- MÜZEYYEN'DEN GERİYE BU GÖRÜNTÜLER KALDI
Erhan TEKTEN, İstanbul DHA
Bahçelievler'de uyuşturucu satıcılarının açtığı ateş sonucunda öldürülen Müzeyyen Telli'den Müzeyyen Telli'nin öldürüldüğü mahallede sinirler gergin. Mahalleli suç şebekelerine tepkili. Sokak sakinleri polisin uyuşturucu satıcılarını yakalamasını istedi.
AMCASI OLAYI ANLATTI
Müzeyyen Telli'nin amcası Abdullah Telli dün yaşanan olayı şöyle anlattı; "Saat 16.00 sıralarında buraya paket bırakıyorlar. Yani esrar paketini. 'Buraya bırakmayın' diyerek müdahale ediyor ablam. Ablama küfür ediyorlar. Ablam da o esnada abimi çağırıyor. Abim de geliyor. Arabayı çekiyor buraya. Bunlar 2 kişiler. Abim bunları kovaladıktan sonra bunlar aşağıdan destek alıyorlar. Aradan sokaktan gelip sıkmaya başlıyorlar. 7-8 tane mermi atıyorlar. Müzeyyen'in kalbine isabet ediyor. Kız burada hayatını kaybediyor"
Amca Telli yaşadıkları bölgede uyuşturucunun peynir-ekmek gibi satıldığını 24 saat uyuşturucu satışı yapıldığını belirtti.
Telli'nin bir komşusu da uyuşturucu satışı ile ilgili olarak "Burası şu anda İstanbu'un başı oldu. O derece çok satılıyor. Burada daha çok kan akabilir yani. Biz burada esrar satılmasına karşıyız" ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü:
----------------
-Telli'nin basketbol oynarkenki görüntüsü
-Cep Telefonu görüntüsü
-Telli'nin kucaklanarak bir otomobile bindirilmesi
-Sokaktaki kalabalık
-Aktüel görüntüler
-Sokaktaki kalabalık
-Paleti bırakmak istedikleri kömürlük
-Amca ile röp
-Mahalleli ile röpler
-Karşı binaya isabet eden kurşun deliği
-Sokaktan detaylar
-Genel ve detaylar
=============
- MÜZEYYEN TELLİ'NİN ÖLÜMÜYLE İLGİLİ BİR KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
Haber: Sinan BİLGİLİ / İstanbul DHA
Bahçelievler'de Müzeyyen Telli'nin ölümüyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında 1 kişi gözaltına alındı.
Bahçelievler'de açılan ateş sonucu öldürülen Telli'nin ölümüyle ilgili Asayiş Şube Müdürlüğü, Uyuşturucu ile Mücadele Şube Müdürlüğü ve Bahçelievler İlçe Emniyet Müdürlüğü ortak çalışma başlattı. Yapılan soruşturmada mahalleye ateş açan saldırganların 6 kişi olduğu tespit edildi. Grupta bulunan bir kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan kişinin ateş açan kişi olmadığı öğrenildi. Polis diğer 5 kişiyi arıyor.
Müzeyyen Telli'nin vücuduna isabet eden 2 kurşunla hayatını kaybettiği öğrenildi. Biri koluna biri göğsüne isabet eden kurşunlarla hayatını kaybeden Telli bugün toprağa verilecek.
=============
- HARP ARGE'NİN İLK DRONE SAVAR İHRACATI AZERBAYCAN'A
Tolga ÖZBEK / İstanbul DHA
Yerli savunma sanayi şirketlerinden Harp Arge tarafından geliştirilen drone savar silahının ilk yurtdışı müşterisi Azerbaycan oldu. Kameralı, uzaktan kumandalı hava araçlarının sinyallerini bozan ve kontrol dışına çıkartan drone savar, halen Emniyet Genel Müdürlüğü ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından aktif olarak kullanılıyor. Silah gündeme geçtiğimiz günlerde Başbakan Binali Yıldırım'ın korumalarının elinde görülmüştü.
Harp Arge'nin öz kaynakları ile geliştirdiği sistem, bir süredir Azerbaycan tarafından yakından izleniyordu. Drone savar silah, Azerbaycan ordusu tarafından zorlu testlere tabi tutuldu. Tüm testlerden başarı ile geçen Drone Savar, Azerbaycan Cumhurbaşkanlığında görev yapmaya başladı.
NASIL ÇALIŞIYOR
Son yıllarda düşük maliyetleri ve yüksek erişilebilirlik nedeniyle drone'lar yaygın olarak kullanılıyor. Yapısal özellikleri sayesinde drone'ların tabanca veya tüfek ile vurulması zor. Hava aracına müdahale, elektromanyetik saldırı ile yapılıyor. Drone'nun komuta kontrol ile bağlantısı kaybederek etkisiz hale getiriliyor. Bu operasyon çevreye zarar vermeden hızla gerçekleştiriliyor. Bu operasyon sırasında silah sistemi süper odaklanmış antenleri ile yüksek güç gerektirmeden drone'ları pasifize ediyor. Ayrıca hızlı tarama ile drone komuta frekanslarına kesintisiz karıştırma uygulanıyor.
Görüntü Dökümü:
---------------------
- Dronenun görüntüsü
==============
- KURTULMUŞ: HOLLANDA ÖZÜR DİLEME NOKTASINA GETİRİLECEKTİR (1)
Haber-Kamera: Yaşar KAÇMAZ / İstanbul DHA
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Anadolu Aslanları İşadamları Derneğinde (ASKON)'un toplantısına katıldı. Kurtulmuş burada, "Sonunda göreceksiniz, Hollanda özür dileme noktasına getirilecektir" dedi.
Görüntü Dökümü:
-------------------
- Kurtulmuş'un açıklamaları
- Detaylar
===============
- HRANT DİNK'İN ÖLDÜRÜLMESİNDE KAMU GÖREVLİLERİNİN İHMALİ DAVASI
Hayati KILIÇ, İstanbulDHA
Agos Gazetesi Genel yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerininde yargılandığı davada ifade veren Ali Fuat Yılmazer "Bu hukuktan adalet beklemek Hrant Dink'e yakışmaz" dedi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 38. duruşmaya tutuklu sanıklar dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, Dönemin İstanbul İstihbarat C şube müdürü Ali Fuat Yılmazer, tutuksuz sanıklar Trabzon Eski Emniyet Müdürü Reşat Altay ile dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler katıldı. Aralarında hükümlü Yasin Hayal'in de bulunduğu bazı tutuklu sanıkların cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantı kurularak katıldığı duruşmada, müdahil Hrant Dink ailesinin avukatları hazır bulundu. Duruşmada, bazı tanıkların talimatla alınmış ifadeleri okundu.
"BURADA CAMBAZLIKLAR VAR"
Ali Fuat Yılmazer savunmasının 9. gününde, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'in telefonlarına ait görüşme tutanaklarının imhasına dikkat çekerek "Mayıs 2006 tarihli bir belge var. Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in telefonlarına ait görüşmelerin imha edildiğine dair belge. Bu belgede iki şahsın telefonlarının haricinde 0505'le başlayan bir telefon numarası var. Bu telefonun kime ait olduğu belli değil. Bu telefon 3 ay dinlenmiş ve sıfır ses kaydı elde edilmiş. Bu ne akla getiriyor? Demek ki birisi Erhan Tuncel'e "Bu telefonu kullanma" demiş. Böyle hatalar olmaz. Sıfır iletişim olan telefon dinlenmez. Erhan Tuncel'in gerçek telefonu neden dinlenmemişti? Telefon kasti olarak dinlenmemiştir. Burada cambazlık var. Bu cambazlıkları Trabzon emniyetinde kim yapmıştır? Çok ciddi bir tezgah var. Bu cinayeti çözmek istiyorsanız üzerine gidersiniz" dedi.
"BÖYLE ADALETTEN HRANT İÇİN BİR ŞEY ÇIKMAZ"
Ali Fuat Yılmazer savunmasında " C 5 büroyla ilgili önemli iki yazışma var. Bu davanın baştan sona seyrini değiştirecek 2 yazışma. Birisi Strateji Geliştirme Başkanlığına ikincisi İstihbarat daire başkanlığına yazılmış yazı. 2014 yılında savcı istihbarat şubeye, C şubeyle ilgili yönetmelik değişikliği olup olmadığını sormuş sormuş. Savcının talebine cevap yazılmış. Her iki yazıda da 2007'deki yönetmelik değişikliği savcıya bildirilmemiş. Bu delil karatma C 5 şubenin illegal olduğu izlenimini oluşturuyor. Soruşturmayı yürüten savcı bu davanın sanığı olan Engin Dinç'e rapor cinayetle ilgili hazırlamasını istemiş. Hazırlanan rapor imzasız olarak gönderilmiş. Daha sonra tahminimce savcı eksiklikleri tamamlamış , sonra ben tutuklanmadan birgün önce imzalı olarak gönderilmiştir. Kumpaslar tamda böyle oluyor. Adli makamlar bu şekilde yanıltılıyor. Kumpas yapılmış, deliller karartılmış, adli makamlar yanıltılarak ben tutuklandım. B hukuktan adalet beklemek Hrant Dink'e yakışmaz. Mezarda kemiklerini sızlattığınızla kalırsınız. Böyle adaletten Hrant için bir şey çıkmaz" dedi. Duruşmaya ara verildi. Saat 14.00 ten sonra duruşma Ali Fuat Yılmazer'in savunmasıyla devam edecek
===============
- HARP OKULU ÖĞRENCİSİ: BİZİM VATAN SEVGİMİZLE OYNADILAR, BİZİ OYUNA GETİRDİLER
Özden ATİK - Serpil KIRKESER, İstanbul DHA
15 Temmuz Darbe girişimine ilişkin Hava Harp Okulu öğrencilerinin de aralarında bulunduğu 75 sanıklı davada savunmalar alındı. Tutuklu sanık öğrencilerden Ahmet Acar “Bizim vatan sevgimizle oynadılar, bizi oyuna getirdiler" dedi. Diğer öğrenciler de darbeyle bir ilgilerinin olmadığını, Yalova Hava Meydan Komutanlığı Kampından plansız eğitim denilerek otobüslere bindirildiklerini anlattı.
“DARBEYLE İLİGİLİ HİÇBİR BİLGİMİZ YOKTU"
Silivri Cezaevi'nin karşısında bulunan duruşma salonunda 75 sanık hakim karşısına çıkarak savunma yaptı. Ahmet Acar ifadesinde, “Plansız eğitim adı altında içtima alanında topladılar. Darbeyle ilgili hiçbir bilgimiz yoktu. Zaten kamp alanına girdiğimde telefonlarımız alınmıştı dışarıda olup bitenden haberimiz yoktu. Bizim vatan sevgimizle oynadılar bizi oyuna getirdiler" dedi.
“POLİSLER GELİNCE TESLİM OLDUK, HİÇBİR ZORLUK ÇIKARMADIK"
Ahmet Bedir Alpaslan Kızılyer de şunu söyledi: Uçus eğitimi nedeniyle Yalova'daki kamptaydık. Akşam -acil içtima- deyip bizi topladılar. Yüzbaşı Metin Kazancı ve Üsteğmen Halil isimleri okuyarak, bizi gruplara ayırdılar. Metin Kazancı 'Plansız eğitim var' dedi. Daha sonra bizi otobüse bindirdiler. Otobüse binince zaten uyudum. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne geldiğimizde şoförün konuşmasından Hava Harp Okuluna gittiğimizi öğrendim. Hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Halk toplanmıştı, halka askeri öğrenci olduğumuz söylenince alkış koptu ve 'En büyük asker bizim asker 'diye slogan attılar. Polisler geldi, teslim olduk hiçbir zorluk çıkarmadık. Gece boyunca ne olduğunu bilmiyorduk. Darbeden haberimiz yoktu. Karakolda öğrendik. Öğrencilerin hiçbirinde telefon yoktu, sadece komutanımızda vardı" diye konuştu.
“KAMP ALANINDAN ÇIKMADAN ÖNCE MERMİLER DAĞITILDI"
Ahmet Hamdi Göçer ise savunmasında, “Olay günü içtima oldu. Hızlı hazırlanmamız yönünde emir aldık. Tam teçhizatlı içtima alanında bulunduk. Kamp alanından çıkmadan önce mermiler dağıtıldı. Otobüse bindirildik, nereye gittiğimizi bilmiyorduk. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde durdurulduğumuzda, Hava Harp Okulu'na gittiğimiz söylendi biz de duyduk. Komutanımız plansız eğitim olduğu söyledi. Katılmama gibi bir inisiyatifim olamaz. 2 yıllık eğitimimde daima ve mutlak itaat öğretildi. Kanuna aykırı bir emir almadık. Daha öncede gece eğitimine çıkarılmıştık. Gece eğitimleri rutin değildir. Komutanların istediği vakitte yapılır. Acil hazırlanma çağrısına Metin Kazancı çağırdı. İsim listelerini okudu. Araçlara bindik ve uyumamız emredildi. Polis otobüslerin yanında ilerliyordu. Bu durumdan bir darbe olduğunu çıkaramadık. Aramızda nereye gittiğimizi konuşuyorduk, merak ediyorduk" dedi.
“PİŞMAN OLACAK BİRŞEY YAPMADIM"
“FETÖ okuluna gitmedim" diyen sanık Göçer, “Pişman olacak bir şey yapmadım. Vatanım, ailem karşısında yüzümü kızartacak bir suç işlemedim. 8 aydır tutukluyum. Tahliyemi istiyorum" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Hulusi Pur, savunmasını yapan her sanığa örgütle ilgili bildikleri varsa söylemelerini etkin pişmanlıktan yararlanabileceklerini belirtti. Savunmasını yapan sanıklar da örgütle herhangi bir bağlantılarının olmadığını bu nedenle de bilgileri olmadığını belirtti.
=================
- İSTANBUL VALİLİĞİ'Nİ İŞGAL DAVASI'NDA SANIKLAR HAKİM KARŞISINA ÇIKTI
* İlk duruşmada "o gece" hiçbir askere ateş emri vermediğini iddia eden tutuklu Kurmay Albay, aksine kendilerinin yoğun bir şekilde tabanca ve makinalı tabanca ateşine maruz kaldıklarını ileri sürdü.
Serpil KIRKESER - Özden ATİK, İstanbul DHA
Terör Örgütü FETÖ / PDY'nin 15 Temmuz'da gerçekleştirdiği darbe girişimi sırasında İstanbul Valiliği'ni işgale giden 90 askerin yargılandığı davada tutuklu sanık Kurbay Albay Nizamettin Aydın savunmasını yaptı. Bir saat ifade veren Sanık Aydın, “Ben darbe faaliyetinin hiçbir yerinde yokum. Tamamen farklı bir faaliyet olduğunu sanıyorduk. Darbe olduğunu anlayınca İstanbul Valiliği'nden, kışlaya geri döndük. Hiçbir askere ateş edin emri vermedik. Etmiş ettiğimiz askerlik yemini karşısında bir subayın memleketine karşı bir eylemde olmasını asla kabul etmiyorum. Ulu önder Atatürk'ün izinden giden bir subayım. Ben vatanını ve milletini seven, canını da seve seve verecek bir Türk askeriyim" diye savunma yaptı.
“30 YILDIR ASKERİM"
Silivri Cezaevi'nin karşısındaki binada görülen duruşma salonunda hakim karşısına çıkan Nizmetin Aydın, 30 yıldır asker olduğunu, Türkiye'nin çeşitli illerinde ve yurtdışında görev yaptığını ve terörle mücadelede de görev aldığını anlattı. 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı güne değinen sanık Aydın, Albay Zeki Gerehan'ın kendisine terörle mücadeleyle ilgili 47. Alay Komutanlığı'nda görevlendirildiğini, emrin yazısının hazırlandığını, emri telefonla kendisine mesaj atacağını söylediğini aktardı.
“ASKERLİK DAMARLARIMIZDA AKAN KAN GİBİ OLMUŞTUR"
14 yaşından beri askeri disiplinle yetişen, askerliği meslekten ziyade yaşam tarzı haline getirdiğini söyleyen sanık Aydın, “Terörle Mücadele konusunda tecrübeli bir subayım. Askerlik bizim damarlarımızda akan kan gibi olmuştur. Emir alındıktan sonra asıl olan o emri yerine getirmektir" dedi.
"BEN BU OLAY FARKLI BİR OLAY DEDİM"
47. Alay komutanlığına gittiklerini ve askerlerin orada toplanmış vaziyette olduğunu belirten Aydın “Zırhlı araçlara bindik. Oradan valiliğe doğru hareket ettik. Valilik bölgesine vardık. İntikal esnasında telefonumdaki uygulamadan ' İstanbul'da büyük terör şüphesi' diye bir son dakika haberi gördüm. O zaman İstanbul'da ciddi bir terör tehdidi olduğu düşüncesi güçlendi. Polislere güvenlik için geldiğimizi söyledik. Polisler böyle bir faaliyetten haberleri olmadığını söyledi. İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı bize 'Siz orda, biz burada güvenlik önlemi alalım' dedi. Sadık Albay'ı aradım. Emri yerine getirmemizi istedi. Meskun mahalde bir binanın güvenlik önlemini alacaksanız o binanın içine girmelisiniz. Bu nedenle caminin kapısından içeriye girdik. İçerde çalışanlar varsa ikaz edelim' diye içeriye baktım. Etrafa baktım. Kim var kim yok diye. İçeride bir televizyonda “darbe" diye haberler vardı. TRT 1'de darbe kalkışması' şeklinde haberler vardı. Tekrar Sadık Albay'ı aradım ne olduğunu sordum. O da 'kendisinin de bilmediğini söyledi, emri uyguladığını' söyledi. Ben de bu olay farklı bir olay dedim" şeklinde konuştu.
“HİÇBİR ASKERE ATEŞ EMRİ, ZOR KULLANMA EMRİ VERMEDİK"
Valilik önünde halkın toplandığını anlatan sanık Aydın, “Bir olay çıkmasın diye askerin geri çekilmesini, kışlaya döndüğümüzü söyledim. Bu arada halk da 'En büyük asker bizim ' asker diye sloganlar atmaya başladı. Polis kapıyı açınca halk da valiliğin içine girdi. Araçlarımıza bindik. Ayrılmaya çalışırken 'En büyük asker bizim asker' diye bağırmaya devam ediyordu. Askerin içinde provokatörler de vardı. Provakatörler küfür ediyor, arabayı tekmeliyorlardı. Sanki özellikle onlara karşılık vermemiz için bizi provoke etmeye çalışan insanlar vardı. Etraftan bize tabanca ve makinalı tabanca ateş edilmeye başlandı. Yoğun bir şekilde, araçta delikler mevcut. Gözaltına alınana kadar rütbeli konumda olan hiçbirimiz zor kullanma ve silah kullanma emri vermedik. Çünkü böyle bir emir almadık" ifadelerini kullandı.
“DARBE OLDUĞUNU ANLAYINCA GERİ DÖNDÜK"
“Etmiş ettiğimiz askerlik yemini karşısında bir subayın memleketine karşı bir eylemde olmasını asla kabul etmiyorum. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum" diyen Aydın, “Meslek hayatım boyunca takdir edildim. Defalarca ölüm tehlikesi atlattım defalarca. Ulu önder Atatürk'ün izinden giden bir subayım. Valilikte haberleri izleyene kadar hiçbir şekilde darbeden haberim olmadı. Darbeyle ilgili toplantılara katılmadım. O gün 'Nereye git' denildiyse oraya gittim. Albay Sadık komutanla gün içinde konuşurken bunun darbe olduğuna dair en ufak bir emare sezmedim. Bize o kadar ateş edilmesine rağmen karşılık vermedik. Bu darbe faaliyetinin hiçbir yerinde yokum. Tamamen farklı bir faaliyet olduğunu sanıyorduk. Darbe olduğunu anlayınca İstanbul Valiliği'nden kışlaya geri döndük. Ben vatanına milletini seven, gerekirse canını seve seve verecek bir Türk askerim" dedi. Duruşmaya öğle arası verildi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz