AYNUR EKİZ - Merhum Başbakan Adnan Menderes döneminde Ulaştırma Bakanlığı yapan Arif Demirer'in oğlu Mehmet Arif Demirer, Milli Birlik Komitesi üyelerinin ilk etapta Yassıada yargılamalarını düşünmediğini, Demokrat Parti'nin (DP) ileri gelenlerinin, yurtdışına görevli gönderilmesinin planlandığını belirterek, Alparslan Türkeş'in bu konudaki mektuplarına işaret etti.
Demirer, 27 Mayıs askeri darbesi sonrasında yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Demirer, 27 Mayıs askeri darbesinin üzerinden daha 10 gün geçmişken dönemin Ulaştırma Bakanının evlerine iki askerle yaptığı ilginç ziyareti anlattı.
DP hükümetinde Ulaştırma Bakanı olan babası Arif Demirer'in, Türk Hava Yollarını kuran kişi olduğunu aktaran Demirer, Türk Hava Yollarının, babasına istediği yere uçakla ücretsiz uçabilmesini sağlayan bir kart verdiğini söyledi.
Evlerini ziyarete gelen dönemin Ulaştırma Bakanı'nın iki askerle gerçekleştirdiği ziyarette, bu kartı aradığını kaydeden Demirer, annesinin "Siz deli misiniz, adamı hapse attınız. Adam uçağa mı binecek?" şeklindeki isyanını anlattı.
- Türkeş ile Yeni Delhi'de tanıştı
Demirer, İngiltere'de üniversite öğrencisi olduğu zamana denk gelen 27 Mayıs sürecinde, ailesinden para gelmediği için bir profesörden borç alarak eğitimini sürdürdüğünü belirtti.
27 Mayıs askeri darbesinden ardından üniversiteye daha sonra rapor olarak sunacağı bir seyahat için Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de bulunan Demirer, burada, darbe bildirisini okuyan ve darbenin ardından Hindistan'a sürgüne gönderilen Alparslan Türkeş'le tanıştığını kaydetti.
Yeni Delhi'deki Türk Büyükelçiliğinde 23 Kasım 1961'de tanıştığı Türkeş ile sohbetlerinde, kendisine yeni kuracağı partinin gençlik kolları başkanlığını teklif ettiğini anlatan Demirer, kendisinin bu teklife "Ben, seninle Orta Asya'yı, Kırgızistan'ı, Özbekistan'ı konuşurum ama senin siyasi partine girmem. Sen benim babamı hapse attın. Arkadaşlarını idam ettin." diye cevap verdiğini söyledi.
- "Size kızgın değilim ama kırgınım"
Cambridge Üniversitesinden döndükten sonra 1962 yılının ağustos ayında Türkeş'ten bir telgraf geldiğini, telgrafta "14'ler dağıldı. Birkaç günlüğüne İngiltere'ye geliyorum, bir araya gelebilir miyiz?" diye sorduğunu ve kendisinin de olumlu yanıt verdiğini kaydetti.
O dönem Türkiye'de yargılanıp beraat eden babasının da İngiltere'de bulunduğunu belirten Demirer, "Kardeşimle düşündük taşındık, 'Babamla Türkeş'i en lüks otelde bir çaya davet edelim, karşılaştıralım' dedik. Benim babam kavga etmezdi, yumuşaktı, prensip sahibiydi." diye konuştu.
Demirer, babası Arif Demirer ile Alparslan Türkeş'in buluşmasında geçen diyalogları şöyle anlattı:
"Türkeş geldi. İlk sözü babam aldı. 'Albayım, size kızgın değilim ama kırgınım' dedi. Türkeş, 'Neden efendim' dedi. Babam 'Çünkü Türkiye'yi raydan çıkardınız, bir daha kolay kolay o rayların üstüne oturamayacak' dedi. Dediği de çıktı. 27 Mayıs her şeyi başlatan darbedir. Öbürleri ile eşit görülmemelidir. Diğerlerini doğuran olayları meydana getiren darbedir."
Demirer, babası ile görüşmede Türkeş'in "Yassıada'nın yanlış olduğunu ben söylemiştim. Yassıada'daki dayak, işkenceyi tasvip etmediğimi herkes bilir." değerlendirmesinde bulunduğunu aktardı.
- Yeni Delhi'deki temas mektuplarla sürdü
Demirer, Türkeş'le Yeni Delhi'deki tanışmalarının ardından iletişimi mektuplarla sürdürdüklerini anlattı. Demirer, Alparslan Türkeş'in kendisine ve o dönemin bazı siyasilerine yazdığı mektuplar üzerinden şu değerlendirmede bulundu:
"Yassıada diye bir şey düşünülmemiş. Yapılacak şey, Demokrat Partinin ileri gelenleri, yurt dışına görevli olarak gönderilecek. Milletvekillerine hiçbir suçlama yok. Türkiye, darbecilerin yönetiminde yeni bir rejime sokulacak. Yeni bir Türkiye çıkacak. Türkeş'in bu konuda mektupları var. Rejim değişikliğinden kasıt, siyasi partiler askıya alınacak. Ondan sonra kendilerine göre devrim niteliğinde yenilikler uygulanacak. Buna inanmışlardı. Kendisi bana yazılı ve sözlü olarak da 'yanlış yaptık' dedi. Türkiye'yi değiştirmek istiyorlardı ama Milli Birlik Komitesi o kadar karmaşıktı ki..."
Demirer, Alparslan Türkeş'in Milli Birlik Komitesi Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel'e yazdığı mektuba da dikkati çekti.
Demirer'in verdiği bilgiye göre o mektupta Türkeş, Gürsel'e şu uyarılarda bulunuyordu:
"Yüksek Adalet Divanı birkaç güne kadar eski iktidar mensupları hakkında hüküm verecektir. Adaletin hükmüne müdahale etmemek ve daima hürmetkar bulunmak şarttır. Ancak hükümlerin infazı, yurtta mevcut durumun göz önüne getirilince ayrıca incelenmeye değer görülmüştür.
a) İdam cezalarının infazı, 13 Kasım'dan beri atılan çok hatalı adımlar dolayısıyla memlekette meydana gelmiş olan huzursuzluğu daha çok arttıracaktır.
b) Ölüm cezalarının infazı, yurt dışında ve milletimiz ve devletimiz aleyhinde tepkilere yol açacaktır.
c) Ölüm cezalarının infazı halinde, milletimizi bölen kin ve garez duyguları şiddetlenecek ve 27 Mayıs'ın amacı olan milli birlik ruhunun geliştirilmesi güçleşecektir.
ç) Yukarıda sıralanan mahzurlarına karşılık, cezaların infazı ile memlekete sağlanacak hiçbir fayda yoktur. Esasen siyasi suçlardan dolayı ölüm cezaları verilmesi, bugünün insanlık duygularına uymamaktadır."
- "Seçim ilan edilse, biz 27 Mayıs'ı yapamayacaktık"
Demirer, Türkeş'in kendisine "Babanın da içinde olduğu bir grup, 'Seçim kararı alalım, ilan edelim. Menderes de yeni bir hükümet kursun' diyordu. Eğer bu yapılabilseydi, biz 27 Mayıs'ı yapamayacaktık." dediğini anlattı.
Demirer, Bayar ve İnönü'nün, Demokrat Parti'nin iktidara geldiği 14 Mayıs 1950'den sonra el ele verip arka plana çekilmesi halinde darbenin yaşanmayacağına ve Türkiye'nin daha ileri bir noktada olacağına işaret etti.