ANKARA (İHA) - Avrupa Birliği'ne uyum yasaları çerçevesinde gerçekleştirilmekte olan Anayasa değeşikliği ile bir devir daha kapanıyor.
12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra kurulan Devlet Güvenlik Mahkemeleri artık misyonunu tamamlıyor. Siyasetçiden, sanatçısına, işadamından mafya babasına kadar birçok ünlüyü ağırlayan DGM'ler, ardında birçok tartışmayı da geride bırakarak tarihin tozlu sayfalarında yerini almaya hazırlanıyor. Tarihe karışmak üzere olan DGM'ler verdiği kararlarla her zaman Türkiye'nin ve Avrupa'nın gündeminde oldu. Tüm hükümetler, DGM'lerden çıkan karar nedeniyle Avrupa kapısında zor anlar yaşadı. Birçok kişi, DGM'lerin kararları karşısında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kapısını çaldı. AİHM'in verdiği tazminat cezaları karşısında yüklü miktarda para ödemeye mahkum olan Türk hükümetleri bütçeyi zorlayan bu külfetten de kurtulmuş olacaklar. Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM), 12 Eylül 1980 ihtillalinin ardından Anayasa ile devletin güvenliğine yönelik suçlarla mücadele ihtiyacından doğdu. DGM'ler 1984 yılında göreve başladı ve başta dört büyükşehir olmak üzere sekiz ilde kuruldu. DGM'ler görev alanlarına giren 'terör suçları' başta olmak üzere 'teşekkül halinde uyuşturucu kaçakçılığı' ve 'çete' suçlarına baktı. Ancak son yıllarda TCK'nın 313'üncü maddesinde yer alan 'çete' suçları DGM kapsamından çıkarıldı.
AB'ye uyum yasaları çerçevesinde özellikle İmralı'daki Öcalan davası ile birlikte mahkemelerde yer alan askeri hakimler ve savcıların DGM'deki görevlerine son verildi. Yine AB'ye uyum çerçevesinde ve son 5 yılda artan batık bankalar ve ekonomik suçlar nedeniyle hükümetler 4422 sayılı 'çıkar amaçlı suç örgütünü' DGM'lerin görev alanına soktular. Şimdiye kadar birçok siyasi davaların görüldüğü DGM'ler, özellikle Ankara, bu önemli davaların merkezi oldu.
Ankara DGM'den şimdiye kadar sanatçısından siyasetçisine yeraltı dünyasından terör örgütlerine kadar geçmeyen kalmadı. Ankara DGM'de kamuoyunda büyük yankılar uyandıran şu davalar görüldü:
"Bölücü ve yasadışı PKK terör örgütü ile bağlantılı olduğu ve destek sağladığı gerekçesiyle DEP davası, ünlü gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun aralarında bulunduğu gazetecilerin öldürülmesine ilişkin Umut Davası, 1993 yılında Sivas Madımak Oteli'nde 37 kişinin yakılarak öldürülmesiyle ilgili olarak görülen Sivas Davası, başta dönemin Refah Partisi (RP) Genel Başkanı Necmettin Erbakan olmak üzere üst düzey parti yöneticileri ve birçok siyasetçinin yer aldığı Milli Görüş davası. Yine kapatılan DEP'in yerine kurulan HADEP'in ilk genel kongresinde Atatürk Spor Salonu'nda bölücü ve terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ın posterlerini açarak salondaki Türk bayrağının aşağıya atılmasının ardından parti yöneticilerinin yargılanması, 28 Şubat'ın nedenleri arasında yer alan, Sincan'da tankların geçme nedeni olan ve dönemin RP'li Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın yargılanıp ceza aldığı 'Kudüs Gecesi' Davası, Türkiye'de önemli bir yer tutan Aczimendilerin gözaltına alınması ve yargılanması, FP İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı'nın TBMM'ye türbanla girmesinden sonra Kavakçı hakkında soruşturma yapılması ve o dönemde soruşturmayı yürüten DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından Kavakçı'nın evine baskın yapılması, Türkiye'nin en büyük yasa dışı terör örgütleri olan DHKP-C, Dev Sol ve PKK militanlarının yargılanması. Fethullah Gülen'in yargılanması, Ankara 2 Nolu DGM'de başlayan ve daha sonra İmralı'da devam eden teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın yargılanması, Saadetin Tantan'ın İçişleri Bakanı olması ile birlikte çeşitli operasyon isimleriyle üst düzey siyasiler ve bürokratlar ve birçok kamu görevlisine yönelik ünlü Beyaz Enerji, Mavi Akım, Vurgun, Örümcek, Bufalo, Kasırga, Neşter davaları".
DGM koridorlarından bugün Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan da geçti. Siirt'te okuduğu şiirden dolayı Diyarbakır DGM'de yargılanan Erdoğan, 4 ay 26 gün hapis cezasına çarptırılmıştı. Bunların dışında işadamlarına yönelik yapılan banka davaları da çok ses getirdi. Bu kapsamda gazete sahiplerinden işadamlarına kadar çok sayıda kişi de İstanbul DGM'de yargılandı ve bunlardan bir kısmı ceza aldı.
DGM'lerde görev yapan hakim ve savcılar DGM'lerin kapatılmasından dolayı endişe yaşıyor. Görüşünü aldığımız çok sayıda hakim ve savcı DGM'lerin kapatılması ile birlikte örgütlü suçlarla mücadelenin zaafiyet geçireceği görüşünde birleşiyor. DGM'de soruşturmaların gizlilik ilkesi doğrultusunda yapıldığını kaydeden hakim ve savcılar, hassas suçlarda adliyede gizlilik ilkesinin sağlanmasının son derece güç olduğuna dikkat çekiyor.