(ÖZEL)
ESRA'NIN İKİZ ŞANSI
İZMİR'de, kilo vermek için diyet yapmaya başladıktan sonra halsizlik ve yürümekte zorlanma şikayetleri ortaya çıkınca hastaneye giden 20 yaşındaki Esra Saribulak'a akut miyeloid lösemi (AML) teşhisi konuldu. Erken tanı sayesinde kısa sürede tedavisine başlanan Esra'ya kemik iliği nakli kararı alınırken, ikiz kardeşinin bulunması en büyük şansı oldu. Genç kıza askerlik görevini yapan ikizi Nurullah Saribulak'tan alınan kemik iliği nakledildi. Nakli gerçekleştiren Prof. Dr. Gürhan Kadıköylü, genç kızın çok şanslı olduğunu söyledi.
İzmir'in Karabağlar ilçesi Bozyaka semtinde annesi Gülsüm Saribulak, babası Mehmet Saribulak, kardeşleri Esmanur (27), Kadir (24), ikizi Nurullah (20), Emrullah (19) ve Seher Saribulak(14) ile birlikte yaşayan, bir tekstil firmasında çalışan Esra Saribulak 4 ay önce fazla kilo alınca diyet yapmaya karar verdi. Bu süreçte halsizlik, bayılma ve yürümekte zorlanma şikayetleri başlayınca, İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tiroid takibini yapan doktoruna giden genç kız, durumunun kötü olması üzerine yatırılarak tedaviye alındı. İki gün kan verilen Esra'ya akut miyeloid lösemi tanısı konuldu. İki kür kemoterapi alan Esra, kemik iliği nakli kararı üzerine, İzmir Kent Kemik İliği Nakli Merkezi'ne başvurdu. Nakil hazırlıkları ile birlikte donör arayışları başlatıldı. Esra'nın ikizi Nurullah Saribulak tam uyumlu donör adayı olurken, oranlar değişse de diğer kardeşlerin de verici olabileceği belirlendi.
Diyetle başlayan hastalık süreci lösemi tanısıyla beklenmedik boyutlara ulaşırken, Esra nakilden bir gün önce kendisine can aşısı olan ikizi Nurullah ile birlikte duygularını dile getirdi. Lösemiyi de kemik iliği naklinin ne olduğunu bilmediğini, tanı konulduktan sonra araştırıp öğrendiğini belirten Esra Saribulak şöyle konuştu:
"4 ay önce diyet yapmaya başladım. Bir haftada 3-4 kilo veriyordum. Uzun süre böyle devam ettim. Sonrasında çok rahatsızlandım. Yürüyemiyordum, hareket edemiyordum, çok başım dönüyordu. Tansiyonum düşüyordu, bir iki kez de bayılmışım. Hiç önemsemedim. Tiroid ilaç kontrolüm gelince doktoruma gittim. Beni kan değerlerim düşük diye hastaneye yatırdı. Sonra hematolji bölümüne sevk edildim. Akut lösemi tanısı konuldu, kemoterapi başladı. Baştan ağır geçti, sonra daha iyi oldum. Kemik iliği nakli olmam gerektiği söylendi, Kent Hastanesi'ne geldik. Lösemiyi de kemik iliği naklini de bilmiyordum. Kan kanseri olmuşum, ne olduğunu internetten öğrendim, insanlara sordum. Sağlıksız bir diyet yaptığım için şükrediyorum, bundan sonra yapmam ama bunlar olmasıydı uzun sürebilirdi bu hastalığı fark etmem. Tam 5 vericim var. Çok şanslı bir insanım ben. İkizim tam uyumlu çıktı. Kardeşimle anlaşıyorum dersem yalan olur ama onu çok seviyorum. Kardeşim bana can veriyor. Allah ondan razı olsun."
ASKER OCAĞINDAN GELDİ, KARDEŞİNE VERİCİ OLDU
Çankırı'da sıhhiyeci olarak askerlik görevini sürdüren Nurullah Saribulak da şunları söyledi:
"Askerdeydim. 'Kardeşin hasta' dediler, üzüldüm, ağladım. Uzaktaydım. Sürpriz yapıp İzmir'e geldim, kardeşimi hastanede yatarken buldum. Hastalığını doktorundan öğrendim, korktum. Erken teşhis olduğu için de sevindim. Tedavisi var dediler. Donörlük testi için kan vermiştim. Birliğime döndükten sonra haber geldi, uyduğunu söylediler. Çok sevindim, havalara uçtum. Kardeşimin hayatını kurtaracağım için çok mutluyum."
NAKİL YAPILDI
Genç kıza askerlik görevini yapan ikizi Nurullah Saribulak'tan alınan kemik iliği başarılı bir şekilde nakledildi. Nakli gerçekleştiren Kent Hastanesi Kemik İliği Nakli Merkezi Sorumlusu Hematolog Prof. Dr. Gürhan Kadıköylü, Esra'nın verici açısından çok şanslı bir hasta olduğunu belirterek şunları söyledi:7
"Hastalığı akut miyoloid lösemi. Aralık ayı sonunda tanı konuldu. İki kür kemoterapiden sonra tam yanıt elde edildi. Daha sonra kemik iliği nakli yapılmasına karar verildi. Esra'nın verici aramalarına bakıldığında bir tane tam uyumlu ikiz kardeşi var. İki kardeşi de 6'da 5 uyumlu. Hastamız için bu büyük bir şans. İkizi olmasaydı diğer kardeşlerinden nakil yapma olanağı bulabilirdik. Yüzde 25 bir şansı vardı. Hastaların akrabadan uygun donörü olmadığı zaman TÜRKÖK başta olmak üzere arama merkezlerinden verici aranıyor. Fakat uzun süreçler oluyor, bazen de bulamayabiliyoruz. Rastgele kişilerde baktığımız zaman 20 ile 40 binde bulunma olasılığı var bir vericinin. Ama bu hasta çok şanslı. İkizinin olması bizim için daha büyük şans oldu."
Görüntü Dökümü
-------------------------
-Esra Saribulak ile röp.
-Prof. Dr. Gürhan Kadıköylü ile röp.
-Nurullah Saribulak ile röp.
-Hasta, ikiz vericisi, doktor ve hemşiler bir arada genel- detay görüntü
-Esra, ziyaretçi alınmadığı için annesi ve kardeşleri ile cam arkasından telefonla konuşurken
Haber-Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR, (DHA)
=====================================================
2)MİNARELERDEN MÜZİK YAYINI TEPKİ ÇEKTİ
AYDIN'ın Kuşadası ilçesinde, merkezi sistemle ezan okunan çeşitli camilerin minarelerinden müzik yayını yapıldı. Farklı camilerden, farklı günlerde yapılan yayınları kaydeden vatandaşlar, imamları suçlarken, Müftülük yetkilileri ise merkezi sistemin frekansına girildiğini söyledi.
Minarelerden müzik yayını ilk olarak geçen hafta Türkmen Camii'nden yapıldı. Ezan sonrası minareden Aşık Fakir'in yazdığı, İbrahim Tatlıses'in ilk olarak seslendirdiği 'Tabip sen elleme benim yaramı' türküsünü duyanlar, kulaklarına inanamadı. Çevredeki vatandaşların kaydettiği görüntülerin sosyal medyada paylaşılmasından sonra bu kez, Cumhuriyet Mahallesi'ndeki Belediye Camisi minaresinden radyodan çalındığı anlaşılan parçalar yankılandı. Paylaşımlarda hep camilerin imamları hedef alındı. Kimi, "Hoca kendini fazla kaptırdı, ezandan sonra minareden türkü çalıyor" derken, kimi ise "Hoca radyo frekansını ayarlamaya çalışıyor" diye yorum yaptı.
MÜFTÜLÜK KONUYU ARAŞTIRIYOR
Konunun sürekli gündeme gelmesi üzerine İlçe Müftülüğü yetkilileri, "Minarelerimizden bu yayınları imamlarımızın yapması mümkün değil. Camilerimizde ezan merkezi sistem ile okunuyor. Muhtemelen telsiz frekanslarına giriliyor. Art niyetli bir girişim. Konuyu araştırıyoruz, sistemi kuran firma ile irtibata geçtik" dedi.
Görüntü Dökümü
-------------------------
- İki ayrı minareden yükselen müzik (cep telefonu)
- Minareden ezan okunması
- Cami komşusu bir vatandaş ile röp.
- Cami genel ve detay görüntü
(Haber- Kamera; Latif SANSÜR / KUŞADASI (Aydın), (DHA)
=========================================================
3)REKLAMDA İNCİR YİYEREK NASA'NIN MATEMATİK SORUSUNU ÇÖZDÜ
AYDINLI yönetmen Kerem Sarı, ilin önemli ürünlerinden incirin tanıtımı için çektiği 2'nci reklam filmiyle yine güldürdü.
Aydın'ın en önemli gelir kaynaklarından biri olan incir için kentte 2'nci reklam tanıtım filmi çekildi. Aydınlı yönetmen Kerem Sarı, babası Hüseyin Sarı ile annesi Emel Sarı'nın rol aldığı filmi hem yönetti hem de oynadı. Reklam filminde NASA tarafından sorulan bir matematik sorusunun çözebileceğini düşünen gencin, arkadaşlarıyla bıyık kesme iddiasıyla başlayan güldüren macerası anlatılıyor. Soruyu aldığı yardımlara rağmen çözemeyen genç, amacına, annesinin ikram ettiği incir sayesinde ulaşıyor. Soruyu çözen genç, NASA'nın vadettiği uzaya turistlik geziye katılıyor. NASA'nın uzay mekiğiyle uzaya giden genç, arkadaşlarını telefonla arayıp uzay mekiğinden selektör yapıyor. Reklam filmi izleyenleri güldürürken, sosyal medyada da paylaşıldı.
"ZEYTİN DALI'NA İNCİR DALI UZATTIK"
Yönetmen Kerem Sarı, reklam filminde ailesiyle birlikte oynadığına değinerek, "Malum Afrin'e bir Zeytin Dalı uzatıldı, biz de bir incir dalı uzatalım dedik. Milletimizin morale de ihtiyacı var. Biz moral ekibindeyiz. Çekimleri ailecek yaptık. Babam ve annem de oynadı. Kuzenim çekimleri, Vehbican Uyaroğlu müziklerini yaptı. Kendi aramızda güzel bir şey yaşamış olduk. Çekimler iki gün sürdü. İki haftada görsel efektler yapıldı daha sonra ise İstanbul'a müzik işleri için yolladık. Sonra da yayınladık. İnşallah incir için, memleket için hayırlı olur" dedi.
Görüntü Dökümü
------------------------
- Süper İncir reklamından görüntü
- Kerem Sarı'nın filmin videosunu izlemesi ve konuşması
- Kamera arkası görüntü
- Genel ve Detay görüntü
Haber-: Burhan CEYHAN- Kamera: AYDIN, (DHA)
==========================================================
4)EGZERSİZ BAĞIMLILIĞI UYARISI
MANİSA Celal Bayar Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Artuner Deveci, formda kalmak, zayıflamak ve sağlıklı bir yaşam sürdürmek için birçok kişinin vaktini spor salonlarında geçirdiğini belirtip, egzersiz bağımlılığına karşı uyardı. Prof. Dr. Deveci, aşırı sporun egzersiz bağımlılığına neden olabileceğini, bunun da depresyon, anksiyete bozukluğu, alkol ve madde bağımlılığı davranışlarıyla ortaya çıkabileceğine dikkat çekti.
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek, zayıflamak isteyen kişiler vaktini spor salonlarında geçirirken, yeni bir hastalık da ortaya çıktı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Artuner Deveci, 'egzersiz bağımlılığı' diye bir hastalık olduğunu belirterek, bu konuda uyardı. Sporun aslında yararlı bir uğraş olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Deveci, "Psikiyatri hastalarımıza sporu öneriyoruz. Rehabilitasyon sürecinde mutlaka sporla uğraşmalarını istiyoruz. Ama her şeyin bir dengesi olduğu gibi sporun, egzersizin de bir dengesi var. O denge içinde yapabilmek çok önemli. Aşırıya kaçtığı zaman maalesef sorun yaratıyor. Sporun, egzersizin fazlası da zararlı hale gelebiliyor. 'Egzersiz bağımlılığı' diye bir hastalık var. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Tanı sınıflaması içinde olmamasına rağmen gittikçe bununla ilgili, özellikle de davranışsal bağımlılıklar kapsamında, bilimsel araştırmaların arttığını görüyoruz" dedi.
"BELİRTİLERİ MADDE BAĞIMLILIĞINA BENZER"
Egzersiz bağımlılığının belirtilerinin maddi bağımlılığındaki gibi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Deveci, egzersiz bağımlısı olan kişinin spor yapmadığı zaman kendisini huzursuz hissettiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Deveci, şöyle devam etti:
"En önemli belirtilerinden biri de giderek egzersiz yapma miktarının ve saatinin artmasıdır. Spor yapamadığı, egzersize gidemediği zaman kişide bir sıkıntı, gerginlik hissedilmesi, bir huzursuz olma durumu yaşanıyor. Kişide mutsuzluk yaratıyor. Bu aynı madde yoksunluğundaki gibi yaşanıyor. Spor yaşam alanını kapsamaya başlamışsa egzersiz bağımlılığı açısından önemli. Dikkat edilmeli."
"DEPRESYON VE ANKSİYETE BOZUKLUĞUYLA GELİYORLAR"
Egzersiz bağımlılığının ruhsal problemlere de neden olabileceğini belirten Prof. Dr. Deveci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böyle durumlarda kişilerde depresyon, anksiyete bozukluğu gibi şikayetler ortaya çıkar. Genel olarak davranışsal bağımlılığı olanlar doğrudan doktora başvurmaz. Ek belirtiler ile geliyorlar. Genelde kişiler depresyon, anksiyete bozukluğu, alkol madde kullanım bozuklukları gibi birçok psikiyatrik bozuklukla bize geliyorlar. Biz araştırdığımızda, aslında bunun egzersiz bağımlılığından kaynaklandığını saptayabiliyoruz. Egzersiz bağımlılığı özellikle yeme bozukluğu olan hastalarda çok sık görülüyor. Alkol ve madde kullanım bozukluğu olan hastalarda da gördüğümüz önemli bir bozukluk olarak karşımıza çıkabiliyor. Kadınların fit, ince olmak istemesi, erkeklerin kaslı olma isteği bu tür bağımlılığın ortaya çıkmasına neden oluyor."
"SPOR EĞİTMENLERİ YÖNLENDİRMELİ"
Egzersiz bağımlılığının tedavisine de değinen Prof. Dr. Deveci, "Alkol, madde bağımlılığındaki tedavinin uygulanması uygun olsa da davranış bağımlılıklarında davranışı tamamen kesmek uygun değil. Çünkü egzersizi bir miktar yapmamız gerekiyor. Uygun olan miktara indirebilmemiz çok önemli. Bununla ilgili davranış terapileri yapılıyor. Spor yaptığı saati, yoğunluğu azaltma yönünde ödevler veriliyor. Beyinde ödül merkezini uyarabilen ilaçlar tedavide kullanılabiliyor" dedi. Spor eğitmenlerine seslenen Prof. Dr. Deveci, "Spor sağlık için gerekli. Ama denge aşılmışsa bu sorun yaratabiliyor. Egzersiz bağımlısı olan kişiler tedavi için yardım almaktan çekiniyor. Beraber çalıştıkları beden eğitimi öğretmenleri, spor eğitmenleri, fizyoterapistler bu konuda uyanık olmalı. Çünkü onlarla birlikte oluyorlar. Spor eğitmenlerinin bu tür hastaları doktora yönlendirmeleri çok önemli" diye konuştu.
"FAZLA SPOR YAPMAK ZAYIFLATMAZ"
Şehzadeler Halk Eğitim Merkezi Spor Eğitmeni Aslı Roşan da, fazla spor yapmanın vücuda yarardan çok zarar vereceğini söyledi. Roşan, egzersiz ve hareketi günlük yaşamda alışkanlık haline getirmek gerektiğini ancak aşırıya kaçılmamasını tavsiye etti. Roşan, sporun en ideal sabah ve akşam saatlerinde yapılmasının uygun olduğunu ve yemekten 2 saat sonra yapılması gerektiğini söyledi. Roşan, "Daha çok spor yapmak, sporun süresini uzatmak daha çok zayıflanacağı anlamına gelmiyor. Tam aksine, kendinize aksine zarar vermiş oluyorsunuz. Bilinçli spor yapmak gerekir" dedi.
Görüntü Dökümü
--------------------------:
-MANİSA Celal Bayar Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Artuner Deveci'NİN KONUŞMASI
-Şehzadeler Halk Eğitim Merkezi Spor Eğitmeni Aslı Roşan'ın konuşması
-Spor yapanlardan görüntü
-Genel ve detay görüntüler
(Haber: Nermin UÇTU - Kamera: İlker KILIÇASLAN / MANİSA, (DHA)
=========================================================
5)HOBİ OLARAK BAŞLADIĞI ANTİKACILIK MESLEĞİ OLDU
KAYSERİ’de Durmuş İşçi (69) ortaokula gittiği sırada hobi olarak başladığı antikacılığı, 30 yıllık mesleğe dönüştürdü. 2 özel koleksiyonu bulunan İşçi yaşadığı maddi kriz nedeniyle bazı antika eşyaları satmak zorunda kaldığını söyledi.
Kayseri’nin merkez Talas İlçesi’nde ‘Osmanlı Sokağı’ olarak bilinen, Kiçiköy Mahallesi, Gölbaşı Meydanı, Ali Saip Paşa Caddesi’nde antikacılık yapan Durmuş İşçi dükkânında, 25-30 bin ürün bulunduğunu belirtti.
‘ÖZEL KOLEKSİYONLARIMI SATMAK ZORUNDA KALDIM’
Antikacı Durmuş İşçi, antikacılığa nasıl başladığına ilişkin, “Antikacıyım, mühendislik okulunu bitirdim ama bu mesleği hiç yapmadım. Antikacılığa heveslendim ve bir otuz yıldır bu işin içindeyim. Daha önce hobi olarak yapıyordum şuan da ise ticari anlamda yapıyorum. Bu işe merakım ortaokul lise yıllarında başlamıştı. Koleksiyonlar yaptım, tesbih koleksiyonu, cep saati koleksiyonu gibi. Özel iki tane koleksiyonum vardı. Daha sonra borsazede oldum. Bunun üzerine özel koleksiyonlarımı satmak zorunda kaldım ve bu işe o şekilde ticari olarak başlamış oldum.ö dedi.
‘PARAYI BİR ANDA BULURSUNUZ AMA KÜLTÜR ÖYLE DEĞİL’
Antikalara çok ilgi olmadığını kaydeden İşçi, “Kayseri’de ciddi anlamda bir ben varım antikacı ve böyle olmasına rağmen aşırı ilgi yok. Bizim işimiz, biraz kültürle orantılı. Maalesef, parayı bir anda bulursunuz ama kültür öyle bir anda bulunacak bir şey değil. Bu yüzden sitemkarım bir Kayserili olarak. Şehir dışından gelen tabii oluyor. Zaten meraklı ve bu tür işleri seven insanlarımız ücra bir köşe bile olsa gelir bulur. Şehir dışından gelen müşterilerimiz var. ö İfadelerini kullandı.
‘EN DEĞERLİ EŞYA ŞÖMİNE SAAT TAKIMI’
Dükkanında bulunan antikalarla ilgili bilgiler veren İşçi, “Mesela etnografik olarak ilk Osmanlı, son Selçukludan birkaç parçalarımız var elimizde. Osmanlıdan kama, kılıç gibi eşyalarımız bulunuyor. Burada benim için en değerli eşya, şömine saat takımıdır ‘saray işi’ diye geçer. Bu düşük ayar altın işleme ve 150 yılın üstünde, siyah mermer, granit türünün en güzel örneği. Manevi olarak eşyaların zamanında kim veya kimler yaşamış, bu eşyaları eskiden kimler kullanmış bir bilgim yok ama bilgi sahibi olduğum birçok güzel ürünler var.ö şeklinde konuştu.
Görüntü Dökümü:
-------------------------
- Antika eşyalardan genel ve detay görüntü
- Antikacı Durmuş İşçi ile röportaj
- Diğer detaylar
Haber-Kamera: Şeyda AŞATIR/ KAYSERİ,DHA)
GÖRÜNTÜ BİLGİSİ:ÖZEL
DV 1 Dosya 2 dakika 49 saniye / 520 MB