ANKARA (ANKA) - Yargıtay Ceza Genel Kurulu, "Ben böyle adaletin, emniyetin, devletin a… koyarım" sözlerinin suç teşkil edip etmediğine karar verecek. Yerel Mahkeme, bu sözü söyleyen sanığın beraatine karar verdi. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, sözlerin suç unsuru taşıdığını belirterek beraat kararını bozdu.
Yozgat'ın Yerköy ilçesinde meydana gelen olayda, D.A. düğünlerinin saat 23.00 de sonlandırılmasını isteyen polis memurlarına karşı çıkarak, "Ben böyle adaletin, emniyetin, devletin a… koyarım" dedi. Polis memurları da, D.A. hakkında suç duyurusunda bulunarak "görevliye sövme" suçunun işlendiğini iddia etti.
"VATANDAŞLARA TANINAN ELEŞTİRİ HAKKIDIR"
Yerköy Asliye Ceza Mahkemesi, D.A. hakkında beraat kararı verdi. Mahkeme, gerekçeli kararında şu görüşleri dile getirdi:
"Bu ifadenin, basit bir kızgınlık veya kişisel bağlamda değil idari faaliyetlerin dağıtılması ve icrası üzerine kurulu genel ve politik bir bağlamın içerisinde söylendiğinin kabulü gerekir. İdari faaliyetlerin uyumsuzluğu ve dengeli icra edilmesi hususundaki açık ve net gözlemleri karşısında, kişilerin eleştirel bir konum alması ve giderek yeise, derin bir umutsuzluğa ve sert, yakışıksız biçimlerde dahi olsa kınama eylemine yönelmesi anlaşılabilir bir durumdur ve mutlaka adalet hissiyatından neşet eden bir tepki olarak görmek gerekir. Bu konudaki hassas sınırın somut olayın gelişim öyküsünden olduğu kadar vatandaşlara tanınması gereken eleştiri ve muhalefet hakkının meşru zemini üzerinden de belirlemek gerekir. Bunu, meşru muhalefet biçiminde adalet ve emniyet teşkilatının üretilmesi ve faaliyetlerin içeriğine eleştirel bir malzeme olarak da katmak zorunluluktur."
YARGITAY BERAAT KARARINI BOZDU
Beraat kararına yapılan itiraz sonrası dosya, Yargıtay 4. Ceza Dairesi'ne geldi. Daire, sövme eyleminin "görevliye sövme" olarak değerlendirilmesi ve beraat hükmünün bozulması gerektiğine karar verdi.
"SANIK DA POLİS DE REFLEKSİF DAVRANDI"
Yargıtay'ın bozma kararına yerel mahkeme direndi. Direnme kararında şu görüşler dile getirildi:
"Sanığın eylemi, refleksif bir eylemdir. Bu nedenle de eylemin suçun husule gelmesini sağlayabilecek bir genel ve özel kast unsuru söz konusu değildir. Sanık ve müştekiler arasında, idari bir eylemin sorun edilmesi, tartışılması, sorgulanması sırasında ani ve bilinçsizce çıkan bir sözün sırf uygunsuz ve yakışıksız olduğuna dayanılarak o anda kendi görevlerini icra etmeye çalışan görevlileri muhatap aldığını iddia ederek hızla bir soruşturma yürütmek ve sanığın cezalandırılmasını beklemek ise tıpkı sanığın eylemi gibi refleksif bir tarzda gerçekleşmiş, yeterince anlamadan, sorgulamadan ve bilinçsizce söylenmiş bir söz kişiselleştirilmek suretiyle bu noktalara kadar taşınmıştır. Sanığın içinde bulunduğu düğün mekanının kapatılması karşısında hemen yanında bulunan komşu ilçedeki düğünün neden sona ermediği ve halen düğüne devam edilerek birbirinden farklı idari pratikler yaratılması karşısında içgüdüsel olarak sorduğu soru neticesinde sövmeye başladığı açıktır."
SANIĞIN SÖZLERİ "İSYAN"DIR
Yerel mahkeme, direnme gerekçesinde, sırf yakışıksız sözler sarf edenleri 'terbiye etmek' ve devlet kutsiyetinin ve gücünün sınırlarını ve sonuçlarını hatırlatmak için pek de mantıklı ve tutarlı olmayan bir yol izlendiğini vurgulayarak, şu görüşler dile getirildi:
"İdarenin, ama asıl olarak da yargının, dehşetli de olsa, irkiltici de olsa kendisine ve başkalarına karşı söylenmiş sözlerin temellerine inebilme cesaretini taşıması bir zarurettir. Sürecin gelişimi göz önüne alındığında yalnızca sanığın sarf ettiği sözlerde duraklamak bizi toplumsal yaşam ortamlarına aşırı müdahaleye yönelten bir indirgemecilik sonucuyla karşı karşıya bırakabilir. Sanık bu sözlerinde ‘isyan' belirtmiştir. Sözün ağırlığı, isyanı ortadan kaldırmaz."
Yerel mahkemenin direnme kararının ardından dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulu gündemine geldi. Davada son sözü Yargıtay Ceza Genel Kurulu söyleyecek.