HABER

Demirtaş: Habur’la ilgili görüşme yapılmadı

Demirtaş, “Habur’daki girişlerle ilgili olarak kapatılan DTP’nin hiçbir yetkilisi ile hükümet yetkilisi arasında hakim ve savcı ayarlanması konusunda ima düzeyinde bile görüşme yapılmamıştır” dedi.

ANKARA (ANKA) -BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 15 Ekim 2009’da İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk arasındaki görüşmede ‘PKK’lıların Habur girişleriyle ilgili hakim ve savcı ayarlandığı’ yönündeki Hatip Dicle’nin iddiasını yalanladı.

Demirtaş, “Habur’daki girişlerle ilgili olarak kapatılan DTP’nin hiçbir yetkilisi ile hükümet yetkilisi arasında hakim ve savcı ayarlanması konusunda ima düzeyinde bile hiçbir görüşme yapılmamıştır” dedi. Demirtaş, açılım sürecinde AKP’yi kendisini milliyetçilik rüzgarına teslim etmek ve kaptırmakla suçlarken “Başbakana açık çağrıda bulunuyorum, bu konu cesaret ister ya cesaretli olun ya da elinizin Habur’uyla bu işe bulaşmayın” diye seslendi. Demirtaş, dün Öcalan’ın ‘uluslar arası bir hukuksuzlukla Türkiye’ye getirilişinin 11’nci yıldönümü’ olduğunu belirterek “11 yıldır İmralı’da Türkiye kendisini hapsetmiştir, geleceğini, çözümünü hapsetmiştir” diye konuştu. Demirtaş, Öcalan için ‘sayın’ ifadesini kullandı.

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Meclis grup toplantısında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Dün Antalya ve Edirne’de yaşanan sel felaketini hatırlatan Demirtaş, sel felaketi mağdurları için hükümetin elinden gelenin fazlasını yapmasını istedi. Eşbaşkan Gültan Kışanak’la birlikte geçen hafta İstanbul’da sanatçı ve edebiyatçılarla “Barış için sanat girişimi” adı altında yürütülen faaliyet çerçevesinde bir araya geldiklerini kaydeden Demirtaş, sanatçı ve edebiyatçıların Türkiye’nin barış ve kardeşliği için önemli çalışmalar yaptığını dile getirdi. Demirtaş, sanatçılarla bundan sonra daha sık bir araya geleceklerini bildirdi.

-“SAYIN ÖCALAN…”-

Dün Abdullah Öcalan’ın, ‘uluslararası bir hukuksuzlukla Türkiye’ye teslim edilişinin’ 11’nci yıldönümü olduğunu hatırlatan Demirtaş, Öcalan için ‘Sayın’ ifadesini kullandı. Demirtaş, BDP olarak yayınladıkları genelge ile ‘gerilimden uzak, 15 Şubat’ın Türkiye’ye getirdikleri ve götürdüklerinin tartışılabileceği bir atmosfer’ yaratılması için gayret ettiklerini ancak hükümetin 3-4 gün öncesinden başlattığı gözaltı, tutuklama ve operasyon yüzünden ortamın gerildiğini söyledi.

-“11 YILDIR TÜRKİYE İMRALI’YA KENDİNİ HAPSETMİŞTİR”-

Hükümetin BDP’nin gösterdiği tavrı sergilemesi halinde ’15 Şubat’ın bir sendrom’ olmaktan çıkacağını savunan Demirtaş, 15 Şubat 1999 sonrası yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Her şeyden önce bu uluslar arası operasyonu gerçekleştiren güçlerin hedeflerinden ilkinin halkları karşı karşıya getirerek, etnik bir iç savaş çıkartmak, Türkiye’yi teslim almak ve kendi kirli oyun planlarına alet etmek olduğunu savunan Demirtaş, “Geride bıraktığımız 11 yılda, Türkiye’de bu yönlü çok büyük iç çatışmalar yaşamamışsa, bu umut verici gelişmede, Sayın Öcalan’ın yıllardır kararlı bir biçimde sürdürdüğü barış çabaları ve yine Kürt sorununun Türkiye’nin sınırları içerisinde diyalogla, demokrasiyle, müzakereyle çözümü yönünde attığı barış adımları belirleyici olmuştur“ dedi.

Demirtaş, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in bir röportajında “kendisini bize niye verdiler onu hala ben de bilemiyorum” dediğini, emekli Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın ise Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesiyle ilgili “Bence ABD, Irak'a müdahaleye çok önceden karar vermişti. Öcalan'ı teslim etmesi bununla ilgilidir. ABD, Irak'a müdahale ederken, Kürtlere dayanmak istiyordu. Bu işi Barzani ve Talabani'nin desteğiyle yapmayı planlıyordu. Abdullah Öcalan ise, Barzani ve Talabani'ye alternatifti. Bana göre; ABD, Barzani'yi, Talabani'yi güçlendirmek, onların manevra alanını genişletmek için Öcalan'ı Türkiye'ye teslim etti. Barzani ve Talabani için hem Öcalan'ı alternatif olmaktan çıkardı hem de Türkiye'yi memnun etmiş oldu. Ama PKK'yi de tümüyle sıfırlamadı” diye konuştuğunu hatırlattı.

“İmralı rejimi üzerinden yürütülen politikanın hükümet ve devlet politikası” olduğunu da savunan Demirtaş, hükümetin temel amacının 15 Şubat’ta gerilim yaratarak siyasi rant elde etmek olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin Öcalan’ın yakalanışından bu yana geçen süreçte iradesini uluslar arası güçlere teslim ettiğini, ülke çıkarlarına hizmet etmeyen anlaşmalara imza attığını, ekonomiden savunmaya ve enerjiye kadar her alanda bu güçlere bağımlı hale geldiğini kaydeden Demirtaş,”11 yıldır İmralı’da hapsedilen aynı zamanda Türkiye’nin kendisi, aydınlık demokratik geleceği, ülke çıkarları olmuştur. 11 yıldır Türkiye İmralı’da kendini hapsetmiştir.”diye konuştu. AKP’nin bir yol ayrımında olduğunu ya kalıcı barış adımlarını atacağını ya da tasfiye olacağını söyleyen Demirtaş,”İmralı sistemi Türkiye’nin çıkarlarına hizmet etmiyor, bu nedenle İmralı sistemine son verilmeli ve ev hapsi dahil, çözümde Türkiye’nin işini kolaylaştıracak formüller bulunmalıdır“ dedi.

-“AKP CHP VE MHP RUH ÜÇÜZÜ”-

AB’nin ilerleme raporunda Kıbrıs’ın yanı sıra insan hakları ve demokrasi gibi konuların da yer aldığını ancak hükümetin bu konuları görmezden geldiğini söyleyen Demirtaş, “Konu demokrasi, insan hakları olunca AKP, CHP ve MHP ruh üçüzü haline geliyor. Mesele Kürt sorunu, demokrasi olduğunda üç parti bir araya gelmiş tek yumurta üçücü olmuşlar” diye konuştu.

-“ELLERİ TAŞ ATMASIN UÇURTMA VE BALON TUTSUN”-

Konuşmasında cezaevlerindeki durumu da değerlendiren Demirtaş, cezaevlerinin o ülkenin aynası olduğunu söyledi. AKP’nin ilk iktidarı döneminde cezaevlerinde 59 bin 500 tutuklu ve hükümlü olduğunu ancak 7 yılda bu sayının 116 bin 340’a çıktığını kaydeden Demirtaş, hükümetin, cezaevlerini boşaltmak ya da ‘genel affı’ tartışmak yerine cezaevlerinin kapasitesini ve cezaevi sayısını artırmaktan bahsettiğini söyledi.

Taş atan çocuklar sorununu hatırlatan Demirtaş, çocukların panzerlerin arkasından taş attı diye 7 yılla 15 yıl arasında ceza aldığını söyledi. Bu konuda üç yasa teklifi verdiklerini AKP’nin ise çocukların aynı cezayla çocuk mahkemelerinde yargılanmasını çözüm olarak gördüğünü dile getiren Demirtaş, hükümete “Partimizi suçlamak yerine gelin tekliflerimizi genel kurula indirelim. Bu çocukları da anadilde eğitim yapacakları sınıflara götürelim. Elleri taş atmasın, uçurtma, balon tutsun”diye seslendi. Demirtaş, hasta tutuklu ve hükümlüler konusunda ise milletvekillerinin bundan sonra cezaevlerinde bu tutuklu ve hükümlülerle görüşeceğini ve rapor hazırlayacaklarını söyledi.

Demirtaş, bunlarla ilgili Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanlığı nezdinde girişimde bulunacaklarını da söyledi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, cezaevlerinde Türkçe dışındaki dillerde konuşmanın, okumanın, serbest olduğunu söylediğini ancak Van Cezaevi’nde Azidiya Welat gazetesinin okumak isteyen bir tutukludan ‘çevirisinin olmadığı’ gerekçesiyle bin 80 TL para istendiğini söyleyen Demirtaş, “Dünyanın en pahalı gazetesi Kürtçe gazete oldu. Bu da Kürtçeyi serbest bıraktık diyen bu hükümete nasip oldu” dedi.

-“KATSAYI SORUNU YÖK KANUNU’NUN 45’NCİ MADDESİ DEĞİŞTİRİLEREK ÇÖZÜLÜR”-

Demirtaş, grup toplantısında, Danıştay’ın kararının ardından tartışılmaya başlanan katsayı sorununu da değerlendirdi. Katsayı sorununun öğrencilerin psikolojisini bozan bir gelişme olduğunu kaydeden Demirtaş, Danıştay’ın YÖK’ün yetkisini tanımadığını belirtti. Türkiye’deki meslek liseleri içinde imam hatiplerin payının yüzde 4 olduğunu hatırlatan Demirtaş, Danıştay’ın kararının ‘haksızlık’ olduğunu belirtti. Sorunun YÖK Kanunu’nun 45’nci maddesi değiştirilerek çözülebileceğini ifade eden Demirtaş, “Bu konu pinpon oyununa döndü. YÖK Kanunu’nun 45’nci maddesinin değiştirilmesini getirin destek verelim. Yoksa mağdur edebiyatı ile bu öğrencileri, toplumu kandırmayın” dedi.

-DİCLE’Yİ YALANLADI-

Demirtaş, grup konuşmasında, Habur’dan PKK’lıların girişleriyle ilgili ‘hakim ve savcı ayarlandığı’ yönünde Hatip Dicle’nin ortaya attığı iddiayı da hatırlattı. Açılımla ilgili bütün suçu ‘Habur’a atan bir anlayışla hareket edildiği’ni savunan Demirtaş, Habur’dan giriş yapan ‘Barış grupları’ üzerinden yaşanan bir tıkanıklığı da doğru bulmadıklarını söyledi. İddialarla ilgili Demirtaş şöyle konuştu:

“Geçmiş dönemde DTP'nin sözcülüğünü de yapmış kişilerden birisi olarak net bir şekilde belirtiyorum ki Habur girişleriyle ilgili olarak, o dönem hiç bir parti yetkilimiz, hiç bir hükümet yetkilisiyle, hakim ve savcıların ayarlanması konusunda, ima düzeyinde bile bir görüşme yapmamış, bir taahhüt talep etmemiş, herhangi bir taahhüt de almamıştır. Sayın Ahmet Türk'ün de belirttiği gibi, bu konuda Sayın İçişleri Bakanı ile yapılan görüşmenin içeriği, sadece orada birikecek kalabalığın herhangi bir kaosa, karmaşaya yol açmaması konusundadır. Bunun ötesinde ima dahi edilmemiştir. Sayın Hatip Dicle'nin, duyum üzerine aldığı bu bilgilerin yanlış olduğunu, kendisine de ifade etmek durumundayım. Ancak Dicle, Habur'da yaşananların aslında hukuka uygun olduğunu, yasaların, toplumsal barışa hizmet edecek şekilde uygulandığı yönünde beyan vermek istemiştir. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek çıkarak Hatip Dicle’den hukuken sorumlu diye söz etmiştir. Bunu kınıyoruz. Bu Cemil Çiçek’in siyaseten ne kadar sorunlu olduğunu gösterir.”

-“CHP VE MHP PKK’LILARIN DAĞDAN CANLI GELMESİNİ HAZMEDEMİYOR”-

“Habur’un meselesini anlamaktan uzak olanlar”ın yine harekete geçtiğini, AKP’nin ise bu süreçte kendini milliyetçilik rüzgarına teslim ettiğini ve kaptırdığını söyleyen Demirtaş, “Sorumluluğu, suçu Habur girişine yıkmanın hiçbir anlamı yok” dedi. Habur’da yaşanan görüntülerin barış sevinci olduğunu belirten Selahattin Demirtaş, AKP’nin bu sevinci paylaşması gerektiğini söyledi. CHP ve MHP’nin ‘PKK’lıların dağdan canlı inmesini hazmedemediğini’ kaydeden Demirtaş,”Onlara göre PKK’liler ölü olarak römortların arkasında, üst üste atılarak gelmeliler. O cenazeler yerlerde tekmelenirken niye gensoru vermediniz. Neden o uygulamalarla ilgili soruşturma açmayan hakim, savcı ve yargı hakkında ‘siyasallaşmıştır’ diyemediniz. Diyemezsiniz çünkü dağlardan cenazeler geldikçe siz varolursunuz” diye konuştu. Konuşmasında Başbakan Erdoğan’a çağrıda bulunan Demirtaş, “Bu konu cesaret ister. Ya cesaretli olun ya da elinizin Habur’uyla bu işe bulaşmayın artık” dedi.

-TEKEL İŞÇİLERİ-

Demirtaş, TEKEL işçilerinin de katıldığı grup toplantısında, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in, TEKEL işçilerinin işe alınmasıyla ilgili fizilibite çalışması yaptığını, 99 BDP’li belediyenin de elinden geleni yapacağını söyledi. Demirtaş bu konuda en büyük sorumluluğun AKP’li belediyelerde olduğunu belirterek “Tüm belediyeler elini taşın altına koymalıdır” dedi.

En Çok Aranan Haberler