2013 yılından bu yana birinci ve ikinci derece deprem bölgelerindeki hastanelerde zorunlu olarak kullanılan deprem izolatör sisteminin deprem etkisini absorbe ettiğini belirten Firmanın Genel Müdürü Uğurcan Özçamur, "Sistem yapının deprem anında ve depremden sonra tamamen fonksiyonel kalmasını sağlıyor. Depremden sonra binayı boşaltma ihtiyacı duymuyorsunuz. Binanın hiçbir yerinde yapısal ve yapısal olmayan hiçbir hasar oluşmuyor. Türkiye’deki birçok şehir hastanesinde sistem var. Kültür Bakanlığı kapsamında bulunan tarihi yapıların da bazılarına biz izolatörü sağladık" dedi.
Türkiye'de 2016 yılında kullanılmaya başlandı
Ankara'da 2016 yılından bu yana deprem izolatör sistemi üzerine faaliyet gösteren özel bir firma, binalarda depremin şiddetini yüzde 80 oranında azaltabilen deprem izolatörleri sistemini geliştirdi. Bu sistem sayesinde binalar, deprem anında ve sonrasında sıfır hasar görüyor. Firmanın Genel Müdürü Uğurcan Özçamur, tamamen yerli ve milli imkanlarla meydana getirilen deprem izolatörlerini, 2016 yılından bu yana Türkiye'de ürettiklerini belirterek, "Biz çelik esaslı sürtünmeye dayalı bir sistem üretiyoruz. Bunun aslında dünyada örnekleri var ama Türkiye'de bunu ilk geliştiren, patentini alan ve üretime başlayan biziz. Özellikle hastane projelerine katkı sağlıyoruz. Bunun yanında ise bir takım veri servisleri, tarihi yapılar gibi özel yapılar için de bu sistemin tedarikini yaptık" ifadelerini kullandı.
'DEPREMDEN SONRA BİNAYI BOŞALTMA İHTİYACI DUYMUYORSUNUZ'
Özçamur, sistemin yapı üzerindeki etkisini ise "Bu sistem yapının deprem anında ve depremden sonra tamamen fonksiyonel kalmasını sağlıyor. Depremden sonra binayı boşaltma ihtiyacı duymuyorsunuz. Binanın hiçbir yerinde yapısal ve yapısal olmayan hiçbir hasar oluşmuyor. Deprem, zeminden yatay yönde geldiği zaman sistemin ortasındaki plaka her yöne serbest hareket ederek depremin etkisini sistemin içerisinde karşılamasını sağlıyor. Bunu yaparken de üst yapıyı korumuş oluyor. Yani üst yapıya uygulanan kuvveti ciddi ölçüde azaltmış oluyor. Zeminden gelen kuvvetin yaklaşık yüzde yirmisinin hissedilmesini sağlıyor. Aslında yapının korunması da bu şekilde sağlanmış oluyor" diye konuştu.
'TÜRKİYE'DEKİ BİRÇOK YAPIDA BU SİSTEM KULLANILDI'
Özellikle Sağlık Bakanlığı'na sistemin tedarik edildiğini belirten Özçamur, 2013 yılında yayımlanan bir yönerge ile birinci ve ikinci derece deprem bölgelerindeki hastanelerde sistemin kullanılmasının zorunlu hale getirildiğini ifade etti. Türkiye'deki birçok şehir hastanelerinde sistemin olduğunu kaydeden Özçamur, "Kültür Bakanlığı'nın kapsamında bulunan tarihi yapıların da bazılarına biz izolatör sağladık. Örneğin, Batman'daki Zeynel Bey Türbesi'nde uyguladık. Ayrıca yurt dışına da ihracat yaptık. İtalya, İran ve Irak'a satışımız oldu. Daha da artırıyoruz. Çünkü dünyada bunu yapan 7 firmadan biriyiz" değerlendirmesinde bulundu.
'ELAZIĞ'DA YENİDEN İNŞA EDİLECEK YAPILARA PARTNER OLMAK İSTİYORUZ'
Özçamur, bugüne kadar TOKİ ile çalışma fırsatlarının olmadığını belirterek, şunları söyledi:
"TOKİ ile çalışmayı biz çok isteriz. Daha önce birçok kere ulaşma şansımız oldu kendilerine ama çalışamadık. Elazığ depreminden sonra özellikle Elazığ'ın yeniden inşası sırasında da bir partnerlik olmasını isteriz. Deprem sonrasında insanlar canlarını kaybetmeseler bile evsiz kalıyor. Hasar almış yapıların yıkılması ve yeniden inşası da büyük bir maliyet. Bizim sistemimizin maliyeti ise yapıdan yapıya değişkenlik gösteriyor. Bizim şu ana kadar gözlemlediğimiz kadarı ile kaba inşaat maliyetinin yüzde 6-7'si gibi bir ekstra masraf çıkarıyor bu sistem. Hastane projelerinde bu yüzde 3-4 oranında kalıyor. Bu masrafı yaptıktan sonra sizin yapınız yüzde yüz depreme dayanıklı yapılmış oluyor. İnsanlar DASK'a güvenerek bu tarz sistemlerden kaçınıyor. DASK size evinizin değerini vermiyor. DASK'ın işleme amacı evsiz kalan insanların 4-5 yıl barınma ihtiyacını karşılayabilecek parayı sağlamak. Böyle yanlış bir algı da var maalesef." (DHA)