YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Dha İstanbul Bülteni - 4

- DİNK CİNAYETİ: FETHULLAH GÜLEN VE ZEKERİYA ÖZ'ÜN DE ARALARINDA YER ALDIĞI 6 KİŞİYE YAKALAMA KARARI Ümit TÜRK - İSTANBUL DHA Hrant

- DİNK CİNAYETİ: FETHULLAH GÜLEN VE ZEKERİYA ÖZ'ÜN DE ARALARINDA YER ALDIĞI 6 KİŞİYE YAKALAMA KARARI

Ümit TÜRK - İSTANBUL DHA
Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine 6. Sulh Ceza Hakimliği, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, avukatlar Faruk Mercan, Halil İbrahim Koca, gazeteci Adem Yavuz, firari savcı Zekeri Öz ve kapatılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı Gökalp Kökçü, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinin kamu görevlileri ayağına ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında, dün FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, avukatlar Faruk Mercan, Halil İbrahim Koca, gazeteci Adem Yavuz, firari savcı Zekeri Öz ve kapatılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını talep etmişti.
Talebi değerlendiren Nöbetçi İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, şüphelilerin adreslerinin tespit edilemediği, tüm aramalara rağmen ulaşılamadıklarını blirterek, tüm şüpheliler hakkında tutuklamaya yönelik arama kararı çıkarılmasına karar verdi.

CİNAYET ENGELLENMEDİ... İŞTİRAK EDİLDİ...
Savcılık tarafından gönderilen talep yazısında, "Hrant Dink cinayeti eylemini gerçekleştiren bir kısım kamu görevlisinin, eylemi başından sonuna kadar planlayıp icrasının yolunu açtıkları ve denetledikler, cinayetin işlenmesine nezaret ettikeri, eylemi gerçekleştirecek potansiyel şüphelileri ve eylemi gerçekleştirenleri bildikleri halde, FETÖ silahlı terör örgütünün amacı doğrultusunda Hrant Dink'in öldürülmesini engellememişlerdir. Hatta iştirak edilmiştir" denildi.

KUMPASLARIN HAZIRLIĞI BURADA YAPILDI
Yazıda ayrıca, Hrant Dink cinayeti öncesi FETÖ'nün amaçları doğrultusunda Emniyet Genel Müdürlğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nda 2006 yılında C-5 isimli illegal bir büro kurulduğu ve buradan örgütle bağlantılı olmayan kamu personelinin tasfiyesinin yapıldığı bu büronun 2012 yılına kadar da faaliyet gösterildiği kaydedildi. Yazıda,15 Temmuz darbe girişiminin önünü açmak için Ergenekon, Balyoz gibi kumpas soruşturmalarının hazırlıklarının da bu büroda yapıldığı belirtildi.

DİNK CİNAYETİNİN BYLOCK KULLANAN ŞÜPHELİLERİ
Yazıda, Hrant Dink cinayetinin kamu görevlileri ayağıyla ilgili soruşturmada adı geçen şüphelilerin çoğunda FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı Bylock'u kullandığının tespit edildiği de kaydedildi. Söz konusu şüphelilerin, Ramazan Akyürek, Serkan Şahin, Tamer Bülent Demirel, Ufuk Kaba, Volkan Altınbulak, Yılmaz Angın, Yunus Yazar, Murat Çtiner, Bülent Elaldı, Mehmet Altınel, Metin Canbay, Özcan Mumcu, Ömer Faruk Kartın, Osman Gülbel, Mesut Kılıçarslan, Mehmet Uçar, İzzet Akdağ, İbrahim Şevki Eldivan, İbrahim Pala, Hamdi Egbatan, Engin Akçiçek, Coşkun Çakar, Ali Poyraz ve Ali Çınar oldukları belirtildi.

OGÜN SAMAST'IN TÜRK BAYRAKLI GÖRÜNTÜSÜ ALGI OLUŞTURMAK İÇİNDİ
Yazıda Hrant Dink cinayetinin faili Ogün Samast'ın Samsun'da yakalandıktan sonra Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldüğü Samast'ın beyanına göre, burada eline zorla Türk bayrağı verilerek videosunun çekildiği belirtildi. Bu görüntülerin 10 dakika 20 saniye olduğu ancak Samsun İstihbarat'ın network üzerinden Ali Fuat Yılmazer'in başında bulunduğu C Şubeye 44 saniyelik kısmının gönderildiği belirtildi. Bu görüntülerin daha sonra kapatılan Zaman Gazetesi Müdürü Ekrem Dumanlı, Adem Yavuzarslan, Faruk Mercan ve Avukat Halil İbrahim Koca ile buluşan ve bu soruşturma kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Ercan Gün'e haber yapılması için verildiği, ancak görüntülerin Samsun İl Jandarma Komutanlığı'nda çekildiği algısı yaratılmak için Ercan Gün'ün Samsun'a gönderildiği belirtildi.

KUMPASLARI YÜRÜTEN KİŞİ ESKİ SAVCI ZEKERİYA ÖZ...
Yazıda, bu görüntülerin Samsun İl Jandarma Komutanlığı'nda çekilmiş gibi yayınlanmasıyla Hrant Dink cinayeti arkasında ulusalcılar olduğu algısı yaratılarak Ergenekon operasyonlarının zeminin hazırlandığı ifade edildi. Ergenekon kumpas operasyonlarını yürüten savcının da Zekeriya Öz olduğuna dikkat çekildi.

==========================

- ESENYURT'TAKİ MARKET SOYGUNCULARI GÜVENLİK KAMERASINDA

- KASADAKİ SİVİL POLİS YAKALADI

* Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü, ilçede market soygunların artması üzerine sivil polislerle önlem aldı.
\ Yüzlerini kaşkol ile gizleyerek 3 marketi soyan soyguncular dün girdikleri markette kasada bekleyen sivil polis tarafından yakalandı.
\
Soyguncuların 3 marketteki soygunu güvenlik kamerasına yansıdı.

Haber: Ersan SAN İSTANBUL DHA
Esenyurt'ta silahlı 2 kişinin, 11 gün içinde 3 farklı marketi soyma anı güvenlik kameralarına yansıdı.
Soygunlar mart ayının 9'u, 16'sı ve 20'sinde gerçekleşti. İlçedeki üç marketi soyan soyguncuların aynı kişiler olduğunu belirleyen Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, çok sayıda markette sivil polisler ile önlem aldı.
Dün akşam ise Esenyurt Doğan Araslı bulvarındaki markette bekleyen sivil polis, yine soygun için markete gelen soyguncuları suç üstü yakaladı. Yüzlerini kaşkolla saklayan soyguncuların marketlerden toplam 15 bin lira nakit para ve bin lira değerin de sigara çaldıkları belirlendi. Güvenlik kamerasına yansıyan soyguncuların emniyetteki işlemleri devam ediyor.

Görüntü dökümü:
--------------
-GÜVENLİK KAMERASI GÖRÜNTÜLERİ
- 3 ayrı marketteki soygunlar
-Şüphelilerin gelmesi
-Bir şüphelinin silahı göstermesi
-Paraları almaları
-Marketlerden ayrılmaları

22.03.2017 - 15.40 Haber Kodu : 170322125

===============================

- BAŞBAKAN YILDIRIM : KILIÇDAROĞLU BENİ ANLAMIYOR

* Başbakan Binali Yıldırım,

"Kılıçdaroğlu beni anlamıyor. Gerçekten anlamıyor. 18-25 yaşı o kadar çarpıtıyor ki; 18-25 yaş arası 9 milyon 250 bin insanımız var. Bunun yarısı kadın. İşi getirdi, bağladı askerliğe. Diğer yarısı 4,5 milyonu kadın. Onlar askere gitmiyor"

"Onlarla ilgili bir düşünceniz var mı? Yok sayıyor. Zihninde kadın yok. Sosyal demokrat olmak lafla olmaz. Askere gitmemek için 18 yaşı seçilme yaşı olarak getirdiğiniz. Bu çok gülünç bir şey. Bir ana muhalefet partisi başkanına yakışmayacak bir şey"

"Burada bir rejim değişikliği yok. Değişilmesi 1923. Bitti. Cumhuriyeti kurduk. Adını koyduk."

"Hayırcı korosunun Türkiye'nin vizyonu ile ilgili, gelecek Türkiye'si ile ilgili hiçbir fikirleri yok."

"Bugün bölgede terör örgütünün sultası kalkmıştır, baskısı kalkmıştır. Ne şehirde ne kırsalda terör örgütü; Nevruz'da bile kimseyi toplayamamıştır"

Haber: Gülseli KENARLI - Erhan TEKTEN -Kamera: Güven USTA İstanbul DHA
Başbakan Binali Yıldırım eşi Semiha Yıldırım ile birlikte, Türkiye İş Kadınları Derneği İstanbul'daki Toplantıya Yıldırım'ın yanı sıra, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin, İstanbul Valisi Vasip Şahin, TİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Bulut, Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, Demsa Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Demet Sabancı Çetindoğan, Akademic Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Neşe Kavak, Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Semra Gürel Sürmeli, Demirören Holding Yönetim Kurulu üyesi Meltem Demirören Oktay, Gürallar Grubu Yönetim Kurulu Başkan vekili Esin Güral Argat ve avukat Kezban Hatemi katıldı.

"KADINLARIN KARŞISINDA KONUŞMAK ZORDUR"
"Kadınların karşısında konuşmak zordur. Çocukluğumdan beri kadınlarla konuşurken çok fazla heyecanlanırım. Bu özelliğim bugün de devam ediyor" diyerek konuşmasına başlayan Başbakan Binali Yıldırım, "Kadın erkek hepimizin Cenab-ı mevlanın yarattığı kullarız. Nüfusumuz eşit, fırsatlarımız eşit mi? Değil. Demek ki burada yapmamız gereken bazı işler var. İş hayatında, sosyal hayatta, kültürel hayatımız da, hayatın her yerinde mutlaka kadınlarımızın çok daha etkin olarak yer almasına ihtiyaç var. Bizim bakış açımız böyle. Geçtiğimiz 15 yılda kadına bakışımız; siyasette kadının yeri, iş hayatında kadının yeri, sosyal hayatta kadının yeri, akademik hayatta kadının yeri, hep bizim önceliğimiz oldu. ve bu yönde de adımlar attık. Aslında bugün istatistiklere baktığımızda şunu görüyoruz. Türkiye'de bankacılıkta çalışanların yüzde 51'i kadın. Üniversitede kadın öğretim üyelerinin sayısı yüzde 44. Hukukçularımızın yüzde 41'i kadın. Mimarların yüzde 44'ü kadın. Sağlık sektörünün yüzde 58'i kadınlarımızdan oluşuyor. Okullarımızda çocuklarımızı geleceğe hazırlayan 1 milyon öğretmenimizin yarıdan fazlası, 607 bini kadın. Okul öncesi eğitim veren çocuklarımızı geleceğe hazırlayan kadın öğretmen oranımız yüzde 95" dedi.
Türkiye'de birçok şirketi kadınlarımız yönetmeye başladığının altını çizen Başbakan Yıldırım, "724 bin 515 ticari şirketin 205 bini kadınlar tarafından işletiliyor veya yönetiliyor. 251 bin 346 kadın esnafımızın ülke ekonomisine katkısı var. Kadınlara ayrıcalık yapmak, kadınlara pozitif ayrımcılık yapmak bir yöntemdir. Ama fırsat eşitliği sağlamak daha sağlıklı bir yöntemdir. Yarışta onların erkeklerden geri kalan tarafı olmadığını düşünüyorum. Yeter ki şartlar oluşsun imkanlar sağlansın. Engeller ortadan kalksın" ifadelerini kullandı.

"KILIÇDAROĞLU BENİ ANLAMIYOR"
Seçmenlerin yarıdan biraz fazlasının kadın, nüfusun yarısının da kadın olduğu ve onun için de siyasette kadınların daha fazla olması gerektiğini belirten Yıldırım, "Kılıçdaroğlu beni anlamıyor. Gerçekten anlamıyor. 18-25 yaşı o kadar çarpıtıyor ki; 18-25 yaş arası 9 milyon 250 bin insanımız var. Bunun yarısı kadın. İşi getirdi, bağladı askerliğe. Diğer yarısı 4,5 milyonu kadın. onlar askere gitmiyor. Onlarla ilgili bir düşünceniz var mı? Yok sayıyor. Zihninde kadın yok. Sosyal demokrat olmak lafla olmaz. Askere gitmemek için 18 yaşı seçilme yaşı olarak getirdiğiniz. Bu çok gülünç bir şey. Bir ana muhalefet partisi başkanına yakışmayacak bir şey" dedi.

"YOLLARI BÖLERİZ TÜRKİYE'Yİ BÖLDÜRTMEYİZ"
Başbakan Yıldırım, anayasa değişikliğinin neden yapıldığı ile ilgili olarak, "Burada bir rejim değişikliği yok. Değişilmesi 1923. Bitti. Cumhuriyeti kurduk. Adını koyduk. O cumhuriyet bizlere o sorumluluğu verecek noktaya geldi. Fırsat eşitliğini verdi. Şimdi yapmamız gereken zaman ekonomisini uygulamaktır. Zaman kayıplarını azaltmaktır. Diyebilirsiniz, '15 yıldır iktidardasınız niye yapmadınız'. Yaptık. Bir Türkiye'yi, üç Türkiye yaptık. Türkiye'nin doğusunu, batısını, kuzeyini, güneyi birbirine yakın ettik. Yoları böldük, hayatları kurtardık. Yolları böldük, milleti birleştirdik. Yolları böldük, gönülleri birleştirdik. Ama yolları böleriz Türkiye'yi böldürtmeyiz. Bu bizim kırmızı çizgimiz" dedi.

"TERÖR ÖRGÜTÜ, NEVRUZ'DA BİLE KİMSEYİ TOPLAYAMAMIŞTIR"
Başbakan Yıldırım konuşmasını şöyle sürdürdü; "Bu milleti kardeşlerini birbirine düşürmek isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bunun ne anlama geldiğini analar herkesten iyi bilir. 2015'ten önce dağa çıkan, daha doğrusu çıkarılan genç sayısı Bin 500'leri buluyordu. Bu sene sadece 4. Türkiye nereden nereye geldi. Neden oldu? Bir gelecek tasavvuru veriyoruz. Bir gelecek rüyası anlatıyoruz. Bir gelecek vizyonu veriyoruz. Bu vizyonda ne var genç kardeşimiz ona bakıyor ona göre hareket ediyor. İleriyi göremiyorsa, geleceği hayal edemiyorsa dağı tercih ediyor. Yok, parlak bir gelecek görüyorsa o zaman tercih etmiyor. Bugün bölgede terör örgütünün sultası kalkmıştır, baskısı kalkmıştır. Ne şehirde ne kırsalda terör örgütü; Nevruz'da bile kimseyi toplayamamıştır. Artık terör örgütünün ülkemiz için bölgemiz için büyük bir sorun olduğu gerçeği herkes tarafından, Kürt, Türk bu ülkede yaşayan bütün vatandaşlarımız tarafından ortak bir kanaat olarak anlaşılmıştır. Bu bizim için çok büyük bir imkandır."

"İKİ TANE SEÇİLMİŞ VAR. İKİ SEÇİLMİŞLE ÜLKEYİ YÖNETMEK ZOR"
16 Nisan'ın önemli bir tarih olduğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım "16 Nisan'da ne olacak? Sandığa gideceğiz. Memleketin geleceğine karar vereceğiz. Biz bir değişiklik getirdik. Bu değişiklik Cumhuriyetin kuruluşundan beri yönetim sisteminde var olan bir takım anlaşmazlıkların son bulmasını amaçlayan bir değişikliktir. Bunun aslında ilk adımını 2007'de biz attık. Cumhurbaşkanı'nı seçemediğimiz için mecliste, cumhurbaşkanını artık millet seçsin diye karar verildi. Millet de bu kararı verdi. Ve milletin ilk seçtiği cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan şu anda iş başında. İki tane seçilmiş var. İki seçilmişle ülkeyi yönetmek zor. Olmaz. Diyoruz ki milli irade bir yerde toplansın. Ona da sandıkta siz karar verin. Ülkeyi 5 yıllığına kim yönetecek, adını koyun. Daha sonra sizin olurunuz olmadan, onayınız olmadan bir takım oluşumlara fırsat kalmasın. İşte bu sistem onu getiriyor. 'Başkanlık sistemi Amerika'ya benzemiyor, Fransa'ya benzemiyor?'. Evet doğru. Bu milli bir sistem. Yerli bir sistem. Bizim ihtiyaçlarımıza göre belirlenmiş bir sistem. Bunun kararını da bizim milletimiz verecek. Amerika vermeyecek. Almanya vermeyecek. Her ne kadar onlar taraf oldu. 'Hayır' kampanyasında tam gaz gidiyorlar. Terör grupları ile kol kola gidiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar onların oy hakkı yok. Sadece konuşurlar. Vatandaşımız da onların dost mu düşman mı olduğunu çok iyi görüyor. Kararını ona göre verecek."

"ZAMAN PARADAN DAHA ÖNEMLİDİR"
Anayasa değişikliğinin getireceği en güzel şeyin, zaman ekonomisi olduğunun altını çizen Başbakan Yıldırım "Zaman paradan daha önemlidir. İşte bu yeni sitemde zamanı etkin kullanacağız. Yürüyerek değil, koşar adımlarla hedefimize gideceğiz. Şimdi yasama sınırları belli. İcraat, yürütmenin sınırları belli. Yargının sınırları belli. Herkes kendi alanında uyum içerisinde ülkenin geleceğine yönelik üzerine düşen görevi yapacak. Bu sistemin getireceği şey demokrasi de bir kademe daha üste çıkmaktır. Demokrasimiz daha güçlenecek. İstikrar sürekli olacak. Efendim hükümet kuruldu, kurulamadı. Anlaştılar anlaşamadılar. Zaman kaybı yok" şeklinde konuştu.

"HAYIRCI KOROSUNUN TÜRKİYE'NİN VİZYONU İLE İLGİLİ, GELECEK TÜRKİYE'Sİ İLE İLGİLİ HİÇBİR FİKİRLERİ YOK"
Başbakan Yıldırım ,. "Hayırcı korosunun Türkiye'nin vizyonu ile ilgili, gelecek Türkiye'si ile ilgili hiçbir fikirleri yok. Olamaz. Çünkü bunlar hayatında tek bir sorumluluk alıp, bir iş üretmiş değiller. Köprü yaparsın, karşı çıkarlar. Havaalanı yaparsın, karşı çıkarlar. Baraj yaparsın, karşı çıkar. Tünel yaparsın, karşı çıkar. Ne kadar hayırlı iş varsa, güzel iş varsa bunlar hep karşısında. Tecrübe ile sahip. Yapıp bitirdikten sonra en önce onlar kullanıyor. Böyle de bir özellikleri var. İş yapmak risk almak demektir. İş yapmak Türkiye için elini değil, başını taşın altına koymak demektir. Biz Avrasya tünelini yaptık. bir çoğu açıldığı zaman farkına vardı. Avrasya tüneli dünyanın en önemli projesidir. Denizin 106 metre altından geçen başka bir tünel yoktur dünyada. En derini al, Amerika'da 44 metre. Bir mühendislik harikasıdır. Kullanmayanların mutlaka kullanmasını öneriyorum. 2 kıtayı 3 dakika da birleştiren bir eserden bahsediyorum. Bunların tadını yaşayamıyoruz maalesef. Dünya'nın en güzel eserlerini, en büyük eserlerini hayata geçiriyoruz. Bunların keyfini doya doya yaşayamıyoruz. Gündem tamamen başka bir tarafa gidiyor. Yazık, günah değil mi bu ülkeye. Türkiye'ye bu kadar yüklenilmesinin arkasında kıskançlık var. Bunu bilin" dedi.

TİKAD BAŞKANI BULUT: TÜRKİYE'DE SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYAÇ VAR
Açılış töreninde bir konuşma yapan Türkiye İşkadınları Derneği (TİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Bulut de, "Evet, Türkiye'de sistem değişikliğine ihtiyaç var. İş kadınları olarak önümüzdeki engelleri birebir yaşıyoruz, maalesef yol alamıyoruz. Bu engellerin kaldırılması gerekiyor. O nedenle de Türkiye'deki sistem değişikliğinin yanındayız. Bununla ilgili bütün iş dünyasının da yanında olduğu inancındayız. İstihdam seferberliğinde biz iş kadınları da varız. Kadın yatırımcılara pozitif ayrımcılık rica ediyorum" şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü:
----------------
- Bulut'un açıklamaları
- Detaylar

//////////
-Salondan detaylar
-Davetlilerden detaylar
-Başbakanın konuşması
-Toplu fotoğraf çekimi
22.03.2017 - 12.49 Haber Kodu : 170322054_
22.03.2017 - 12.50 Haber Kodu : 170322055
22.03.2017 - 14.45 Haber Kodu : 170322112_ 22.03.2017 - 15.35 Haber Kodu : 170322122

CUMHURBAŞKANLIĞI BAŞDANIŞMANI ZENGİN: ÇOK HAŞİN BİR DİL VAR

* TİKAD'IN OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI

* Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin,

"Son günlerde özellikle kampanya süreçlerinde de görüyorum, çok haşin bir dil var. Ben şahsen bundan yoruluyorum. Ben kadınların dilinin merhamet ve adalet dili olduğu kanaatindeyim. Merhamet ve adalet dili böyle acziyet içeren bir dil değil, çok üstün bir dil"

"Türkiye'de bilinçli olarak siyaset değersizleştiriliyor. Siyasetçi kimliğimizle söylediğimiz cümle en az değerli cümle oluyor çünkü sizin taraf olduğunuz düşünülüyor. Oysa ki her birimiz kafamızda bir fikir ile bir şey anlatıyoruz"

Haber: Gülseli KENARLI - Kamera: Güven USTA / İstanbul DHA
Türkiye İş Kadınları Derneği Toplantında "Gelişen Türkiye'nin Değişen Dinamikleri" konulu bir panel düzenlendi. Gazeteci Palçiçek İlter moderatörlüğündeki panele, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin, Demsa Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Demet Sabancı Çetindoğan, Akademic Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Neşe Kavak, Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Semra Gürel Sürmeli, Demirören Holding Yönetim Kurulu üyesi Meltem Demirören Oktay, Gürallar Grubu Yönetim Kurulu Başkan vekili Esin Güral Argat, avukat Kezban Hatemi'nin konuşmacı olarak katıldı.

ÇETİNDOĞAN: SADECE OTELCİLİKTE İYİ OLMAKLA TURİZMCİLİK OLMUYOR
Panelde ilk konuşmacı Demet Sabancı Çetindoğan oldu. Çetindoğan, yabancı yatırımcıların otelcilik alanında Türkiye'deki yatırımlarına dikkat çekerek, "Sadece otelcilikte iyi olmakla turizmcilik olmuyor. Bir turist geldiğinde onlarla muhatap olan birkaç sektör personeli, iş insanı oluyor. Mesela otellere gelindiğinde müşterinin ilk muhatap olduğu kişiler garsonlar oluyor. Müşteri olarak bizlerde otele gittiğimizde ne genel müdür görüyoruz, ne birim müdürlerini görüyoruz. Ama bize servis yapan garsonlarla bir araya geliyoruz. İlk intiba ülke adına o işletme adına bize geri dönüşümü veren garsonlar. Bütün olarak ele alalım derken garsonundan hatta ve hatta taksicilere. Bir çok turistlerimiz, yerli, yabancı şehre geldiklerinde genellikle toplu taşımanın yanında taksileri kullanıyorlar. Bunların Türkiye için, o şehir için ciddi anlamda bir rehberlik bilgisi olması gerekiyor. Sadece giyim kuşamları, temizlik ve bakım açısından değil. Ama bizim onları şehrimizin birer rehberi olarak düşünüp, ona göre bir yapılanma yapmamız gerekiyor" dedi.
Çetindoğan, perakende sektörü ile ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunarak, "Bizim en büyük sıkıntımız perakende konusunda ülkemizde iki önemli alan var. Bir markaların maalesef sahtelerinin çok ciddi anlamda ülkemizde yer alması. Bu önemli, özellikle büyük markaların Türkiye'ye gelmek istememesinde önemli bir yer teşkil ediyor. Çünkü adım başı neredeyse her yerde görebileceğimiz sahte ürünler bulunmakta. Bunun izahını veremiyoruz. Bu konuda devletimizden çok büyük bir yaptırım, ceza bekliyoruz" diye konuştu.

SÜRMELİ: BİZ 'TÜRK MALI' ETİKETİYLE 'TÜRK' İSMİYLE, AVRUPA'YA YA DA AMERİKA'YA SATIŞ YAPAMIYORUZ
Ardından panelde söz alan Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Semra Gürel Sürmeli de, "Markaların Türkiye'deki satış isimleriyle, yurtdışındaki isimleri birbirinden çok farklı. Çünkü biz 'Türk Malı' etiketiyle 'Türk' ismiyle, Avrupa'ya ya da Amerika'ya satış yapamıyoruz. 'Made in Turkey' yazısını bile zor alıyoruz. Bu nedenle ilk önce kendi kendimizi bir kıymetli olarak değerlendirelim, Türk malına sahip çıkalım. Markalaşma konusunda iddialı olalım, iyi şeyler yapmaya çalışalım. Ondan sonra, biz kendimize inandıktan sonra tüm dünyanın da bize inanacağına, bizim ürettiğimiz ürünlerin kalitesine inanacağına ben şahsen canı gönülden inanıyorum" dedi.

ZENGİN: KAMPANYA SÜREÇLERİNDE DE GÖRÜYORUM, ÇOK HAŞİN BİR DİL VAR
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin ise "Türkiye'nin demokrasisinin gerçekten oturması gereken yere gelmesi için kadınların daha fazla baskın olmasını, karar verici olmasını istiyorum. En çok isteme sebeplerimden biri de son günlerde özellikle kampanya süreçlerinde de görüyorum, çok haşin bir dil var. Ben şahsen bundan yoruluyorum. Ben kadınların dilinin merhamet ve adalet dili olduğu kanaatindeyim. Merhamet ve adalet dili böyle acziyet içeren bir dil değil, çok üstün bir dil" dedi.
Özlem Zengin, "Türkiye'deki kadınların bu toprakların gerçek manevi sahipleri olduğuna inanıyorum. Kadınların bu ülkeye kıyamıyor. Türkiye'de hukukun üretildiği merkez siyaset. Bu sebeple özellikle iş dünyasının siyasete sahip çıkmasını çok anlamlı buluyorum. Türkiye'de bilinçli olarak siyaset değersizleştiriliyor. Siyasetçi kimliğimizle söylediğimiz cümle en az değerli cümle oluyor çünkü sizin taraf olduğunuz düşünülüyor. Oysa ki her birimiz kafamızda bir fikir ile bir şey anlatıyoruz" diye konuştu.

ZENGİN: GENÇLERİN EZBERE EVETLERİ, EZBERE HAYIRLARI YOK
Zengin, Türkiye'de hukuku değerli yapacak şeyin kaliteli siyaset algısı olduğuna dikkat çekerek, "Kadınların sahiplendiği, merkezinde olduğu ekonomik STK'ların muhakkak siyaseti sahiplenmesi gerektiğine inanıyorum. Yeni Anayasa sürecinde Türkiye'yi gezdim. Gençlerin çok değiştiğini görüyorum. Yeniden ikna edilmek istiyorlar. Türkiye'deki gençlerimizde çok büyük potansiyel görüyorum. Gençlerin ezbere evetleri, ezbere hayırları yok" şeklinde konuştu.

OKTAY: GENÇLERİN BİZDEN BEKLEDİĞİ ÇOK BÜYÜK ŞEYLER VAR
Meltem Demirören Oktay da, "Türkiye'nin genç nüfusunun bizi belirlediği noktada olmalıyız diye düşünüyorum. Çünkü gençlerin bizden beklediği çok büyük şeyler var ve çok dinamikler, farklı açılardan bakarak geliyorlar. Onun için her birimiz bütünün bir parçasıyız ve hepimiz birbirimize destek vermeliyiz. Biz aile olarak aslında hizmet sektöründeyiz. Enerji sektörü diye görünsek bile. Bürokratik engellerde çok sürünmüş bir aileyiz her birimiz gibi. İnşallah bu yeni açılımda bunların üstesinden geleceğiz diye düşünüyorum. Aslında en büyük beklentimin de bu olduğu ve gençlerin bizi buna iteceğini düşünüyorum" dedi.

HATEMİ: BÜYÜK BİR TSUNAMİNİN ETKİSİYLE HALLAÇ PAMUĞU GİBİ ATILMIŞ VAZİYETTEYİZ
Panelde bir konuşma da avukat Kezban Hatemi yaptı. Hatemi, "Evet sağlıkta çok iyiyiz, hukukta değiliz, eğitim de hiç değiliz. Bunu başaramadık arkadaşlar. Bunun için ne yapmalıyız? Bunları düşünmeliyiz. Büyük bir tsunaminin etkisiyle hallaç pamuğu gibi atılmış vaziyetteyiz. 4 bin hakimden 600'ü görevden kaldı. Yeni gelenleri sormayın. Kürsüden kafasını bile kaldıramıyor, 'bir şey sorarlarda bilemem' diye. Böyle bir yoğun karanlık bir koridor içindeyiz, ışığa ihtiyacımız var. Tünelin sonu ışık ama yeniden yapılanma inanın Kurtuluş Savaşı'ndan sonraki yapılanmadan daha zor. Orada hiçbir şey yoktu. Yeniden kurduk. Burada sistem var çalıştıramadık. İşte bu sistemi çalıştırmamız lazım. Bu sistemi çalıştırabilmemiz için her birimizin söz sahibi olması lazım" dedi.

Görüntü Dökümü:
---------------------
- Çetindoğan'ın konuşması
- Sürmeli'nin konuşması
- Zengin'İn konuşması
- Oktay'ın konuşması
- Hatemi'nin konuşması
- Panelden görüntüler
- Detaylar

22.03.2017 - 15.38 Haber Kodu : 170322123
22.03.2017 - 15.40 Haber Kodu : 170322124

=======================

ASKERLERİN "BYLOCK DAVASI"NDA YETKİSİZLİK

Haber: Ümit TÜRK İstanbul / DHA
FETÖ'nün haberleşme programı "Bylock"u kullandıkları iddiasıyla tutuklu yargılanan Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli 18 asker, bugün ilkez hakim karşısına çıktı. Mahkeme, sanıkların ikametgah ve yakalandıkları yerin başka iller olduğu gerekçesiyle 18 sanık yönünden yetkisizlik kararı verdi. Sanıkların dosyaları yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'ne gönderdi.
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada savcı, sanıkların yakalandıkları yer ile ikametgah adreslerinin farklı illerde olduğuna dikkat çekerek "yetkisizlik" talebinde bulundu. Bunun üzerine mahkeme heyeti sanık ve avukatlarından taleplere ilişkin beyanlarda bulunmalarını istedi. Bylock kullanmadıklarını, FETÖ ile ilgili bir bağlantılarının olmadığını belirten sanıklar tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatları da, savcının "yetkisizlik" talebinin uygun olmadığını, dosyanın 13. Ağır Cezası Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini belirterek müvekkillerinin tahliyelerini istedi.
Taleplere ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar Abdullah Bağcı, Ahmet Erdiç, Aydoğan Ayvaz, Cihan Özdemir, Cüneyt Demir, Dündar Yıldız, Erkan Kazıcılar, Ertuğrul Aslan, Fatih Kaya, Habib Gürkan Başova, Hakan Dikiciaşık, Hasan Sincar, Hilmi Kendircioğlu, İbrahim Düger, İsa Yaşar ve İsmail Demir hakkında mahkemelerine kamu davası açıldığını, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin içtihatlarına göre "Terör örgütene üye olma" suçunun devam eden suçlardan olması nedeniyle sanıkların yakalandıkları yerde mahkemesi olması gerektiği gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verdi.
Mahkeme heyeti, 16 sanığın bulunduğu dosyanın "görevli ve yetkili terör suçlarına bakmakla" görevli Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti. Diğer sanıklar Ali Erkan Katrancı ve İbrahim Çiftçi hakkındaki dosyalarında yetkisizlik kararı verilmek üzere tefrik edilerek dosyanın ayrılmasına hükmeden mahkeme heyeti, 18 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

=====================================

- YARIŞ DRONLARI TÜRKİYE'DE ÜRETİLECEK

Ali AKSOYER / İSTANBUL DHA
Türkiye'de ilk kez düzenlenen Drone yarışlarının birinci etabı, Küçükçiftlik parkında yapılmıştı. Büyük ilgi gören Türkiye Drone Ligi'nin ilk ayağının ardından yarış dronlarının Türkiye'de üretimine karar verildi. Yarış organizatörleri, bir üniversiteyle çalışmaların son aşamaya geldiğini açıkladı.

İLK YARIŞ BÜYÜK İLGİ GÖRMÜŞTÜ
Bütün dünyada büyük bir ilgiyle takip edilen drone yarışları, ilk kez Drone Ligi adı altında Türkiye'deki meraklıları ile buluşmuştu. Maçka'da bulunan Küçükçiflik parkında özel olarak hazırlanan pistteki yarışma büyük ilgi görmüştü. Türkiye Drone Ligi adı altındaki organisazyonun ilk ayağı olan İstanbul yarışlarında Kaan Atahan Ceylan birinci, Berkcan Hacımuslar ikinci, Mert Bilaloğlu üçüncü olmuştu.

ARTIK TÜRKİYE DE ÜRETİLECEK
Türkiye Drone Ligi'nin büyük ilgi görmesinin ardından saatte 140 kilometre hıza ulaşan yarış dronlarının Türkiye'de yapılmasına karar verildi. Türkiye Drone Ligi Organizatörlerinden Özge Dede, bir üniversiteyle işbirliği içinde olduklarını belirterek "Yüzde yüz yerli olan yarış dronlarını üretmek için son aşamaya geldik. Önümüzdeki günlerde bir toplantı ile bu konuda bir açıklama yapacağız" dedi.

8 MİLYAR LİRALIK DRONE PAZARI VAR
2014 yılında dünya genelinde 3 milyon drone varken bu rakam 2015'te 6 milyona çıktı. 2021 yılında dünyada yaklaşık 30 milyon drone olacağı tahmin ediliyor Dünya drone pazarının büyüklüğü şu anda 8 milyar dolar seviyesinde. Bu rakamın 2021 yılında 12 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü verilerine göre, geçen yılın sonunda Türkiye'de drone kullanıcı sayısı 11 bin 839'u buldu.

Görüntü Dökümü:
----------------------
-Dron yarışlarından görüntüler
-Detaylar

22.03.2017 - 16.32 Haber Kodu : 170322148

================================

- VEYSİ KAYNAK: AVRUPA BİRLİĞİ'NDE BİR AKIL TUTULMASI VAR

Haber - Kamera: Yaşar KAÇMAZ / İstanbul DHA
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Norveç'in darbeci askerlerin sığınma talebini kabul etmesiyle ilgili "Avrupa Birliği'nde bir akıl tutulması var. Avrupa Birliği kendi imha pimini çekmiş vaziyette. Eğer Avrupa Birliği demokrasi, insan hakları, özgürlükler, hukuk devleti temeline dayalıysa bunları düşünmesi lazım." dedi.
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Esenler Belediyesi tarafından Dr. Kadir Topbaş Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Uluslararası Tarihi Su Yolu Şehirleri Buluşması" programına katıldı. Kaynak programın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"ÜZÜLÜYORUM SADECE"
Norveç'in darbeci askerlerin sığınma talebini kabul etmesine ilişkin soruya Kaynak, "Avrupa Birliği'nde bir akıl tutulması var. Avrupa Birliği kendi imha pimini çekmiş vaziyette. Eğer Avrupa Birliği demokrasi, insan hakları, özgürlükler, hukuk devleti temeline dayalıysa bunları düşünmesi lazım. Zaten bizler 15 Temmuz'dan sonra şunu gördük; gelenler darbeyle demokrasimizin ne kadar zarar gördüğünü değil, darbecilerin işkenceye uğrayıp uğramadığını tespit etmeye geldiler. Bu bir akıl tutulmasıdır. Bir güzel atasözümüz var. Bizim uyarılarımız şundan. Deriz ki biz, 'Biz yandık siz yanmayın'. Bizim Avrupa'ya da Dünya'ya da mesajımız bundan dolayı. Bizim milletimiz zaten gereğini yaptı, bizzat tehlikeyi kendisi engelledi. Ama o ülkeler korkarım FETÖ gibi örgütlerin açacağı hasarı çok büyük maliyetle belki kapatamazlar. Bir yandan burada siz demokrasiyi inceleyeksiniz, bir yandan diyeceksiniz ki, terörle mücadele yasanızı gevşetin. Bir yandan hemen daha 16 Temmuz günü 'Darbecilerin kaçtığı helikopterinizi de, darbecileri de iade edeceğiz' diyen Yunanistan, şimdi darbecileri iade etmediği gibi, yenilerine kapısını açacak. Zaten yüzyıllarca kendi iç savaşlarla altüst oluşlar yaşayan Avrupa'nın, yeniden o karanlık çağa dönüşünün bence ilk adımlarıdır. Üzülüyorum sadece." diye cevap verdi.

"SADECE YALAN ÜRETİYORLAR"
Referandum sürecinini de değerlendiren Veysi Kaynak, "Referandum neticesinin 'Evet' olması için gayret eden herkes, sistemin milletimize neler getireceğini izah ediyorlar. 'Hayır' diyenler de sadece yalan üretiyorlar. Sürekli yalanlar olduğuna göre demek ki 'Hayır' oyunun verilmesini isteyenler, millete niye 'Hayır' denmesi gerektiğinin haklı bir gerekçesini ortaya koyamıyorlar. 16 Nisan'dan sonra Türkiye'nin önünde büyük işler var" dedi.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Programdan detay
-Kaynak'ın programda konuşması
-Kaynak'ın soruları cevaplaması
-Genel ve detaylar

22.03.2017 - 14.50 Haber Kodu : 170322113
22.03.2017 - 15.34 Haber Kodu : 170322121

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler