Atasözleri ve deyimler Türk toplumun kültürel anlamda zenginliklerinden biridir. Binlerce atasözü ve deyimin hepsinin anlamını elbette bilme konusunda zorluk yaşayabilirsiniz. Ancak popüler olarak kullanılanlara hakimsinizdir. Mesela karmaşık ve içinden çıkılması zor bir durumla karşılaştığınızda mutlaka ‘Ayıkla pirincin taşını’ deyimi geçer. Ayıkla pirincin taşı deyiminin anlamı kısaca bir zorluğu çözümlerken, bir engeli ortadan kaldırmaya çalışırken bazen hiç beklenmedik sürprizler olaylar çıkar ve daha büyük engellerle karşılaşılır. Söz konusu durumda bu deyim kullanılır. Peki ayıkla pirincin taşını deyiminin hikayesi nedir? Merak edenler için bunu araştırdık.
Ayıkla pirincin taşını deyiminin ortaya çıkış hikayesi Osmanlı tarihine dayanır. Yavuz Sultan Selim’in Yemen’i Osmanlı topraklarına katmasından bir süre sonra Yemen’de isyan çıkmış, uzun süren uğraşmalar sonunda Yemen Fatihi Sinan Paşa duruma hakim olabilmiştir. Yemen bu isyanın bastırılmasından sonra 400 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Rivayate göre, bu isyan sırasında Sinan Paşa’nın askerleri bir gün çölde konaklamıştır. Yemek pişirmek için hazırlıkların başladığı anda hasır torbalar içindeki mısır pirinçleri yere serilir. Büyük bir çadırın üzerine serilen pirinç tanelerinin içinden yerdeki taşlar çıkar ve bütün yemek ekibi bunları ayıklamak için uğraşır. Bu anda bir fırtına çıkar ve rüzgarın savurduğu bir kum bulutu pirinçlerin üstüne inerek küçük bir tümsek haline gelir. Kumların altında kalan pirinçlere bakan yeniçeriler arasından şakacı bir asker arkadaşlarına, “Biz Allah’ın nimetini taşlı diye beğenmiyorduk, bizim gibi günahkar kullara üç beş taş az bile gelir. Asıl şimdi ayıklayın bakalım pirincin taşını. Kabe’ye hücum eden fil sahiplerinin başına ebabil kuşlarından taş yağmıştı. Bizim başımıza da daha büyük taş yağdırmadan tövbe edelim” demiş.