-"BAŞBAKAN'IN TORNİSTAN YAPMAKTAN VAZGEÇMESİ GEREKİYOR"-**
30 yıllık savaş içinde yakınlarını kaybetmiş aile için de "Barışı getirmek bizim boynumuzun borcudur" diyen Demirtaş, ellerinden gelen her çabayı bu süreçte göstereceklerini ifade etti. Başbakan Erdoğan'ın sürecin arkasında bir siyasi irade koymasının önemine vurgu yapan Demirtaş, "Başbakanın da tornistan yapmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Kaptanın iyisi dalgalı denizde belli olur. Arkasında durabilecek mi, ciddi bir müzakere süreci yürütebilecek mi göreceğiz. Biz zaten parti olarak bunun için varız. Tam da Orta Doğu'da kazanın bu kadar kaynağı bu süreçte, Kürt ve Türk ilişkilerinin nasıl hukuk oluşturacağını yeniden belirleyeceğiz. Eğer muhataplarımızla bu ciddiyetle sorumlu bir yaklaşımla ben hızlı bir şekilde ilerleyeceğimizi biliyoruz" dedi. Öcalan’ın ilettiği mesajın önemine de değinen Demirtaş, "Hükümet tek başına bu sorunu çözemez, bunun da farkındayız. Şu aşamaya gelinmesine biz destek sunduk. Partimize blogumuzu ciddiyetle yaklaşılmasını bekliyoruz. Önümüzdeki kalıcı bir müzakerenin ve kalıcı bir barışın olduğu süreç olsun diyoruz" diyerek grup toplantısındaki konuşmasını tamamladı.