“derin Devlet Kıskacında Türkiye’de Demokratik Siyaset” Konferansı

Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Türkiye’nin kendi içerisindeki derin devletten kurtulamadığını belirterek, "Derin devlet asker ve bürokratlardır" dedi.

Muş Alparslan Üniversitesi’nin (MŞÜ) ‘Türkiye Buluşmaları’ etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği ‘Derin Devlet Kıskacında Türkiye’de Demokratik Siyaset’ konulu konferansa, eski Kültür Bakanı Fikret Sağlar konuşmacı olarak katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, konferansın konusunun gerçekten tartışılmaya değer bir konu olduğunu vurguladı. Derin devlet kıskacında demokratik siyaset yapılmasının oldukça zor bir konu olduğunu belirten İnanç, “Bu sadece Türkiye’de olan bir konu değil. Yıllar önce İtalya’da tüm paydaşların etkin katılımı ile birlikte deşifre edilen ve sonlandırılan, ortaya o gün bizlerin literatürüne Gladyo yapılanmasıyla giren, Türkiye’de de uzantılarını tartıştığımız bir süreçtir aslında. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in ‘Maaşlarını veriyorum ama ne yaptıklarını bilmiyorum’ dedikleri bir kesimdir. Türkiye’de Özel Harp Dairesi diye tanımlanan ve devamında Susurluk’ta ortaya çıkan, sonrasında Ergenekon’la ve bir sonraki adımda ise Özel Kuvvetler Birliği ile kendisini ortaya koyan bir yapılanmadır” diye konuştu.

Türkiye’de çoğu zaman siyasi katmanlara bakıldığında soğuk bir bakış görüldüğünü ifade eden Rektör İnanç, “Tüm siyasi duruşların bir araya gelerek tıpkı İtalya’da olduğu gibi aktif olarak güçlerini birleştirip tüm katmanlar için büyük tehdit oluşturan derin devleti mutlaka bertaraf etmeleri gerekiyor. Türkiye, geçmişe baktığımız zaman bugün itibarıyla elbette ki önemli mesafeler katetmiştir ama şunu üzülerek ifade etmeliyim ki, derin devlet halen güçlü, halen varlığını sürdürmektedir. Bu açıdan rehavete kapılmadan mücadelenin, siyasi katmanların tamamının katılımıyla mutlaka devam ettirilmesi gerekiyor düşüncesindeyim” ifadelerini kullandı.

“DERİN DEVLETLE MÜCADELE ETMEK ÇOK KOLAY DEĞİL”

Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar ise, Türkiye Cumhuriyeti’nin çok farklı bir dönemden geçmesine rağmen demokratik bir devletin oluşması doğrultusunda toplumda ciddi taleplerle karşı karşıya kaldığını vurguladı. Sağlar, “Ne yazık ki geçen süreç içerisinde, derin devletin toplumun bu talebini yerine getirmesini engelleyen bir dizi çalışmalarla karşı karşıya kaldık. Türkiye Cumhuriyeti 90 yıllık süreç içerisinde darbelerle, müdahalelerle, siyasilerin baskı altında tutulmasıyla zamanını tamamladı. Bugün derin devletin artık ne olduğunu bilen bir Türkiye halkı var ancak derin devletle mücadele etmenin çok kolay olmadığını da söylemek gerekir. Derin devlet nedir? Derin devlet aslında devletin içerisinde bulunan kurumların, kişilerin hukuka uymayan şartlarına karar vererek devlet yönetimini ve ülke yönetimini kendilerinin adına sürdürmeleri, çokça milletin menfaati adına bu hareketi yaptıkları ama sonunda kişisel çıkarlarının daha öne çıktığı bir anlayıştır. Çeşitli şekilde derin devleti tanımak mümkündür ama özde söylemek gerekirse Süleyman Demirel’in tanımladığı gibi derin devlet askerdir. Süleyman Demirel’in sözlerinde derin devlet öne çıkmış, olması gereken devlet de geride kalmıştır. Kenan Evren açıkça, ‘Süleyman Demirel’in dediği doğrudur, derin devlet askerdir, silah bizim elimizdedir, eğer ülke iyi yönetilmezse bir şekilde devleti ele geçiririz’ demiştir” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE’DE EGEMENLİK MİLLETİN DEĞİL, ASKER VE BÜROKRATINDIR”

Türkiye’de egemenliğin milletin değil, asker ve bürokratın olduğunu ifade eden Sağlar, “TBMM’de ve Anayasa’da kayıtsız şartsız egemenliğin halkın olduğu söylenir ancak öyle midir? Egemenlik kayıtsız şartsız halkın mıdır? Gerçeğe baktığımız zaman egemenliğin kayıtsız şartsız halkın değil, devletin asker-bürokrat yapısının elinde olduğunu görüyoruz. Bu yapının içerisinde bir altyapı, çekirdek yapı daha var. Bu çekirdek yapı da bürokrat anlayışı yönlendiren yapıdır. Derin devlet elinde silahla insan öldürmüyor. Derin devletin varlığı Osmanlı’dan bu yana kadar bilinir ama derin devletin elindeki enstrümanlar, 1952’de Türkiye Cumhuriyeti’nin NATO’ya girmesiyle farklılaşmıştır. Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle birlikte, özellikle komünizme karşı devletin kendini koruyabilmesi, daha sonra da iç siyasetin komünizme destek vereceği, tersine hareket edeceği düşüncesiyle siyasete müdahale etme enstrümanı olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye’de bir resmi yasa dışı örgütlenme oluşturulmuştur. Bunun adı Kontrgerilla’dır. Bunun Türkiye’deki adı da Ergenekon’dur. Bu yapı birçok konuya müdahil olmuştur. Gizli suikastlar, adam öldürmeler, faili meçhul cinayetler, bombalamalar gibi. Kısaca toplumda infial uyandıracak olayların oluşturulmasında bu silahlı yapı, organize ve bilinmeyen gizli yapı görev almıştır. İşin ilginç tarafı, bu yapının varlığı, bu yapıyla ilgili bilgiler devletin resmi organlarında yoktur. Yapı nasıl ortaya çıkmıştır?” dedi.

“TÜRKİYE ERGENEKON’U DAĞITAMADI”

Özellikle hukukun üstünlüğüne inanan demokratik ülkelerde, bu yapıların yaptıklarıyla birlikte ortaya çıkarılıp dağıtıldığını söyleyen Sağlar, “Bir tek Türkiye kendi içerisindeki Kontrgerilla’yı, Ergenekon’u dağıtamamıştır. Avrupa Parlamentosu geçtiğimiz yıllarda bir karar alarak Avrupa halkından özür dilemiştir. Bir dönem NATO sonrasında, özellikle utanç duvarının yıkılmasından sonra ortaya çıkmıştır. Hakikatlerle yüzleşerek yapılanların ne denli tehlikeli olduğunu ortaya koymuş ve özür dilenmiştir. Bu özrün içinde biraz önce de söylediğim gibi Türkiye yoktur. Biz bu yapıyı Susurluk’ta daha net gördük. Özellikle bir dönemde ciddi şekilde toplumda infial uyandıran olaylar ardı arkasına geldi” ifadelerini kullandı.

Sağlar, çeşitli tarihlerde yapılan darbe ve darbe girişimlerini de ele alarak neden-sonuç ilişkisi içerisinde katılımcılara bilgi aktardı. Sağlar, daha sonra katılımcıların sorularını cevaplandırıp konferansını tamamladı.

Konferansın ardından MŞÜ Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç tarafından Sağlar’a plaket takdim edildi.

İslami İlimler Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe; Muş Valisi Ali Çınar, Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Kaya, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ahmet Hamdi Bayar, İl Emniyet Müdürü Muharrem Durmaz, akademisyenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.