ANKARA (İHA) - Kapatılan DEP'in eski milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Selim Sadak ve Hatip Dicle ile ilgili Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin ikinci yargılama sonucunda verdiği ve eski kararın tasdiki anlamı taşıyan kararının gerekçesi açıklandı.
Ankara 1 No'lu DGM'nin gerekçeli kararında, eski milletvekillerinin PKK'nın siyasi kanadı olarak çalıştıkları bildirildi. Eski milletvekillerini yeniden yargılayıp önceki kararı tasdik eden Ankara 1 No'lu DGM gerekçeli kararında, milletvekillerinin DGM'nin bağımsız mahkeme olmadığını, siyasi bir mahkeme olduğunu, siyasi iktidardan gelen emir ve talimatlar doğrultusunda hareket ettiğini, fikirlerinden dolayı yargılanıp ceza aldıklarını savunmalarına atıfta bulunularak şunlar kaydedildi:
"DGM'ler Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 143. maddesinde belirtilen devletin yargı kuvveti içinde yer alan tarafsız, bağımsız mahkemelerdir. Türk Milleti adına karar verir. Hakimleri bağımsız olup Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından atanır. DGM'ler hiçbir makam, hiçbir merci ve kişilden emir ve talimat almazlar".
Gerekçeli kararda hükümlülerin, fikirlerinden dolayı yargılandıklarını ve cezalandırıldıklarını savunmalarıyla ilgili olarak da şöyle denildi: "Bu doğru değildir. Hiçbir öldürme ve yaralama olayına katılmayan sadece PKK örgütünün merkez komitesinde yer alıp örgütü sevk ve idare edenler fikir suçlusu mu sayılacaktır? Hükümlüler PKK'nın kurmak istediği Kürt devletinin yöneticisi gibi hareket ederek emir ve talimat almak üzere Bekaa Vadisi'ndeki Abdullah Öcalan'ın kampına gitmişler, ondan aldıkları talimatları Türkiye'de faaliyet gösteren PKK örgüt mensuplarına ulaştırmışlardır. Milletvekilliğinden ve yasama dokunulmazlığından istifa ederek TBMM lojmanlarını örgüt evi olarak kullanarak teröristleri evlerinde barındırmışlar, göz hastalıklarını tedavi ettirmişler, örgüte katılacak kişileri milletvekili lojmanlarında toplayarak onların örgüte katılmalarını sağlamışlar. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde oturan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yanında yer alan Kürt kökenli vatandaşlarımıza devletin yanından ayrılarak PKK saflarında yer almalarını sağlamak için tehdit ve baskı uygulamışlar, yurtdışında yapılan toplantılarda, basın açıklamalarında ve televizyon programlarında Türk güvenlik güçlerini küçük düşürerek 'Kürtler eziliyor, yurtlarından sürülüyor, Kürtler özgür değil, özgür bir Kürt Ulusu'nun kurulması gerekir' şeklinde Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine propaganda yapmışlar. Türk parlamentosunda yabancı dilim Türkçe diyerek milletvekili yemin metninde Kürt kimliğininin açıklanmadığını belirterek, PKK'nın bayrağını simgeleyen renklerde elbiseler giyerek, PKK'nın kurmak istediği Kürt Devletinin varlığını kanıtlamaya çalışarak fikirlerini PKK'nın silahı gibi kullanmışlardır. Hükümlüler organize olarak örgüt disiplini içinde hareket etmişlerdir. Eylemleri yoğunluk ve süreklilik arzetmektedir. Sabit olunan eylemleri yasadışı silahlı PKK terör örgütüne üyeliktir".
Hükümlülerin eylemlerde bulunmasına, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin de izin vermediği belirtilen gerekçeli kararda, "Beyanatları, konuşmaları, yayınladıkları bildirgeleri ve yazıları ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti toprakları üzerinde yaşayan, ayrı dili ve kültürü olan ve özellikle vatanını kurtarmak ve kurma yolunda savaş veren bir Kürt Ulusu'nun varlığı'nı dile getiren hükümlülerin farklı olsa bile amaçlarının silahlı çete niteliğinde bir terör örgütü olduğundan kuşku duyulmayan PKK örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarından bir bölümü ırk ve bölge mulahazaları ile devet egemenliğinden ayırıp, bu bölgede ayrı bir devlet kurma amaçları ile özdeşleştirilmesi ve eski DEP Milletvekillerinin faaliyetleri uluslararası sözleşmelere de aykırıdır" ifadeleri kullanıldı. Kararda Eski DEP milletvekillerinin PKK'nın siyasi kanadı olarak çalışan örgüt üyesi oldukları beliritilerek, eski kararın tasdik edildiği belirtildi. Kararda ayrıca eski milletvekillerinin 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası'ndan istifade etmek istemedikleri, eğer istemiş olasalardı, infazda geçirdikleri süre nazara alınarak anında tahliye olabilecekleri de kaydedildi.