YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Dha İstanbul Bülteni - 3

1- KORKUTAN "İSTANBUL DEPREME HAZIR MI?" RAPORU "En kötü senaryo 1509 yılında yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremin tekrar olması" "En az 625 bin

1- KORKUTAN "İSTANBUL DEPREME HAZIR MI?" RAPORU

"En kötü senaryo 1509 yılında yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremin tekrar olması"

"En az 625 bin insanın hayatını kaybedeceğini öngörmekteyiz"

" 2016 Aralık ayında hazırlanan rapora göre 470 deprem toplanma alanı 77 'ye düşmüştür"

" Deprem toplanma alanları ile acil ulaşım yollarının akıbeti, deprem sonrası tam bir felaketle karşı karşıya kalacağımızı göstermektedir"

Haber: Gülseli KENARLI - Kamera: Güven USTA / İstanbul DHA
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 'ne bağlı 5 oda tarafından hazırlanan deprem raporunda olası İstanbul depreminde, 625 bin insanın hayatını kaybedeceğini belirtildi.
Elektrik Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası ve Makine Mühendisleri Odası "İstanbul Depreme Hazır mı?" başlıklı raporu açıkladı. Beyoğlu'nda bulunan TMMOB Makine Mühendisleri Odası'nda düzenlenen toplantıda deprem raporunu TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik açıkladı. Akçelik hazırlanan rapordan detaylar vererek, "Bizlerin İstanbul için tasarladığı en kötü senaryo 1509 yılında yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremin tekrar olması. O dönemde İstanbul ve Galata'daki nüfus 160 bin kişi, 35 bin hane olarak ifade edildiği düşünüldüğünde bu depremde binde otuzluk bir ölüm oranı olmuş. Günümüze vurursak, İstanbul'daki nüfusun yaklaşık 20 milyon kişi olduğunu düşünürsek bu oranın aynı şekilde hasara vereceğini tespit edersek, en az 625 bin insanın hayatını kaybedeceğini öngörmekteyiz" dedi.

"MEVCUT YAPI STOKUNUN YÜZDE 50'Sİ KAÇAK, YÜZDE 40'I DEPREM ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞ"
Akçelik, "İstanbul nüfusunun büyük bir kısmının birinci derecede deprem bölgesinde yaşamakta. Mevcut yapı stokunun yüzde 50'si kaçak, yüzde 40'ı deprem ömrünü tamamlamış, yüzde 27'sinin deprem riskine bağlı olarak acilen yıkılması gerekmekte ve bu binaların sadece yüzde 35'inde DASK var. Nüfusunun büyük bir kısmının birinci derece, diğer kısmının da ikinci dereceden deprem bölgesinde olmasına karşı, yapı stoku, zeminin jeolojik koşulları, denize kıyı olması, deniz dolgu alanları, mühendislik hizmeti almadan üretilen binlerce yapının varlığı, kaçak yapılaşmanın kentin ayırt edici özelliği olması, ulaşım yapılarının, barajların, tarihi eserlerin depremde nasıl bir tepki vereceğinin belirsizliği, kentsel dönüşüm projelerindeki belirsizlikler, şu taşkınlarında bile ortaya çıkan altyapı sorunları, dere yataklarını bile yerleşime açan imar uygulamaları, afet sonrası çalışmaların taşıdığı soru işaretleri, deprem bilincinin maalesef İstanbul'da yeterince oturtulmamış olması İstanbul'un tahmin edilenden daha yıkıcı bir etki alanı altında olacağının göstergesi" dedi.

"BİLİM VE TEKNİĞİN IŞIĞINDA TALEP EDERLERSE KENDİLERİNE HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERMEYE HAZIRIZ"
Cevahir Efe Akçelik, "Doğanın er ya da geç intikam alacağını söyleyerek kendi sorumluluklarını gölgelemeye çalışanları, hamaseti kamuoyunu yanıltmak için silah olarak kullananları, kentsel alanları sermayeye peşkeş çekenleri, su havzalarını ve yeşili yok edenleri, İstanbul'un kalbine hançer gibi gökdelenleri dikenleri, kenti, insanın değil sermayenin ihtiyacına göre düzenleyenleri, bilime ve meslek disiplinlerini önemsizleştirerek, kaderciliği yönetim şekli haline getirenleri tarih büyük İstanbul depreminden sonra, İstanbul'un dramını sahneleyenler olarak maalesef anacaktır. Yetkilerle gerekli önlemleri almaları için sesleniyoruz. Bizler TMMOB olarak bilim ve tekniğin ışığında talep ederlerse kendilerine her türlü desteği vermeye hazırız" şeklinde konuştu.

RAPORDAN
Raporda deprem sonrası toplanma alanları ile ilgili şu ifadelere yer verildi:
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Doğal Afet Komisyonu, 2016 Aralık ayında hazırladığı rapora göre 470 deprem toplanma alanı 77 'ye düşmüştür. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubemiz hangi deprem toplanma alanının imara açıldığına, hangi alanlara AVM yapıldığına, hangi alanlarda konut projesi uygulandığına, hangi yolların otopark haline getirildiğine ilişkin bilgileri defalarca kamuoyuyla paylaşmıştır. İstanbul Valiliğinin TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubemize yukarıda ifade edilen sorularına gizlilik gerekçesi ile cevap vermemesi, Valililiğe bağlı konunun bürokratik temsilcilerinin sözlü olarak ifade ettiği 70'e yakın toplanma alanının bulunduğu, bu alanların birçoğunun ise arsa sahibi olan kişilerin bilgisi dahilinde olmadan toplanma alanı ilan edildiği ve bu alanlarda 2 milyon kişi için hazırlık yapıldığı planlandığı ifade edilmektedir. Bir diğer sorun da bu alanlara kişilerin nasıl transfer edileceğidir"

"BİR ŞEHRİN PLANSIZLIĞI..."
Acil ulaşım yolları konusunda da tespitlerin yer aldığı raporda şunlar kaydedildi:
"Olası bir afet durumunda, çöken binalara bağlı olarak yol kapanmaları, binalara gelecek olası zarar hesaplarına dayandırılarak önlem almak gerekir. Afet sonrası binaların yıkılması sonucunda, araçların içinden geçebileceği en dar bir geçişin genişliği 3 metre olarak varsayılmaktadır. Yol kenarında bir binanın yıkılması halinde bile araç trafiğinin geçebilmesi için minimum 3 metrelik yol genişliğini sağlamak amacıyla en azından 11 ila 12 metrelik yol genişliğinin temin edilmesi gerektiğidir. Deprem toplanma alanları ile acil ulaşım yollarının akıbeti, deprem sonrası tam bir felaketle karşı karşıya kalacağımızı göstermektedir. İlgili bürokratik temsilcilerin sözlü ifadelerine göre günümüzde sayıları 70'lerle ifade edilen toplanma alanlarına olmayan acil durum yollarıyla nasıl ulaşılacağıdır. Bir şehrin plansızlığı bu kadar net bir şekilde nasıl kurgulanabilir ki…"

"TSUNAMİ TEHLİKESİNE KARŞI UYARMA"
Tsunamiye dikkat çekilerek, toplanma alanlarının denizden uzak olması gerektiğinin vurgusu yapılarak raporda, "Tarihsel kayıtlar ve güncel araştırmalar, Marmara denizinde depremlerle birlikte yıkıcı tsunami dalgalarının da oluşabileceğini göstermektedir. 1509 yılında yaşanan ve küçük kıyamet olarak adlandırılan Büyük İstanbul Depremi sonrası Marmara Denizi'nde meydana gelen tsunami ile yükseklikleri 6 metreyi aşan dev dalgalar İstanbul ve Galata surlarını aşarak şehirde can kayıplarına yol açmıştır. Bu bulgularla bir deprem sonrası kıyı şeritlerinde toplanma eğilimi gösterecek olan yurttaşların tsunami tehlikesine karşı uyarılması ve en azından 1-3 saat gibi belirli bir süre sahil şeridinden uzak kalmaları sağlanmalıdır. Maltepe ve Yenikapı'da olduğu gibi kuvvetli yer hareketi ve tsunami etkisine karşı davranışının yüksek belirsizlikler içeren dolgu alanlarının bu toplanma alanlarına alternatif olarak sunulmuş olması ve daha da önemlisi afet sonrası acil durum eylem planlarından önemli rol oynadıkları düşünülmesi, Marmara'da bir deprem sonrası yaşanması olası bir tsunaminin olası etkileri bakımından önemlidir. Gerek kuvvetli yer hareketi gerekse tsunami yükü altından istikrarsızlaşması muhtemelen olan bu iki dolgu bölgenin, yaşanabilecek doğal afetin boyutunu doğal olmayan nedenlerle çok daha fazla büyütebileceği anlaşılmaktadır" ifadelerine yer verildi.

"EĞİTİM, BELGELENDİRME, DENETİM...
Raporda elektrik, doğalgaz ve ısınma araçlarının yaratacağı tehlikeden bahsedilerek şunlara dikkat çekildi:
"Yalnızca bir İstanbul depreminde elektrik, likitgaz, doğalgaz ile ısınma, pişirme araçlarından kaynaklanacak çok sayıda yangın ve patlamanın oluşacağı uzmanlar tarafından belirtilmekte ve birçok yangın ve patlamanın olacağı öngörülmektedir. Doğalgaz tesisatları konusu özellikle İstanbul'da yıllardır kanayan bir yara halini almıştır. Uzun yıllardır süren doğalgaz projelendirme ve tesisat montaj faaliyetleri TMMOB denetimi dışında, yer yer mühendis bile olmayan kişilerce yürütülmektedir. Bu konuda özellikle İGDAŞ ve diğer illerdeki kentsel gaz dağıtım kuruluşları ile EPDK, odalarımızın ısrarla sürdürdüğü denetim ve gözetim için işbirliği tekliflerine duyarlı ve açık olmalıdırlar. Bu gereklilik ve zorunluluklar, depremini bekleyen İstanbul'da ve diğer kentlerde doğalgaz faciası yaşanmaması için uyulması gereken asgari güvenlik kurallarını içermektedir. Deprem bölgelerinde bulunan LPG Depolama ve Dolum Tesisleri gibi tüm endüstriyel tesislerin risk analizlerinin yapılması sağlanmalıdır. Bu tür tesislerin güvenlik mesafelerinin taşıdıkları risklere göre yeniden belirlenmesi bir zorunluluktur. Bu mesafeler içinde yer alan yerleşim alanlarının kamulaştırılma finansmanı tesis sahipleri tarafından sağlanmalı, bu alanlar Bakanlar Kurulu Kararı ile "afet bölgesi", "yapı yasaklı alan" ilan edilmelidir. Sağlık, su, yağmur suyu, atık su, sıcak su, kızgın su, buhar, kızgın yağ, ısıtma, soğutma, asansör, doğalgaz, LPG, sanayi gazı, yakıt, yangın, acil durum/ışıklandırma, yangın, elektrik, yalıtım, güvenlik, depolama, havuz, iletişim ve ulaştırmaya ilişkin tüm tesisat uygulamaları deprem, acil ve afet durumları açısından incelenmeli ve TMMOB'ye bağlı ilgili Odaların eğitim, belgelendirme, denetim süreçlerine tabi kılınmalıdır"

Görüntü Dökümü:
---------------------
- Akçelik'in açıklamaları
- Toplantıdan görüntüler
- Detaylar
16.08.2017 - 14.25 Haber Kodu : 170816096_

2- GÜRSEL TEKİN'DEN "DEPREM TOPLANMA ALANLARI FETÖ'YE VERİLDİ" İDDİASI

* CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin,

" (DEPREM TOPLANMA ALANLARI) Özellikle İstanbul'daki deprem toplanma alanlarının kaç tanesi FETÖ terör örgütüne verilmiş? Bugüne kadar FETÖ'ye tahsis edilen bu deprem toplanma alanları ile ilgili en ufak bir soruşturma açılmış değildir"

" Kimler tahsis etmiş, kimler imar uygulamasını yapmış? Özellikle bir tanesinin üzerinde de okul yapılmış. O okul yapılırken o dönemin hangi bakanı burayla ilgili gereken yardımları yapmış; hiçbirisi soruşturmaya tabi tutulmuş değil. Ama bu okullara çocuklarını veren herkes soruşturulmaya tabi tutuldu"

" (ENİS BERBEROĞLU'NUN TUTUKLANMASI) Şu anda tutuklu olan milletvekilimiz Enis Berberoğlu'nun bir siyasi rehin olarak tutulduğunu altını çizerek söylemek istiyorum"

" Kendi kirli gazetelerinde FETÖ-CHP ilişkisi aranıyor. FETÖ-CHP ilişkisini bulmanız mümkün değil ama FETÖ-AKP ilişkisi tavuk-yumurta ilişkisi gibidir, kırk yıllık bir ilişkidir. Sadece on beş yılla sınırlanamayacak bir ilişkidir"

Haber-Kamera: Yaşar KAÇMAZ / İSTANBUL, (DHA)
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, çoğunluğu büyükşehirlerde olmak Türkiye'deki bazı deprem toplanma alanlarının FETÖ'ye tahsis edildiğini iddia etti.
Partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenleyen Gürsel Tekin, özellikle İstanbul, Kocaeli, Bursa gibi büyükşehirlerde deprem için ayrılmış, deprem toplanma alanları ve deprem dönüşümünde kullanılması gereken yerlerin FETÖ'ye tahsis edildiğini ve konuyla ilgili defalarca soru önergesi vermelerine rağmen hükümet kanadından herhangi bir cevap alamadıklarını söyledi.
Tekin, İstanbul Bahçelievler'de FETÖ'ye tahsis edilen 5 toplanma alanından birinin üzerine okul yapılmış olduğunu belirterek, okul arazisiyle ilgili en ufak bir soruşturma açılmazken, çocuklarını bu okula verenlerinse soruşturulduğunu dile getirdi.
Tekin, "Özellikle İstanbul'daki deprem toplanma alanlarının kaç tanesi FETÖ terör örgütüne verilmiş? Bugüne kadar FETÖ'ye tahsis edilen bu deprem toplanma alanları ile ilgili en ufak bir soruşturma açılmış değildir. Kimler tahsis etmiş, kimler imar uygulamasını yapmış? Özellikle bir tanesinin üzerinde de okul yapılmış. O okul yapılırken o dönemin hangi bakanı burayla ilgili gereken yardımları yapmış; hiçbirisi soruşturmaya tabi tutulmuş değil. Ama bu okullara çocuklarını veren herkes soruşturulmaya tabi tutuldu. Şimdi merak ediyorum; hepimizin ortak malı olan İstanbul'daki bu deprem toplanma alanlarını kim tahsis etti, tahsis edenlerle ilgili herhangi bir soruşturma yapılacak mı yapılmayacak mı? Hep beraber bekleyeceğiz ve izleyeceğiz" diye konuştu.

"KUMPAS DÖNEMİNİ HATIRLATIYOR"
Bazı medya organlarında CHP'nin ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun FETÖ ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını söyleyen Gürsel Tekin, Maltepe Cezaevinde tutuklu bulunan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun 'siyasi rehin' olarak tutulduğu iddiasında bulundu.
Tekin, "İktidarın siyaseten elde edemediklerini zorbalıkla elde etmeye çalıştığı bir dönemden geçiyoruz. Özellikle OHAL yasalarından faydalanarak toplunun itiraz edebilecek kesimlerini sindirmek, yetmiyor basını medyayı ele geçirmek, yetmiyor siyasi partileri nasıl sindirebilirim arayışı içine giriyorlar. Şu anda tutuklu olan milletvekilimiz Enis Berberoğlu'nun bir siyasi rehin olarak tutulduğunu altını çizerek söylemek istiyorum. Enis Berberoğlu'nun hiçbir terör örgütüyle ilişkisinin olamayacağını iktidar mensupları benim kadar biliyorlar. Enis Berberoğlu üstünden Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı'nı, Cumhuriyet Halk Partisi'ni tehdit ve şantajla sindirmeye çalışmanız, FETÖ'nün size öğretmiş olduğu kumpas dönemini yani Ergenekon, Balyoz kumpas dönemini hatırlatıyor. Aynı yöntemi şu anda siz uygulamaya çalışıyorsunuz. Bu kirli alışkanlıklardan vazgeçin. Buradan bir sonuç elde etmeniz mümkün değil.Cumhuriyet Halk Partisi'ne bulaştırmanız hiç mümkün değil. Hele hele söz konusu Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'ysa kusura bakmayın siyasetinizi yalan, servetinizi talan üzerine kurmuşsunuz ona buna saldırmaya çalışıyorsunuz"dedi.

"AKLINIZIN UCUNDAN BİLE GEÇİRMEYİN"
Ak Parti'nin yolsuzlukla, yoksullukla mücadele ederek, yasaksız bir Türkiye yaratmak iddiasıyla iktidara geldiğini hatırlatan Tekin, "Gelmiş olduğumuz duruma bakın; Türkiye'de herkes susturulmuş, herkes sindirilmiş toplumun namusu, şerefi, haysiyeti, sesi olan Cumhuriyet Halk Partisini tehdit etmeye, şantaj yapmaya kalkışıyorsunuz. Sakın ha! Aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Altını çizerek söylüyorum, Cumhuriyet Halk Partisi'ne kuracağınız kumpası, bu çamuru aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Kendi kirli gazetelerinde FETÖ-CHP ilişkisi aranıyor. FETÖ-CHP ilişkisini bulmanız mümkün değil ama FETÖ-AKP ilişkisi tavuk-yumurta ilişkisi gibidir, kırk yıllık bir ilişkidir. Sadece on beş yılla sınırlanamayacak bir ilişkidir" ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin doğrulardan vazgeçmeyeceğini ifade eden Tekin, CHP olarak hak-hukuk mücadelesine sonuna kadar devam edeceklerini ve önümüzdeki günlerde Çanakkale'de yapacakları kurultaydan sonra da demokrasi ve hukuk mücadelesi konusunda çok önemli adımlar atacakları bilgisini verdi.

Görüntü Dökümü
-------------------------
-Gürsel Tekin'in açıklaması
-Genel ve detaylar
16.08.2017 - 14.36 Haber Kodu : 170816100_

3- BAKAN YILMAZ : (ÖSYM HATASI) KAMUOYUNA BUNUN NEDEN KAYNAKLANDIĞINI TEK TEK AÇIKLAYACAĞIZ

* Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz,

" (ÖSYM'nin yanlış hesaplaması) Bir hata ve hatanın hiçbir zaman iyisi olmaz. Keşke olmasaydı. İkinci husus, hatadan sonra özür diledi. Bizim değerler eğitimimizde özür dilemek değerler eğitiminin bir parçasıdır"

" Bununla ilgili kendi idari işlemlerini başlattı. O soruşturma neticesi ortaya çıktığında biz de kamuoyuna bunun neden kaynaklandığını tek tek açıklayacağız."

" (ÖSYS sınavı 15 dakika kuralı) Biz dedik ki bundan sonra sınavı saat 10.00'da söylediyseniz, saat 10.15'te başlatın. Herkes 10.00'da gelmiş olur. Sınavın arasında hiç kimse gelmemiş olur. Bizim önerimizi dikkate alacaklarını söylediler. Biz de takip edeceğiz"

" (Kayıt parası) Kayıt dönemi başladı. Kayıt parası filan istiyorlar. Böyle birşey yok. Bunun net bir şekilde kanunumuza aykırı"

Haber-Kamera: Enver ALAS İSTANBUL / DHA
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, İstanbul'da gazete ile televizyonların eğitim editörleri ve muhabirleriyle bir araya geldi.
Bakan Yılmaz, toplantıda basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
İsmet Yılmaz, ÖSYM'nin ÖSYS-2017 yerleştirme sınavında ikinci kez yanlış hesaplama yaparak 'özür dilemesi'yle ilgili soruya
"Öncelikle şunu söyleyeyim, bir hata ve hatanın hiçbir zaman iyisi olmaz. Keşke olmasaydı. İkinci husus, hatadan sonra özür diledi. Bizim değerler eğitimimizde özür dilemek değerler eğitiminin bir parçasıdır" dedi.
Yılmaz, "Yapılan bir itiraz üzerine 'puanımı yanlış hesapladınız' diyor. Bu denildikten sonra ÖSYM gerçekten bakıyor ki genelde 2 yıllık meslek yüksek okullarını etkileyen bir hatanın olduğunu görüyor ve bu yanlışlığı düzeltiyor. Yapılmaması uygundur. Ama varsa böyle bir hata düzeltilmesi lazım. Bir daha olmaması esastır. Bundan sonra olmayacağını söylüyor. Biz de ümit ediyoruz ki olmasın. Ancak bununla ilgili kendi idari işlemlerini başlattı. O soruşturma neticesi ortaya çıktığında biz de kamuoyuna bunun neden kaynaklandığını tek tek açıklayacağız."

ÖSYM'YE SINAVI 10.15'TE BAŞLATIN ÖNERİSİ
İsmet Yılmaz, bir soru üzerine ÖSYM'nin ÖSYS sınavlarına yönelik adayların 15 dakika önce salonda olma kuralıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Bu konuda ÖSYM'ye yeni bir öneride bulunduklarını kaydeden Yılmaz, "Orada şunu söyledik. ÖSYM bundan sonra şöyle yapacak; sınavı 10.15'te başlatınca öğrenciyi 10.00'da çağıracak. Sınav saati 10.00 olup 09.45'te gelinmesi sıkıntı oluyor. 10.00'da başlayacak bir sınava öğrencinin bilmiş olmasına rağmen geç kalması toplum vicdanını yaraladığı konusu herkes mutabakatta. Biz dedik ki bundan sonra sınavı 10.00'da söylediyseniz saat 10.15'te başlatın. Herkes 10.00'da gelmiş olur. Sınavın arasında hiç kimse gelmemiş olur. Bizim önerimizi dikkate alacaklarını söylediler. Biz de takip edeceğiz" ifadelerini kullandı.

KAYIT PARASI
Konuşmasında ilk ve orta öğretimde kayıt döneminin başladığını hatırlatan Bakan Yılmaz, öğrenci velilerinden istenen 'kayıt parası'nın kanuna aykırı olduğunun altını çizdi.
Yılmaz, "Kayıt dönemi başladı. Kayıt parası filan istiyorlar. Böyle birşey yok. Bunun net bir şekilde kanunumuza aykırı. Milli Eğitim temel kanunu 16. maddesi; "Öğrenci velileri hiçbir şekilde bağış yapmaya zorlanamaz. Buradan bütün yöneticilere, bütün okul müdürlerine, personelime ve velilere talimatımdır. Böyle bir uygulama olduğu söyleniyor. Doğru olmadığını söyleyeyim" dedi.

Görüntü Dökümü
----------------------
-Toplantıdan görüntüler
-Bakanın açıklamaları
-Soru cevaplar

16.08.2017 - 12.44 Haber Kodu : 170816068_

=====================

4- KÖYDE 'HAFRİYAT KAMYONU' İSYANI

* Silivri Danamandıra Köyü'nün ortasından geçen cadde, taş ocaklarına giden hafriyat kamyonlarının en fazla kullandığı yollardan biri.

* Köy sakinleri, hafriyat kamyonlarının saçtığı tehlike nedeniyle oldukça tepkili. Köy sakinleri bugün kamyonların kullandığı caddeyi trafiğe kapattı. Kadınlar ve ellerinde pankartlar bulunan çocuklar caddede oturma eylemi yaptı.

Haber-Kamera: İhsan YALÇIN / İstanbul DHA
Onlarca hafriyat kamyonu, Silivri Danamandıra Köyü'nün içindeki Mandıra Caddesi'ni kullanarak çevredeki taş ocaklarına gidiyor. Köyde yaklaşık 1400 kişi yaşıyor. Çevrede 7 taş ocağı bulunuyor; 5'i de faal durumda. Köyün sakinleri, caddeden neredeyse dakikada bir geçen hafriyat kamyonlarından oldukça şikayetçi. Köyde yaşayan kadınlar ve çocuklar kamyonların saçtığı bu tehlikeye dikkat çekmek için bugün köy meydanında toplandı. Yüzlerine maske takan köy halkı burada, "Taş maden değildir. Maden ruhsatı verip taş ocağı açılmasına göz yumanlar, bunun hesabını veremeyeceksiniz" yazılı pankart açıp "Hafriyat kamyonu istemiyoruz", "Toz değil oksijen solumak istiyoruz" şeklinde slogan attı.

"CENNET KÖYÜMÜZ CEHENNEME DÖNDÜ"
4 yıldır Danamandıra Köyü'nde yaşadığını söyleyen Hatice Başpınar, "Köye geldim bir ev yaptım rahat yaşayayım diye; ama yaşayamıyorum. Tozdan, topraktan, ocaklardan rahatsızım. Cennet köyümüz cehenneme döndü. Bizim köyümüzün yolunu kullanmalarını istemiyoruz. Biz tarlalarımıza gidemiyoruz, ekip dikemiyoruz, köyümüzde rahatça gezemiyoruz. Bu taş ocaklarını, hafriyat kamyonlarını biz istemiyoruz" dedi.

"TORUNLARIMIZ SOKAKLARA ÇIKAMIYOR"
Hafriyat kamyonlarının taş ocaklarına gitmesi için alternatif bir yol yapılmasını isteyen Merdiye Dalgın, "Ormanlarımızı yok ettiler. Evlerimizi kırıp döküyorlar. Çocuklarımız, torunlarımız sokaklara çıkamıyor. Hafriyat kamyonlarını istemiyoruz. Hayvancılık bitti. Bizim köyümüzde hiçbir şey olmuyor artık. Tozdan, topraktan gözümüzü açamıyoruz. Torunlarımı okula ben getirip götürüyorum. Binlerce kamyon geçiyor buradan" diye konuştu.

"PARKA GİDEMİYORUZ"
Köyde yaşayan 12 yaşındaki Ahmet ile 9 yaşındaki Ecrin de kamyonlara tepkili.
Ecrin, "Biz bu kamyonları istemiyoruz. Parka gidemiyoruz, dışarı çıkamıyoruz. Ailelerimiz kamyonlar nedeniyle dışarı çıkmamıza izin vermiyor. Evde oturuyoruz" diye konuştu.

1 SAAT OTURMA EYLEMİ YAPTILAR
Köy meydanında 1 saat kalan yaklaşık 100 kişi, Jandarma ekipleri işliğinde Mandıra Caddesi'nin sonuna yürüyüp oturma eylemine başladı. Caddeyi 1 saatliğine trafiğe kapatan kalabalık, eylem sonunda olaysız dağıldı.

HAFRİYAT KAMYONU TRAFİĞİNİ CEP TELEFONUYLA KAYDETTİLER
Köylülerin protestosu sırasında caddeden bir tane bile kamyon geçmedi; fakat köy sakinleri daha önce yaşanan hafriyat kamyonu trafiğini cep telefonlarıyla kaydetti. Görüntülerde, köy meydanından her iki istikamette kamyonların peş peşe geçiş yaptığı görülüyor.

Görüntü Dökümü:
------------------------
(Cep Telefonu)
-Köy meydanından geçen kamyonlar

(Aktüel Görüntü)
-----------------------
-Muhabir anonsu
-Köylü kadınların ve çocukların meydanda toplanması
-Açılan pankartlar ile ellerdeki dövizler
-Slogan atan kadınlar ve çocuklar
-Köy meydanında sırasıyla konuşanlar
-Köy halkının Mandıra Caddesi'nin sonuna yürümesi
-Buradaki oturma eylemi
-Grup etrafında önlem alan jandarma
-Çevredeki taş ocaklarından detay
-Genel ve detaylar

dhafeed

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler