HABER

DHA İSTANBU BÜLTENİ - 2

1- İSTANBUL VALİLİĞİ 1 MAYIS ÖNLEMLERİNİ AÇIKLADI İstanbul DHA -  İSTANBUL Valiliği'nden 1 Mayıs önlemleriyle ilgili açıklama yapıldı.

1- İSTANBUL VALİLİĞİ 1 MAYIS ÖNLEMLERİNİ AÇIKLADI

İstanbul DHA - İSTANBUL Valiliği'nden 1 Mayıs önlemleriyle ilgili açıklama yapıldı.
Açıklamada, "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, ülkemiz genelinde olduğu gibi ilimizde de çeşitli etkinliklerle kutlanacaktır.
İşçi ve emekçi kardeşlerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutluyor; ilimizde düzenlenecek etkinliklerin bayram sevinç ve coşkusuyla gerçekleştirilmesini diliyoruz" denildi.
Alınan önlemler ise şöyle sıralandı;
"1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü" açık hava toplantısı Düzenleme Komitesi organizasyonunda Bakırköy İlçemizdeki Bakırköy Cumartesi Halk Pazarı Alanı'nda gerçekleştirilecek. Etkinlikler nedeniyle 01 Mayıs 2019 Çarşamba günü Saat 06.00'dan etkinlik sona erinceye kadar trafiğe kapatılacak yollar ve alternatif güzergâhlar şöyle;

BAKIRKÖY BÖLGESİNDE TRAFİĞE KAPATILACAK YOLLAR;
- İsmail Erez Bulvarı ile bu yollara çıkan tüm cadde ve sokaklar
- Olgunlar sokak ile bu yollara çıkan tüm cadde ve sokaklar
- İncirli Caddesi Tunaboylu Sokak ile E5 arası ve bu yollara çıkan tüm cadde ve sokaklar
- Ekrem Kurt Bulvarı E5'e katılım ile Veliefendi Hipodrom Ana Giriş Kapısı arası kapalı ve bağlı tüm cadde ve sokaklar
- D100 Güney Yanyol Bakırköy Cezaevi katılım ile Otomol katılım arası
- Bahçesaray Sokak ve bu sokağa çıkan tüm cadde ve sokaklar

ALTERNATİF GÜZERGÂHLAR ;
- Yüce Tarla Caddesi
- İstanbul Caddesi
- Rauf Orbay Caddesi

BEYOĞLU-BEŞİKTAŞ-ŞİŞLİ BÖLGESİNDE TRAFİĞE KAPATILACAK YOLLAR;
- Beyoğlu-Tarlabaşı Bulvarı
- Beyoğlu-Mete Caddesi
- Beyoğlu-Gümüşsuyu Caddesi
- Beyoğlu-Sıraselviler Caddesi
- Şişli-Halaskargazi Caddesi
- Şişli-Cumhuriyet Caddesi
- Şişli -Ortaklar Caddesi
- Şişli- Aytekin Kotil Caddesi

ALTERNATİF GÜZERGÂHLAR
- Unkapanı Köprüsü ve Perşembe Pazarı'ndan gelen akım Kasımpaşa ve Karaköy istikametine yönlendirilecek
- Kasımpaşa'dan gelen akım Tuz Ambarı Işıklardan Hasköy ve Karaköy istikametine yönlendirilecek
- Dolmabahçe Gazhane Caddesinden gelen akım Gümüşsuyu'na verilmeden Beşiktaş ya da Karaköy istikametine yönlendirilecek.
- Şişhane'den gelen akım Kasımpaşa ve Unkapanı Köprü istikametine yönlendirilecek.
- Defterdar Yokuşu'ndan Taksime Çıkan Yol Kapanacak (Firuzağa Meydan) Akım Akarsu Yokuşu ve Taktaki Yokuşu istikametine yönlendirilecek.
- Mebusan Yokuşu Caddesi çıkış istikameti Meclis-İ Mebusan Caddesiyle kesişim noktasından kapatılarak, akım Karaköy istikametine yönlendirilecek.
- Halaskargazi Caddesi kapatılacak, alternatif olarak Abide-İ Hürriyet Caddesine yönlendirilecek.
- Ergenekon Caddesinden gelen akım Dolapdere Caddesine yönlendirilecek. Halaskargazi Caddesine yönlendirilmeyecek.
- Dolapdere Caddesinden gelen akım Irmak Caddesinden Kasımpaşa istikametine geri çevrilecek. Yedi Kuyular istikametine yönlendirilemeyecek.
- Beytaman ışıklardan kapama yapılacak ve Şişli istikametine yönlendirilmeyecek.
- Aytekin Kotil Caddesinde kapama yapılacak, akım Şişli istikametine yönlendirilmeyip Mecidiyeköy istikametine yönlendirilecek.
- Rumeli Caddesinden gelen akım Abide-İ Hürriyet Caddesine yönlendirilecek.
- Riz Cartron Otel Önünden kapama yapılacak, akım Mete Caddesine gönderilmeyecek.

-Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş, Fatih ve Kadıköy'de başta olmak üzere il genelinde Saat 06.00'dan itibaren emniyet tedbirleri uygulanacak.
-Ayrıca; Osmanbey Metro İstasyonu-Taksim Metro İstasyonu-Şişhane Metro İstasyonu-Kabataş-Taksim Finüküler Hattı-Karaköy-Tünel Finüküler Hattı yolu trafiğe kapatılacak.

Görüntü Dökümü:
-------
-Arşiv

=====================

2 - AVCILAR'DA ÇÖKME RİSKİ NEDENİYLE BOŞALTILAN 5 KATLI BİNANIN HAVADAN GÖRÜNTÜLERİ

Haber-Kamera: Ersan SAN - Cemil ÖZDEMİR - İstanbul DHA
Avcılar Ambarlı Mahallesi'nde çökme riski nedeniyle boşaltılan 5 katlı bina havadan görüntülendi.
Erencan Sokak'taki 5 katlı Çiğdem Apartmanı'nın bodrum katındaki dairenin kolon ve kirişlerinde dün akşam saatlerinde çatlaklar oluştu, duvarda çökme meydana geldi. Bina sakinleri durumu polise bildirdi. Olay yerine polis ve belediye ekibi gönderildi. Belediye ekipleri Suriyeli ailenin oturduğu dairede inceleme yaptı. İncelemenin ardından bina çökme riski nedeniyle boşaltıldı. Polis çevrede önlem alırken belediye ekipleri de binayı mühürledi. Önlemlerin devam ettiği bina bu sabah havadan görüntülendi

Görüntü Dökümü:
----------
-Binanın havadan görüntüleri
-Binanın bodrum katında bulunan dairedeki hasar
-Bina sakini ile röp.

===================

3 - FETÖ'NÜN TSK YAPILANMASI SORUŞTURMASI:137 ŞÜPHELİ TUTUKLANDI

Haber: Özden ATİK / İstanbul, DHA
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), "TSK yapılanmasına" yönelik soruşturma kapsamında, tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilen 153 şüpheliden 137'si tutuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında, TSK içine sızdığı belirlenen 210 muvazzaf asker hakkında 26 Nisan'da eş zamanlı operasyon düzenlenmişti. Operasyon sonrasında gözaltına alınan 184 şüpheli, emniyette işlemleri tamamlanarak dün Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edilmişti. Savcılık, 28 şüphelinin etkin pişmanlıktan faydalanması, 2'sinin değişen delil durumuna göre, bir kadın şüphelinin ise küçük çocuğu olması nedeniyle adli kontrolle serbest bırakılmasına karar vermişti. Şüphelilerden 153'ü ise "örgüt üyeliği" suçundan tutuklanması talebiyle nöbetçi mahkemeye gönderilmişti. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan şüphelilerden 137'si tutuklandı. 16 şüpheli ise delil durumu, sağlık mazeretleri nedeniyle adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. Öte yandan şüphelilerden 26'sının aranmasına devam ediyor.

===============================

4- PROF. DR. OKUR: S-400 VE F-35'LER SATIN ALANLARI KORUDUĞU KADAR ONLARI DENETLEYEN SİSTEMLER

Gökhan ÇELİK- Onur MERİÇ, İSTANBUL(DHA)
YILDIZ Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 alması konusunda ABD ile sıkıntılı bir sürece girebileceğini belirterek, "Türkiye belli baskı ile yüzleşecektir. Ama stratejik mantık bunların belli bir zaman içinde çözülemeyecek boyutlarda bir yumağa dönüşemeyeceğini bize anlatıyor.ödedi. Prof. Dr. Okur, "Bu işten kalıcı çıkış yolu, bu teknolojilerin yerli ve milli imkanlarla üretilmesidir." şeklinde konuştu.

S-400 ve F-35'lerin dijitalleşen savunma sanayinin silahları olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Okur, "Bunlar satın alanları koruduğu kadar onları denetleyen sistemlerdir. S-400 -F35 tartışması geleceğin dünya düzeniyle ilgili boyutlar içeriyor. 5'inci nesil savaş uçakları, yeni nesil ileri teknoloji hava sistemleri, bunların hepsi dijitalleşme sonrası dönemin önemli savaş araç gereçleri. Bu araç gereçlerin, geçmişteki dönemden daha farklı bir yönü var. Her dönemde silah üretici ülkeler ile bu silahı satın alanlar arasında bir bağımlılık, ilişki vardı. Bu ilişkiler yedek parçalar üzerinden yürüyordu ama özellikle dijitalleşme sonrası dönemin, bu yeni nesil savaş aletleri, bir anlamda savaşan bilgisayarlar söz konusu olduğunda bağımlılık ilişkisi daha da ileri boyutlara ulaşıyor." İfadelerini kullandı.

"KALICI ÇIKIŞ YOLU, BU TEKNOLOJİLRTİN YERLİ VE MİLLİ İMKANLARLA ÜRETİLMESİDİR"
Gelişmiş silahların sürekli yazılım güncellemesine ihtiyaç duyduğunu kaydeden Prof. Dr. Okur, "Bunun anlamı, silah satın aldığınız ülkeyle ilişkileriniz farklı nedenlerle gerilim yaşarsa, o zaman o ileri teknoloji ürünü silahı uçurmakta zorlanacaksınız ve anlık olarak bu kriz ileri boyuta ulaşır ise satıcının size müdahale imkanı olup olmadığı konusunda da düşünmeniz lazım. Mesela somut senaryoları konuşalım. Türkiye PYD/YPG'yi, Suriye PKK'sını bir terör örgütü olarak görüyor. Bu terör örgütünün bulunduğu bir coğrafya var. ABD'de de diyor ki 'Bu bir terör örgütü değil, bu benim ortağımdır'. Şimdi Türkiye bu örgüt üzerine operasyon yapmaya başladı. Teorik olarak sizin aldığınız silah sistemleri o bölgeyi bir düşman bölgesi olarak tanıyacak mı, tanımayacak mı? Sistemler yazılımsal olarak işleyecek mi işlemeyecek mi? Bunlarla ilgili yüzde yüz emniyetiniz var mı? Yani sistem dijitalleştikçe bunlarla ilgili soru işaretleri büyüyor. Aynı mesele S-400 için geçerli. S-400'ler Rusya'nın stratejik olarak gördüğü unsurlara karşı işleyeceğini düşünebilirsiniz. Ama tam tersi konusunda Rusya'nın müttefik saydığı aktörlere karşı işleyip işlemeyeceğini fiilen sınayarak görebilirsiniz. O yüzden bu işten kalıcı çıkış yolu, bu teknolojilerin yerli ve milli imkanlarla üretilmesidir." şeklinde konuştu.

"BU SİSTEMLERİ SATILDIĞI ÜLKELERİ DE DENETLEYEN SİSTEMLERDİR"
"Bu sistemler satıldığı ülkeleri de denetleyen sistemlerdir. Yani nasıl, F-35'e sahipseniz bunu çalışır durumda tutmak için satıcı ile sürekli ilişkilerinizi iyi tutmanız gerekiyor" diyen Prof. Dr. Okur, "Çünkü yazılımlara ihtiyacınız var ve bu silahların çalışması için bu yazılımlara ihtiyacınız olacak. Bu tabii pahalı bir sistem, ülke olarak hava gücünüz ile ilgili ayırdığınız bütçeyi buraya bağladığınızda önümüzdeki 30 sene belki en vurucu gücünüz konusunda ABD ile stratejik ittifakınızı teyit etmiş oluyorsunuz. Tüm bunları yan yana koyduğunuzda Türkiye'nin F-35 isteği, aslında ABD ile ilişkileri sürdürme arzusunu anlatıyor. S-400 meselesini bir taktik, belki taktiğin bir tık ötesinde Türkiye'nin stratejik eksenini değiştirecek bir kurgu olarak görmediğini ifade ediyor." dedi.

"BÖLGE ÇOK DİNAMİK. CİDDİ BİR GERİLİM VE ÇATIŞMA SENARYOSU KARŞIMIZA ÇIKABİLİR"
Prof. Dr. Okur, "Türkiye, S-400 aldığı için ABD tarafından eleştiriliyor. NATO'nun kuruluş yıldönümü ile ilgili yapılan toplantıda konuşan ABD Başkan Yardımcısı Pence, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 değil, gaz almasını bile eleştirdi. Dolayısı ile NATO'nun içinde yeniden bir saflaşmanın oluşmasını istiyorlar. F-35 tipi silah sistemlerinin alınması ve satılması veya S-400 gibi silahların alınmaması tartışmalarında bu genel bir stratejik bakışın bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor. Bölge çok dinamik. Ciddi gerilim ve çatışma senaryosu karşımıza çıkarabilir." diye konuştu.

Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, konuşmasını şöyle sürdürdü; "Türkiye tarafından yetkililerin yaptığı açıklamaya baktığımızda şunu görüyoruz. Türkiye, NATO'dan kopmak istemediğini söylüyor. Yani dünya sistemi içindeki stratejik konumlanışını değiştirmeye niyetinin olmadığını vurguluyor. Bir başka şeyi daha söylüyor. Bu ittifakın anlamlı olması için, ittifak üyelerinin güvenlik üretmesi lazım. Şimdi beni tehdit eden var. 'Oluşsal beka tehdidi algıladığım sorunları topladığımda bunlarla ilgili batılı müttefiklerden destek almayı bırakın, bana beka tehdidi oluşturanların arkasında batılı müttefikleri görüyorum' diyor. O zaman Türkiye bu güvenlik kaygılarını gidermek için birtakım arayışlara girmek zorunda. Bunun bir bölümü hava savunma sistemleri ise bir diğeri de Türkiye'nin çok odaklı diplomasi arayışı ve güvenlik alanında değişik taktik düzeylerde işbirliği arayışları. Şimdi S-400 bunun bir aynı zamanda bir parçası olarak bir anlam ifade ediyor. Ne yapıyor, bildiğiniz gibi Türkiye, Suriye iç savaşında aslında Rusya'nın desteklediği tarafın tam karşısında yer alıyordu. Ancak ittifak halinde bulunduğu tarafta ABD, Suriye alanını Rusya'ya geniş ölçüde bıraktı. Rusya'nın burada Esed rejimi ve İran ile birlikte mesafe alışını izlediler. Bunun sonucu olarak da tabii Türkiye ciddi maddi ve manevi kayıplara uğradı. Bu kayıpları azaltmak için bir yeni sürece gelindi. Burada Türkiye, Suriye iç savaşındaki insanı kaybı hafifletmek ve kendisini doğrudan ilgilendiren güvenlik tehditlere karşı bir savunma hattı kurmaya çalışıyor. Dolayısı ile müttefiklerinin kendisine çok destek vermesi beklenir ama Türkiye, Suriye'den bir füze tehdidi algıladığı dönemde NATO'nun müttefiklerinin Patriot bataryalarını söktüğünü gördü. ABD'nin güney sınırları boyunca PKK'nın Suriye kolunu, Türkiye'nin tüm itirazlarına rağmen askeri malzeme desteği verme sürdürüşünü gördü. Kendisine yönelik tehdidi kırma girimlerinde bulunduğunda da bununla ilgili askeri yığınağı yaptığında bu destek durduruldu ve krizin bir Türk - Amerikan krizi haline dönüşeceği ikazıyla yüz yüze gelindi"

"PEK ÇOK MESELEDE TÜRKİYE VE ABD ARASINDA CİDDİ BİR VİZYON FARKLILAŞMASI OLDUĞUNU GÖRÜRÜYORUZ"
Prof. Dr. Okur, Türkiye'ye S-400'lerin gelmesi durumunda "Burada ABD'nin önünde şöyle bir tablo var. Bir kısım yaptırımlar konuşuluyor. Bunların bir kısmı F-35'lerin Türkiye proje ortağı olmasına rağmen teslim edilmemesine ilişkin kaygılar var. Diğer bir kısım konular da gündeme gelebilir. Çünkü pek çok meselede, Türkiye ve ABD arasında ciddi bir vizyon farklılaşması olduğunu görüyoruz. Bunlarla ilgili Türkiye belli baskı ile yüzleşecektir. Ama stratejik mantık bunların belli bir zaman içinde çözülemeyecek boyutlarda bir yumağa dönüşemeyeceğini de bize anlatıyor. Ama bir sıkıntılı dönemin bizi beklediğini bilmemiz, bununla ilgili bazı temel tedbirleri almamız lazımödedi.

Görüntü dökümü
---------------------------------
-Prof. Dr. Mehmet Akif Okur ile röportaj
-Okur'dan ayrıntılar

=========================

5- TUZLA'DA 11 YAŞINDAKİ ÇOCUĞA "ERİK ÇEKİRDEĞİ" DAYAĞI KAMERADA

Emin YEŞİL - İstanbul DHA - Tuzla'da bir kişinin, 11 yaşındaki M.Y.'yi yere yatırarak dayak atması kameralara yansıdı. Sosyal medyada paylaşılmasının ardından çok sayıda tepki mesajı alan görüntülerde sürücünün, çocuğu feci şekilde dövdüğü görülüyor.

Olay, önceki gün Tuzla Aydınlı Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, arkadaşlarıyla oyun oynayan M.Y.'nin attığı erik çekirdekleri sokaktaki otomobilin üzerine geldi. Otomobilinden inen kimliği belirsiz kişi, 11 yaşındaki çocuğa önce sözlü bir şeyler söyledi ardından yanına gelip onu yere yatırdıktan sonra dövdü. Ardından çocuğu ayağa kaldırıp elinden çekerek yolda bir süre yürüttü. O anlar çevredeki güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.
Görüntünün sosyal medyadan paylaşılması üzerine çok sayıda kişi olaya tepki mesajları yazdı.

Görüntü Dökümü:
----------------
-Güvenlik kamera görüntüler
-Şüphelinin çocuğa yönelerek bir şeyler söylemesi
-Çocuğun yanına giderek yere yatırması
-Çocuğu dövmesi
-Kolundan tutup sokakta yürütmesi

===========================

6- İLK SEFERDE ÇİNLİ HOSTESLER ŞOV YAPTI, 10 BİN METREDE TÜRK DANSI

Haber-Kamera: Gökhan ARTAN-İdris TİFTİKÇİ/İSTANBUL,(DHA)
Çin'in önemli havayolu şirketlerinden biri olan Sichuan Havayolları'nın pandaların ana vatanı Çengdu kentinden İstanbul'a başlattığı ilk uçunda Çinli turist akını dışında eğlenceli saatler de yaşandı. Uçağın Türk hava sahasına girişinde 10 bin metrede Türk ezgileri eşliğinde Çinli hostesler peçe takarak Türk dansından örnekler sergilemeleri yolcular tarafından bol bol alkışlandı.

China Southern Havayolları'nın Pekin'den İstanbul'a uçması sonrası Çin'in pandaları ile ünlü kenti Çengdu'dan Sichuan Havayolları, İstanbul'a tarifeli seferlere bugünden itibaren başladı.Çin şirketinin İstanbul'a Airbus 330 tipi uçakla yaptığı ilk uçuşa yolcular da yoğun ilgi gösterdi.254 yolcu ilk uçuşta yer aldı. İlk uçuşa Çin şirketinin yöneticileri de katıldı.
Boş koltuk kalmazken özellikle uçakta havayolu şirketinin dergisinde Kapadokya'da dahil Türkiye tanıtımı geniş yer aldı.Taksim, İstanbul,Safranbolu, Konya'nın tanıtıldığı dergide Türkiye hakkında övgü dolu sözler kullanıldı.

"KAPADOKYA'YI GÖRMEYE GELİYORUZ"
Yolcuların büyük bir bölümü özellikle Kapadokya'yı görmek için Türkiye'ye geldiklerini söylediler.Şirketin bundan sonraki uçuşlarına da Çinli yolcuların yoğun talep gösterdiği de belirtildi.

10 BİN METREDE TÜRK EZGİLERİ EŞLİĞİNDE DANS ETTİLER
Sichuan Havayolları'nın geniş gövdeli Airbus 330 tipi uçağı, Türk hava sahasına girişinde Çinli hostesler yolcular için bir sürprize imza attı.10 bin metrede önce kabin ışıkları kapatılırken fener eşliğinde Türk müzikleri kabinde duyulmaya başladı.Peçe takan hostesler dans ederek yolcuların eğlenceli vakit geçirmesine neden oldu.Yolcular hosteslerin Türk danslarından örnekler sergilemelerini cep telefonları ile çekmeyi de ihmal etmedi.Peçe takarak dans eden hostesler ile yolcular da bol bol hatıra fotoğrafı da çektirdi. Uçağın İstanbul Havalimanı'na sabah saatlerinde inişi sonrası da bir tören düzenlendi.Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei de uçağı karşılayanlar arasında yer aldı.Uçak su takı ile karşılandı.Sichuan Havayolları sonrası, China Southern Havayoları Wuhan ve Lucky Air de Kunming kentinden İstanbul'a uçuşlar yapacak.

Görüntü dökümü:
-----------------------
-Çengdu havaalanından detay
-Uçak içinden detay
-Yolculardan detay
-Peçe takarak dans etmeleri
-Genel ve Detaylar

======================

7- SICHUAN HAVAYOLLARI CEO'SU HAIYINA LI: CHENGDU İLE İSTANBUL'U BİRBİRİNE BAĞLADIK

Haber-Kamera: Enver ALAS - İSTANBUL / DHA
Çin havayolu şirketlerinden Sichuan Havayolları, pandaların ana vatanı olan Çengdu şehrinden İstanbul'a tarifeli uçuşlarını başlattı. Haftada 3 gün olarak başlayan seferler için Sichuan Havayolları'nın CEO'su Haiyina Li, "Chengdu ile İstanbul'u birbirine bağladık. Gelecekte sefer sayılarını artırmak istiyoruz" dedi.
Sichuan Havayolları'nın sabah saatlerinde İstanbul'a ilk seferini yapan uçağı, havacılık geleneği olan 'su takı' ile karşılandı. İGA Havalimanı İşletmesi İcra Kurulu Başkanı Kadri Samsunlu ve Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei'nin de hazır bulunduğu karşılamada yolculara çiçek verildi.

HEDEF 1 MİLYON ÇİNLİ TURİST
İlk uçuş nedeniyle basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Kadri Samsunlu, Türkiye'ye gelen Çinli turist sayısının son 5 yılda 100 binlerden 400 binlere ulaştığını, kısa vadede hedefin bu rakamı 1 milyona taşımak olduğunu söyledi. Samsunlu, "1,5 milyar insan yaşayan, dünyanın en büyük coğrafyası ile havayolu bağlantısının daha çok kurulması lazım. Türk Hava Yolları, 3 şehre 21 sefer yapıyor . Çinli Havayolları ile birlikte daha büyük coğrafyalara ulaşma sansımız oluyor. Bugün Çin'in 4'ncü büyük şehri ile bağlantı kuruldu. Bu bağlantılar çok daha hızlı şekilde artacak. Büyük bir ilgi var" dedi.

"İPEK YOLU HAVADAN KURULDU"
Kadri Samsunlu, "Bütün hedefimiz, İstanbul'u tanıtıp daha fazla Çinli turistin Türkiye'ye taşımak. Çin, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri. Bizim de çok ciddi ilişkilerimiz var. Tarihteki 'İpek Yolu'nun havadan ve karadan kurulma planı var. Bunun bir parçası olarak bugün bu ilk seferini yaptılar. Daha da fazla havayolu getirip bu bağı güçlendireceğiz" diye konuştu.

"SEFERLERİMİZ ARTTIRMAK İSTİYORUZ"
Sichuan Havayolları Grup CEO'su Haiyina Li ise haftada 3 gün olarak başlayan seferlerin, Chengdu ile İstanbul'u birbirine bağlayacağını belirterek, "Gelecekte sefer sayılarını artırmak istiyoruz" dedi.

PANDANIN YURDU
Türkiye ve Çin arasında son yıllarda ilişkilerin gelişmesi ile birlikte turizmin artmaya başladığına dikkat çeken Li şunları söyledi:
"Türkiye güzel bir ülke. Bu nedenle çok turisti kendine çekiyor. Chengdu, pandanın yurdu. Dolayısıyla Türkiye'den daha çok turistin gelmesini, hatta yurtdışındaki turistlerin Türkiye'ye gelip Türkiye üzerinden gelmesine umuyorum. Dolayısıyla bu seferlerin geleceğine çok inanıyorum. Sadece turizm değil, kargo taşımacılığı ve diğer kültürel ilişkilerin gelişmesini umuyorum."

HAFTADA 3 SEFER
Sichuan Havayolları'nın Sichuan-İstanbul arasındaki tarifeli seferleri 'salı, perşembe ve cumartesi' olmak üzere haftada üç gün olarak gerçekleşecek.

Görüntü Dökümü
----------------------
-Sichuan Havayolları tarifeli seferi
-Uçağın su takı ile karşılanması
-Yolcuların çiçeklerle karşılanması
-Yolcuların terminale girişleri
-Mürettebatın görüntüsü
-Haiyina Li'nin konuşması
-Kadri Samsunlu'nun açıklamaları
-Genel ve detay

=============================

8- HASTANE İLE OKUL ARASINDA MEKİK DOKUYAN MERAL'İN ÖRNEK BAŞARISI

İlknur SARGUT-Özgür KUMANOVALI/İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL'DA yaşayan Meral Yılmaz'a henüz 6 aylıkken 'talasemi majör' teşhisi konuldu. 27 yıldır kan desteği ile yaşama tutunan Yılmaz, önce iyi bir dereceyle üniversiteyi bitirdi, ardından özel bir hastanede işe başladı. Kendini hiçbir zaman diğerlerinden farklı görmediğini belirten genç kız, "Toplum tarafından ötekileştirilmek istemiyorum" dedi.
Meral Yılmaz, 27 yıl önce İstanbul'da dünyaya geldi. 3 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olan Yılmaz'a 6 aylık bebekten 'talasemi majör' yani Akdeniz anemisi teşhisi konuldu. Kalıtsal bir kan hastalığı olan ve genetik olarak nesilden nesile taşınan hastalığın teşhisinin ardından Meral Yılmaz'a kan tranfüzyonu yapılmaya başlandı. Genç kız, düzenli olarak aldığı kan desteği ile hastalığına karşı hayata sımsıkı tutundu. Önce üniversiteyi kazanan Yılmaz, öğlenleri çalıştı, akşamları okuluna gitti. İyi bir dereceyle okulundan mezun olan Yılmaz, şimdilerde özel bir hastanenin Medikal Muhasebe departmanında çalışıyor. Çocukluktan bu yana zor günler geçiren genç kız, "Kendimi hiçbir zaman toplumdan soyutlamadım, hayata sımsıkı sarıldım" diye konuştu.

"HASTA OLDUĞUMU 7 YAŞINDA FARK ETTİM"
6 aylık bebekken talasemi teşhisi konulan Meral Yılmaz, diğer 2 kardeşinden birinin kendisi gibi talasemi hastası, diğerinin ise taşıyıcı olduğunu belirtti. Hasta olduğunu 7 yaşından sonra fark etmeye başladığını anlatan Meral Yılmaz, "O zaman okul dönemi başlamıştı. Okula giderken yaşıtlarımdan hep bir farklılık hissettim. Herkes koşarken ben koşamıyor yoruluyordum. Her şeyi rahatlıkla yiyemiyor, özellikle içinde demir bulunan besinleri tüketemiyordum. Üstelik sık hastalanıyordum. Hep diğerlerinden farklıydım aslında. Hastalık halsizlik, uyku, yorgunluk, bel ağrısı, vücutta eklem ağrıları yapıyor. Bu belirtiler bana kanımın düştüğünü söylüyor. Artık vücudum buna alıştı. Ne zaman kanımın düştüğünü ya da ne zaman yükseldiğini hissedebiliyorum" ifadelerini kullandı.

"KENDİMİ DİĞERLERİNDEN FARKLI GÖRMEDİM"
'Toplumdan kendimi hiçbir zaman soyutlamadım' diyen Yılmaz, "Her zaman sosyal ve aktif olmaya çalışıyorum. Hem çalıştım hem okudum, gündüz çalışıp akşamları okula gittim. Kendimi hiçbir zaman diğerlerinden farklı görmedim. Sadece toplumun bizi ötekileştirmemesini istiyorum. Talasemik bir yüz görüntümüz var. Gözlerimiz hafif sararıyor. İnsanların hasta kişilere, 'neden böylesin' diye sormamasını istiyorum. Aslında bu soru hepimizi rencide ediyor" dedi.

"MERAL YAŞAMA ÇOK BAĞLI"
Meral Yılmaz'ın 3 yıldır tedavisini takip eden Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Pediatrik Kemik İliği Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, "Meral'in bir kemik iliği donörü yok.Tedavilerini mümkün olduğunca düzenli yaptığımız, uyumlu bir hastamız. Dolayısıyla gelişimi ve yaşamı da oldukça rahat, belki ilerleyen günlerde onun için bir kök hücre ya da gen tedavisi gündeme gelebilir. Çok uyumlu bir hasta, yaşamını normal kişiler gibi sürdürebiliyor. 15-20 günde bir kan transfüzyonu yapılıyor. Kanını düzenli bir şekilde alır, yaşama çok bağlıdır, biz de ona kaliteli bir yaşam vermeye çalışıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"ÖMÜR BOYU KAN DESTEĞİ GEREKİYOR"
Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, genetik geçişli bir hastalık olan talasemi hakkında ise şu bilgileri verdi:
"Vücudumuzda oksijeni taşıyan kırmızı kürelerinin içindeki hemoglobin adı verilen yapı çok önemli. İşte talasemi, bu yapıdaki genetik bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Hastada ağır bir kansızlık gelişiyor. Hastalık genellikle doğumdan 3 ay ile 1 yaş arasında fark ediliyor. Anne babalar çocuğun solukluk ve iştahsızlık fark ediyor. Gözlerinde hafif sarılık olabiliyor, karaciğer ve dalak büyüdüğü için karında şişlik gözlenebiliyor. Bu hastalar, yaşayabilmek için ömür boyu kan almak zorundalar.ö
'Bugünkü teknolojide hastalarımıza sağlıklı ve güvenilir kan desteği verebiliyoruz' diye konuşan Prof. Dr. Del Castello, "Talasemi hastalarının yaşamlarının devamını sağlayan kan tranfüzyonları, aynı zamanda hastanın vücudunda yaşamı tehdit eden demir birikimine de neden oluyor. Bu nedenle, kalpte, karaciğerde ve diğer hayati organlarda biriken demiri, demir şelasyonu dediğimiz tedaviyle vücuttan söküyoruz. Özetle bir talasemi majör hastası ömür boyu düzenli ve güvenilir kan transfüzyonu ile birlikte uygun ve düzenli demir şelasyonu tedavisi almalıdırö ifadelerini kullandı.

AKRABA EVLİLİKLERİNE DİKKAT
Akraba evliliğine de dikkat çeken Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, "Birçok genetik hastalıkta olduğu gibi talaseminin de ortaya çıkma riski artıyor. Türkiye'de akraba evliliği çok yüksek oranda, en önemlisi de bunların yüzde 70'i birinci derece akraba. Bu konuda toplumun bilgilendirilmesi büyük önem taşıyor" dedi.

TALASEMİDE UMUT GEN TEDAVİSİ
Talasemi hastalığının kesin tedavisinin günümüzde kan yapan kök hücrelerin nakliyle mümkün olduğunu belirten, Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, kök hücre nakli ve gelecekte umut olması beklenen gen tedavisiyle ilgili olarak da şu bilgileri verdi:
"Talasemide Kök hücre nakli, 1980'lerde başladı ve bugün artık dünyanın da kabul ettiği bir tedavi yöntemi. Doku grubu uyan kardeşten erken yaşlarda yapılan kök hücre nakillerinde başarı çok yüksek. Donör sağlıklı olabileceği gibi talasemi taşıyıcısı olabilir. Bu durum nakle engel değildir. Gen tedavisinde ise, son birkaç yıldır önemli gelişmeler kaydedildi. Bu tedavide hastanın kendi kemik iliğindeki kan kök hücreleri toplanıyor ve içlerine laboratuvar ortamında normal hemoglobin yapan sağlıklı gen yerleştiriliyor. En son aşamada hastanın genetik olarak düzeltilmiş kendi kan kök hücreleri hastaya geri veriliyor. Gen tedavisi henüz rutine girmiş değil, bunun için daha beklememiz gerekiyor, henüz az sayıda Avrupa'da özellikle İtalya'da erken yaşta ve seçilmiş talasemi hastalarında uygulandı."

HER YIL 365 BİN TALASEMİ HASTASI ÇOCUK DÜNYAYA GELİYOR
Talasemi hastalığının Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerde yaygın bir hastalık olduğunu hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu hastalıkla ilgili şu rakamları paylaştı:
"Türkiye bu ülkelerin belki de başında geliyor. Bildiğimiz 4 bin 500 civarında tedavi gören talasemi hastası var ama daha önemlisi o hastaların hastalığının ortaya çıkmasına neden olan taşıyıcı aileler var. Türkiye'de yaklaşık bir milyon 300 bin talasemi taşıyıcısı var. Taşıyıcı kişilerin çocuklarının hasta olma ihtimali ise yüzde 50'dir. Her yıl dünyada yaklaşık 365 bin talasemili çocuk dünyaya geliyor. Bunlar genetik danışmalık, evlenmeden önce yapılacak testlerle taşıyıcılar ortaya çıkartılıp onlara genetik danışmanlık verilerek neleri riskli olduğu anlatılması gerekir."

Görüntü Dökümü:
-------------------

-Meral Yılmaz'ın çalıştığı hastaneden detaylar
-Doktoru ile görüşmesi
-Meral Yılmaz röportajı
- Prof. Dr. Buket Erer Del Castello röportajı
- Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu röportajı

En Çok Aranan Haberler