HABER

DHA YURT BÜLTENİ - 2

Çorabını eline giyip, soygun yaptı Adana'da kapısını zorlayarak girdiği iş yerinden cep telefonu, diz üstü bilgisayar çalan Soner D.'nin(32) parmak izi çıkmasın diye ellerine çorap giydiği ortaya çıktı.

Çorabını eline giyip, soygun yaptı

Adana'da kapısını zorlayarak girdiği iş yerinden cep telefonu, diz üstü bilgisayar çalan Soner D.'nin(32) parmak izi çıkmasın diye ellerine çorap giydiği ortaya çıktı.
Olay, Seyhan ilçesi Çınarlı Mahallesi'nde meydana geldi. İş hanını yangın merdiveninden çıkan bir kişi, inşaat firmasının kapısını zorlayarak içeri girdi. İş yerinden dizüstü bilgisayar, cep telefonunu ve evrak çantasını çalan zanlı kaçtı. Sabah hırsızlık olayını fark eden iş yeri sahibi polisi aradı. Olay yerine gelen Hırsızlık Büro Amirliği ekibi, güvenik kamera kayıtlarını inceleyip, zanlının kimliğini tespit etti. Şüphelinin güvenlik kamerasını fark etmediği, parmak izi bırakmamak için ise ellerine çorap giydiği belirlendi. Hırsızlık olayından çok sayıda sabıkası bulunan Soner D. yakalandı. Emniyete götürülen zanlı sorgusunda, "Olay günü alkollüydüm, ne yaptığımı hatırlamıyorum. Parmak izim çıkmasın diye çorabımı elime giydim, içerideki malzemeleri aldım, hırsızlık olayını şeytana uyduğum için ve alkolün etkisinden yaptım, pişmanım" dedi. Soner D. mahkemeye sevk edildi.

Görüntü Dökümü
------------------------
*Güvenlik Kamerası*
- Hırsızın pencereden iş yerine girmesi
- Perdeyi açması
- Odadan çıkması
- Diğer bir odaya girmesi ve ışığı açması
- Masadaki bilgisayarın fişlerini çıkarması
- Oturması
- Çorabını eline giymesi
- Bilgisayarı alıp çantaya koyması
- Hırsızın kaçısından görüntü

SÜRE:06'23" BOYUT:390 MB
Haber:Çağlar ÖZTÜRK-Kamera:ADANA,(DHA)

=========================================

Sevgi Öğretmen okul kantinine her ay para veriyor

İzmir'deki bir okulda görev yapan Teknoloji ve Tasarım Öğretmeni Sevgi Sökmen, maddi imkansızlıklar içerisinde okuyan öğrencilerin sabahları kahvaltı yapabilmeleri için okul kantinine her ay para veriyor. Öğrenci ve velilerin gönlünde de özel bir yere sahip olan, lise yıllarında ekonomik olarak çok zor şartlarda okuduğunu ve o dönem bir öğretmeninin böyle yardımlarda bulunduğunu söyleyen Sevgi Sökmen, "Öğretmenimin bu davranışı beni çok etkiledi. O zaman ben de bu yardımı sürdüreceğime dair kendi kendime söz verdim" dedi.
İzmir'in Bornova ilçesinde, dar gelirli ailelerin yaşadığı semtlerinden biri olan Altındağ'da bulunan Şehitler Ortaokulu'nda 16 yıldır Teknoloji ve Tasarım Öğretmeni olarak görev yapan Sevgi Sökmen, ekonomik koşulları kötü olan öğrenciler için okulun kantinine her ay para veriyor. Öğretmen maaşının belli bir kısmını kantine veren Sevgi Sökmen, maddi durumu kötü olan, her gün en az 10 öğrencinin, sabahları okula geldiklerinde gevrek ve ayran almalarını, karınlarını doyurduktan sonra derse girmelerini sağlıyor. 900 öğrencisi bulunan okulda hem çocukların, hem velilerin hem de okul yönetiminin takdirini kazanan Sevgi Sökmen'in, 8 yıl önce başlattığı bu örnek davranışının ilham kaynağı ise lise yıllarında kendisine yardım eden bir öğretmen. O dönem maddi imkansızlıklar içerisinde okuduğunu ve lisede bir öğretmeninin de bu tür yardımlar yaptığını belirten Sökmen, öğrencilik yıllarında kendi kendine 'Ben de birilerine yardım edeceğim' diye söz verdiğini söyledi. Sevgi öğretmen, gördüğü iyilikten etkilendiğini, bu nedenle üniversitede de öğretmenliği seçtiğini belirtti.
'HAYATTA KAYIPLARI ÇOK FAZLA'
16 yıldır Şehitler Ortaokulu'nda öğretmenlik yaptığını ve az çok çevreyi tanıdığını ifade eden Sevgi Sökmen, "Bu çocuklar hem yoksul öğrenciler hem de hayattan yoksun öğrenciler. Kayıpları çok fazla hayatlarında. Kimilerinin annesi yok, kimilerinin babası yok. Ekonomik kaygıları çok fazla. Benim yaptığım biraz da geçmişten gelen bir davranış. Ben de çok sıkıntılar içerisinde okuyan bir öğrenciydim. Ve o yıllarda bir öğretmenim bana yardım etti. Öğretmenim bana 'Koşulların iyi olduğunda bu işi sen devam ettireceksin' demişti. Daha sonra üniversiteyi bitirip koşullarım biraz daha iyileşince ben de bunu yapmaya karar verdim. Şimdi aynı öğüdü öğrencilerime veriyorum. 'Bu bir bayrak yarışı, siz de ekonomik koşullarınız el verdiğinde bu tür yardımlarda bulunun' diyorum" dedi.
ÖĞRENCİLER İÇİN SPONSOR DA BULDU
Yalnızca kendi yaptığı yardımlarla yetinmeyen Sevgi öğretmen, çocukları Şehitler Ortaokulu'nda okuyan ve maddi durumu iyi olan kişilerle iletişim kurarak, onların da öğrencilere destek vermelerini sağladı. Aynı zamanda okul kantinini işletenlerin de yeri geldiğinde çocuklar için gevrek ve ayran yardımında bulunduğunu ifade eden Sökmen, "Bunda bir tek benim payım yok. Eksik kaldığımız noktada, kantinci devreye giriyor. Bu sadece benim verdiğim parayla olacak iş değil. Çünkü ekonomik durumu yetersiz olan çok fazla öğrenci var. Hep birlikte çocuklar için bir şeyler yapıyoruz. Amacımız, çocukların sabahları karnını doyurmak ve güne iyi başlamalarını sağlamak. Böylece okuldaki günleri iyi geçsin istedik" dedi. Öğrenci velileri de Sevgi Sökmen'in davranışından dolayı son derece mutlu olduklarını dile getiriyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Öğrenciler kantinden gevrek ayran alırken
-Okul bahçesinden ve kantinden görüntü
-Sevgi Sökmen ile röp.

Haber: Umut KARAKOYUN- Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR, (DHA)

========================================

Köyün tek okuyan kızı, öğretmen oldu kızları okullu yaptı

Gümüşhane'nin Kelkit ilçesi Çamur köyünde ailesinin önce okumasına karşı çıktığı ardından ikna olduğu Tülay Doğan (28) tek üniversite okuyan kızı olarak döndüğü köyünde ücretli öğretmenliğe başladı. 3 yıldır köy okulunda öğretmenlik yapan Tülay Doğan, ilköğretimden sonra eğitimlerini bırakan kız çocukları için seferberlik başlattı, ailelerini ikna ederek lise ve üniversite ile tanışmalarını sağladı. Kızların idolü haline gelen Tülay öğretmenin azmi ile köyde okumayan kız kalmadı.

Kelkit ilçesi Çamur köyünde çobanlık yapan ailesi ile birlikte oturan Tülay Doğan, ilköğretimden sonra ağabeylerinin karşı çıkması nedeniyle liseye gönderilmedi. Öğretmenlerinin devreye girmesiyle ailesi ikna edilen Tülay Doğan, ilçedeki Aydın Doğan Öğrenci Yurduna yerleştirildi, liseye başladı. Köyün tek okuyan kızı Tülay, liseden sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi Felsefe Bölümünü kazandı. Üniversite eğitimini de başarıyla tamamlayan Tülay Doğan, 3 yıl önce döndüğü köyündeki Şehit Murat Kafkas İmam Hatip Ortaokulu'nda ücretli öğretmenliğe başladı. Sosyal Bilimler derslerine giren Tülay Doğan, kendini kız çocuklarının okumasına adadı. Sadece erkekleri okutulduğu köyde ilköğretimden sonra okutulmayan kız çocukları için seferberlik başlattı. Ailelerini ikna ettiği kız öğrencileri ders çalıştıran ve onların lise ve üniversite ile tanışmalarını katkı sağlayan Tülay öğretmenin azmi ile köyde okumayan kız kalmadı. Tülay öğretmen köyde kız öğrencilerin idolü oldu.

'AİLEM OKUTMAK İSTEMEDİ'
Ortaokuldan sonra ailesinin kendisinin lise okumasına karşı çıktığını anlatan Tülay Doğan, "Köyde okuyan kız olmadığı için ağabeylerim benimde okumamam karşı çıktı. Lise'yi başlamamda etken öğretmenlerim oldu. Köyün ilk lise okuyan kızı oldum. Köyden gidince nerede kalacağımdan endişe ediyorlardı. Ama ikna oldular. İlk defa köyden çıkmıştım. Kelkit ilçesinde Aydın Doğan'ın yaptırdığı yurtta kalarak lise okudum. Paramız bile yoktu. 5 lira ile 2-3 hafta geçinmek zorunda kalıyordum. Kaldığımız yurtta her şeyimiz karşılanıyordu. Çok çalıştım ve Erzurum Atatürk Üniversitesi'ni kazandım. Burayı da başarıyla tamamladım" dedi.

'OKUMAYAN KIZ KALMADI'
Yüksek Lisanda başladığını ve 3 yıldır köyünde ücretlik öğretmenlik yaptığını anlatan Tülay Doğan, "Üniversite bitince köyüme döndüm. 3 yıldır köyümde ücretlik öğretmenlik yapıyorum. Benim gibi zorluk çeken kız çocukları okutmak için çabalıyoruz. Onlarla vakit geçiriyorum, ders çalışıyoruz. Ailelerini ikna ederek eğitimlerine devam etmelerini sağlıyoruz. Öğretmen arkadaşlarımla birlikte onların okumasını için çabalıyoruz. Köyün ek okuyan kızı olarak benden sonra kız çocuklarının önü açıldı. Liseye gitmeye başladılar, üniversiteli olanlar var. Ben üniversitedeyken beni örnek alan aileler kızlarını liseye başlattı. Herkesin katkısıyla köyde okumayan kız kalmadı. Çok sevinçliyiz." ifadelerini kullandı.Kız çocuklarının okullu olmasının kendisini de gururlandırdığını ifade eden Tülay Doğan, "Onlarda kendimi görüyorum. Gözlerinde ışık uyandırmaya çalışıyorum. Okusunlar, azmetsinler. Hiçbir sıkıntıya boyun eğmesinler. Başaracaklarına inanıyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Köy detayları
-Öğretmen detayları
-Okul detayları
-Öğretmen ile röp.
-Detaylar

Haber: Muhammet KAÇAR Kamera: Selçuk BAŞAR-Aleyna BAYRAM/GÜMÜŞHANE,(DHA)

========================================

Erdoğan'ı görmek için yola çıkan Vanlı genç Erzurum'a ulaştı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sevgisini göstermek ve yüz yüze görüşmek için Van'dan Ankara'ya yürüyen Mirza Koğtaş (21) Erzurum'a ulaştı. Koğtaş, kaçak göçmen sanıldığı için sık sık polis ve jandarma tarafından durduruldu.
Tuşba ilçesindeki Düzyol Mahallesi'nde yaşayan Aynur- Zeki Koğtaş çiftinin 6 çocuğundan en büyüğü olan Mirza Koğtaş, partisinin il kongresine katılmak üzere Van'a gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yüz yüze görüşemeyince, Ankara'ya yürümeye karar verdi. 11 Nisan günü saat 07.21'de Düzyol Mahallesi'ndeki evinin önünde yürüyüşünü başlatan Koğtaş, 360 kilometre yürüyerek 21 Nisan günü Erzurum'a ulaştı. Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne kadar 1255 kilometre yol yürüyeceğini belirten Koğtaş'ın bu zorluğu yolculuğu sık sık polis, jandarma ve korucular tarafından kaçak göçmen sanılarak kesildi. Yapılan kimlik tespitinden sonra yoluna devam eden Mirza Koğtaş yürümekten ayaklarının altı su topladı. Çıktığı bu yoldan geri dönmeyeceğini belirten Koğtaş şunları söyledi: Van'a gelen ve çok sevdiğim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşemeyince yürüyerek Ankara'ya gitmeye karar verdim. 10 günde Erzurum'a geldim. 10 gündür yollardayım. 1255 kilometrelik yolun 360'ını katettim. İnşallah geri kalan 895 kilometre yolu da tamamlayıp Cumhurbaşkanımız ile buluşacağım. Bu zorlu yolculuğumda kaçak göçmenlere benzetildiğim için yaklaşık 50 kez polis, jandarma ve korucu tarafından yolum sık sık kesildi. Türk vatandaşı olduğumu anlayınca yoluma devam ettim. Yolda karşılaştığım göçmenler bile beni kendilerinden sanıp yanıma gelerek sohbet etmek istediler. Ama ben yanlarından uzaklaştım. Geceleri bulduğum uygun yerlerde uyuyorum. Çoğu zaman köylülerin verdiği yiyeceklerle karnımı doyuruyorum. Yürümekten ayaklarım su topladı ve patladı ama bu yolculuktan asla vazgeçmeyeceğim."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: (ÖZEL)
-Mirza Koğtaş'ın karayolunda yürümesi
-Mirza Koğtaş ile röp
-Mirza Koğtaş yaralanan ayaklarını göstermesi

Haber-Kamera: Turgay İPEK / ERZURUM, (DHA)

========================================

Kasap eşi Rana boğa güreşi tutkunu

Muğla'da yaşayan 33 yaşındaki Rana Otçu, ülke genelindeki yarışlarda çok sayıda derecesi bulunan 'Zorbey' isimli boğasına gözü gibi bakıyor. Otçu, yaz aylarında yapılacak olan güreşler öncesi haftanın her günü boğasına yarım saat antrenman yaptırıyor.
Menteşe'nin Salihpaşalar Mahallesi'nde yaşayan evli ve 2 çocuk annesi ev hanımı Rana Otçu'nun ilgi alanı, birçok kadından farklı. Boğa güreşi tutkunu Otçu, 'Zorbey' isimli boğasına gözü gibi bakıyor. Yaz boyunca düzenlenecek çeşitli güreş festivallerinde arenaya çıkacak boğasını bakıma alan Otçu, sürekli antrenmanlar yaptırıyor. Kışı ahırda geçirmesi nedeniyle hareketsiz kalmasıyla kilo alan 50 bin lira değerindeki 1 tonluk boğasına özel antrenman programı uyguluyor. Zorbey'i haftanın her günü yarım saat boyunca yürüyüşle ve kızak çektirerek güreşlere hazırlıyor.
"ÇOCUKLARIMDAN AYIRT ETMİYORUM"
Kasaplık yapan eşi İsmail Otçu'nun 2010 yılında 'Çakıcı' adlı boğayı satın aldığını belirten Rana Otçu, bu hayvanla birlikte ilgisinin arttığını, Çakıcı'nın Artvin'de boğa güreşlerine meraklı bir kişiye satıldığını belirtti. Eşi İsmail Otçu'ya ısrar etmesi üzerine bu kez 'Zorbey'i satın aldıklarını söyleyen Rana Otçu, bu boğasının 5 yılda katıldığı 20 güreşte 2 baş, 14 özel kupa ve 3 grup birincilikleri elde ettiğini, sadece 1 yenilgi aldığını kaydetti. Rana Otçu, "Zorbey'i çocuklarımdan ayırt etmiyorum. 7 boğaya daha bakıyorum. Hepsini çok seviyorum. 2010 yılından buyana boğa merakım her gün giderek arttı. Antrenman sırasında beni görenler hem şaşırıyor hem de tebrik ediyor. Hayatımdan memnunum" dedi. İsmail Otçu ise, "Zorbey'in bakımını ve antrenmanlarını eşim kendisi yaptırıyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
- Rana Otçu'nun ahırdaki boğasının ipini çözmesi
- Rana Otçu'nun boğayı ahırdan çıkartması
- Rana Otçu'nun boğaya yürüyüş yaptırması
- Rana Otçu'nun boğaya kızak çektirmesi
- Röp. Rana Otçu
- Röp. İsmail Otçu
- Zorbey'in kazandığı kupaların görüntüsü

Haber- Kamera: Cavit AKGÜN / MUĞLA, (DHA)

=========================================

Doğu Ekspresi seferleri, kaz eti satışını artırdı

Ankara-Kars seferini yapan Doğu Ekspresi ile yolculuğa vatandaşların yoğun talebi, Kars'ta kaz eti satışlarında patlamaya neden oldu. Yaklaşık 24 saatlik yolculuğun ardından kente gelen tatilciler, kaz eti yemeden gitmiyor.
Doğu Ekspresi'nin vatandaşlar tarafından yoğun şekilde kullanılması, kaz eti satışlarını da artırdı. Kaz etine artan talep nedeniyle başta Arpaçay ve Akyaka ilçeleri olmak üzere, kent genelinde vatandaşlar kaz yetiştiriciliğine yöneldi. Canlı kaz fiyatlarının 150-200 TL arasında olduğu, lokanta ve turistik tesislerde kaz etinin porsiyonun ise 70 ila 90 TL arasında değiştiği kentte, ziyaretçiler kaz eti yemeden geri dönmüyor.
Önemli bir gelir kapısı haline gelen kazcılıkla uğraşan aileler, anaç kazlara ve bilik adı verilen civcivlere gözü gibi bakmaya başladı. Hantal yürüyüşleri, doyumsuz iştahlarıyla bilinen kazları yetiştirmenin oldukça zor olduğunu belirten besiciler, tren sayesinde işlerinin çok açıldığını söyledi. Sektördeki canlanmayla kaz yetiştiriciliğine başlayan Can ve Faruk Karakoyun kardeşler, yaşadıkları Karacaören köyünde 400 kaz yavrusunu her gün araziye çıkarak gün boyu otlatıyor, akşamları da çiftlikte bakımlarını yapıyor. iyasada kaz etine talep artınca bu işe başladıklarını ifade eden Can Karakoyun, "Bu yıl Doğu Ekspresi yolcuları Kars’a akın edince, piyasada kaz kalmadı. Biz de ağabeyimle birlikte kaz işine girmeye karar verdik ve 400 kazla bu işe başladık. Bu sayıyı önümüzdeki yıl 2 bin adete çıkarmayı arzuluyoruz. Şimdiden kaz yetiştiriciliği yapıyoruz ki; kazlarımız büyüsün ve önümüzdeki kışa hazır olsunlar. Kars’a gelecek olan misafirlerimize kaz etini tattırmış olalım" dedi. enç çiftçilere devlet desteğinin verilmesini isteyen Faruk Karakoyun da, "Bizler bu kaz işini daha da geliştirmeyi düşünüyoruz. Kaz çiftliğine çevirip kuluçka makinesi de almak istiyoruz. Bu kaz işini daha bilimsel yapıp, ilimize gelen misafirlere sunmak istiyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
-Kaz yavrularının otlatılmasından genel ve detaylar
-Can Karakoyun’un konuşması
-Faruk Karakoyun’un konuşması

392 MB - 3 DK 59 SN
Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS, (DHA)

En Çok Aranan Haberler