YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Deprem Olasılığı

Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Lütfi Nazik, Türkiye’de 4 ila...

Deprem Olasılığı

Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Lütfi Nazik, Türkiye’de 4 ila 7 yılda bir 7 şiddetinde depremin meydan gelme olasılığının olduğunu söyledi.

Depremler konusunda yaptığı araştırmaları açıklayan Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Lütfi Nazik, depremlerin Türkiye’de iki belirgin uzunlukta kümelendiğini belirterek, “Bunlardan bir tanesi bizim Kuzey Anadolu fay hattıdır. Deprem faaliyeti açısından bir diğer yoğun bölge Doğu Anadolu fay hattıdır. Bu fay Afrika’nın Doğusundan başlayarak Kızıl Deniz’in üzerinden ülkemize geliyor. Bitlis Karlıova’da Kuzey Anadolu fayı ile birleşiyor. Burası yoğun deprem üreten faylardan biridir. Bu iki faya bağlı olarak Anadolu levhası batıya doğru kayıyor. Afrika’nın sıkıştırmasından dolayı Anadolu levhası batıya doğru kayıyor. Bu kayma sonrası Anadolu levhası yaklaşık olarak yılda iki santim ya da üç santim arasında Ege Denizine doğru hareket ediyor. Ege Denizinde olan hareketlilik sınırlıdır. Bu nedenle ülkede farklı tektonik yapılar meydana geliyor” dedi.

Türkiye’nin deprem açısından en yoğun bölgelerin başında geldiğini hatırlatan Lütfi Nazik, şöyle konuştu: “Ege Bölgesi deprem açısından en faal bölgelerdendir. Bu nedenle en fazla termal kaynakların sıcak su çıkışlarının olduğu bölge bu bölgeler. Bu duruma karşın gerek Kuzey Anadolu fayının gerek Doğu Anadolu fayının arasında kalan onların geometrisine uygun olarak hareket eden başka faylarda var. Bunlardan bir tanesi de Kırşehir masifini etkileyen fay sistemi. Bu fay sistemi Kırşehir’i birinci derecede deprem bölgesi haline getirmiştir.”

Nazik, Kırşehir’de 1938'de meydana gelen yüz elli kişinin hayatını kaybettiği depremin Kuzey Anadolu fayından ayrılan ama ondan bağımsız olmayan faylarla meydana geldiğini söyledi. Seyfe Gölü'nün de bu faylara bağlı yetişmiş bir havza olduğunu anlatan Nazik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Buna karşı Kırşehir’deki termal çıkışların termal kaynakların bulunduğu alanlarda değişik faylara bağlı oluşmuş şekilleri oluşturuyorlar. Ülkemizin yüzde doksanı birinci derecede deprem tehlikesi üzerinde bulunuyor. Depremden doğrudan etkilenecek alanlar içinde meydana geliyor. Kırşehir’de bu alanlar içinde. Genel olarak ülkemiz bir deprem bölgesi, depremle yaşamaya alışmak durumundayız. Ülkemizde yapılan istatistik çalışmaları sonucu genel olarak 5 ila 5.9 şiddetinde depremler ayda bir kere meydana geliyor. 6 ila 6,9 şiddetinde depremin oluşma olasılığı ise yılda bir. 1999 depreminden sonra 7 ile 7,9 arasında bir deprem yaşanmadı. Daha önceki istatistik çalışmaları sonucunda 4 ila 7 yıl arasında 7 üzerinde bir depremin meydana gelmesi olasılığı var.”

Depremle barışık olarak yaşamak zorunda olunduğunu kaydeden Lütfi Nazik, şunları söyledi: “Ülkemizde yerleşim yerlerinin büyük bir bölümü ve sanayi tesislerinin çoğu deprem bölgesi üzerinde. Deprem doğal olarak bir gerçektir. Bu doğal olay karşısında gerekli tedbirleri almadığımız sürece çok can kayıpları veririz. Bizim ülkemizde günü kurtarma çabası ile karşılaşıyoruz. Diğer ülkelerde doğal bir olay olarak algılanıyor. Ülkemizde maalesef deprem kader olarak algılanıyor. Her şeyi, dünyayı yaratan bir olay var. Ama dünyanın da bir devri var. Bir hareketi var. O halde biz biliyoruz ki depreme karşı gerekli tedbirleri aldığımızda bu sorunu çözmüş olacağız. Ancak, her şeyi kadere bağladığımızda maalesef her sene ya da her depremden sonra büyük acı çekeceğiz, can ve mal kayıpları vereceğiz böyle olunca da deprem ülkemiz gündeminden çıkmayacak.”

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler