Derin ven trombozu nedeniyle damar tıkandığında şiddetli bacak ağrısı ya da bacakta şişme meydana gelir. Ancak pıhtının seviyesi diz altındaysa yada çok küçük, lokalize bir pıhtı ise herhangi bir semptom görülmeyebilir. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mert Dumantepe, "Derin ven trombozu nedir?" sorusunun yanıtını, belirtilerini ve tedavi seçeneklerini en ince ayrıntısına kadar bizler için paylaştı.
Genellikle kanın pıhtılaşmasını etkileyen belirli durumlar veya hastalıklar derin ven trombozu’nun görülmesinin nedenidir. Aynı zamanda büyük ameliyatlar, uzun süreli yatış gerektiren durumlar, hamilelik, doğum kontrol hapları, hormon tedavileri, kanser ve kemoterapi dönemi, pıhtıya yatkınlık yaratan bazı kan hastalıkları ve uzun yolculuk gibi durumlarda derin ven trombozu’nu görülebilir.
Derin ven trombozu çok ciddi sonuçlara neden olabilir. En önemli komplikasyonu kan pıhtısından kopan bir parçanın, kanın akım yönünde taşınarak akciğer atardamarına ulaşması ve akciğer atardamarlarını tıkayarak hastanın hayatının kaybına yol açabilen akciğer embolisidir.
Genellikle tıkanıklığın meydana geldiği bacakta şişme meydana gelir. Çok nadir durumlarda ise her iki bacakta da şişlik görülebilir. Şişme ile beraber şiddetli ağrı da ortaya çıkar.
Ağrılar genellikle baldır bölgesindeki şiddetli ödeme eşlik eder. İlerleyen durumlarda bacak cildinin kızarması, etkilenen bacakta sıcaklık hissi oluşması da derin ven trombozu belirtileri arasında yer alır. Bu belirtiler meydana geldiğinde bir acilen bir damar cerrahına başvurmak gerekir. Derin ven trombozu semptomlarını takiben ortaya çıkan ani nefes darlığı, öksürürken kötüleşen göğüs ağrısı, baş dönmesi ya da bayılma hissi ve tükürükte kan bulunması; derin ven trombozunun akciğer embolisiyle sonuçlandığını gösterir.
DVT’nun geleneksel tedavisi kan sulandırıcı ilaçlarla yapılır. Her ne kadar kan sulandırıcı ilaçlar pıhtının yayılımını ve akciğer embolisini engelleseler de hiçbir şekilde damar içindeki pıhtı kitlesini eritici etkileri yoktur. Klasik tedavi yöntemi ile tedavi edilen hastaların çok büyük bir kısmında, bu pıhtı eritici etkinin olmaması; hastaların damar içindeki kapak fonksiyonlarının bozulmasına ve venöz hipertansiyona ve sonuçta da Posttrombotik sendrom (PTS) gelişimine neden olur.
Modern tıptaki gelişmeler ve anjiografik yolla uygulanan kateter yöntemleri sayesinde erken dönemde direk pıhtının içine girilerek, aktif şekilde pıhtı erimesinin sağlanmasıyla; kapak harabiyeti gelişmeden önce hastalar tedavi edilerek PTS’a gidiş önlenebilir.
Bu yöntemler literatürde “Kateter yollu trombolitik tedavi” denilen kateterlerle pıhtıyı eritici ilaçların tıkalı damara verilmesi yada Farmako-Mekanik Trombolitik tedavi” denilen pıhtının kateterler yoluyla parçalanarak aynı zamanda pıhtı eritici ilacın verilmesi yada direk motorlu aspirasyon kateterleri ile pıhtının yüksek bir rotasyonel kuvvetle aspire edilmesini sağlayan “Aspirasyon Trombektomi” yöntemleridir.
Damar içindeki pıhtının aktif şekilde temizlenme işlemini takiben sonra geride kalan rezidüel darlıklar için anjioplasti ve stent implantasyonu gerekebilir. Bu tür kateter yollu tedavilerde süre çok önemlidir. Derin ven trombozu oluştuktan sonra en erken dönemde uygulanan yeni tedavi yöntemleri ile toplardamar içinde bulunan pıhtının tamamının eritilmesi mümkün olmaktadır. Ancak süre ilerledikçe pıhtı organize olup sertleşmekte ve bu kateter yollu yeni tedavi yöntemleri ile pıhtıyı tamamen eritmek mümkün olamamaktadır.
Doç. Dr. Mert Dumantepe
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
www.mertdumantepe.com
Facebook: @docdrmertdumantepe
Instagram: @mertdumantepe
YouTube: Doç. Dr. Mert Dumantepe
