BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Sivas İl Başkanlığı binasında düzenlediği basın açıklamasında, “Amerika bizim için bu saatten sonra ne bir müttefik ne bir stratejik ortak ne de bir dost ülke değildir” dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici Sivas ziyaretinde bir iş yerinin açılışına katıldı ardından Sivas İl Başkanlığında il ve ilçe yöneticileri ile bir araya geldi. Toplantı öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Destici, ABD’nin Türkiye’ye ye karşı açıkladığı kararları değerlendirdi.
Destici, ABD Temsilciler Meclisi’nin sözde Ermeni soykırımını tanımasının hasmane bir tutum olduğunu belirtip, ABD’nin bu karardan sonra Türkiye için dost ve müttefik bir ülke olamayacağını sözlerine ekledi. Destici, “ABD Başkanı ve yönetimi Türkiye ile pazarlık edip bir anlaşma sağlarken ABD Temsilciler Meclisi sanki hiç Türkiye ile ABD görüşmemiş bir anlaşma sağlamamış gibi akıl almaz iki kararın altına imzasını attı ve bu iki tasarıyı oyladı ve onayladı. Ne idi bunlar? Bunlardan bir tanesi 1915 sözde Ermeni soykırımı iddialarının kabulü. Yani ne alaka? Bugün bu dünyanın hiçbir noktasında gündem olmazken nereden çıktı 1915 olaylarını tekrar gündeme taşımak. ABD’nin elinde bir koz olarak her zaman duruyordu ve kozu şimdi kullandı. Onların derdi ne Ermenilerdir, ne Kürtlerdir. Onların derdi sadece ve sadece kendi çıkarlarıdır. Onun için de bunu tekrar gündeme getirdi. İkinci konu ne idi? Yaptırımlar meselesi. Halbuki anlaşmadan sonra bizzat ABD Başkanı Türkiye’ye yeni yaptırımlar uygulanmayacağını, var olan yaptırımların da kaldırılacağını söylemesine rağmen Temsilciler Meclisi tam bunun aksine bir kararın altına imza attı. Dolayısıyla bizim bunu iyi niyetli olarak görmemiz, değerlendirmemiz asla mümkün değildir. Bu Türkiye’ye yönelik hasmane bir tutumun, bir düşmanlığın sonucudur. Bunu bir kez daha kınadığımızı, reddettiğimizi ifade etmek istiyorum. Elbette ki bunlar Türkiye’yi yolundan döndürmeyecektir ve döndürmemelidir. Türkiye inandığı, bildiği bir yolda kararlı bir şekilde ilerlemelidir. Ama şunu da bileceğiz: Amerika bizim için bu saatten sonra ne bir müttefik ne bir stratejik ortak ne de bir dost ülke değildir. Amerika bize çok açık düşmanlık eden hasmane tutumlar içerisinde bulunan, terör örgütünü NATO üyesi Türkiye’ye tercih eden bir ülke konumuna düşmüştür. Dolayısıyla ABD bu anlamda küçüldükçe de küçülmüştür” dedi.
“Suriye’nin petrolüne çöktüler”
Batılı ülkelerin Suriye’nin petrolüne çöktüğünü belirten Destici, “Burada esas dünya gündemine gelmesi gereken başka bir konu var, hiç konuşulmayan. O da şudur: Suriye’nin ya da Ortadoğu’daki başka ülkelerin zenginlikleridir, enerji kaynaklarıdır, petrolüdür, doğalgazıdır. Ben şimdi buradan bütün dünyaya sormak istiyorum. ABD, İngiltere’nin, Fransa’nın ya da Rusya’nın Suriye petrollerinde ne hakkı vardır. Hangi hakla Suriye petrollerine ya da doğalgazına çökmüşlerdir? Bu hakkı nereden almışlardır, uluslararası hangi anlaşmadan almışlardır? Uluslararası hangi kuruluş bunlar bu yetkiyi vermiştir. Hiçbir hakları olmadığı halde bugün Suriye’nin petrolüne, gazına çökmüş vaziyetteler. Aynı şey ABD’nin petrol sahalarına ya da gaz sahalarına yönelik yapılsa bunu kendileri kabul edebilirler mi? Bir kere bu bir barbarlık, bu bir haydutluk. ABD’nin ve bazı batılı ülkelerin yaptığı bugün tam bir barbarlık ve haydutluktur. Orta Çağ’da dahi görülmeyen barbarlıkları ve haydutlukları yapmaktadırlar. Dünyada ne kadar terör örgütü varsa bunların pek çoğu emperyalistler ve Siyonistler tarafından kurulmuştur. Asıl niyetleri petrol bekçiliğinden öteye bir şey değildir. Esas son verilmesi gereken nokta burasıdır. Suriye’nin enerji kaynakları, zenginliği Suriye halkı için kullanılmalıdır. Amerikan ya da başka bir halk için kullanılmamalıdır.”dedi.
“Mağdur ile mağdur olmayanlar aynı kefeye konulmamalı”
Destici, Arınç’ın KYK kararları ile ilgili değerlendirmesinin kendisine sorulması üzerine, mağdur ile mağdur olmayanların aynı kefeye konulmaması gerektiğinin altını çizerek, “Ben bu hususta şunu söylemek istiyorum. İhraç edilmiş ama ihraç edilmesine rağmen hakkında hiçbir takibat yapılmamış, hiçbir suç unsuruna rastlanmamış kişiler ve haklarında takibat yapılmış bir hukuk süreci başlatılmış ama bu hukuki sürecin sonunda beraat almış kişilerin geri başlatılması gerekir. Hukuk devletinin gereğinde hakkın gereği budur diye düşünüyorum. Burada bir takım gecikmeler var. Dolayısıyla bu gecikmelerin ortadan kaldırılması lazım. Ve mağdur ile mağdur olmayanın aynı kefeye konmaması lazım. Aynı muameleler ile karşı karşıya kalmaması lazım. Tabii bir de toplumda yaygın olan bir kanaat işte güçlü olanın kurtulduğu zayıf olanın tutulduğu süreçler ile karşı karşıya kalındığı gibi bu kanaatinde ortadan kaldırılması lazım. Dolayısıyla adaletin her kesim için işlemesi lazım” dedi.