İSTANBUL (İHA) - Jeofizik Kurumu Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, beklenen İstanbul depreminin 2007 yılından sonra belirtilerinin ortaya çıkabileceğini söyledi.
Balıkesir Manyas Gölü ve Gemlik Körfezi civarında meydana gelen depremlerin beklenen İstanbul depremini tetiklemeyeceğini belirten Ercan,, "İstanbul depremi için 2015'ten sonra çanlar çalmaya başlayabilir, beklenen deprem 30 yıl içinde olacak diye bir kural yoktur" dedi.
Jeofizik Kurumu Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, İstanbul'da da hissedilen Balıkesir Manyas Gölü ve Gemlik Körfezi civarında 3 gün arayla olan depremlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Jeofizik Kurumu Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, "Kuzey Anadolu kırığı Marmara'ya saçak, yaklaşık olarak 4 kollu girer. İlk deprem Güney kolu üzerinde olmuştur. İkinci deprem ise 3. kolu üzerinde olmuştur. Bu İznik kolu, Eskişehir-Edirne kırığıyla Kuzey Anadolu kırığının üçüncü kolunun kesiştiği tam yer İmralı-Mudanya-Armutlu üçgenidir. Bu noktanın kesiştiği yerde deprem oldu" dedi.
Jeofizik Kurumu Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, bu iki depremin beklenen İstanbul depremini kesinlikle etkilemeyeceğini belirterek, "Saçak biçimde olduğunu söylemiştim. Bu saçakların her biri birinden ayrı olarak davranış gösterirler ve deprem kimlikleri birbirinden farklıdır" diye konuştu.
Prof. Dr. Ercan, beklenen İstanbul depreminin 2007 yılından sonra belirtilerinin ortaya çıkabileceğini söyledi. Ercan, "Ben bunu ilk kez 2000 yılında yazdığım kitabımda belirttim. Bugüne kadar bu bölgede yaklaşık bin dolayında depremcik sayısı ki bu yerin tansiyonunu gösterir. Bu o anda 4 bin 500 çıkmıştır. Marmara'da yerin tansiyonu artmaktadır" şeklinde konuştu.
"Marmara 1999 depremiyle oldukça dinginleşti. Çünkü depremde boşalması gereken enerjinin yaklaşık 3 katı kadar bir enerji boşalımı oldu" diyen Ercan konuşmasında, "Dolayısıyla Marmara'nın kedisini tekrar toparlaması için yıllar gerekebilir. Bu deprem 30 yılın çok ilerisinde de olabilir. Eğer doğrusal olarak düzgün bir gerginlik birikimi varsa ki doğudan gelen 2 ile 3 santimetrelik bir gerginlik birikimidir. Bana göre 2015'ten sonra çanlar çalmaya başlayabilir. Beklenen deprem 30 yıl içinde olacak diye bir kural yoktur. 2050'ye kadar bir deprem olmazsa şaşmayın" ifadelerini kullandı.
Prof Dr. Ercan, vatandaşlara uyarılarda bulunarak, herkesin öncelikle yer yapı deprem araştırmasını yaptırıp hem yerin davranış durumunu hem de yapının depreme dayanıklılığını baktırması gerektiğini belitti.
Prof Dr. Ercan, konuşmasına daha sonra şöyle devam etti: "Geçen yıl içinde İstanbul önerimize rağmen daraltılıp büzülemedi. Kötü konutlar neredeyse 1999 yılındaki gibi duruyor. İnsanlar burada yaşamaya devam ediyor. İstanbul'un büyütülüp yükseltilmesi gerekiyor. Çaresiz insanların oturduğu evler kötüdür. İstanbul'un yüzde 75'i bunlardan oluşuyor. Bu yapıların yapımı sırasında inşaat mühendisleriyle jeofizik mühendisleri birlikte çalışmadığı yapılardır. Varlıklı kesimler depremin daha az duyulduğu konutlara taşınmış durumdalar. Deprem sırasında cenin pozisyonunda yıkılmayacak bir masanın, koltuğun yanında durulmalıdır. Ancak masanın altında durulmamalıdır. Banyolar ve koridorlar uygun yerlerken, pencerelerden ise uzak durmak gerekir. Herkesin her odada birer deprem çantası bulundurması gerekiyor. Çantanın kazma, su gibi malzemeler olmalı. Depremle yaşamaya alışılamaz, deprem bilinci olmadığından değil, Türkiye'deki yoksulluk düzeyi insan öldürüyor. Deprem sadece yoksulları vurur. Doğu Anadolu'daki 4.8'lik deprem utanç verici yıktı. İstanbul'da ise 5.8'lik bir deprem yıkıcı olmaz"