HABER

Denizlerimiz istila altında!

Balıkçılar, Kızıldeniz'den gelen ve bilim insanlarının “istilacı” diye nitelendirdikleri bazı türlerin, avladıkları balıkları yemelerinin yanı sıra ağlara zarar vermesinden şikayet ediyor.

Denizlerimiz istila altında!

Başta Mersin olmak üzere Doğu Akdeniz'de “rastgele” diyerek denize açılan çok sayıda balıkçı, son dönemlerde ilk defa gördüklerini dile getirdikleri balıklarla karşılaşıyor. Ayrıca ağlarının bu yabancı türler tarafından parçalanması nedeniyle de zarara uğradıklarını dile getiren balıkçılar, ağlarından çıkardıkları balıklarla tezgaha ulaşan balık miktarı arasında yabancı türler nedeniyle büyük fark yaşandığını belirttiler.

Mersin'in Erdemli ilçesinde kurulu ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Cemal Gücü, yaptığı açıklamada, Süveyş Kanalı'nın açılmasının ardından 1800'lü yıllardan sonra Akdeniz'e yeni tür canlıların girmeye başladığını belirtti.

Bunlardan bir bölümünün lezzetli olması nedeniyle sofralarla buluştuğunu, ancak bir kısmının ise tehlikeli türler olduğunu ifade eden Gücü, son yıllarda yabancı balık türlerinde artışın hızlandığına işaret etti.

Her ay düzenli olarak denize açıldıklarını ve araştırma yaptıklarını dile getiren Gücü, “Son 15 yılın ortalamasına baktığımız zaman her yıl istilacı dediğimiz 1-2 yeni balık türü Kızıldeniz'den Akdeniz'e geliyor” dedi.

Süveyş Kanalı'ndan geçerek Akdeniz'e ulaşan tehlikeli türler arasında en çok göze çarpanın balon balığı ve deniz anası olduğunu, bunlardan özellikle denizanası miktarında da son yıllarda artış yaşandığına dikkati çeken Gücü, şöyle devam etti:
“Aslında bu türler, Akdeniz'in yerli balık türleri için çok önemli bir tehlike oluşturmuyor. Çünkü bunlar çok hızlı yumurtluyor ve büyüyor olsa bile, henüz Akdeniz'e tam da uyum sağlayabilmiş değiller. Ancak aşırı balıkçılık baskısı sonucu azalan yerli türlerin yerini dolduruyorlar. Diğer taraftan hızlı büyümeleri için gerekli besini sağlayabilmede sıkıntıya düşüyorlar. O nedenle de Kızıldeniz'den gelen türlerin büyük bölümü, hızlı hareket edemedikleri için kendileri yakalanacak olsa, ağa takılan balıklarla besleniyor. Bu sırada da ağa zarar verebiliyor. Dolayısıyla balıkçılık sektöründe bu anlamda bir sıkıntı yaşıyor. Ayrıca ağdaki balıkları yedikleri için balıkçının tezgaha ulaştıracağı balık miktarı azalıyor.

Geçmiş yıllarda yeni görülen bazı balık türlerinin mevsimsel özellikler gibi bazı faktörlerin etkisiyle yeniden gözden kaybolduklarını anlatan Gücü, “Bugünkü balıkçıların sıkıntı yaşamasına yol açan türlerin de önümüzdeki süreçte kaybolacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

EGE DENİZİNDE DE GÖRÜLMEYE BAŞLANDI

Söz konusu sorunun Kıbrıs sahillerinde daha sık yaşandığını ifade eden Gücü, konuyla ilgili geçtiğimiz haftalarda Akdeniz ülkelerinden bilim insanlarının katıldığı bir toplantı düzenlendiğini bildirdi.

Yapılan inceleme çalışmaları sırasında istilacı balıkların Ege Denizi sahillerinde de görülmeye başlandığını vurgulayan Gücü, “Akdeniz'deki son verilere göre 300'e yakın istilacı yeni tür, denizlerimizde yaşamaya alıştı. Bunun 50 yıl içinde 3 bini bulacağından endişeliyiz. O nedenle hazırladığımız raporu, ilgili bakanlığa sunduk ve çözümü noktasında balıkçılık filosunun kullanılabileceğini aktardık” diye konuştu.

ÜREME DÖNEMLERİNDE BALIKÇILIK FAALİYETLERİ YOĞUNLAŞTIRILSIN

Gücü, başlattıkları projelerinde, Türk halkının lezzetine alışık olduğu Akdeniz türleri arasında bulunan barbun, mercan, çipura gibi balık türleri üzerinde Kızıldeniz'den gelen deniz anası, balon balığı, gümüş balığı, iskarmoz gibi balıkların oluşturduğu baskıyı azaltmayı hedeflediklerini bildirdi.

Projeleri kapsamında istilacı balık türlerinin yayılma hızının yavaşlatılması için bir dizi çalışma planladıklarını belirten Gücü, şöyle konuştu:
“Yabancı balık türleriyle rekabeti, yerli balıklarımızın avantajına çevirmek için Akdeniz'in balıkçılık filosunun kullanılmasını öneriyoruz. Kızıldeniz göçmeni türlerin esas olarak yoğun olduğu bölge Doğu Akdeniz. Batıya gittikçe bu türler azalıyor. Yürüttüğümüz çalışmalarda, yerli ve istilacı balık türlerinin yumurtlama, beslenme, kışlama alanlarını tek tek tespit ettik. Bu bilgiler ışığında yapılacak balıkçılık düzenlemeleri yerli balıklarımızı ekosistem içinde avantajlı hale getirebilir, istemediğimiz yabancı türlerin üreme dönemlerinde de balıkçılığı yoğunlaştırmakla onların ekosistemden hızla çekilmesini sağlayabiliriz.”

En Çok Aranan Haberler