HABER

Deniz suyundan uranyum elde edilecek

ANKARA (İHA) - Türk ve Japon bilim adamları, sudaki ağır metalleri temizleyen ve deniz suyundan uranyum elde etmeyi sağlayan bir kumaş geliştirdi.

Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölümü ve Japon Atom Enerjisi Ajansı, yaklaşık 5 yıl önce sudaki kirletici maddeleri ayrıştırmaya yönelik ortak çalışma başlattı. Deniz sularındaki uranyumu ayrıştırmakla başlayan proje, başka tür anyon ve katyonları da seçerek uzaklaştırabilecek özel maddelerin sentezlenmesiyle daha geniş bir boyut kazandı. Dokunmamış kumaşların radyasyon ışınlarıyla aşılanması sonucunda sudaki arsenik ve sülfat gibi zehirli maddeleri toplayan "tutucu kumaşlar" üretildi.
Projeyi yürüten Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Dr. Olgun Güven, "İlk sonuçlarımız çok olumlu çıktı. Deniz suyundaki iyon ve anyon zenginliğinde sadece uranyum ve vanadyumu uzaklaştıracak bir teknoloji geliştirdik. Bir dokumasız sentetik kumaş türü üzerine hedef olarak seçtiğiniz bir anyon, katyon, ağır metal iyonu gibi kirleticiyi seçici olarak uzaklaştırabilecek bir yapıyı tespit etmek. Bu yapı belirlendikten sonra bu tür fonksiyonel grupları taşıyan yapıları kumaş üzerine tutturmak. Biz buna aşılama diyoruz. Bu aşılama gerçekleştikten sonra sürekli kullanılabilecek aktif merkezler oluşuyor. Başka iyonları değil seçtiğimiz metal iyonlarını emen bir absorbent geliştirmiş oluyoruz" dedi.

Prof. Dr. Güven, bu tutucu sentetik kumaşların siyanürü uzaklaştırabilmesi ve sudaki ağır metalleri temizleyebilmesi nedeniyle çevreci uygulamalar için ciddi umut vaat ettiğini kaydederek, "Çok geniş uygulama sahası olan bir yaklaşım bu. Her aşamasına evet diyebilirim. Bu doğrudan doğruya uzaklaştırmayı hedeflediğiniz arsenik olabilir. İçme sularındaki, yüzey sularındaki arseniği uzaklaştırmak ya da ağır metal iyonu taşıyan ortamlardan bunları uzaklaştırmak. Bunlar bazen temizleme amacıyla olduğu gibi, Japonya'daki çalışmalarda hedef olarak seçilen bazı kıymetli türleri konsantre etmek amacıyla da kullanılabilir. Siyanür için çalışmalarımız yeni başlıyor" diye konuştu.

Altın ararken suları kirleten siyanürü toplayacak kumaş üzerinde çalıştıklarını belirten Güven, şu ana kadar fosfat, sülfat, arsenat türlerini etkinlikle uzaklaştıran kumaşlar geliştirdiklerini belirtti. Enerji bakımından tamamen dışa bağlı olan Japonya için nükleer enerjinin vazgeçilemez olduğunu kaydeden Güven, kendi uranyumunu denizden Japonların nasıl çıkardığını şöyle anlattı:

"Güney Japonya'daki ılık sularda deniz suyundan uranyumu uzaklaştırmak için geliştirdikleri absorbentleri geniş sahalarda kullanmaktalar. Bu işlem çok basit aslında. Süt sağmaya benzetiyorum. Hazır olan bir yerden denizin içindeki bu iyonları bu sistemlerle tutmak ve uzaklaştırmak. 20 gün kadar bir optimum sürede aynı bizim kullandığımız malzemelerden yapılan absorbentlerle en yüksek miktarda tutunmanın olduğu bulunmuş vaziyette. Daha sonra kasetler halinde bu tutucular çıkartılıyor. Asit yıkamayla uranyum iyonları geri kazanılıyor. Böylelikle de denizdeki uranyum elde edilmiş oluyor. Benim en son bildiğim kadarıyla geçen yıl 1 kilogramı aşkın uranyumu sadece deniz suyundan elde etmişlerdi. Tabii bunun daha yüksek boyutlara ulaşması için daha geniş çapta çalışmalar gerekmekte. Ve bu tür çalışmaların ekonomik bakımdan en masraflı kısmını denizdeki çalışmalar oluşturuyor. Şu sıralarda o masrafları minimuma indirmek için yeni yöntemler düşünülüyor."
Yapılan AR-GE çalışmalarının gündelik hayatta kullanılacak teknolojiye dönüştürülmesi için ilgili şirketlerin destek ve yatırım sağlamasının önemine değinen Güven, "Şimdiye kadar üniversitemiz, TÜBİTAK, yurt dışı kaynaklı proje desteğiyle çalıştık. Belli bir aşamaya getirdik. Ancak hacimler büyüyüp miktarlar arttığı takdirde bu kez pilot uygulama için daha büyük desteklere ihtiyaç vardır. Bu hususta da özellikle bu tür problemlerin kendileri için sorun teşkil ettiği kuruluşların bize bu örneklerimizi
büyütmek ve daha büyük örnekte çalışmalar yaparak ekonomik fizibilitesinin anlaşılabilmesine temel olacak verileri toplamak için ihtiyacımız olan gerekli düzeneği sağlaması gerekiyor" dedi.

Projede görevli Yrd. Doç. Dr. Pınar Akkaş Kavaklı da, aşılanan sentetik kumaşların çözeltilerdeki maddeleri nasıl bir mıknatıs gibi tuttuğunu uygulamalı olarak gösterdi.

En Çok Aranan Haberler