Ulusal Deprem Konseyinden yapılan açıklamada, "İstanbul'da deprem tehlikesi ve riski azdır, bu husus, çıkar sağlamak amacıyla bazı araştırmacılar tarafından abartılmaktadır gibi bilim ve etik dışı davranışlarla halkımızın bilime ve bilim insanlarına olan güvenini sarsıcı açıklamalarda bulunulması büyük oranda yasal, ahlaki ve vicdani sorumluluk gerektirmektedir" denildi.
Açıklamada, son günlerde yazılı ve görsel medyada, başta İstanbul olmak üzere, Marmara Bölgesindeki deprem tehlikesi ve riskinin yeniden gündeme taşındığı belirtilerek, farklı kişiler tarafından gündeme getirilen faylanma ve kırılma modellerinin her ortamda ve bilimsel tartışma oramı kurallarının ve üslubunun dışında tartışıldığına işaret edildi.
Açıklamada, kamu otoritesinin yasa gereği hazırladığı Deprem Tehlike Haritaları varken ve bu haritalara uyulması yasal zorunluluk iken, esası muğlak ve kişilerin kendi görüş ve anlayışlarına göre hazırladıkları harita ve belgeleri bastırarak halka ve yerel yönetimlere dağıtmanın, yasal olmasa bile bilimsel ve etik sorumluluğunun olması gerektiği belirtildi.
Araştırma sonuçlarının bilimsel ortamlarda veya yetkililerle tartışmak yerine, magazin ve eğlence programlarında gündeme getirilmesinin ve bu tür etik dışı davranışlara 'halk merak ediyor veya halkı bilgilendiriyoruz' gibi bilim ve etik dışı gerekçeler üretilmesinin dünyada pek rastlanmayan örnekler olarak değerlendirildiği de ifade edildi.