MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbakan ile Barzani'nin Diyarbakır buluşmasını yine ağır sözler ile eleştirdi. Bahçeli, "Başbakan'ın elbisesinden konfeti temizlediği kişi Türkmenleri yok saymıştır" dedi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, son dönemde yaşanan gelişmeler nedeniyle vatandaşın kafasının karıştığını belirterek, "Türklerden sözüm ona ayrışmama adına kimliklerinden ve değerlerinden taviz üstüne taviz vermeleri istenmektedir. Bu tavizin son sınırı belirlenmeli ve durulacak yer somut olarak tespit edilmelidir. Aksi halde yüz yıl sonra ortada Türk'ten eser kalmayacaktır. Korkarım ki, artan siyasi Kürtçülüğe ve bölücülüğe karşılık Türkçülüğün söndürülmesine devam edilmesi halinde yarın ihtiyaç olduğunda vatanı savunacak Türk aransa da bulunamayacaktır" dedi.
Devleti ve milleti ayakta tutan yapı taşlarının yerinden oynatıldığını savunan Bahçeli, "Türkiye kendine özgü bir Ortaçağ yaşamaktadır. Türk devlet felsefesinin tüm ilke ve esasları çiğnenmiştir. Bundan dolayı, yeni bir soluğa, yeni bir başlangıca ve yeniden doğruluşa büyük bir ihtiyaç vardır. Çağımızın milletler mücadelesi olduğu düşünüldüğünde, mukayeseli üstünlük kuracağımız stratejik alan ve başlıkların çoğalması ve çoğaltılması vazgeçilmez önemdedir. İnsanlığın gelişim seyrine pasif bir izleyici olarak ve edilgen bir zihniyet merceğinden bakmamız akıllıca değildir. Tıpkı geçmişte olduğu gibi; ön alan, nizam veren, koordinat çizen, tayin ve tasdik eden bir pozisyona gelmedikten sonra beşeriyet kervanına yön ve ayar vermemiz imkânsızı istemekle eşdeğerdir" diye konuştu.
Türk-İslam kültürünün gelişme rotasını koruyamadığını ifade eden Bahçeli, bilim ve teknikte gerçekleştirilemeyen sıçramanın, şimdilerde sosyal, siyasal ve ekonomik maliyetlerinin daha da kabarmasına neden olduğunu kaydetti. İstikrarlı olmayan, sosyal barışı sağlayamayan, huzuru bulamayan, denge ve düzeni yakalayamayan bir ülkenin kalkınmasının mümkün olamayacağını söyleyen Bahçeli, "Küreselleşmenin alt etnik kimlikleri ortaya çıkarma yönünün kışkırtıcı rol oynadığı şu günkü ortam Türk milli kimliğinin ve milli devletin aleyhine işlemektedir. Hükümet tarafından kavramsallaştırılan ve "ortak payda" adı altında servis edilen yapay ve gevşek formüller Türk milletinin çözülmesini hızlandırmaktadır. İktidara hâkim olanlar milli perspektife sahip olmadığından bölücü talepleri sırası geldiğinde karşılayacak adımlar atarak mahvoluşa doğru bodoslama gitmektedir. Geldiğimiz ve ilerlediğimiz süreç yalnızca Türk olmayanların kimlik kazanımlarınadeğil maalesef asırlar içinde kazanılmış Türklük kavramının da zayıflamasına neden olmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
-100 YIL SONRA ORTADA TÜRK'TEN ESER KALMAYACAK-
Vatandaşın kafasının karıştığını, siyasetin cümbüş yerine döndüğünü ve krize girdiğini kaydeden Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Çok aktörlü yürütülen bölücülük operasyonuyla Türklük bir alt kimlik olarak sunulmaya çalışılmakta, büyük ve asli unsur Türkler kendi devletlerinde göçmen, sığıntı, misafir ve etnik kalıntı muamelesine maruz kalmaktadır. Türklerden sözüm ona ayrışmama adına kimliklerinden ve değerlerinden taviz üstüne taviz vermeleri istenmektedir. Bu tavizin son sınırı belirlenmeli ve durulacak yer somut olarak tespit edilmelidir. Aksi halde yüz yıl sonra ortada Türk'ten eser kalmayacaktır. Bu gidişle ben kimim sorusunun cevabı Türküm olamayacaktır. Ne Mutlu Türküm Diyene sözünün oradan buradan silinmesini bugün dert etmemiz bir yana, yarınlarda Türk olmanın yasaklanacağı ve suçlanacağı karanlık dönemlere de şahitlik edilmesi ihanetin bu dozda gitmesi halinde sürpriz olmayacaktır. Devir kötünündür. Korkarım ki, artan siyasi Kürtçülüğe ve bölücülüğe karşılık Türkçülüğün söndürülmesine devam edilmesi halinde yarın ihtiyaç olduğunda vatanı savunacak Türk aransa da bulunamayacaktır."
-KÜRT KAMPLAŞMASINI DERİNLEŞTİRİLİYOR-
Boşaltılmış millet olgusunun Anadolu'nun istilası için uzun vadeli ve sabırla işlenen psikolojik harekâtın bir amacı ve son perdesi gibi göründüğünü savunan Bahçeli, Türklerin milli kimlik ve kültürlerini muhafazasının ancak Türk milliyetçilerinin müdahalesi ve uyarısı ile olacağını kaydetti. Anadilini kullanmaya, eğitim yoluyla öğrenmeye başlayan ve bunu da her geçen gün genişleten etnik yapıların yalnızca kültürel temsili yeterli bulmayacağını kaydeden Bahçeli, "30 sene önce bugün karşımıza fiilen ve alenen çıkan sorunlar küçümsenmiş veya ötelenmişse, bugün de 10-20 sene sonra karşımıza çıkması güçlü olan olaylar hasıraltı edilmekte, gizlenmekte ya da geçiştirilmektedir" dedi. Paranın üst kimlik, refahı ortak payda, yolu, köprüyü, havaalanını, metroyu, hastaneyi ve diğer tüm sosyal ve ekonomik yatırımları birlikte yaşamanın şemsiyesi olarak görüldüğünü ifade eden Bahçeli, teröristlerle müzakerelere umut bağlandığını kaydetti. Milliyetçiliğe kulp takma ve kara çalma yarışına girenlerin tercih ettikleri yöntemin oldukça kanlı bir parçalanmaya götürdüğünü savunan Bahçeli, "Bir başka paradoks ise etnik kimliklerin keskinleşmesi ve iddia sahibi olmasıdır. Ülkemiz bölünmeyi yavaşlatacak adımlar şöyle dursun, hızlandıracak ve her alana yaygınlaştırabilecek dinamiklerle karşı karşıyadır. Yerli ve yabancı mahfiller; Türk milletini birbirine düşürmek, bilhassa Türk-Kürt kamplaşmasını derinleştirmek, etnik kargaşayı tetiklemek, ayrılıkçı beklentileri uyandırmak amacıyla yoğun gayret içerisindedir" diye konuştu.
-BİN YILLIK HUKUK PKK İSTEDİ BARZANİ İSTEDİ DİYE NASIL BOZULACAK?-
Analar ağlamasın diye gösterilen sabır ve metanetin siyasi bölücülüğü sakinleştirmediğini, yüreklendirdiğini savunan Bahçeli, yoksulluğun, işsizliğin milli kimliği aşındırdığını ve hassasiyetleri sulandırdığını söyledi. Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Aziz millet varlığının yanlışa katlanması abesle iştigal olduğu kadar, daha fazla sineye çekmesi de tarihi gerçekleri inkar anlamına gelecektir. Allah korusun ama, etnik kimliklerin bağımsızlıklarını, değilse bile özerkliklerini kazanacakları bir ortamda, kim olduğunu anlatamayan, hatırlamayan, bilmeyen kalabalıktan ve yığından başka geriye bir şey kalmayacaktır. Türk milletinin dokusunda ve yüzyıllar içinde oluşmuş bünyesinde yapılacak her operasyon, her etnik cerrahi müdahale sonuçları önceden tam manasıyla kestirilemeyecek felaketlere davetiye çıkaracaktır. Bin yıllık kaynaşmanın son bulması hiç kimseye bir şey kazandırmayacak, bilakis millet varlığında anlam bulan herkese çok ağır fatura yükleyecektir. Etnik uyanışın, etnik canlanmanın millet yapısına rakip çıkması kısa soluklu ve saman alevi gibi yanıp sönen günü birlik bölücü heyecanlara neden olsa da, sular durulduktan sonra çok acı sonuçlarını da gösterecektir. Bugün Kürt-Türk arasında meydana gelebilecek sosyolojik ve etnik ayrışmanın nerede duracağı, hangi yıkım ve facialara ivme vereceği az çok bellidir. Bin yılın hukuku sırf PKK istedi diye, sırf AKP-BDP ve Barzani buyurdu mazeretiyle nasıl bozulacaktır? Mesela, Kürt anadan ve Türk babadan ya da tersi olan bir durumda doğacak çocuk nereye ait olacak, kimliğini nasıl anlamlandıracaktır? Başbakan bu soruyu kendi kendisine soracak yüreğe sahip midir?"
-BAŞBAKAN'IN, ELBİSESİNDEN KONFETİLERİ TEMİZLEDİĞİ KİŞİ TÜRKMENLERİ ETNİK TEMİZLİĞE TABİ TUTUYOR-
Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin Kürdistan olarak ilan edilmesinin ve Mesut Barzani'nin Diyarbakır'da alkışlarla takdim edilmesinin musibetlere ortam açacağınısavunan Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı düşüncesizlikle suçlayarak, "Başbakan Erdoğan, düşüncesiz, milli gerçeklerden uzak, sığ ve son derece sakıncalı tavrıyla peşmergeyi vatanımızın bir bölümünde siyasi figür olarak ön plana çıkarmıştır. Geçtiğimiz Nevruz'da İmralı canisinin mesajını Diyarbakır'da okutan ve sözde liderliğini meydanlarda onaylatan bu zihniyet, şimdi de Türkmen katillerini Diyarbakır'da yere göğe sığdıramamıştır" dedi. Diyarbakır'da barış mesajları verenlerin,Kerkük'ü, Tuzhurmatu'yu, Telafer'i her gün kana bulayanlar olduğunu kaydeden Bahçeli, "Başbakan'ın, elbisesinden konfetileri temizlediği kişi Türkmenleri etnik temizliğe tabi tutmaktadır. Hiç şüphesiz bu marazi hal Türk devlet geleneğini hiçe saymaktır. Türk milletinin bekasını yok hükmünde görmektir. Başbakan bu peşmergeyi Kürt kökenli kardeşlerimin temsilcisi noktasına çıkarmış ve kurgulanan psikolojik harekâtla bunun çatısını örmüştür. Öyle ki, Kürt kökenli kardeşlerimize başka birlikte yaşama seçenekleri zımnen sunulmuş, Başbakan siyasi kaygılarla, enerji havzasından istifade etme adına ve küresel emrivakilerle resmen ihanete çanak tutmuştur" diye konuştu.
-BÖLÜNME KAÇINILMAZDIR-
Başbakan Erdoğan'ı Türkiye üzerinden hesap yapanlara hayallerinde bile göremeyecekleri fırsat ve imkânları tanımakla suçlayan Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu ziyaret, fiziki ortam yanında psikolojik ortamın da etkisiyle "Irak Kürdistan'ı liderinin Türkiye Kürdistanı'nı ziyareti' şekline dönüşmüş, yandaş medyanın etkisiyle buna bir de tarihi önem atfedilmiştir. Başbakan, Türk vatanını peşmergeye adeta ikram etmiş, siyasi ve etnik temelli iddialarına kucak açmıştır. Bilinmelidir ki, bu pervasızlığın, bu şuursuzluğun kuvvetlenmesi ve sürmesi halinde bölünme kaçınılmazdır. Başbakan, vatanımızın bir bölümüyle ilgili hedefleri olan ve PKK'yı destekleyip kışkırtan bir kabile reisine arayıp da bulamadığı ortamlar sunmuştur. Bunu izleyen günlerde, Türkiye'deki Barzani lobisi harekete geçmiş ve parti kurmak için kolları sıvamıştır. Düşmanını dost gören yönetimler, yabancılaşmayı ve yabancılara dayanmayı normal karşılayan zihniyetler bize bir imparatorluk kaybettirmişti. Önlem alınmaz ve Türk milleti gerekli demokratik müdahaleyi yapmazsa 29 Ekim 1923'de kurduğumuz devleti de, milli varlığı da yitirmenin sınır hattına gelmiş bulunuyoruz."
-ERDOĞAN, DAVİD, CON VE HANS OLMAKTAN KURTULAMAZDI-
Başbakan Erdoğan'ın 3. Sanayi Şurası'nın açılışında Türklerin 16 devlet kurduğunu ancak 15'inin yıkıldığını söylediğini anımsatan Bahçeli, Türklerin tarihte 17 devlet kurup, 16 devletin yıkılmasını yaşadıklarını Türkiye Cumhuriyeti'nin ise 17. Devlet olduğunu kaydetti. Erdoğan'an kılavuzlarını gözden geçirmesini istedi. Erdoğan'ı tarihi çarpıtmakla, istismar etmekle ve karalamakla suçlayan Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Türk milletinin en büyük talihsizliği de tarihe kör ve şaşı bakan bir iktidar tarafından yönetiliyor olmasıdır. Başbakan Erdoğan PKK'yla pazarlık masalarında akıl ve mantığını da bırakmış, Barzani'nin etkisinde kalarak uyuşmuş ve cahilliğini yeniden gün yüzüne çıkarmıştır. Başbakan Erdoğan tarihten bölücülük için gerekçe ararken, ecdadımızın ruhunu incitmiş, muhteşem başarılarını gölgelemeye kalkışmıştır. Her şey bir yana, aziz atalarımız olmasaydı, bizlere bağımsız yaşama hazinesini bırakmasaydı Recep Tayyip Erdoğan tıpkı hizmetinde bulundukları gibi ya David ya Conya da Hans olmaktan ve anılmaktan kurtulamazdı."
-MİLLİ VİCDANLAR ÇÖKERTİLECEK-
Üniter yapı ile uğraşılmasının ana nedeninin Türkiye'nin kuşatılması olduğunu savunan Bahçeli, "Demokratik açılım, sözde çözüm ve barış süreci, yeni Türkiye ezberleri, ihanetin kutsanması, milli değerlere saldırı aşina olduğumuz bir gayeye yöneliktir. O da devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yıkmak ve yok etmektir. Türklüğü etnik alt kümeye indirmeye çırpınan, milli ilke, kurum ve kurallarla çarpışan ve mücadele eden Başbakan Erdoğan Türkiye'yi çözmek ve bölmek için olan biten gücüyle faaliyet halindedir" ifadelerini kullandı. Yeni gerilim ve tahrik kanallarının açılacağını ve Türkiye bu badireden bu hali ile sağ salim çıkamayacağını öne süren Bahçeli, geçmişte suç olanların şimdi masum görülerek alkışlanmasının milli vicdanları çökerteceğini söyledi.