İSTANBUL, (DHA)- İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mücahit Gür, kirli suların, o sulardan yakalanmış deniz ürünlerinin akut gastroenteritler için kaynak olabileceğini söyledi.
İshal, bununla birlikte bulantı, kusma, ateş ve karın ağrısı gibi şikâyetlerle karşılaşanların mutlaka bir hekim kontrolünden geçmesi gerektiğini dile getiren Emsey Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mücahit Gür, akut gastroenteritin genellikle bir virüs veya bakteri, daha nadir olarak da parazitlere bağlı oluşabileceğini ifade etti. Uzman Dr. Gür, “Bu hastalık enfeksiyon etkeni içeren dışkı ile temas eden yiyecek ve içeceklerin tüketilmesiyle veya etkenle temas etmiş kirli ellerin ağıza temasıyla çok kolay bulaşabilir” dedi.
SU VE DENİZ ÜRÜNLERİNE DİKKAT!
İçme suları ve kirli sulardan yakalanmış balık ve deniz ürünlerine dikkat edilmesi konusunda uyarılarda bulunan Gür, “Güvenli içme ve kullanma suyuna ulaşımın zor olduğu veya kişisel bakımın yetersiz olduğu yerlerde görülme olasılığı ve kişiden kişiye bulaşma riski artmaktadır. Kirli sulardan yakalanmış balık ve deniz ürünleri de akut gastroenteritler için kaynak olabilir” diye konuştu.
“SIVI KAYBINI KONTROL EDİN”
Tüm gastroenteritlerde diyare (ishal) görüldüğünü belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mücahit Gür, tuvalete çıkma sıklığının önemine dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Virüslere bağlı ishalde dışkıda kan görülmez. Akut gastroenteritlerde bulantı, kusma, karın ağrısı ve ateş sık olarak gelişir. İshal, kusma ve yüksek ateşin neden olduğu sıvı kaybına bağlı olarak dehidratasyon gelişebilir. Dehidratasyon da vücuttan fazla miktarda su-sıvı kaybı olmasıdır. Dehidratasyon, bebekler ve çocuklarda daha sık görülür. İshal, kusma ve ateş sonucu gelişen sıvı kaybı vücudun elektrolit (tuz ve mineral) dengesini de bozabilir. Sıvı kaybı arttıkça dudak ve ağız kuruluğu, uykuya meyil, gözyaşında, göz kürelerinde çökme, nabızda hızlanma, el ve ayaklarda soğukluk, derin veya hızlı solunum, idrar miktarında azalma olabilir. Ağır dehidratasyonda bunlara ek olarak dalgınlık, kan basıncında düşme, hiç idrar çıkarmama ve şok görülebilir.”
BESLENMEYE DİKKAT ETMEK GEREKLİ
Hastalığın tanısının, yapılan tahlillerle saptanabildiğine dikkat çeken Gür, hasta öyküsünün ve fiziki muayenenin tanı için yeterli olduğunu belirtti.
Tedavinin genelde semptomatik olduğunu vurgulayan Gür, şu tavsiyelerde bulundu:
“İshal düzelene kadar yağsız ve posasız gıdalarla ishal diyeti uygulanmalıdır ve hastanın ağızdan bol sıvı alması sağlanmalıdır. İshale bağlı gelişen sıvı ve tuz kaybı oldukça önem taşımaktadır. İshal süresinde iştahsızlık sıktır. İshal belirtileri olan çocuklara sık aralıklarla besinler verilmelidir. İshalin erken döneminde çocuğun aç ve susuz bırakılmaması, alışık olduğu sıvı besinlerin alabildiği miktarlarda verilmesine devam edilmesi, sıvı ve tuz kaybının gelişmesini önlemeye yeterlidir. Anne sütü alan bebeklerde emzirme devam ettirilmelidir. Büyük çocuklar ise alışık olduğu sıvı besinler ile beslemeye devam edilmelidir. Yoğurt, ayran gibi besinler besin değeri yüksek olan yağsız et, katı yumurta gibi besinler tercih edilmelidir. İshal durana kadar liften zengin besinler (fazla posa bırakan çiğ sebze ve meyveler) bağırsak hareketlerini arttırdığı için önerilmemektedir. Çok yağlı besinler bağırsaklardan geçişi hızlandırdığı için birkaç gün verilmemelidir.”
NASIL KORUNABİLİRİZ?
Hastalıktan korunma yolları hakkında bilgi veren Mücahit Gür, el yıkama alışkanlığının olmasını ve su güvenliğine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Mutlaka temiz su tüketiniz. Bulunduğunuz bölgede kuyu suyu yada depo suyu kullanılıyorsa, klor kullanma talimatına uygun şekilde mutlaka suyunuzu klorlayınız.Zorunlu hallerde suyunuzu en az 10 dakika kaynatarak kullanınız” dedi.
BULAŞICI ÖZELLİK TAŞIYOR
İç Hastalıkları Uzmanı Gür, hastalığın bulaşıcı olduğunu belirterek, “Tüm meyve ve sebzeleri tüketmeden hemen önce bol ve temiz su ile yıkayınız. İyice piştiğinden emin olunuz. Uygun şekilde saklanan gıdaları tüketiniz. Açıkta satılan gıda maddelerini kesinlikle tüketmeyiniz. Pastörize edilmiş süt ve süt ürünleri kullanınız. Unutulmamalıdır ki hasta kişiler, ishali düzeldikten sonra birkaç gün içinde de bulaştırıcı olabilir. Aile içinde hastalığın yayılımını önlenmek için hastanın kullandığı tabak, çatal, kaşık, bıçak temizlenmeden başkalarınca kullanılmamalı, hastanın özellikle dışkı ile temas etmiş kirli kıyafetleri sıcak su ile yıkanmalı, tuvalet klor içeren temizleyicilerle ya da çamaşır suyuyla temizlenmelidir” diye konuştu.
Gür, hastaların akut ishal belirtileri göstermeleri durumunda özellikle çocuk, yaşlı ve hamilelerin sağlık kuruluşuna başvurmaları gerektiğini söyledi.