BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, parti olarak müzakere sürecine katkı sağlamak istediklerini söyledi. Müzakere masasının Abdullah Öcalan ve devlet tarafından kurulduğunu dile getiren Demirtaş, hükümetin hem devleti hem Kürtleri temsil etmeye çalıştığını savundu. Böyle bir tutumun yanlış olduğunu belirten Demirtaş, müzakere sürecinde herkesin temsil edilmesi gerektiğini kaydetti.
Partisinin 26 Ocak'ta gerçekleştirilecek Diyarbakır il kongresi öncesinde düzenlenen dayanışma yemeğinde konuşan BDP Genel Başkanı Demirtaş, Kürt sorununda muhataplardan birisi olduklarını, katkı sunmaları isteniyorsa buna hazır olduklarını söyledi. “Ama ‘hayır’ biz BDP ve DTK’nın desteği de olmadan çözeriz diyorlarsa bunu da engellemeyiz.” diyen Demirtaş, “Madem bizden daha fazla Kürtleri temsil ediyorsunuz siz kendi içerinizdeki Kürt milletvekillerini İmralı’ya gönderin. Çözebiliyorsanız çözün biz engel olmayız. Bir deneyin bakalım. Ama yok eğer ne buna gücünüz var, ne iradeniz var, ne temsil edebilme kabiliyetiniz var ne de cesaretiniz var gerçeğini kabul ediyorsanız o zaman bizim kurumlarımıza saygı duyun. ‘Ben Kürtlerden daha fazla oy aldım’ diyorsan buyurun o zaman elini tutan mı var.” şeklinde konuştu.
Taleplerinin anadilde eğitim, Öcalan’ın özgürleştirmesi olduğunu dile getiren Demirtaş, AK Parti’nin ‘Biz Kürtleri daha fazla temsil ediyoruz’ dediğini, bu konuda samimiyse anadilde eğitime isteğine daha fazla sahip çıkmasını ve Öcalan’ı serbest bırakması gerektiğini ifade etti. Demirtaş, şöyle konuştu: “Kürtler bunu istiyor. Kürtler özerklik istiyor. Bizden daha fazla seviyorsan buyur Kürtlere özerklik ver. 3 milyon seçmen ‘bu taleplerin arkasındayım’ diyerek bize oy, destek veriyor. Beğenirsin beğenmezsin. Bu kadar baskıya zorluğa rağmen. O halde saygı duyulmasını beklemek bizim hakkımızdır.”
Müzakere masasında hükümetin hem devlet tarafında hem de Kürt tarafında oturmak istediğini kaydeden Demirtaş, “Bu nasıl bir masadır. ‘İki tarafına da ben oturacağım’ diyorsun. Böyle müzakere mi olur.” diye sitem etti. Bu durumun düzeltilmesi gerektiğini belirten Demirtaş, masanın diğer tarafında Kürtlerin olması gerektiğini savundu. Demirtaş, “Sen Kürtlerden oy almıyor musun? Alıyorsun. Saygı duyuyoruz. Yüzde 50 oy alıyorsun, saygı duyuyoruz. Tabi ki Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini temsil ediyorsunuz. Saygı duyuyoruz. Ama aynı zamanda Kürtleri de temsil ediyorum demek müzakerenin ruhuna aykırı, bu olmaz. Bu tartışmaların doğru rotaya oturması için uğraşıyoruz.” dedi.
"MÜZAKERE MASASI KURULDU ANCAK MÜZAKERE BAŞLAMADI"
Demirtaş, şu anda sadece Öcalan ve devlet heyetiyle müzakere masanın kurulduğunu dile getirdi. Müzakere masasında görüşmelerin başlamadığını ifade eden Demirtaş, yapılması gerekenin masa etrafında oturması gereken herkese sandalye verilmesi gerektiğini vurguladı. Müzakerelerin başlamasını istediklerini önemle vurgulayan Demirtaş, “Bin bir zorlukla masa kuruldu. Bu masa ‘akan kan dursun, silahlar sussun arık konuşarak sorunlarımızı çözelim’ diye kuruldu. Masanın hakkını verelim istiyoruz. ‘Bütün sandalyelerde ben oturacağım. Hangi sandalyede kimin oturacağına ben karar vereceğim’ diyerek müzakere olur mu? Lütufla minnetle olur mu bu işler? O sandalyenin oraya konulması bir lütuf değil.” ifadelerine yer verdi.
ÖCALAN VE KÜRTLERE GEREKLİ SAYGI GÖSTERİLMELİ
Şeyh Şamil’in yıllarca Rus Çarı’na karşı savaştığını, binlerce askerini öldürdüğünü ancak Rus Çarı’nın Şeyh Şamil’i yıllarca sarayında ağırladığını belirten Demirtaş, Çar’ın Şeyh Şamil’i zindana atmadığını söyledi. Demirtaş, Çar’ın Şeyh Şamil’in oğlunu, koruma muhafız ordu komutanı yaptığını anlattı.
“Kendisinin on binlerce askerini öldürmüş birini esir alıyor onun oğlunu da koruma muhafız komutanı yapacak kadar saygın yaklaşıyor. Şeyh Şamil işte bu onurlu saygın yaklaşımı görünce aynı onurlu saygın yaklaşımı Rus çarına gösteriyor. Karşılıklı işte birbirlerinin onurlarına haysiyetlerine şereflerine saygı duyarak bir güven ilişkisi geliştiriyorlar.” diyen Demirtaş, Türkiye Cumhuriyeti’nin Öcalan’ı 14 yıldır 12 metrekare hücrede tuttuğunu, yıllar verilen televizyonu da büyük bir ilerleme olarak gösterdiğini belirterek, şu eleştirilerde bulundu: “Oraya kim gidecek ‘ben karar veririm’ diyorsun. Ne kadar görüşülecek, hangi avukat gidecek, ailesi ne zaman gidecek ‘bütün bunlara ben karar veririm’ diyorsun. Ama aynı kişiyle 100 yıllık Kürt sorununu aynı kişiyle müzakere edip konuşmak istiyorsun. Bu saygın bir yaklaşım değil. O halde barışmak istediğin kişiyi halka saygın bir ilişki kurmak zorundasın. Bu onurlu bir barışın gereğidir. Aynı saygınlığı bu halkta sana gösterecektir. Karşılığını göreceksin. Saygınlık ve saygı gösterilen bir oranda saygı ve saygınlık göreceksin.” diye konuştu.
"MÜZAKERE SÜRECİ SAMAN ALEVİ GİBİ OLSUN İSTEMİYORUZ"
Müzakere sürecini rayların dışında duran lokomotife benzeten Demirtaş, trenin gürültü çıkardığını ancak ilerlemediğini, onun için treni raya oturtmak gerektiğini dile getirdi. Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tehlikeler önüne çıkabilir. Riskler oluşabilir ama o rayda ilerlemeye devam eder. Zaman zaman durabilir, zaman zaman yokuş çıkabilir, zaman zaman hızlanabilir ama tren yürümeye devam eder. Şimdi bize diyorlar ki ‘raya gerek yok bu tren asfaltta da gider.’ Gitmez kardeşim. Biz istiyoruz ki süreç sağlam olsun. Ayakları yere bassın. Müzakere sağlam başlasın ki sağlam yürüsün. Geçmiş denemeler var. 93’ten bu yana 20 yıldır denenmiş müzakere başarısızlıkları var. Bütün bunlardan ders çıkardık. Biz saman alevi falan istemiyoruz. Bir hafta on günlük, bir aylık barış saman alevi gibi yansın sönsün istemiyoruz.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz