Destici’den Fransa’yı Sarsan Olaylara Sert Eleştiri

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Fransa’yı sarsan olaylara ilişkin, "Batılıların, Hristiyanların, Yahudilerin canı can da Müslümanların patlıcan mı? Terör hadiselerini birlikte ele alıp bütün dünyanın ortak bir mücadele konsepti geliştirmesi lazım" dedi.BBP Genel Başkanı Destici, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Ankara’da gazetecilerle kahvaltılı basın toplantısında bir araya geldi. Destici, parti yöneticileri, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ile basın mensuplarının katıldığı toplantıda konuşmasına başlamadan önce bütün gazetecilere kırmızı karanfil dağıttı. Konuşmasına gazetecilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini belirterek başlayan Destici, "Türkiye’de gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi çalışan gazeteciler arasında çok yüksek maaş alanlar da var ama bunun yanında çalışan gazetecilerin yarısından fazlası asgari ücrete mahkum edilmiş durumda" dedi.Çalışan gazetecilerin pek çok problemi olduğunu dile getiren Destici, "Türkiye’de gazeteciler gerçekten istedikleri şartlarda, tam demokratik ortamlarda, çalıştıkları işin karşılığını tam olarak alacak şekilde çalışma imkanına kavuşur. İnşallah Türkiye bugünlere kısa bir sürede erişir. BBP olarak 2015 seçimlerden iktidar olarak ayrılırsak, söz veriyorum, verdiğim sözler birinci işimiz olacak, gazetecilere verdiğimiz sözleri yerine getireceğiz" ifadelerini kullandı.FRANSA’YI SARSAN OLAYLARDestici, Fransa’nın başkenti Paris’ten yayın yapan mizah dergisi Chalie Hebdo’ya yapılan saldırıyı da değerlendirdi. İnsanların fikirlerini özgürce söyleyebilmesi gerektiğini belirten Destici, "Bunu yaparken de bir başkasının değerleriyle alay etmemeli, onlara hakaret etmemeli. Bu saldırıyı çok yüzeysel değerlendirdiğimizde derginin Peygamber Efendimizle ilgili yapmış olduğu karikatürler gösterilebilir. Bence bu çok basit ve yüzeysel kalır. Bu saldırıyı, bu şekilde izah etmek doğru değildir. Peygamber Efendimize karşı yapılan hakaret vari mizah anlayışını kabul etmek mümkün değil ama asla İslam buna fırsat vermez, bir Müslüman bunu sebep göstererek bir insanı öldüremez. Bu Kur’an-ı Kerim ve sünnete aykırıdır" dedi.Fransa’da 10 kişi öldüğünde bütün dünyanın ayağa kalktığına işaret eden Destici, şöyle devam etti:"Aynı gün Yemen, Suriye ve Irak’ta saldırılar oluyor, yüzlerce kişi ölüyor, Boko Haram 2 bine yakın insanı öldürüyor ama bunlar dünyanın gündeminde değil. Yani Batılıların, Hristiyanların, Yahudilerin canı can da Müslümanların canı patlıcan mı? Bunu da böyle değerlendirmek lazım. Terör hadiselerini birlikte ele alıp bütün dünyanın ortak bir mücadele konsepti geliştirmesi lazım. Teröre Suriye, Filistin, Fransa’da da karşı çıkmak lazım, Türkiye’de de karşı çıkmak lazım. Ne Türk milleti olarak ne bize yapılsın ne de bir başkasına yapılsın, dünyanın hiçbir yerinde terör hakim olsun istemiyoruz. Burada büyük bir oyun olduğu gözüküyor. Bu tezgaha karşı hepimizin uyanık olması lazım. Bütün eylemleri İslam’la bağdaştırıp bütün Müslümanların yok edilmesine kadar gidecek bir öfke ve kin kusuluyor. Terörü İslam’la bağdaştıran Batı’ya karşı ortak tepki verirken diğer taraftan bu saldırıları şiddetle kınamalıyız. Müslümanların bu terör saldırılarının İslam’la alakası olmadığı noktasında net bir tavır ortaya koyması lazım. Gerekiyorsa Avrupa’daki bütün Müslümanların büyük bir eylem yaparak bu saldırılara tepki vermesi gerekiyor.""HİÇBİR MÜSLÜMANIN TERÖR SALDIRILARINA ’OH’ DİYECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM"Açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Destici, "Sosyal medyada ’Oh ne iyi oldu, keşke biz de öldürseydik’ şeklinde bir anlayış var. Türkiye’deki İslamcı camianın bu tepkisi neden kaynaklanıyor?" sorusuna, "Fransa’da yapılan saldırıyı sosyal medyaya bakarak yorumlamak yanlış olur. ’Trol’ denilen şeyler var. Çok farklı isimlerde yorumlar yapılıyor. Aslında bir kişi sanki 300 kişiymiş gibi yorumlar yapabiliyor. Hiçbir İslamcı, Müslüman ya da dindarın bu saldırılara ’oh’ diyebileceğini asla düşünmüyorum. Eğer aklı başındaysanız bu saldırıların Müslümanlara çok daha ağır bir şekilde ödetileceğini görürsünüz" karşılığını verdi."AİLENİN VE DİNAMİK NÜFUS YAPISININ KORUNMASI PAKETİNİ DESTEKLİYORUZ"Çözüm sürecini değerlendiren Destici, Kürt vatandaşları asla yok saymadıklarını vurgulayarak, "Biz Kürt sorunu olduğunu bugün de kabul etmiyoruz. Bunun adını bugün de PKK sorunu olarak koyuyoruz" dedi.İktidara haksızlık yapmak istemediğini belirten Destici, "Biz doğruların yanında olan bir siyasi partiyiz. Sayın Başbakanın 2 gün önce açıkladığı ailenin ve dinamik nüfus yapısının korunması paketini destekliyoruz. Çocuk teşvikini, aile yardımlarını ve Osmanlıca’yı açıkça desteklediğimizi herkesten önce ifade ettik. İlköğretimde din kültürünü, kamuda başörtüsünü, Balkanlarda TİKA’nın yaptığı faaliyetleri desteklediğimizi söyledik. Olumlu olan her şeyi destekliyoruz ama yanlış bulduğumuzu söyleyeceğiz. Bu da kimseyi rahatsız etmesin" açıklamasında bulundu.Çözüm sürecine ilişkin taslağın kamuoyuyla paylaşılmamasını sert bir dille eleştiren Destici, "Sükut ikrardan gelir. Nasıl eskiden Anadolu’da kız istemeye gelirlermiş. ’Kızım sen istiyor musun’ dediklerinde başını eğermiş. Hükümet de başını eğiyor aynı gelin kız gibi, hiç sesini çıkartmıyor PKK’nın siyasi uzantılarının pervasız konuşmaları karşısında. Bir müzakere varsa biz de bunu öğrenmek istiyoruz" dedi.AYM’NİN YÜZDE 10’LUK SEÇİM BARAJI KARARIDestici, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yüzde 10’luk seçim barajına ilişkin bireysel başvuruyu konu bakımından yetkisizlik gerekçesiyle reddetmesini de değerlendirdi. Yüzde 10’luk seçim barajının kalkması durumunda bundan en karlı çıkacak olan partinin BBP olacağını belirten Destici, yüzde 10’luk seçim barajının Türkiye’de geçmişte hak ihlallerine neden olduğunu, bazı partilerin bazı bölgelerden baraj nedeniyle milletvekili çıkaramadığını savundu. Destici, seçim barajının 2015 seçimlerinde de potansiyel olarak hak ihlallerine neden olacağı gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bu konuda verilen kararları örnek göstererek, Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptıklarını hatırlattı."SEÇİM BARAJI 2015 SEÇİMLERİNDE HAK İHLALLERİNE SEBEP OLACAK"Destici, şöyle devam etti:"Bizim talebimiz şuydu: Hak ihlalleri geçmişte de yaşandı, 2015 seçimlerinde de yaşanması kuvvetle muhtemel dolayısıyla da bu hak ihlaline sebep olan yüzde 10’luk seçim barajının iptal edilmesi. Bunu istedik yoksa Anayasa Mahkemesi yerine yeni bir oran zaten koymayacak. Bunun kamuoyuna yansımasıyla Anayasa Mahkemesi üzerinde müthiş bir baskı kuruldu. Baskılar o dereceye geldi ki Anayasa Mahkemesi Başkanı oylamaya katılamayacak duruma getirildi. Mahkeme başkanının bu böyle psikolojiye geldiği bir yerde varın siz karar verin diğer üyelerin hangi şartlarda karar verdiğine. Ben yaklaşık 1 ay önce Anayasa Mahkemesi’nde ’iktidarı rahatlatalım’ havası oluştuğu duyumlarını aldım. Ben daha maç bitmedi derken gerekçeli kararı görmedik ama konu bakımından ve şahıs bakımından yetkisizlik dediğim, bizim müracaatlarımız kendi adımıza olduğu için henüz bir seçime girip bir hak mahrumiyetiyle karşılaşmadık, potansiyel bir şeyden bahsettik. Ama 2015 seçimlerinde ben veya bir başka arkadaşım, diyelim ki herhangi bir seçim bölgesinde seçilecek bir oyu alır ve baraja takılırsa 1 ay içerisinde Anayasa Mahkemesi’ne başvuru hakkı var. Bireysel başvuru yapar ve ’Hak ihlali var, ben seçilecek oyu aldım.’ O zaman Anayasa Mahkemesi, konu bakımından yetkisizlikten çıkar bu konuyu esastan görüşür. Tıpkı tutuklu vekiller konusunda olduğu gibi. Buradan hukuki bir karar çıkarsa kesinlikle o oyu alan kişi Meclis’e milletvekili olarak girer. Benim ’Bu maç burada bitmedi, Türkiye’yi seçimden sonra bir kaos bekliyor’ dememin temeli budur. Aynen Hatip Dicle ve Oya Eronat meselesinde olduğu gibi."SEÇİM YARDIMLARISeçim yardımları konusunda başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşmeler yaptığını anlatan Destici, "Dedim ki yani bu yardımın bir kısmı seçim bir kısmı Hazine yardımı. Futboldaki havuz sistemi bile sizin sisteminizden adil, ligdeki her takım para alıyor ama başarıya göre. Yani Karabükspor’da bir para alıyor, Fenerbahçe’de alıyor. Ama biri 80 alıyor biri 5 alıyor. Biz ’Adil alalım’ diyoruz. 540’ın 180’i Hazine yardımı, 360’ı seçim yardımı. Yani Anayasa Mahkemesi buradaki hak ihlalini görmezse ben ne diyeyim. O zaman tuz kokmuştur. Aldığımız demokratik kararların saygıyla karşılanmasını istiyoruz. Çünkü ülkemiz, devletimiz ve milletimiz için siyaset yapıyoruz" ifadelerini kullandı.MHP-BBP SEÇİM İTTİFAKI İDDİALARI"2015 seçimleri öncesi MHP’yle ortak hareket etme düşünceniz var mı? Meclis dışındaki Saadet Partisi, DSP gibi diğer partilerle ittifak niyetiniz söz konusu mu?" şeklindeki soruya ise Destici, "MHP ile aynı kökten gelen iki siyasi partiyiz ve sıcak bir ilişki düzeyimiz var. Ülke meselelerinde çok rahatlıkla istişare edebildiğimiz iki siyasi partiyiz. Aynı kökten gelmemiz itibarıyla seçim öncesi böyle bir yakıştırmanın yapılmasını yadırgamıyoruz. Ama bu konuda şu ana kadar MHP ile bir görüşmemiz yok. Bu kamuoyunun yakıştırmasıdır belki tabanların arzusu ya da istediğidir, bu kadar" yanıtını verdi.Saadet Partisi, DSP ve Demokrat Parti ile de sıcak bir ilişki içerisinde olduklarını anlatan Destici, "Parti olarak her konuda birlikte konuşabiliyoruz. Anayasa’ya başvuruda da oturduk, konuştuk. Onların başvurusu, bizim başvurumuz, biz neyi eksik yaptık şeklindeki konuşuyoruz, Türkiye’nin meselelerini istişare ediyoruz. Ama onlarla da bu anlamda oturup bir seçime birlikte girelim diye bir konuşmamız olmamıştır. Türkiye’de seçimde başarı elde etmek istiyorsanız sola geçemezsiniz, mutlaka sağ birliktelikler içerisinde kalma gibi bir yükümlülüğünüz var. Çünkü sola geçtiğiniz zaman bu size oy getirmez" dedi.