FETÖ'NÜN TÜRKİYE İMAMI MUSTAFA ÖZCAN'IN KIZI TUTUKLANDI
İzmir'de, FETÖ/PDY'nin en üst düzey isimlerinin yer aldığı, Ergenekon, 17- 25 Aralık gibi operasyonların yapılması kararının alındığı 'Başyüceler Şurası'nın başkanı ve Türkiye imamı' Mustafa Özcan'ın kızı Zehra Bozkurt'un da aralarında bulunduğu 4 kişi tutuklandı.
İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, önceki gün sabah İzmir merkezli 4 ilde yaptığı eş zamanlı FETÖ/PDY operasyonunda 16 şüpheliyi gözaltına aldı. Şüpheliler arasında bulunan ve terör örgütünün gizli haberleşme programı ByLock'u kullandığı belirlenen Zehra Bozkurt'un babasının, FETÖ/PDY'nin yaptığı Ergenekon, 17- 25 Aralık gibi birçok kritik operasyonların kararının alındığı, örgütün en üst düzey 6 kişisinin bulunduğu 'Başyüceler Şurası'nın başkanı ve Türkiye imamı' olduğu belirlendi. Mustafa Özcan'ın, ayrıca kayyum atanan Kaynak Holding'in yönetici ve ortaklarından olduğu saptandı. Özcan hakkında, Ankara 4'üncü Ağır Ceza ve İstanbul 33'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nden 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' ve 'Silahlı terör örgütüne üye olma' gibi suçlardan yakalama kararı bulunduğu bildirildi.
Zehra Bozkurt'un da aralarında olduğu 16 şüpheli, polisteki işlemlerinin ardından dün adliyeye sevk edildi. Bozkurt ve 3 kişi tutuklanırken, diğer şüpheliler adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
ADLİYEYE SEVK GÖRÜNTÜLERİ DÜN GEÇİLMİŞTİ
Haber: Davut CAN/İZMİR, (DHA)-
==================
KOCAELİ'DE KARTEPE ZİRVESİ
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nce 'Şehircilik ve Mutlu Şehir' konulu Kartepe Zirvesi düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, zirvede yaptığı konuşmada, "Plastik ne yazık ki tüm dünyayı esir almış durumda. Korkum o ki 21'inci yüzyıl ne bilgi ne teknoloji, tarihe 'plastik çağı' olarak geçecek. Araştırmalar, 2050'de okyanuslarda balıktan çok plastiğin yüzeceğini gösteriyor. İşte bu gerçeklerden hareketle 'Sıfır Atık' projesini başlattık" dedi.
Kayak merkezi Kartepe'deki otelde yapılan zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye Mukim Temsilcisi Alvaro Rodrigez, Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, AK Parti'li milletvekilleri, bilim insanları, yazarlar, araştırmacılar ve kurum temsilcileri katıldı. Emine Erdoğan, zirvede yaptığı konuşmada, "Bugün öyle bir değişim çağında yaşıyoruz ki ihtiyaçlar hemen her gün farklılaşıyor. Şehirlerin sınırları aynı kalıyor; fakat hafızaları ve ruhları, günün şartlarına göre bazen genişliyor bazen daralıyor. Şehirler, ruhları olan canlı organizmalar gibidir. Bir şehir, her gün yeniden inşa edilir ya da onlardan koparılan tarihle yıkılır. Bir şehrin kimliği ile o şehirde yaşayan insanların kimliği daima alışveriş halindedir" dedi.
'KÜRESELLEŞME, ŞEHİRLERİ ÇORAKLAŞTIRDI'
Küreselleşmeyle şehirlerin çoraklaştırıldığını kaydeden Erdoğan, "İki şehri birbirinden ayıran, koordinatları değil kimlikleridir. Fakat son yıllarda görüyoruz ki şehirler, artık birbirine daha çok benzer hale geldi. Küreselleşme, kimlikleri tek tipli hale getirirken, şehirleri de çoraklaştırdı. Büyük edebiyatçımız Tanpınar, 'Beş Şehir' kitabının İstanbul bahsinde şöyle diyordu; 'Bugün mahalle kalmadı. Mahallenin yerini, alt kattaki üsttekinden habersiz, ölümüne, dirimine kayıtsız, her penceresinden ayrı bir radyo merkezinin nağmesi taşan apartman aldı'. Bundan yıllar önce İstanbul'un hızlı kentleşme karşısında verdiği mücadele, büyük edebiyatçının kalbine kıymık gibi batmıştı. Şehirden eksilen bir park, bir çeşme, kolektif hafızaya büyük hasar veriyor. Bazen bir mekanın yitip gitmesi, birçok insanın anı defterinden sayfalar koparıyor. Şehirlerimiz modernleşiyor derken, her gün biraz daha eksiliyoruz" diye konuştu.
'KİRLİ HAVA YERİNE TEMİZ GÖKYÜZÜNE BAKIYORUZ'
Tüm şehirlerin doğal gaza kavuşturulduğunu belirten Emine Erdoğan, şunları söyledi:
"Bugün puslu ve kirli hava yerine temiz gökyüzüne bakabiliyoruz. Sorunlar, gönlünü şehre vermiş bir yönetim anlayışıyla bertaraf edildi. İstanbul'u tarif etmek, işlerin en zoru olsa da ona 'gündüz düşüdür' diyebiliriz. Adeta gözlerimiz açıkken gördüğümüz bir rüya şehirdir, İstanbul. Necip Fazıl'ın 'Ay ve güneş, ezelden iki İstanbulludur' diye tarif ettiği kültürler kavşağıdır; fakat o da almıştır nasibini türlü değişimlerden. Asırlar boyu tüm dünyaya esin kaynağı olmuş İstanbul'un 7 tepesine, vaktiyle çöp tepeleri eklenmişti. Hatırlarsınız; Hekimbaşı'ndaki vahşi çöp depolama alanının patlamasıyla 38 kişi hayatını kaybetmişti. İstanbul gibi bir metropol, 20'nci yüzyılda böyle ilkel koşullarda can çekişti. İstanbullular evlerine bidonlarla su taşıyordu. Çöp kokusu solumaya alışmış halk; ağaç, çimen, deniz kokusuna hasretti. Neyse ki bu sorunlar, gönlünü şehre vermiş bir yönetim anlayışıyla bertaraf edildi. Gazetelerin gaz maskesi dağıttıkları bir ortamda, tüm şehir doğal gaza kavuştu. Bugün puslu ve kirli hava yerine, temiz bir gökyüzüne bakabiliyoruz."
Şehirlerin yeni sorunlarla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Şehirlerimiz artık yeni sorunlarla karşı karşıya. Bu durum, şehir kavramını yeniden yorumlamayı, trafik, ulaşım, güvenlik ve atık yönetimi gibi alanlarda yeni çözümler üretmeyi gerektiriyor. Tüm bunlara, dünya metropollerinin kendi aralarındaki rekabet de eklenince teknolojik altyapıyla kültür atlasını uyumlu kılacak yeni yaklaşımlar gerekiyor" dedi.
'YOL HARİTAMIZ, MUTLU VE KÜLTÜRLÜ ŞEHİRLER'
Bundan sonraki hedefin akıllı, mutlu ve kültürlü şehirler inşa etmek olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tüm alanlarda olduğu gibi şehirlerimizi dönüştürmede de insan odaklı yaklaşım benimsemeliyiz. İnsanın fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını önceleyen politikalar geliştirmeliyiz. Sadece İstanbul'da değil tüm şehirlerimizde, o topraklardan gelmiş geçmiş medeniyetlerin izlerini okuyabileceğimiz evrenler kurmalıyız. İnsanın aidiyet duygusunu artıran, yerel malzemenin geleneksel mimari ile buluştuğu projelere daha da ağırlık vermeliyiz. Toprakla ilişkisini kesen değil yere sağlam basan, çevrenin doğal bir parçası olan mimariye geçmeliyiz. Şehirlerimiz; genç yaşlı, kadın erkek, özel ihtiyaç sahibi, engelli bireylerin ihtiyaçlarına cevap verecek daha katılımcı hale gelmelidir. Şehirlerin en önemli sorunlarından biri de bildiğiniz gibi atık meselesidir. Kentlere göçün artmasıyla doğru orantılı olarak atık miktarımız artıyor. Plastik ne yazık ki tüm dünyayı esir almış durumda. Korkum o ki 21'inci yüzyıl ne bilgi ne teknoloji, tarihe 'plastik çağı' olarak geçecek. Araştırmalar, 2050'de okyanuslarda balıktan çok plastiğin yüzeceğini gösteriyor. İşte bu gerçeklerden hareketle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'mızla 2017'de 'Sıfır Atık' projesini başlattık. İlk etapta kamu binalarımız sisteme dahil oldu. 2023 senesine kadar 'sıfır atık' sistemini tüm ülkede yüzde 100 gerçekleştirmeyi hedefliyoruz."
'HER ŞEY KENDİ EVLERİMİZDE BAŞLAMALI'
Emine Erdoğan, Japonya'nın Kamikatsu şehrini 'sıfır atık' konusunda örnek göstererek, şöyle konuştu:
"Şehir söz konusu olduğunda konuşacak elbette çok şey var. Japonya'da yakından tanıma imkanı bulduğum, dünyanın ilk 'sıfır atık kasabası' olan Kamikatsu, bu seferberlik adına umutlarımızı artırıyor. Kamikatsu'da yerel halk, kurulan sistem sayesinde çöplerini tam 45 kategoriye ayırarak, atıklarının yüzde 80'ini geri dönüştürüyor. Öyle ki bunu milli bir davaymışçasına sebatla sürdürüyorlar. Daha da ilginci, halk bu süreçte görüyor ki aslında birçok malzeme çok gereksiz yere paketleniyor. Bu farkındalık yavaş yavaş bir yaşam tarzı haline geliyor. Kamikatsu, küçük bir örnek ama geri dönüşümün bir yerleşim yeri ölçeğinde mümkünlüğünü gösteriyor. Bizim şehirlerimiz de yenilenebilir enerji kaynaklarıyla tüketmeden var olabilen şehirler haline gelmelidir. Aslında bu bize yabancı değil. Geçmişimizde de öyle yaşamıyor muyduk? Organik atıkların gübreye dönüştüğü, plastik poşet yerine filelerin kullanıldığı tasarruf kültürü ile yaşamıyor muyduk? Geçmişteki bu tecrübelerimizle çağın ihtiyaçlarını sentezleyerek şehirlerimizi yaşanabilir hale getirmeliyiz. Bunun için atacağımız ilk adım önemlidir. Kendi evlerimizde başlamalı her şey. Çocuklarımıza bu bilinci vermeliyiz. 1 saniyede, gözümüz kapalı çöpe attığımız plastiğin binlerce yıl tabiatta kalacağını onlara iyi anlatmalıyız. Önemli toplumsal rolleri olan sizlerin de bu farkındalığa katkı sağlayacağına gönülden inanıyorum. Şehir söz konusu olduğunda konuşacak elbette çok şey var. Bu zirveden çıkacak ortak aklın, yerel yönetimlerimize ve şehir politikalarımıza rehberlik yapacağına inanıyorum."
BAKAN VARANK: AKILLI ŞEHİRLERE ÖNEM VERİYORUZ
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank ise yaptığı konuşmada, "Şehirlerde tıpkı insanlar gibi karmaşık ve sofistike olur. Kentler aynı zamanda dinamik yapılarıyla üretimin büyümenin yeniliğin ve aklın merkezledir. Küresel gelirin yüzde 80'i kentlerde üretiliyor. Şehirleşme ve ekonomik kalkınma birbirini tamamlayan bir gelişme. Üretimi ve tüketimin tüm kodlarını değiştirmeye başlayan teknolojik gelişmeler şehirlerimizi etkiliyor. Biz hükümet olarak vatandaşlarımızın refahlarını yükseltme çabası içinde olduk. Şehirleşmede her zaman öncelikli alanlarımızdan bir tanesi oldu. Yaşam kalitesi yüksek ve değer üreten şehirler oluşturmak bizim önceliğimiz. Biz bakanlık olarak teknolojiyi en iyi şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Akıllı şehirlere önem veriyoruz. Sürdürülebilir enerji çözümleri, sıfır atık, hızlı ulaşım sayesinde daha mutlu toplumlara giden süreci aslında ifade ediyor. Yapılan son analizlere göre akıllı şehirlerin getirdiği yenilikler 20 trilyon dolarlık katkı sağlayacaktır. 2023 sanayi ve teknoloji stratejimiz ülkemizdeki sağlıklı ve kapsamlı bir şekilde sürdürülmesini hedefliyor. Fikirden ürüne varıncaya dek her aşamada girişimcilerimizin yanında olacağız" dedi.
BAKAN KURUM: ÇARPIK KENTLEŞMEYLE MÜCADELE EDİYORUZ
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum da çarpık kentleşme ve gecekondulaşmayla mücadele ettiklerini belirterek, "Şehirde yaşayanlar, kimliklerini yaşadığı mekana yansıtırlar. İnsan neyse şehir de odur. Benliğini ortaya koyar, kimliğini de gösterir. Atalarımız bir yere yerleştiğinde cami, hamam, köprü, medrese yapmışlardır. Biz de yapacağımız her projede atalarımızın bize bıraktığı o kimliği, o ruhu yaşatmak istiyoruz. Biz 21'inci yüzyılda şehirlerimizde hissettiğimiz o eski mutluluğu yakalayabilir miyiz, o sorunları tartışacağız. Ben Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak 'evet' diyorum. Ecdadımızın gösterdiği şehircilik örneklerine sahip çıkıp, geliştirip, önemli projeleri hayata geçireceğiz. Çarpık kentleşme ve gecekondulaşmayla mücadele ediyoruz. 850 bin yeni konut yaparak gecekondulaşmayı sağlıksız yapıya son verecek önemli adımı attık. Medeniyetimizin değerlerine uygun az katlı, özümüzü, kültürümüzü yansıtacak kentler inşa etmeliyiz. İklim değişikliğiyle ilgili mücadele ediyoruz. 7 bölgeyle ilgili çalışma başlattık. 15 maddelik çok önemli karar aldık. Şehirlerimizde uygulamaya başladık" diye konuştu.
BM Türkiye Mukim Koordinatörü Alvaro Rodriguez ise yaptığı konuşmada, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın destekleri ve çabalarının en ihtiyaç duyan kitlelere ulaşmasından dolayı kendisine teşekkürlerimi iletiyorum. Türkiye'nin çabası, ortaya koyduğu insani yardımlar herkes tarafından fark edilmektedir. Mutlu şehirlerin önümüzdeki 5 yıl için elzem olduğu kabul edilmelidir. Bu noktada çok daha fazlası yapılacaktır" dedi.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın da Emine Erdoan'a konuşmasının ardından Hereke halısı hediye etti.
ABONELERİMİZİN BİLGİSİNE
HABERİN HAM GÖRÜNTÜLERİNE AŞAĞIDAKİ FTP BİLGİLERİNİ KULLANARAK LOGOLU BİR ŞEKİLDE ERİŞEBİLİRSİNİZ
ftp adresi: ftp://178.211.55.226
Kullanıcı adı: dhaabone
Şifre: dha
Haber-Kamera: Ergün AYAZ-Alişan KOYUNCU/KARTEPE(Kocaeli), (DHA)
=======================
UZUNGÖL'DE KAÇAK YAPILARLA İLGİLİ İNCELEME TAMAMLANDI
TRABZON'un Çaykara ilçesinde imar kirliliği tartışmaları ile gündeme gelen turizm merkezi Uzungöl'de yıkımına karar verilen imar barışına uygun olmayan 118 yapıda, sahiplerinin talebi üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan bölgeye gelen heyet tarafından yapılan inceleme tamamladı. Yapı sahiplerinin talep ve sorunlarını da dinleyen heyetin hazırlayacağı raporun ardından, yıkılması planlanan yapılarla ilgili karar verilecek. Uzungöl'de bekleyiş sürerken, gözler bakanlığın açıklayacağı rapora çevrildi.
Çaykara ilçesindeki Karadeniz'in gözde turizm merkezlerinden Uzungöl'de, otel, pansiyon ve iş yeri sayısının her geçen gün artması, bölgede uzun süredir devam eden imar kirliği sorununu da beraberinde getirdi. Her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği Uzungöl'de, artan imar sorununa zamanla çözüm bulunamadı. Son dönemde, Körfez ülkelerinden gelen turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Uzungöl'de, otel, apart otel, pansiyon ve iş yeri sayısının plansız şekilde çoğalmasıyla birlikte imar kirliliğindeki artış tavan yaptı. Uzungöl'de, yıkım kararı bulunan 862 kaçak yapı sahibi, imar barışından yararlanmak için başvurdu.
118 YAPIYA YIKIM KARARI
Yapılan başvurulardaki incelemelerde, imar barışına uygun olmadığı tespit edilen 118 yapının yıkımına karar verildi. Yapıların yıkımıyla ilgili Trabzon Valiliği’nden Çaykara Belediyesi’ne yazı gönderilip, yıkım yapılacak yapıların boşaltılması ve yıkıma uygun hale getirilmesi istendi. Bunun üzerine Çaykara Belediyesi, yapı sahiplerini gönderdiği tebligatlarla bilgilendirdi, yıkımlara 5 Ekim'den itibaren başlanacağıni belirtti. Yapı sahiplerine tebligatla verilen süre doldu. Ancak yapılar boşaltılmadığı için yıkıma başlanamadı.
BAKANLIK HEYET GÖNDERDİ
Yapıları yıkılacak olan işletme sahipleri, aralarında sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de yer aldığı heyetle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileriyle görüştü. İşletme sahipleri, bakanlık tarafından oluşturulacak heyetin, Uzungöl'e gelip yıkımı planlanan yapılarda inceleme yapmasını talep etti. Talep üzerine, bakanlıkça oluşturulan heyet, Uzungöl'e gelerek inceleme yapmaya başladı.
İNCELEME TAMAMLANDI, GÖZLER RAPORDA
118 yapının yanı sıra, turizm işletme sahipleri ile yöre sakinlerinin talep ve sorunlarını dinleyen heyet, saha incelemelerini tamamladı. Bakanlık heyetinin, Uzungöl'le ilgili hazırlayacağı ayrıntılı raporun ardından imar barışı uygun olmayan yapılarla ilgili karar verileceği öğrenildi. Uzungöl'deki bekleyiş sürerken, gözler bakanlığın açıklayacağı rapora çevrildi.
'RAPORU BEKLİYORUZ'
Uzungöl Turizmciler Dernek Başkan Yardımcısı Murat Akyüz, raporu beklediklerini, yıkım tartışmalarının da bir an önce bitirilip, turizme odaklanılması gerektiğini söyledi. Akyüz, "Yıkım kararlarıyla ilgili Uzungöl’de bulunan sivil toplum örgütlerimizle beraber Ankara’da Çevre ve Şehircilik Bakanımızla, yıkım kararı çıkan yapılarla ilgili görüştük. Yıkımların durdurulmasını, oluşturulacak bir heyetin burada incelemelerde bulunmasını istedik. Onlar da Uzungöl'e bir heyet gönderdi. Gelen heyet, yıkım emri verilen 118 yapıyı inceledi. Esnafımızı dinledi. Şimdi çıkacak raporu bekliyoruz. Rapor açıklandıktan sonra yıkım kararı çıkan yapılar için neler yapılacağını hep beraber göreceğiz. Artık yıkım olayı bir an önce bitmeli ve turizme odaklanmalıyız" dedi.
İŞ MAKİNESİ NÖBETİ SONLANDIRILDI
Bu arada, Uzungöl'de apart, pansiyon ve otel gibi yıkılması planlanan bazı yapıların sahiplerince, Uzungöl'e 2 kilometre mesafede yol kenarına iş makinesi nöbeti için kurdukları çadırı yıktıkları gözlendi. Nöbetlerine son veren yapı sahipleri, yıkımların durdurulup, mağdur edilmemelerini istediklerini söyledi.
BAKAN KURUM AÇIKLAMIŞTI
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Karadeniz Bölgesi'ndeki 6 ili kapsayan, 15 maddelik 'İklim Değişikliği Eylem Planı'nı açıkladıktan sonra Trabzon'un dünyaca ünlü turizm merkezi Uzungöl'ü ziyaret edip açıklamalarda bulunmuştu. Bakan Kurum, Uzungöl'de turizm sezonunun bitmesinin ardından 'imar barışına' uygun olmayan yaklaşık 118 yapının yıkımına başlanacağını belirterek, "Süreç içerisinde de imar barışına uygun olmayan yapıların yıkımını gerçekleştireceğiz. Akabinde Uzungöl’ü gerçekten uluslararası anlamda da doğal güzellikleri ön plana çıkaracak bir çalışmayı başlatıyoruz. Uzungölümüzde incelemeleri yaptık. Aynı Ayder'de olduğu gibi vatandaşlarımızla el birliği içinde onlarla birlikte omuz omuza buradaki dönüşümü de gerçekleştireceğiz" demişti.
ERDOĞAN, 'AYDER'İ KİRLETTİK, REZİL ETTİK' DEMİŞTİ
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, 8 Ağustos 2017'de katıldığı AK Parti Rize İl Başkanları Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda, imar kirliliği tartışmaları ile gündeme gelen Ayder Yaylası ile ilgili, "Şu anki Ayder Yaylası bizim temsilimiz olamaz. Allah'ın bize verdiği Ayder bambaşka ama biz Ayder'i kirlettik, rezil ettik. Ayder'i kentsel dönüşüm değişimle şanına yakışır bir hale getireceğiz. Aynı değişim dönüşümü de Uzungöl'de yapmamız lazım" demişti. Erdoğan'ın bu sözleri üzerine bölgede kaçak yapılarla ilgili harekete geçildi, yıkım kararları alınarak, mücadele başlatıdı.
UZUNGÖL TURİZM MERKEZİ
Çaykara ilçesine 20 kilometre mesafede bin 250 metre yükseklikte yer alan ve eşsiz doğal güzellikleri ile Doğu Karadeniz'in gözde turizm merkezi olan Uzungöl, yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor. 500 bin metrekare alana sahip olan göl, alabalık ve sazan balığına ev sahipliği yapıyor. Uzungöl'ün 10 kilometre güneyinde 3 bin metre yükseklikteki Holdizon Dağları'nda, Balıklıgöl çevresinde yaya yürüyüş yapılabiliyor, vahşi doğa şartlarında yaban hayatı izlenebiliyor. Son yıllarda otel, pansiyon ve iş yeri sayısının her geçen gün artışına bağlı olarak ortaya çıkan imar kirliği sorunu ile tartışılan Uzungöl'de kentsel dönüşüm projesi gündeme geldi. Bunun üzerine Uzungöl'de, Karadeniz Bölgesi'ndeki 6 ili kapsayan, 15 maddelik 'İklim Değişikliği Eylem Planı' kapsamında kentsel dönüşüm hazırlıkları başlayacağı belirtildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Drone ile Uzungöl'ün yeni çekilmiş görüntüleri
-Uzungöl'den detaylar
-Muhabir anonsu(Aleyna Keskin)
-İşletme sahisi ile röp
-Vatandaş ile röp
HABER: SELÇUK BAŞAR KAMERA: ALEYNA KESKİN/DHA-TRABZON
=======================
KANSER HASTALARI EBRU SANATIYLA İYİLEŞİYOR
Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören kanser hastaları ile yakınları, uzman eğitmen eşliğinde ebru çalışması yaptı.
Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Adana Şubesi, kanser tedavisi gören hastalara psikolojik destek vermek için 'Kanser hastaları ile suya resim çiziyoruz' sloganıyla Adana Şehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Kliniği Kemoterapi Ünitesi’nde ebru çalışması etkinliği düzenledi. Eğitmen Leman Eker eşliğinde gerçekleştirilen etkinliğe, serviste kanser tedavisi gören hastalar ile yakınları katıldı.
Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Adana Şube Başkanı Prof. Dr. Timuçin Çil, kanser tedavisini bir bütün olarak gördüklerini ve gerekli tedaviyi uyguladıklarını belirterek, hastalığın beraberinde getirdiği psikolojik sorunları da bu tip etkinliklerle tedavi ettiklerini bildirdi. Kanserin yanında en çok depresif duygu durumu ve anksiyete artışı gibi sorunlarla karşılaşıldığını anlatan Prof. Dr. Çil, “Hastaların ana tedavileri dışında bunları da tanıyıp tedavi etmemiz gerekiyor. Bu tip etkinliklerin tedavilerde başarı oranını belirgin olarak artırdığını biliyoruzö dedi.
Hastanede tedavi gören kanser hatası Nursel Akkış (67) ise etkinlik sayesinde kendisini çok iyi hissettiğini belirterek, yaptığı nazar boncuklu ebru çalışmasını doktoru Prof. Dr. Çil'e hediye etti.
Görüntü Dökümü
---------------------
- Hastaların 'ebru' çalışması
- Hasta ile röp.
- Doktor ile röp.
- Detaylar
Haber:Nuri PİR-Kamera: Ceren BEGEÇ/ADANA, (DHA)
=======================
HDP ÖNÜNDE OTURAN BABA: BİR FIRSATINI BULDUN MU KAÇ GEL
Diyarbakır'da, terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarının bulunmasını isteyen 55 ailenin, HDP il binası önündeki oturma eylemi 53'üncü günde de devam etti. Ağrı'dan gelen Yasin Kaya, kızı Çiğdem Kaya'nın lise 2'nci sınıfta okurken 2015'te dağa kaçırıldığını belirterek, "PKK ve HDP tarafından dağa kaçırıldı. Kızım eğer beni duyuyorsan, beni görüyorsan kaç gel. Oradan bir hayır gelmez. Gel devletimize teslim ol. Eğer beni görüyorsan bir fırsat buldun mu kaç gel kızım" dedi.
Hacire Akar, 21 Ağustos'ta kaybolan oğlu Mehmet'in (21) HDP'liler tarafından dağa kaçırıldığını söyleyip, 1 gün sonra, partinin Diyarbakır binası önünde oturma eylemi başlattı. Eylemin 3'üncü gününde ortaya çıkan Mehmet Akar, mahkemece ev hapsiyle cezalandırıldı. Oğluna kavuşup, eylemine son veren Hacire Akar, çocukları kayıp annelere çağrıda bulundu. Akar'ın çağrısıyla harekete geçen çocukları kayıp aileler, 3 Eylül'den itibaren HDP önünde oturma eylemine başladı. 55 ailenin katıldığı oturma eylemi 53'üncü günde de sürdürüldü.
'KAPIM SANA AÇIK GEL KORKMA'
Ağrı Taşlıçay ilçesi Kumluca köyünden gelen Yasin Kaya, kızı Çiğdem Kaya'nın (21) Ağrı Anadolu Lisesi 2'nci sınıf öğrencisiyken 2015'te dağa kaçırıldığını söyleyerek, "Orada kayboldu. PKK ve HDP tarafından dağa kaçırıldı. Emniyete gittim şikayette bulundum. Bir araştırma oldu. PKK tarafından kızımı kaçırmışlar. Kızım eğer beni duyuyorsan, beni görüyorsan kaç gel. Oradan bir hayır gelmez. Devletimize gel teslim ol. Eğer beni görüyorsan bir fırsat buldun mu kaç gel kızım. Kapım sana açık gel korkma" diye konuştu.
OTURMA EYLEMİNDEKİ AİLELER
1- Diyarbakır'ın Eğil ilçesinde oturan Fevziye- Şahap Çetinkaya çifti, 30 Ağustos'tan beri haber alamadıkları, PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını iddia ettikleri oğulları Süleyman (18) için 3 Eylül Salı günü oturma eylemine başladı.
2- Diyarbakırlı Remziye Akkoyun, 4 yıldır kayıp olan oğlu Azad'ın (14) PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını ileri sürerek, 3 Eylül Salı günü oturma eylemi başlattı.
3- Diyarbakır'da oturan Rauf- Ayşegül Biçer çifti, 10 aydır kayıp olan tek oğulları Mustafa (18) için 3 Eylül Salı günü oturma eylemi başlattı. Kanser hastası Ayşegül Biçer, oğlunun HDP aracılığıyla PKK'lı teröristlere götürüldüğünü iddia ediyor.
4- Mardinli olan ve Diyarbakır'da oturan inşaat işçisi Celil Begdaş ile eşi Hediye Begdaş, ramazan ayının ilk günü olan 5 Mayıs'ta ortadan kaybolan oğulları Yusuf'un (16) HDP'liler aracılığıyla düğün aracı olarak süslenen minibüsle dağa kaçırıldığını iddia ederek, 4 Eylül akşamı oturma eylemine katıldı.
5- Gaziantep'te oturan Şevket-Songül Altındaş çifti, vatani görevi için usta birliğine giderken 2 Ekim 2015'te Tunceli'nin Pülümür ilçesinde teröristlerce kaçırılan oğulları Müslüm (24) için 5 Eylül günü oturma eylemi başlattı.
6- Mersin'in Anamur ilçesinde yaşayan Rahime Uymaz, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 28 Temmuz 2015'te eşi ve kızının yanında aracından indirilerek, kaçırılan yeğeni polis memuru Sedat Yabalak (34) için oturma eylemine katıldı. Polis Sedat Yabalak'ın hasta annesi Ünzile Yabalak ise 8 Eylül akşamı Diyarbakır'a gelip nöbete başladı. Solunum hastası Ünzile Yabalak'a, PKK'lı teröristler tarafından 23 Eylül 1995'te şehit edilen Astsubay Murat Namdar'ın eşi Yıldız Namdar refakat ediyor.
7- Mardin'in Derik ilçesinden gelen Emine-Şeyhmus Kaya çifti, İstanbul'da polis memuruyken, Muş'ta kardeşinin düğün konvoyuyla memleketine dönerken, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yol kesen teröristler tarafından kaçırılan oğulları Vedat Kaya (28) için 5 Eylül'de oturma eylemine başladı.
8- Malatyalı Sadiye Özbey, 17 Eylül 2015'te Rize'den kendisini ziyarete gelirken Tunceli'nin Pülümür ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristler tarafından aracı yakılıp kaçırılan oğlu Astsubay Semih için 5 Eylül günü oturma eylemine katıldı.
9- Bursa'da yaşarken eşini 17 Ağustos depreminde kaybedince Diyarbakır'a taşınan Meryem Savur, 4 yıl önce PKK'lı teröristlerce kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Fırat (22) için 5 Eylül günü oturma eylemine başladı.
10- Diyarbakırlı Sabiha Balta, 5 yıl önce kaybolan oğlu Arafat'ın (25) PKK'lı teröristlerce dağa kaçırıldığını iddia ederek 5 Eylül günü oturma eylemine katıldı.
11- Diyarbakır'ın Dokuzçeltik köyünde oturan Aysel Koyun, 5 yıl önce PKK'lı teröristlerce dağa kaçırıldığını ileri sürdüğü oğlu Neşat (22) için 6 Eylül günü oturma eylemine başladı.
12- Diyarbakırlı Güzide Demir, 4 yıl önce PKK'lı teröristlerce dağa kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Aziz (20) için 7 Eylül günü oturma eylemi başlattı.
13- Ağrı'nın Eleşkirt ilçesinde 4 yıl önce çobanlık yaparken PKK'lı teröristlerce kaçırıldığı belirtilen Vahit Çur'un (19) anne ve babası Bedirhan-Necla Çur çifti de 7 Eylül günü eyleme katıldı.
14- Diyarbakırlı Hüsniye Kaya, 5 yıldır haber alamadığı ve sonrasında arkadaşlarından Suriye'de olduğunu öğrendiği kızı Mekiye'yi (19) bulmak için 8 Eylül günü oturma eylemine başladı.
15- Ayten-Şadin Elhaman çifti, 2 yıl önce kaybolan oğulları Bayram (21) için 8 Eylül günü oturma eylemine katıldı.
16- İstanbul'da 5 yıl önce HDP Kağıthane ilçe binasına gittikten sonra dağa kaçırıldığını ileri sürülen Yakup Edizer'in (19) anne ve babası Salim ve Saliha Edizer çifti de 9 Eylül günü eylemdeki yerini aldı.
17- Diyarbakırlı Süleyman Aydın, 4 yıl önce terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Özkan (19) için 9 Eylül günü oturma eylemine katıldı.
18- Diyarbakırlı Mevlüde Üçdağ, 5 yıldır haber alamadığı oğlu Ramazan (22) için 9 Eylül günü HDP önüne gelip eyleme katıldı.
19- Mardinli olan, ancak Diyarbakır'da oturan Salih-Mülkiye Aylu çifti, 22 Mart 2019'da kaybolan ve HDP kongresine katılan M.I. tarafından Irak'ın Metina bölgesindeki PKK'lı teröristlerin yanına kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Mehmet (20) için 10 Eylül sabahı oturma eylemine başladı.
20- Aslen Siirtli olan, ancak Ordu'da yaşayan Latife Ödümlü, Dicle Üniversitesi Kimya Bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi oğlu Özgür'ün (22), 10 ay önce PKK'lı teröristler tarafından Irak'ın kuzeyine kaçırıldığını söyleyerek, 10 Eylül günü oturma eylemine katıldı.
21- Diyarbakırlı Mehmet Karaman, 1999'da kandırılarak dağa götürüldüğünü ileri sürdüğü oğlu Ercan (40) için 11 Eylül'de oturma eylemine başladı.
22- Diyarbakırlı Fatma Akkuş, 28 Ağustos 2015'te kaybolan ve internette terörist kıyafeti giydiği videosunu gördüğü kızı Songül için 11 Eylül'de oturma eylemine katıldı.
23- Erzurum'dan gelen Macide Uslu ile Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinden gelen Halime Şehitoğlu, 2015'te Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristlerce kaçırılan yeğenleri Sedat Sorgun (28) için 11 Eylül'de oturma eylemine katıldı. Annesi vefat eden Sorgun'un, Van'da vatani görevini yaparken, izinli olarak Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesindeki teyzesi Şehitoğlu'nu ziyaret edip, memleketi Erzurum'daki akrabalarının yanına giderken Lice'de yol kesen PKK'lılarca kaçırıldığı belirtildi.
24- Diyarbakırlı Nihan Çiçek, 2015'te eşinin akrabaları tarafından dağa kaçırıldığını iddia ettiği nişanlı kızı Hatun (23) için 11 Eylül'de oturma eylemine katıldı.
25- Diyarbakırlı Ömer Tokay, 2011'de Şırnak'a pikniğe gidip dönmeyen, 3 yıl sonra da terör örgütüne yakın bir televizyonda gördüğü oğlu Mehmet (22) için 12 Eylül'de oturma eylemine başladı.
26- İstanbul'da yaşayan Şevket-Fatma Bingöl çifti, 2014'te Arnavutköy'de 'Bana iş buldular, işe gidiyorum' diyerek evden çıkıp dönmeyen oğulları Tuncay (19) için 13 Eylül'de oturma eylemi başlattı.
27- Diyarbakır'ın Hani ilçesinde fırında çalışan oğlu Fatih Demir'in (24), 2015 yılında terör örgütünce dağa kaçırıldığını iddia eden anne Sevdet Demir (55), 13 Eylül'de oturma eylemine katıldı.
28- Bitlis'te eşinden boşanan Saliha Mert (42), 2015 yılında dağa kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Yetiş Top (23) için 13 Eylül günü Diyarbakır'a gelip oturma eylemine başladı.
29- Bitlis'te yaşayan Ubeydullah Yolaçan, 5 yıldır haber alamadığı oğlu Çetin (31) için 14 Eylül'de Diyarbakır'a geldi. Baba Yolaçan, gelini Gülcemal, torunları Ecrin ve Abdulsamet ile birlikte oturma eylemindeki yerini aldı.
30- Bitlis'in Mutki ilçesinden Diyarbakır'a gelen Hurinaz Omay (83), 24 yıl önce dağa kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Rıfat (43) için 14 Eylül'de oturma eylemine katıldı.
31- Bitlis'ten Diyarbakır'a gelen Fadıl Kılıç, Ahlat Üniversitesi öğrencisiyken 3 yıl önce dağa kaçırıldığını öne sürdüğü oğlu Faruk için (25) 14 Eylül'de oturma eylemi başlattı.
32- Elazığ'dan Diyarbakır'a gelen Muhittin Avunan, usta birliğine giderken yol kesen PKK'lı teröristlerce kaçırılan yeğeni Bingöllü Emrah Avunan (24) için 13 Eylül'de oturma eylemine başladı. Emrah’ın annesi Leyla Avunan, babası Bilal Avunan ve akrabaları da 22 Eylül’de oturma eylemine katıldı.
33- Erzurum'un Horasan ilçesinden gelen Mehmet Emin Coşkun (49), Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde 2'nci sınıf öğrencisiyken 29 Aralık 2014'te terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını iddia ettiği 3 çocuğunun büyüğü olan İbrahim (24) için 15 Eylül'de oturma eylemine başladı.
34- Bursa'dan gelen Türkan Mutlu, 7 yıl önce Balıkesir'de üniversiteyi kazanıp kayıt yaptırmayan ve kandırılarak dağa götürüldüğünü iddia ettiği kızı Ceylan Şeyma Tekin (24) için 16 Eylül akşamı oturma eylemi başlattı.
35- Diyarbakırlı Vahide Sunar, 5 yıl önce Dicle ilçesine gidip PKK'lı teröristlerce kaçırıldığını düşündüğü oğlu Ahmet (22) için 16 Eylül'de oturma eylemine başladı.
36- Ağrılı Salih Gökçe, 5 yıl önce İstanbul’da çalışırken ve askere gitmek üzereyken terör örgütü PKK tarafından kaçırılıp Suriye’ye götürüldüğünü iddia ettiği oğlu Ömer (24) için 17 Eylül’de oturma eylemine başladı.
37- Batmanlı Cabir Taş, 4 yıl önce tekstilde çalışırken terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını iddia ettiği, o dönem 14 yaşında olan kızı Ece için 17 Eylül’de oturma eylemine katıldı.
38- Diyarbakırlı Üzeyir Nergiz, 5 yıl önce Kars Kafkas Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okurken, 2014'te terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırıldığını iddia ettiği kayınbiraderi Osman Etik (29) için 17 Eylül’de oturma eylemindeki yerini aldı.
39- Muşlu Selma Kan, 4 yıl önce Muş’ta terör örgütü PKK’ya katıldığını iddia ettiği oğlu Onur (28) için 18 Eylül’de oturma eylemine başladı.
40- Şirin Sungur, 2015'te Bingöl'de vatani görevini yaparken memleketi Siirt'e bayram iznine dönerken Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristlerce kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Süleyman (24) için 18 Eylül’de oturma eylemine katıldı.
41- Muşlu Halit Altun, 2015'te Malatya'da üniversite öğrencisiyken kaybolan ve terör örgütü PKK’nın elinde olduğunu iddia ettiği oğlu Muhsin (27) için 19 Eylül’de oturma eylemine başladı.
42- Konya'dan gelen Yıldız Ballı, 2014'te İstanbul Esenyurt'ta tekstil fabrikasında çalışırken kaybolan, PKK'lı teröristlerin kaçırdığını iddia ettiği kızı Yasemin (21) için 19 Eylül’de oturma eylemine başladı.
43- İstanbul'dan Diyarbakır'a gelen Fahrettin Akkuş, 2015'te Sultangazi ilçesinde 19 yaşındayken, kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Erkan için 20 Eylül'de oturma eylemi başlattı.
44- Kütahya’dan gelen Hatice Levent, 18 yaşındayken 2015 yılında Bitlis’te üniversite öğrencisiyken terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını iddia ettiği kızı Fadime için 22 Eylül'de oturma eylemine katıldı.
45- Muş'tan Diyarbakır'a gelen Güzel Aslan, 5 yıl önce mobilyacıda çalışırken kaybolan oğlu Turan Aslan (26) için 23 Eylül'de oturma eylemine başladı.
46- Batman'dan gelen Zehra Çak, 5 yıl önce kaybolan oğlu Azat Çak (23) için 26 Eylül'de oturma eylemine başladı.
47- İstanbul Sultangazi'den gelen İmmihan Nilifırka, Ege Üniversitesi Gazetecilik bölümü son sınıf öğrencisiyken, 21 Mart 2015'te kaybolan oğlu Mehmet (22) için 27 Eylül'de oturma eylemine başladı.
48- Gaziantep'ten gelen Cennet Kabaklı, 2015'te usta birliğine giderken Tunceli Pülümür yolunda terör örgütü PKK tarafından kaçırılan asker oğlu Adil Kabaklı (24) için 28 Eylül'de oturma eylemindeki yerini aldı.
49- Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinden gelen Sıddıka Tatlı, Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık bölümü son sınıf öğrencisiyken 2014'te kaybolan, terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Aziz Tatlı (27) için 29 Eylül'de oturma eylemine başladı.
50- Batman’dan gelen Melike Akdoğan, 14 yaşında lise öğrencisiyken geçen yıl ortadan kaybolan ve dağa götürüldüğünü düşündüğü oğlu Abdulkadir için 2 Ekim'de oturma eylemi başlattı.
51- Ağrı’nın Hamur ilçesinden gelen Süheyla Demir, 2014'te lise 3'üncü sınıf öğrencisiyken PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını iddia ettiği kızı Hayal için 3 Ekim'de oturma eylemine başladı.
52- Muş'tan gelen Süheyla ve eşi Maşallah Yenilmez, 2015'te Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Hizmetler bölümünde okurken, ortadan kaybolan kızları Sümeyye Yenilmez (24) için 5 Ekim'de oturma eylemine katıldı.
53- Diyarbakır'ın Kulp ilçesinden gelen Menfiye Yıldırım, 2017'de kaybolan oğlu Mesut Yıldırım (25) için 5 Ekim'de oturma eylemine başladı.
54- Diyarbakırlı Hatice Ceylan 2015’te, 15 yaşındayken Kur'an kursunda hafızlık okurken kaybolan oğlu Cafer için 8 Ekim günü oturma eylemine katıldı.
55- Ağrı Taşlıçay ilçesi Kumluca köyünden gelen Yasin Kaya, kızı Çiğdem Kaya'nın (21) Ağrı Anadolu Lisesi 2. sınıf öğrencisiyken dağa kaçırıldığını söyleyerek 15 Ekim günü oturma eylemine katıldı.
Görüntü Dökümü
------------
-HDP il binası önü
-Ailelerin bekleyişi
-Baba Yasin Kaya'nın konuşması
-Kızı Çiğdem Kaya'nın fotoğrafı
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Emrah KIZIL, Elif FİLİZ/ DİYARBAKIR, (DHA)
============================
KAYSERİ KALESİ'Nİ 1 AYDA 750 BİN KİŞİ ZİYARET ETTİ
Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından 2013 yılında restore edilmeye başlanan tarihi Kayseri Kalesi, 6 yıllık çalışmanın ardından tamamlanarak ziyarete açıldı. İçinde Kayseri Müzesi, Sanatçılar Sokağı, Etkinlik Alanı ve Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılan eski caminin de bulunduğu Kayseri Kalesini bir ayda 750 bin kişinin ziyaret ettiği bildirildi.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi, içerisinde çeşitli işyerlerinin bulunduğu tarihi kalenin kültür sanat merkezine dönüştürülmesi için 2013 yılında çalışma başlattı. Yaklaşık 6 yıl süren restorasyon ve inşaat çalışmalarının ardından kale, geçen 29 Eylül'de ziyaretçilere açıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bir hafta önce de resmi açılışı yapılan, tarihi kalenin içinde, arkeoloji müzesinin yanı sıra kütüphane, konferans salonu, kültür-sanat faaliyetlerinin yapılacağı sosyal alanlar bulunuyor. Açılışından itibaren ziyaretçi akınına uğrayan 6 bin metre kareden oluşan tarihi kaleyi son bir ayda 750 kişi ziyaret etti.
'KALEDE TİCARET YAPILDI'
Kültür Varlıkları Daire Başkanı Gürcan Senem, kent tarihinin Kayseri kalesinin oluşumunu direkt etkilediğini bildirdi. Kayseri kalesinin son şeklini 13'üncü yüzyılda Selçuklu Sultanı 1'inci Alaaddin Keykubat döneminde aldığına dikkati çeken Senem, "Tarihi Kayseri kalesi Moğol saldırılarına karşı güçlendirilerek bugün halini aldı. Kayseri kalesi 17'nci yüzyıldan itibaren güvenlik işlevlerini yitirmesinin ardından kale içi mahalle oldu. 20'nci yüzyıl başlarına kadar Kayseri kalesi içinde 3 mahalle vardı. 1925 yılında Kayseri kalesinin ticarete açılma isteği üzerine mahallerin hepsi yıkıldı. 1939 yılından itibaren kalede ticaret yapıldı. 1970 yılına kadar da kale içi hal kompleksi olarak da kullanıldı" dedi.
'KALENİN RÖNTGENİ ÇEKİLDİ'
Senem, Kayseri kalesinin restorasyonunda projelendirme çalışmaları 3 yıl sürdüğünü kaydederek, "Kalenin röntgeni çekildi. Kalenin bilinen sarraflar çarşısı bölgesinde hiçbir tarihi eserin olmadığı tespit edildi. Plan ve projelerin güncelleşmesinin ardından sondaj ve kalede temizlik çalışması yapıldı. Sonra da proje uygulamasına geçildi. 2013 yılından itibaren proje uygulamasına başlandı. Surlara 5-6 metreden fazla yaklaşılmadı. Surların bir noktasında tarihi eserler çıktı. Gerekli tespitlerin yapılması ardından müze denetiminde kazılar yapıldı. Bulunan eserler arkeoloji müzesine teslim edildi" diye konuştu.
'37 BİN PARÇA ESER BULUNUYOR'
Restorasyonu yapılan tarihi kalenin, kültür sanat merkezine dönüştürüldüğünü belirten Senem, şöyle konuştu:
"Kale içinde Türkiye'den örnek bir proje çalışması olan arkeoloji müzesi yer alıyor. En modern müzelerden birisi olan ve yarışma projesi olan Arkeoloji müzesi depolarında Osmanlı döneminin sonuna kadarki surece ait 37 bin parça eser bulunuyor. Bunlardan 1789'u şuan müzede sergileniyor. 25 farklı sanatı icra eden sanatçı sokağımız var. Bunun dışında kalenin birçok yerinde etkinlik yapılacak yerler bulunuyor. Kayseri kalesini yaklaşık bir ayda 750 bin kişi ziyaret etti."
Görüntü Dökümü
------------
- Restorasyonu yapılan Kayseri kalesi kültür ve sanat merkezinin yeni detay görüntüleri
- Kültür Varlıkları Daire Başkanı Gürcan Senem'in açıklaması
- Yeni arkeoloji müzesinden görüntü
- Diğer görüntüler
Haber:Yasin DALKILIÇ -Kamera: İsmet KÖZELO - KAYSERİ -DHA