HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Denizbank, borsaya geliyor

İSTANBUL (İHA) - Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, Denizbank'ın başarısında değişkenliği yakalayıp ona göre proje üretmenin ve doğrudan doğru hedefe atış yapmanın yattığını söyledi.

Denizbank'ın halka arz süreci ve başarısındaki sırrı anlatan Hakan Ateş, "İlk günden bu yana nasıl bağırmadan çağırmadan büyüdüysek, belli başlı büyük bankaların arasına nasıl sadece yaptıklarımızla geldiysek, öyle devam ediyoruz" dedi. Halka arz stratejilerinin de aynı düşünce doğrultusunda olduğunu belirten Hakan Ateş, kurumsal yönetişimin birinci amaçları olduğunu, birtakım teşviklere, ekstra dopinglere hiç ihtiyaç duymadıklarını, başarıyı halka doğal yansımasıyla yakaladıklarını belirtti.
Bankacılıktaki deneyimlerini hatırlatan Hakan Ateş; Denizbank'a gelmeden önce Rusya'da bir banka kurduğunu, ailesiyle birlikte kaldığı otel odasından bankanın kuruluş çalışmalarını yürüttüğünü; oradan bu tarafa bakıldığında birşeyleri doğru yaptığının elde edilen başarılardan anlaşıldığını dile getirdi. Hakan Ateş, "Şimdi 4 bin 800 çalışanlı bir finans ordusu olduk. Aynı dava için çalışan bir aile olduk. Bu anlamda da halka arz, aslında kızımızı gelin etmek oldu bizim için. Bir babayı en mutlu edecek günlerden biridir mürüvvet görmek. Böyle bir beklenti içindeyiz" diye konuştu.

"MERİLL LYNCH WELCOMES DENİZBANK" Geçen hafta Londra'da bir iş gezisinde yurt dışında hisseleri pazarlayacak elemanlara, Merill Lynch'in ve Caib'in satış elemanlarına, bankayı anlattığını ifade eden Hakan Ateş, "Biz 1997'de bankayı kurduğumuzda, elimizde çanta Londra'nın 'City' diye tabir edilen finans merkezinde Japon ve İngiliz bankalarından 2 milyon dolar, 3 milyon dolarlık teyit kredilerinin peşinde koşuyorduk. Şimdi bakıyorum da aradan 7 sene geçti ve Merill Lynch'in Londra'daki ihtişamlı binasından içeri girdiğimde lobide 5 metre yüksekliğinde 3 metre eninde bir ekranda 'Merill Lynch welcomes Denizbank' diye Denizbank'ın logosuyla hazırlanmış bir yazı var. Bu beni çok gururlandırdı. Toplantılarımız da çok başarılı geçti. Şimdi önümüzde 2 haftamız var. İlk hafta Avrupa finans merkezlerinde geçecek. Londra, Paris, Milano, Viyana ve Zürih gibi... Daha sonra Amerika'ya gideceğiz. Bir doğu kıyısı, bir de batı kıyısını ziyaret edeceğiz. Florida, Boston, Chicago, New York, Los Angeles ve Denver olmak üzere çok kapsamlı bir tur yaparak; potansiyel alıcılara bankamızı yakından tanıtıyoruz. Bu tanıtımı işin lideri olarak bizzat ben üstlendim. Şu ana kadar gerçekleştirdiğimiz mucizeyi paylaşmaya gönüllü oldum. Oldukça yorucu. Her gün 6-7 görüşme yapıyoruz. 2 haftamız böyle geçtikten sonra, yurt dışı ve yurt içi talepler doğrultusunda fiyat belirlenecek. Bu son derece heyecan verici bir durum" şeklinde konuştu.

BAŞARI ÖYKÜSÜNÜN SIRRI Kısa sürede başarıyı nasıl yakaladıklarına değinen Hakan Ateş, başarıya önce mesleki bilgi ve yönetimle başladıklarını, daha sonra kolektif bir akıl oluşturduklarını ve bankayı yeni baştan kurduklarını kaydetti. Artık değişken dünyada statik kararların geçerliliğini yitirdiğini vurgulayan Ateş, "Artık elinizde lojistik var. Bir bilgisayar oyunu oynuyorsunuz adeta. Çünkü hayatta herşey değişken hale geldi. Teknolojik platformlar, insan yapısı, bankacılık ürünleri ve onların iş akış prensipleri, iş akışı çerçevesinde otomatik örgütlenme... Herşey değişken. Çok büyük hacimleri çok az insan sayısı ile ve teknoloji marifetiyle becerebilmek. CRM sisteminin kurulması. Hangi ürünü hangi kitleye satabileceğimizin planını önceden yaparak, data mining ile verileri konsantre edip hep doğru atışı yapmak. İşin sırrı buralarda. Reklam tek başına yeterli olmaktan uzak. Doğrudan, doğru hedefe atış yapmak önemli. Doğrudan hedefe taarruz. Bütün bunları gerçekleştirince, Denizbank büyük bir değer olarak çıktı ortaya" dedi.
Hakan Ateş, Denizbank'ın 1997 yılında Zorlu Holding tarafından sadece bembeyaz bir kağıt ve yalnızca bir bankacılık "ön izni" olarak hayata geçirildiğini, o günlerde Denizbank'a ait ne bir bina ne de bir çalışanın olduğunu, o günlerden bugünlere büyük bir gelişim gösterdiklerini ve bugün Denizbank'ın 13 iştiraki, 190 şubesi, 1 milyonu aşan müşterisi, Avrupa ve Rusya'daki bankalarıyla Türkiye ekonomisine sağladığı kredilerle önemli bir finansal hizmetler grubu olduğunu ve son nokta olarak da Denizbank'ı şimdi de halka açılma hazırlığı içinde olduklarını söyledi.

YURTTA VE DÜNYADA OLUMSUZ GELİŞMELER Denizbank'ın gelişimini anlayabilmek için yurt içi ve yurt dışı şartlara bakmak gerektiğine işaret eden Hakan Ateş, "Denizbank kurulduğu tarihlerde 1994 krizinin etkileri hala hissediliyordu. Aynı dönemde Uzakdoğu krizi yaşandı. Ardından, Rusya'nın borçlarını ödeyemez duruma düşmesi sonucunda gelişmekte olan pazarlarda kriz söz konusu oldu. 1999'da ülkemizde çok büyük iki deprem yaşandı. 2000'de ise finansal bir deprem oldu ve kriz bütün bankacılık sektörünü vurdu. Bu kriz derinleşti. 30'a yakın yerli ve yabancı banka, bankacılık hayatından çekilmek durumunda kaldı. Daha sonra iki tane genel seçim, bir tane başkanlık seçimi ve Irak Savaşı gibi hem dünyayı hem de ülkemizi olumsuz etkileyen ciddi gerginlikler yaşandı. Finansal piyasalar, bunlardan ciddi şekilde etkilendi. Bunlar Denizbank'ın bugüne kadarki gelişimi süresince geçirdiği çevresel koşullardı. Kendi içimize baktığımızda ise, Ahmet Zorlu'dan görevi aldığımızda bankanın hiç personeli, şubesi yoktu. Teknolojisi, alt yapısı yoktu. Bankanın kurulması görevini aldık ve bugün, 2003 yılı rakamlarına göre Türkiye'nin en büyük sekizinci bankası konumundayız" diye konuştu.

"TÜRKİYE'NİN EN BAŞARILI ÖZELLEŞTİRMESİ" Denizbank'ı alırken Hazine'ye 69 milyon dolar ödediklerini, ödenen para dikkate alındığında ve oluşturulan değer düşünüldüğünde Denizbank'ın kurulmasının Türkiye'nin belki de en değerli özelleştirmesi olduğuna dikkat çeken Hakan Ateş, "Misyonumuz, vizyonumuz ne olacak? Değerlerimiz ne olacak? Değer derken, biz neyin peşinde koşacağız? Stratejimiz ne olacak? Aksiyon planımız... Oturduk, hepsi üzerinde çalışmamızı ilk günden itibaren tek tek yaptık. Biz şunu benimsedik: Biz bankacıyız. Bizim mesleki vasfımız herşeyin önünde gider ve önce bankacıyız. Bu çok önemli. Çünkü biz amme hizmeti yaparız. Her ne koşulda olursa olsun bize emanet edilen tutarların bekçiliğini yaparız. Bu çerçevede mevduat sahibinin, yurt dışı kreditörün ve nihai olarak hissedarımızın bize emanet ettiği paraların bekçisi konumundayız. Öyle ki sadece bekçilik etmekle kalmıyoruz, ayrıca en doğru kaynakları en doğru şekilde dağıtarak verdiğimiz paranın bize nemasıyla birlikte geri dönmesini sağlayacak sistemleri, yöntemleri arıyoruz, buluyoruz" şeklinde konuştu.

Bankacılığın çok sıkı düzenlenmiş bir sektör olduğunu, kriz dönemi konsolidasyon sonrası çok daha sıkılaştığını, bu süre zarfında, hukuki düzenlemeler böyleyken, Türkiye'de ve dünyada şartlar olumsuz durumdayken, başarılı bir özelleştirmeye imza attıklarını belirten Hakan Ateş, "Bankamızın alt yapısını, hemen özelleştirme sonrasında 1997'de 4 ay içinde kurduğumuz 13 şube, 20 milyon dolarlık sermaye ve 94 milyon dolarlık aktif büyüklük ile hazırladık. Bugün geldiğimiz noktada; şube sayımız 190, aktif büyüklüğümüz ise 4.8 milyar dolar. Özetle, 'Denizbank özelleştirmesi, Türkiye'nin en başarılı özelleştirmesidir' denebilir" açıklamasını yaptı.

"BANKALARDAN SAĞLANAN KREDİLER" 2001 yılına kadar organik büyüme sürdürdüklerini, kriz sonrasında dahi büyüdüklerini ve inorganik olarak da geliştiklerini kaydeden Hakan Ateş, "Çok ciddi büyüklüğe ulaştık. Şu anda aktif büyüklüğümüz 4.8 milyar dolar. Sermaye yeterlilik rasyomuzun minimum 8 olması gerekirken 16. Gerekli görülenin iki katı. Yurtsever olarak ileriye baktığımızda, ülke ekonomimizi çok daha fazla finanse etmemiz gerekiyor. Bugün Türkiye'deki bankalardan sağlanan kredilerin Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranı yüzde 30 civarındadır. Bu Yunanistan'da yüzde 80'ler 90'lar civarındadır. Almanya'ya gittiğinizde ülkenin Gayri Safi Milli Hasıla'sının 2, 2.5 katı fonlanması söz konusudur. Ülke ekonomisini finanse edeceksiniz ki büyüme olsun, istihdam olsun, ihracat olsun. Bu çerçevede bizim daha yapacak çok işimiz var" dedi.

Bugüne kadar 3.5 milyar dolar nakit ve gayri nakit kredileri bulunduğunu, bu kredileri 11 milyarlara çıkarmayı hedeflediklerini belirten Hakan Ateş, "Bunu yapmak için sermaye artırmak gerekiyor. Büyümeyi desteklerken ana hissedarın sağladığı fonların yanısıra bankanın karlılığı da bir kaynak. Nihayetinde, halka açılmak yoluyla sermaye piyasalarından sağlayacağımız sermayenin tekrar bankaya koyulması mümkün. Bizim halka açılmamızın güzel tarafı da, halka açılmayla elde edilecek sermayenin doğrudan bankaya koyulacak olması. Sermayenin yüzde 70-80'i bankaya iade edilecek. Bakiyenin ise Zorlu Grubu tarafından enerji hisselerinin bankadan geri satın alınmasıyla bankaya geri döndürülmesi söz konusu. Kendi kendine şarj olan bataryalar gibi. Denizbank kendi enerjisini, kaynağını yenilemiş olacak" diye konuştu.

"AĞZIMIZDA ALTIN KAŞIKLA DOĞDUK" Zorlu Grubu'nun sürekli yanlarında olduğunu ve rüzgarını hep arkalarında hissettiklerini belirten Hakan Ateş, "Hep söylerim, 'Ağzımızda altın kaşıkla doğduk' diye. Gerçekten de öyle. Türkiye çok zor dönemlerden geçti. Bankacıların adı hortumcuya çıktı. Ait oldukları gruplara verdikleri krediler yüzünden pek çok banka sektörden çekilmek zorunda kaldı. TMSF'nin kontrolüne geçti, kapandı ya da birleşti. Biz bu süreçte bu satın almalarımızı mümkün kılabilmek için hissedarımızdan ilave sermaye istedik ve Zorlu bunu fazlasıyla getirdi, koydu. Dolayısıyla biz bütün satın almalarımızı; Rusya'da olsun, Avrupa'da olsun, Tariş olsun bir yerde de bu sayede yapabildik. Bu zaten başlı başına bir sınavdır. Zorlu, bu dönemden büyüyerek çıktı ve bankasına gösterdiği ilgi, bağlılık da rakamlarıyla çok açık ortada. Zorlu Grubu ile yaptığımız anlaşmaya göre Zorlu Enerji vasıtasıyla, nakitle tahvil ederek zaten yüksek olan sermayemizi daha da artırma söz konusu. Bu şekilde bir karar alındı. Biz bu işi hep amme işi olarak kabul ettik. Zorlu Grubu'nun yaklaşımı da bu yöndedir. 'Biz bu kurumu yaratmak için satın aldık, öyle de devam edeceğiz' denir. Cepler tamamen ayrıdır. Sadece Banka'ya yarar sağlamak çerçevesinde Grubun desteği söz konusudur. Ayrıca Grubun diğer alanlardaki yatırımlarıyla bir sinerji oluşturulmuştur" şeklinde konuştu.

"BİZİM İÇİN MÜŞTERİLER BİRER ORTAK" Gelecek dönemdeki hedeflerini de aktaran Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, öncelikle halktan aldıklarını halka verme amacını taşıdıklarını söyledi. Halka açılmak, yurt dışından hissedarların olması için bir düşünce olduğunu ve Zorlu Grubu'nda enerji ve elektronik sektörünün halka açık, beyaz eşya ve tekstilin ise sırada bulunduğunu ifade eden Hakan Ateş, "Şimdi Denizbank halka açılıyor. Denizbank'ın halka arzı gerçekten ülkemiz menfaatine. Çünkü satılacak yüzde 22.24, ek satışla birlikte yüzde 25 hissenin aşağı yukarı yüzde 70'inin yabancı hissedarlara, yatırımcılara satılması söz konusu. Dolayısıyla ülkemize doğrudan yatırım yapacaklar. Al-sat şeklinde değil de gerçekten kalıcı bir yatırım olarak. Dolayısıyla son derece önemli. Halkımızla geniş bir paylaşım, başarılarımıza onları ortak etmek çok önemli. Biz müşterilerimizi ortaklarımız olarak görüyoruz. Bu nedenle, onları hissedarlarımızın arasına da koymak zorundayız. Bu kurumsal yönetişimin birinci ilkesi, ayrıca. Çok doğru bir zamanda, doğru bir iş yaptığımıza inanıyoruz" ifadelerini kullandı.

Denizbank'ın özelleştirme yoluyla kurulduğunu, bugün bankanın sıralamada Türkiye'de 8. durumda bulunduğunu, bankanın öz varlığının ağustos sonu itibariyle 460 milyon dolara ulaştığını belirten Hakan Ateş, "Uluslararası Muhasebe Standardı'na (UMS) göre 2004 ilk yarı karımız net 50 milyon dolar. Sektörle kıyasladığımızda, karlılık anlamında bizden daha büyük bankalarla yarışır hale geldik. Hızlı büyümüşsünüz, karlısınız. Buna mukabil aktif kaliteniz çok yüksek. Yani kredi batırmamışsınız. Problemli kredilerin karşılığını yüzde 122 olarak ayırmışsınız. Bireysel bankacılıkta büyüyorsunuz. 700 bin kartınız var. Bir milyonu bu sene sonunda aşacak. Müşteri sayınızı 50 binin üstüne çıkarma hedefiyle işletme bankacılığında çığır açıyorsunuz. Ki şu anda 25 bin müşteriniz var. Tarişbank'ı satın alıp bünyenize katıyorsunuz. Zirai kredileme konusunda Ziraat Bankası'ndan sonra ikinci büyüklüğe ulaşıyorsunuz. Hem ikincil piyasalarda hem de kurumsal finansmanda faaliyetlerimizi etkin bir şekilde sürdürüyoruz. Bütün bunları yaparken de maliyetiniz düşük. Bankamızda toplam giderlerin payı kişi başı 32 bin dolardır. Sektörde ise 52 bin dolardır. Bu kadar büyük bir avantaj sağlıyorsunuz. Denizbank'ın büyüme öyküsü bir başarı öyküsüdür" dedi.

HALKA ARZIN TARİHİ 23-24 EYLÜL Denizbank'ı halka açan; dünyanın en büyük yatırım bankalarından Merill Lynch ve Caib, yurt içinde Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ve geniş bir konsorsiyum olduğunu belirten Hakan Ateş, "23-24 Eylül tarihlerinde talep toplayacağız. Yurt dışında ExpressInvest devrede. Yurt içinde TSKB liderliğinde ve İş Yatırım ile DenizYatırım'ın eş liderliğinde toplam 32 aracı kurum ile çok geniş bir konsorsiyum oluşturuldu. Böyle baktığınızda çok kapsamlı bir halka arz söz konusu. Bu çerçevede çok sayıda aracı kurum da bizim hisselerimizi kendi mürşterilerine dağGrıtacak. Şu anda gelen talebe göre bir aralık belirleniyor. Aralığımız 2 bin 650 lira 3 bin 100 lira arasında değişken. Bu, tabii toplanacak talep çerçevesinde netleşecek ve sermaye piyasası kurallarına uygun şekilde gerçekleşecek. Denizbank hisseleri ile ilgilenen yatırımcılar, Denizbank şubelerine ve konsorsiyum üyelerine başvurabilirler" diye konuştu.

KURUMSAL YÖNETİŞİM OLGUSU Dünyanın artık şirketlerin değerlendirmesini "kurumsal yönetişim" olgusu ile yaptığını, bunun da 'Bu hissedarlar ile yönetimi arasında doğru ilişkinin kurulması ve küçük hissedarların haklarının hakim hissedarlar karşısında korunması' şeklinde özetlenebileceğini belirten Hakan Ateş, "Biz sırf bunun için dışarından bir danışmanlık şirketi görevlendirdik. Danışmanlık şirketi değerlendirmesini yaptı. 'Due dilligence' tamamlandı ve sonuçlar çok sevindiriciydi. Çünkü kurumsal yönetişim için gerekli temel prensiplerin bankamız tarafından hali hazırda uygulandığı anlaşıldı. Aileden kimsenin yönetim kurulunda olmaması, yönetim kurulunun gözetmen kurul olarak konumlanması, kararların onayında yer alması ama günlük işlerin sadece yönetimde olması. Ortak akıl motorumuzun gerçekten hayata geçtiğini gördüler. Her salı günü yapılan, bütün genel müdür ve genel müdür yardımcılarının katıldığı kapsamlı toplantıları gördüler. Yönetimimizle yönetim kurulunun ilişkisini gördüler ve beğendiler. Ama biz bununla yetinmedik ve uluslararası standartlarda öngörülen komitelerin kurulması ve tabii ki yatırımcı ilişkileri departmanının kurulmasını gerçekleştirdik. Yönetim kurulunun içinde, atama ve kurumsal yönetim kurulunu kurduk. Biz bunları yaptık çünkü eğer dünyadan kredi alacaksınız dünyanın standartlarını kabul etmek zorundasınız" şeklinde konuştu.

"BAZEL II" KRİTERLERİ Bazel II Kriterleri'nde en ağır şartlara dahi hazırlık içerisinde olduklarını belirten Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, "Sermaye yeterlilik rasyosunda Bazel II kriterleri yolda. Daha ayrıntıları netleşmedi. Alman bankaları ve Fransız bankaları bunun sıkıntısını çekiyor. Ama Bazel II geldiğinde biz buna zaten hazır olacağız. Sermaye yeterliliğimizi yeterli bir konumda tutmak bizim esas amacımız. Çünkü biz bankamızı hep bankacılık yapmak üzere konumlandırdık. Hazine bonusunun vadesiyle para kazanan Türk bankacılığı bitmiştir. Biz ilk günden bu yana bundan uzak durduk. Zaten yönetim kurulunda koyduğumuz bir kural vardır: Aktifimizin yüzde 25'ini hiçbir zaman geçmemek. Ki sistemde bu, yüzde 42'dir. Kriz döneminde bankaların kuralların ötesinde yüksek açık pozisyona çıktığı dönemler oldu. Biz krizde dahi pozisyon açmadık. İkincisi, Hazine bonomuz azdı. Bu çerçevede serbest sermayesi en büyük bankaların başında geliyorduk. Dolayısıyla bu satın almaları yapıp büyümeyi gerçekleştirdik. Biz bunları risk yönetimi felsefesine moto-mot uyarak gerçekleştirdik. Bunların neticesinde banka aktifi kaliteli, Hazine kağıtlarıyla sağlam bir konumda. Mevduat bizim ana fonlama kaynağımızdır. Bu büyük bankalara yakışan birşey" dedi.

Hakan Ateş, her ay mevduatlarının artış kaydettiğini, işlerinin risk almak olduğunu, bankacılığın zaten hesaplanmış risk alma işi olduğunu ve onun da metodolojisinin risk yönetimi metodu olduğunu kaydetti ve "Riske maruz değer dediğimiz uluslararası kabul görmüş -Bazel II gibi bir yerde- metod, sinsile vardır. Biz birebir uyum gerekliliğini krizden çok önce biliyorduk. Günü gününe izleyip uyguladık. Bugün isterseniz Harvard'a isterseniz başka bir işletme okuluna gönderin, Denizbank başlı başına önemli bir başarı öyküsüdür" ifadelerini kullandı.

Express


En Çok Aranan Haberler