HABER

Denktaş, Gazeteciler Cemiyeti'ni kabul etti

LEFKOŞA (İHA) - Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, kalemin silahtan daha üstün olduğunu, meselenin o silahı kullanan insanın herhangi bir silahı kullanan insan gibi şerefli, insaflı, vicdanlı davranıp satılmaması olduğunu belirtti.

Kıbrıs görüşmelerinde bir çerçevenin oluşmaya başladığını, bu çerçeve oluşurken de önceliğin AB'ye girme önceliği olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Denktaş, "Önceliğimiz bizi AB'ye götürebilecek statüyü anlaşmalarla elde etmektir. AB'ye statümüzle birlikte ve haklarımızı korur bir şekilde girmek meselesidir" dedi.

Bir basın organında çıkan çağrıyı da değerlendiren Denktaş, Güney'de rahat olmayıp, pişman olan ve gelip "Şunu bunu istemeyecek" Kıbrıslı Türk bulunması halinde, onlara fırsat vermek gerektiğini ancak affın hükümet kararını gerektirdiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 11 Temmuz Basın Günü nedeniyle bu sabah Mete Tümerkan başkanlığındaki Gazeteciler Cemiyeti'ni kabul etti.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mete Tümerkan kabulde, basın sektörü ve ülkedeki sorunlardan bahsederek, Kıbrıs görüşmelerindeki karartmanın kaldırılması talebinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise konuşmasında, gazeteciliğin bir mesleğin ötesinde bir aşk olduğunu söyledi.
Eskiden "Mürekkep kokusunu aldın mı artık iflah olmazsın" dendiğini hatırlatan Denktaş, şimdi tüm gazetecilerin mürekkep kokusu almamasına rağmen deyimin aynı olduğunu ifade etti.

VURUCU SİLAH OLARAK KALEM Kalemin vurucu silahtan daha üstün olduğunun söylendiğine de dikkat çeken Rauf Denktaş, "Bizde haklı bir davayı vurmak için kullanılan kalemler de görüyoruz. Haklı bir davanın müdafaasını yürüten insanları bezdirmek, bıktırmak için kalemlerin nasıl kullanıldığını da görüyoruz" dedi.

Bunun da bir basın hürriyeti olduğunu ve hak olduğunu kaydeden Denktaş, kişilerin hakları ve hürriyetleri rencide edildiği zaman ise mahkeme yoluyla herkes hakkını arasın diye şahsi hakkın doğduğunu ifade etti.

"Bu da bir çıkış yolu değil" diyen Denktaş, meselenin o silahı kullanan insanın herhangi bir silahı kullanan insan gibi şerefli, insaflı, vicdanlı olup satılmış olmaması olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Denktaş, satılmış bir kalemin kiralık katil kadar suçlu duruma düşebileceğini, itibarını kaybettikten sonra da yazdıklarına kimsenin itibar vermeyeceğini söyledi.

"HANGİ TERAZİ?" Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, kendisinin doğru mu, eğri mi yaptığının hangi teraziye bakılarak karar verildiğinin önemli olduğunu vurgulayarak, "Benim istediğim terazi bize yetki vermiş olan halkın terazisi olsun" diye konuştu.

Kendisine verilen yetkinin, devleti korumak, bayrağı gönderde tutma, verilen mücadelenin onurlu bir mücadele olduğunu savunmak, bu mücadele sonucunda elde edilenleri pazarlık masasında karşılığını almaksızın heba etmeme, varılacak anlaşmanın yeni 1963-74 dönemine açık olmaması konusunda dikkatli olunmasını isteyen, TC ile köprüleri güçlendiren yetki olduğunu anlatan Denktaş, "Kine dayanmayan ama karşı tarafın milli bir mücadelesi ve davası olduğunu unutmaksızın ileride yine yaparlar mı sorusuna daima temkinli cevap vererek, yapmaya kalktıklarında aynı duruma düşmeyecek bir anlaşma yapma yetkisidir" şeklinde konuştu.

ÇERÇEVE Bütün bunları toparlayan bir çerçevenin yavaş yavaş oluşmaya başladığını belirten Cumhurbaşkanı Denktaş, sabırları ve halkın verdiği güven ile destek sayesinde bir çerçevenin oluşmaya başladığını vurguladı.

Çerçevenin oluşması döneminde önceliğin ne olduğunun bilinmesi gerektiğine de dikkat çeken Denktaş, önceliğin kaybedilmesi halinde çerçevenin çok başka şekilde oluşacağını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Denktaş, "Bizim önceliğimiz AB'ye girme önceliği değildir. Önceliğimiz bizi AB'ye götürebilecek statüyü anlaşmalarla elde etmektir. AB'ye statümüzle birlikte ve haklarımızı korur bir şekilde girmek meselesidir" dedi.

Kendilerinin sorumlu bir şekilde önceliği uzlaşmaya vererek yollarında yürümekte olduklarını belirten Denktaş, Güvenlik Konseyi'nin kararının ise Kıbrıs Türkünü şaşırtmaması gerektiğini, 1964'ten bugüne Güvenlik Konseyi'nin aldığı her kararın Kıbrıs Türkünün aleyhine olduğunu söyledi.

Denktaş, Güvenlik Konseyi'nin Kıbrıs Rumunu meşru hükümet adleden kararları aldığı gün Kıbrıs Türkü'nün aleyhine Kıbrıs konusuna taraf olduğunu kaydetti.

17 TEMMUZ'DA AÇIKLANACAKLAR "Bunlar bizi bugüne kadar yıldırmadı" diyen Cumhurbaşkanı Denktaş, her seferinde gerçekleri biraz daha anlatmasına neden olduğunu ve neden olmaya devam edeceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Denktaş şöyle devam etti: "17 Temmuz'da yapacağım açıklama da bunun gereği olarak yapılacaktır. Görüşmelerdeki karartmaya gelince, biz her konuda ciddi davrandığımız ve karartmaya büyük ölçüde uyduğumuz ancak Rumların yaptıkları haksız açılımlara cevaben karartmayı ihlal ettiğimiz için halkımız gerekli şekilde aydınlatılmadı. 17 temmuz'da bunun da cevabını vermiş olacağız. Hangi açılımları yaptık, Rum hangi açılımları yaptı ve ne maksatla yaptı? Açılım dediği hareketin arkasında neler vardır bunu halkımıza anlatmak ve bunu anlatırken belki Güvenlik Konseyi'ni ve üyelerini de uyarmış olmak bir olumlu sonuç olur diye düşünüyorum."

RUM TARAFINA KAÇANLARA AF Cumhurbaşkanı Denktaş, bugün bir gazetede yer alan, Güney'e bir nedenle geçen insanların affedilmesi, pişman olanların tekrar geri gelmesi yönündeki çağrıyı da değerlendirdi.

"Bunu değerlendirmemiz lazım. Olumlu ve insancıl açıdan bakmamız lazım" diyen Denktaş, Rum tarafına geçen her insanın amacının muhakkak ihanet olmadığını, bir zaruret veya kandırılma nedeniyle geçmiş olabileceğini vurguladı.

Denktaş, "Pişmanlık hissediyorsa geri gelmek için sadece affedilmek kendisine kafi geliyorsa bunu düşünmemiz lazım. Biz de zaman zaman güneydan haberler alıyoruz. 'Gelelim ama bizi cezalandırmayın' diye" şeklinde konuştu.

SELDEN AİLESİNE ÖZEL MUAMELE Selden Ailesine üst kademede karar alınarak özel muamele yapıldığını da kaydeden Cumhurbaşkanı Denktaş, özel muamele yapılma nedenini Spor gerekçesiyle aldatılarak, kandırılarak Rum tarafına götürülerek propaganda aracı olarak kullanılanılan Selden Ailesinin pişman olması, aldatıldıklarını dünyaya duyurma istemleri olarak açıkladı.

"Bu istemleri karşısında kendilerine ceza verilmemesi için yardımcı olacağımızı söyledik" diyen Denktaş, bunun ötesinde bir şey olmadığını, Rumların propagandasına böylelikle cevap verme imkanının bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Denktaş, Rumların silahla MİT ajanlarının Selden Ailesi'ni kaçırdığı şeklinde yalanlar söyleyecek kadar kendilerinden geçtiklerini vurgulayarak, "MİT ajanı madem içlerinde dolanabiliyor nasıl devlettirler, nasıl güvenlikleri vardır? Bunu Rumlar sormaya başlayınca bu sefer büyük imkanlar vaat edilerek getirildiklerini söylediler. Bu da doğru değil. Ama bu insanlarımızı cezalandırmamak için hukuki yollardan gereğinin yapılmasını davamız açısından istedik" şeklinde konuştu.
Bu olayın siyasi açıdan adam kaçırma olayı olduğunu ifade eden Denktaş, bunu Rum kulüp başkanının açıkça söylediğini, Rum tarafında karargah kurmuş bir Kıbrıslı Türk'ün vasıtasıyla bu oyunun oynandığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Rauf Denkaş, Güney'de rahat olmayan, pişman olan, gelip "Şunu bunu istemeyecek" Kıbrıslı Türk bulunması halinde onlara fırsat vermek gerektiğini ancak affın hükümet kararı gerektirdiğini belirtti.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mete Tümerkan da yaptığı konuşmada, basın günün sorunlarla kutlanmakta olduğuna dikkat çekti.
Basının sorunlarının ülkenin sorunlarından ayırmanın mümkün olmadığını belirten Tümerkan, bu sorunların topyekün iç politikadaki yeni vizyonla çözülmesi gerektiğini, basının da daha sorgulayıcı olarak gerçekleri ortaya koyarak katkı koyması gerektiğini söyledi.
Basının yeteri kadar görevini yapmadığını da savunan Mete Tümerkan, "Çünkü bubugüne kadar yapılmış olsaydı biz bugün birçok sorunu konuşmuyor olacaktık" dedi.

Önemli olanın Kıbrıs konusunda mücadele eden Cumhurbaşkanına destek vermek için iç konulardaki sorunları aşmak gerektiğini vurgulayan Tümerkan, görüşmelerdeki karartmanın Kıbrıs Türk tarafını dezavantajlı duruma düşürdüğünü ileri sürdü.

En Çok Aranan Haberler