Anayasa Mahkemesi, "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçundan cezaevinde bulunan şarkıcı Deniz Seki'nin hak ihlali iddiasıyla yaptığı bireysel başvuruyu, "açıkça dayanaktan yoksun" olduğu gerekçesiyle kabul edilemez buldu
Öte yandan kararda, belirli bir davaya ilişkin delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisinin derece mahkemelerine ait olduğu belirtildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu konudaki içtihatlarına atıfta bulunulan kararda, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmamasının bireysel başvuru incelemesine konu olamayacağı bildirildi.
Kararda, bunun istisnasının, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmesi olduğu anlatıldı.
Başvurucunun, hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği bir kısım telefon konuşmalarının, aynı soruşturma kapsamındaki diğer sanıklarla ilgili iletişimin denetlenmesi tedbirinin uygulanması sonucu elde edildiği belirtilen kararda, bu kayıtların 5271 sayılı Kanun'un 135. maddesindeki katalog suçlarla sınırlı olmak kaydıyla kullanılabileceğinin Yargıtay tarafından kabul edildiği aktarıldı.
Delillerin değerlendirilmesinde bariz takdir hatası veya açıkça keyfilik oluşturan bir bulguya rastlanmadığı ifade edilen kararda, "silahların eşitliği" ve "çelişmeli yargılama" ilkelerine aykırı olarak başvurucuya delillerini sunma, inceletme ve itiraz etme hususlarında uygun olanakların sağlanmadığına yönelik bir delil de olmadığı kaydedildi.
Kararda, bu nedenlerle başvurucunun iddialarının "açıkça dayanaktan yoksun" bulunduğu belirtildi.