Yapımcılığını BBO Yapım'ın üstlendiği 40'ta Deniz Çakır çocukluğunu, ailesini, Deniz Gezmiş’den gelen ismiyle gurur duymasını, sahne üzerinde uğradığı psikolojik şiddeti, siyasi düşüncelerini, sanatını, dostlarını, mesleğini tüm samimiyetiyle Jülide Ateş’in sorduğu sorularla 40 izleyicisiyle paylaştı.
Deniz Çakır’ın adı Deniz Gezmiş’ten geliyor.
Kız da olsa erkek de olsa Deniz koyalım demişler.
İyi ki de demişler, bu bana güzel bir yük, güzel bir sorumluluk veriyor.
Kadın spor spikerlerinden dayatılan bu çok makyaj ve kırmızı ruj, mesela siyasetçi kadınlarda da tam tersi.
Çok maskülen, çok erkeksi, kadınlığını unutmuş…
Jülide Ateş: Deniz Çakır’ın egosu karavana sığmadı mı?
"Öylesine saçma ki ben buna ne diyeyim yani? Covid döneminde karavan ihtiyaç, bu konuda yapımcım beni asla mağdur edecek biri değil. Yani keşke haber eğlenceli olsaydı Hülya Avşar’ın karavanını bassaydım, yazdıkları haberde mizah çıkarmaya çalışsam, eğlenilecek bir taraf yok, çok vasat bir haber! Buradan beni acıtmak istiyorlarsa bunlardan incinmiyorum ben! Kötü oynadı de, benim için daha makul! Emekçinin ve setçinin yanında birisiyim."
Jülide Ateş: Deniz Çakır bekaret kontrolü sahnesinde oynar mı?
"Eğer bu korkunç bir şey olduğu hissettirilerek, bu korkunç bir şeydir, böyle bir şey olamaz diye sunuluyorsa… Diziyi izlemedim, bilmediğim bir şey üzerine yanlış bir şey eleştirmek istemem. Bekaret kontrolünü olabilecek bir şeymiş gibi gösteriliyorsa; çünkü maalesef dizileri gerçek gibi izleyen halkımız var; o zaman oynamam! Zaten kadının bir şey başarmak için erkekten çok daha fazla bedel ödediği bir toplumda tam tersine şeyler göstermeliyiz. İnsanlar bu salgından dolayı evlerindeler, evet dizilerin bir mesaj verme gibi bir sorumluluğu yok belki; ama yine de yapımcıların oyuncuların katkı sağlayacak şeyler yapmamız lazım. Bekaret sahnesini normal bir şeymiş gibi göstermek yerine, bunun korkunç bir şey olduğunu, insanlık dışı olduğunu gösterirsek, bunu söylersek avantaja çevirebiliriz. Benimle aynı kariyerdeki adamla aynı yere gelebilmem için benim daha fazla şeyle mücadele etmem, daha fazla göğüslemem, daha fazla savaşmam, daha dik durmam, düşersem de kalkmam gerekiyor. Bunu cinsiyetçi bir yerden söylemiyorum ama, bu topraklarda kadın olmak zor. Yine de iyi ki buradayım, iyi ki kadınım. Her şeye rağmen iyi ki kadınım!"
Jülide Ateş: Psikolojik, sözlü ya da fiziksel olarak tacize uğradınız mı?
"Bu topraklarda yaşayıp, bu sorduğun soruya hayır diyebilecek birini ben tanımıyorum! Medyanın dili, bazı gazetelerin attığı başlıklar psikolojik şiddetin babası! Ben basının psikolojik tacizine çok fazla uğradım. Ama kendi hayatımda da, mesleğimde de uğradım. Psikolojik şiddete sahne üzerinde çok uğradım! Ve maalesef bununla ilgili bir pişmanlık da yaşıyorum. Şimdi olsa ifşa ederdim ama ifşa da etmedim mesela; çünkü işin yürümesiydi önemli olan, tiyatroya zarar gelmemesiydi! Ama hiç olmayacak bir insan tarafından hırsları, benim orada sadece kadın olmam…"
Jülide Ateş: Bugün ifşa etmek ister misiniz?
"İstemem, ona yarar sağlar. Öyle biri çünkü! Kadın olduğum için, popüler olduğum için, sahne üstünde defalarca kez aynı kişi tarafından psikolojik şiddete uğradım, neredeyse işimden soğuyacak kadar! Ve çok saygın bir kişi tarafından maalesef!"
Jülide Ateş: Deniz Çakır siyasete girer mi?
"Şu andaki siyasete girmez, ama aşırı uzak olduğum bir şey de değil yani ama, bunun için aktif oyunculuğu sanırım bırakmam mı gerekiyor, bilmiyorum. Şu an da girebileceğim bir siyaset yok! Ama bir şekilde bu ülke için bir şeyler yapılmalı, yarınlar için… İleride beni böyle bir şeye inandıracak bir parti olursa, neden olmasın? Çok uç bir şey değil benim için. Biri beni kandırarak partisine alamaz! Şu anda hiçbir partiye kendimi yakın hissetmiyorum. İnanırsam bir partinin bu ülkeyi feraha çıkaracağına, neden olmasın? Aşırı uzak değilim!"
Jülide Ateş: Magazin gazetecilerinin Deniz Çakır’la alıp veremediği ne var?
"Çoğunlukla çok zalimler! Kadın olduğum için ve muhalif olduğum için daha çok zalimler! Ben o sahtekar şapkayı sevmiyorum! Ben hiçbir zaman rakımı masanın altına koymayacağım, üzgünüm! Söyleyece bir şeyim olmadığında zevzeklik yapmak istemiyorum magazin basınına. Sırf kameralar karşısında onları eğleyip iyi insanı oynayamam, ben zaten iyiyim bu kadarı bana yetiyor. Miş gibi yapmak sahtekarlık. Sahtekarları kahraman gibi yapmaya devam etmek istiyorlarsa öyle yapsınlar ama ben sahtekar olmaktansa yazdıkları gibi olmayı tercih ederim!"
Jülide Ateş: Deniz Çakır Hülya Avşar’dan neler öğrendi?
"Bana çok iyi geliyor Hülya Hanım. Enerjisiyle, boş ver diyen öğretisiyle… Seni bilen biliyor, yürü yoluna bak, bitanesin dediğinde… Yaşanmışlık olarak benden bir tık büyük kadınlarla sohbet etmeyi, hayatımda onların bana el vermeleri yol göstermeleri için alan vermeyi çok severim. Arada bir dertleştiğimde bana çok iyi geliyor. Derya Alabora, Zuhal Olcay da benim için öyledir. Hülya Hanım iyikilerimden biri. Ben gamlı baykuşum, o hoyrat ve neşeli enerjisiyle bana çok çok iyi geliyor."
Jülide Ateş: Deniz Çakır anne olmak istiyor mu?
"Evet çok net. Dediğin gibi çocuklar çok kıymetli, hayvanlar çok kıymetli, gençler çok kıymetli.. Bir kediyi severken biraz annelik duygusuyla sevebiliyor olabilirim artık. İsterim bir çocuğum olsun. Net olarak evet sorduğun soruya cevabım. İyi bir oyuncu muyum bilmiyorum, iyi bir insan olmaya çalışıyorum, iyi bir anne olacağımı biliyorum. İnandığım biriyle karşılaştığımda çok ertelemeyi düşünmüyorum bu sefer."