1)ERZURUM'DA KAZA: 5 ÖLÜ, 10 YARALI
ERZURUM'da, otomobille, panelvan tipi aracın çarpışmasıyla meydana gelen kazada 5 kişi öldü, 10 kişi yaralandı. Kaza bugün saat 06.00 sıralarında Erzurum'un Çat ilçesinin 10'uncu kilometresindeki Parmaksız köyü mevkiinde meydana geldi. 34 SR 7769 plakalı otomobil ile karşı yönden gelen 25 ED 535 panelvan tipi araç, kafa kafaya çarpıştı. Kazada, ilk belirlemelere göre 1'i çocuk, 5 kişi yaşamını yitirdi, 10 kişi de yaralandı. Kaza sonrası savaş alanına dönen olay yerine çok sayıda AFAD, itfaiye, sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Araçlarda sıkışan yaralıların kurtarılması için büyük bir mücadele verildi. Yaralılar Erzurum'daki hastanelerde tedavi altına alındı.
Olayla ilgili soruşma başlatıldı.
ERZURUM/DHA
=========================================================
2)YAŞLI KADIN, ALMANYA VE TÜRKİYE ARASINDA DURUŞMA İÇİN MEKİK DOKUYOR
MERSİN'in Erdemli ilçesinde, geçtiğimiz yıl gittiği hastanede acil tıp teknisyeni ile yaşadığı tartışma sonrasında hakkında kamu davası açılan Ayşe Sayık (79), Almanya ile Türkiye arasında mekik dokuyarak adalet aradığını söyledi.
Rahatsızlanınca 2 Ağustos 2017'de Erdemli Devlet Hastanesi'ne giden Ayşe Sayık, tedavi olmak istedi. Sayık, kendisiyle ilgilenen Acil Tıp Teknisyeni Hatice E.G.'in kendisine kötü muamelede bulunduğunu iddia ederek tartıştı. Bunun üzerine Hatice E.G., 'beyaz butona' basarak polis çağırması ile ekipler tarafından karakola götürülen yaşlı kadının ifadesi alındı. Olayın ardından yeniden Almanya'ya dönen yaşlı kadın hakkında, 'Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret' suçlaması ile kamu davası açıldı.
45 yıldır Almanya'da yaşayan Sayık, dava için Almanya'dan 3 defa Türkiye'ye geldiğini belirtti. Sayık, "Ben kalp, şeker, tansiyon hastasıyım. Yüzde 69 engelliyim. Hemşire sedyeye çıkmamı söyledi. Engelli olduğumu, çıkamayacağımı söyledim. Parmağını kaldırıp bağırdı. Annesi yaşında kadın olduğumu söyledim. Zorlukla çıktım sedyeye. Sırtını aç dedi. Elimin iyi olmadığını, açamayacağımı söyledim. Sırtıma birkaç tane vurdu. 'Ne oluyor kızım, biz buraya dövülmeye mi geldik' diye tepki gösterdim. 'İn cehennem ol da git' dedi bana. Kapıya çıktım başhekimi sordum o benden önce gitmiş. Sonra başhekim odasında yok dediler. Ben Sağlık Bakanlığı'nı ararken hemşire beyaz botuna basmış. Polis gelip bizi karakola götürdü. Daha sonra hakkımda dava açıldı" dedi.
DAVA İÇİN 3 KEZ TÜRKİYE'YE GELDİ
Dava için Almanya'dan 3 defa Türkiye'ye geldiğini kaydeden Sayık, "Ben de şikayetçi oldum. Kimse yüzüme bakmıyor. Bir an önce adaletin yerini bulmasını istiyorum. Ben haksızsam beni cezalandırsınlar. Ben 79 yaşında bir kadınım, bana vurmaya hakkı var mı? Yaptıkları olacak şey değil. İnsanlık yok. Bilet alacak bile durumum yok. Bu dava için Almanya'dan 3 sefer Türkiye'ye geldim. Biletimi yakınlarım alıyor. Tekerlekli yürüteç ile yürüyebiliyorum. Ya benim davamı da kabul etsinler ya da bu dava bir an önce sonuçlansın. Bana da yazık" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
-------------------------
- Ayşe Sayık mahkeme tutanağını gösterirken
- Sayık engelli raporunu gösterirken
- Sayık yürüteç ile yürürken
- Sayık'tan görüntüler
- Genel ve detay görüntüler
SÜRE: 04'55" BOYUT: 374.00 MB
Haber-Kamera: İbrahim MAŞE/ MERSİN, (DHA)
============================================
3)ANNESİZ KALAN OĞLAĞI BİR AİLE SAHİPLENDİ
İZMİR'in Karaburun ilçesinde bir aile, dağ keçilerini sulamak için gittikleri Büyükada'da, buldukları bir oğlağı, yanlarına alarak işlettikleri lokantaya getirdi. Bulduklarında henüz göbek bağı bile düşmeyen dişi oğlağa, 'Giritli' adını veren Sepin ailesi, onu biberona koydukları keçi sütü ile besledi. Birkaç gün içinde kendine gelen oğlağa bağlanan aile, minik Giritli'ye çocukları gibi bakmaya başladı. Oğlağı bulan Hakan Sepin, "Doğada beslenmeye başladıktan sonra onu adaya bırakmamız gerekiyor. Ama bunu nasıl yapacağız bilmiyorum. Hepimiz ona çok alıştık, ailemizden biri gibi oldu" diye konuştu.
İzmir'in doğal güzellikleri ile dikkat çeken Karaburun ilçesinde yaşayan ve burada işletmeleri olan Sepin ailesi, her gün lokantalarının karşısında bulunan Büyükada'ya giderek, buradaki dağ keçilerine su veriyor. Keçilerin susuz kalmaması için tekne ile her gün adaya geçen Hakan Sepin (48), 23 Nisan'da gittiği bölgede, bu kez beklemediği bir durumla karşılaştı. Adada, bir oğlak bulan Hakan Sepin, çevresinde herhangi bir dağ keçisinin olmadığını görünce, oğlayı yanına alarak lokantaya getirdi. Henüz göbek bağı bile düşmeyen oğlağa 'Giritli' adını veren Sepin ailesi, burada yavru keçinin bakımını yaptı. Biberon yardımı ile satın aldıkları keçi sütünü minik oğlağa içiren aile, kendine gelen minik Giritli'yi daha sonra doğal yaşam alanına bıraktı. Ancak Sepin ailesi, Giritli'den kopamadı. Sabah Büyükada'ya bırakılan yavru keçiye bakmak için akşam adaya giden Hakan Sepin, oğlağın aynı yerinde öylece beklediğini görünce yüreği onu o şekilde bırakmaya el vermedi ve Giritli'yi alarak yeniden lokanktaya getirdi.
Bütün gününü, Sepin Ailesi ile birlikte lokantada geçiren oğlak, çalışanların da neşe kaynağı oldu. Sepin, "Her gün keçi sütü ile besliyoruz. Sütten kesilip normal beslenmeye başladığında doğal ortamına yeniden bırakmayı düşünüyoruz fakat bunu nasıl yapacağımızı bilmiyorum. Bizim bir parçamız gibi oldu" dedi. Şule Sepin de (45) küçük Giritli'nin ilk geldiği gün, onun doğal yaşam alanında daha iyi şekilde yaşayacağını düşündükleri için geri götürülmesi gerektiğini, annesinden ayrı şekilde yaşamasının doğru olmadığını düşündüklerini fakat daha sonra düşüncelerinin değiştiğini söyledi. Minik Giritli'nin artık kendi çocukları gibi olduğunu ifade eden Şule Sepin, oğlağın zaman zaman yaramazlık yaptığını, ama onu çok sevdikleri için her şeyine katlandıklarını belirtti. Sepin, "Onun ailesi artık biz olduk. O da artık ailenin bir üyesi" diye konuştu. Ailenin 21 yaşındaki oğlu Canberk de Giritli'ye gönülden bağlandığını ifade etti. Giritli'yi kız kardeşi gibi gördüğünü ve her sabah uyandığında ilk işinin onu kontrol etmek olduğunu kaydeden Canberk, "Onu doğasına bırakmak bizim için zor olacak ama o ortamda yaşaması daha sağlıklı. Anne sütü ile beslenmesi gerekiyor ama annesi olmadığı için mecburen keçi sütü ile besliyoruz" dedi. İşletmeye gelenler de oğlağa büyük ilgi gösteriyor. Bütün gün, işletme içerisinde koşan, oynayan Giritli, müşterilerin ve Sepin ailesinin neşesine neşe katıyor.
Görüntü Dökümü
--------------------------
-Oğlağın biberon ile beslenmesi
-Oğlağın işletme içerinde gezinmesi ve oynaması
-Sepil Ailesi'nin oğlakla ilgilenmesi, vatandaşların ilgisi
-Hakan, Şule ve Canberk Sepin ile röp.
Haber-Kamera: Umut KARAKOYUN/ İZMİR, (DHA)
===================================================
4)ÇEŞME'DE, GÖKYÜZÜNDE GÖRSEL ŞÖLEN
İZMİR'in Çeşme ilçesinde, Çeşme Belediyesi'nin '9 Durak 9 Deneyim Projesi' içinde yer alan ve bu yıl 2'ncisi düzenlenen Reisdere Uluslararası Uçurtma Festivali'nde, birbirinden ilginç uçurtmalarla gökyüzü renklendi.
Çeşme Belediyesi'nce, 12-13 Mayıs tarihlerinde, Reisdere Mahallesi'nde gerçekleştirilen 2. Reisdere Uluslararası Uçurtma Festivali'ne, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Martı Uçurtma Kulübü destek verdi. Almanya, İtalya, Fransa, Belçika ve Endonezya'dan profesyonel uçurtmacılar, önemli bölümünü kendileri tasarladıkları birbirinden güzel uçurtmalarıyla, gökyüzünde görsel şölen sundu. Festivalden bir gün önce profesyonel uçurtmacılar tarafından çocuklar için uçurtma yapımı atölyesi düzenlenirken, çocuklar, kendi yaptıkları uçurtmaları ve Çeşme Belediyesi'nin ücretsiz olarak dağıttığı uçurtmaları, festival boyunca uçurarak doyasıya eğlendi. Festival alanına gelen aileler de çocukların eğlencelerine ortak oldu. Yüzlerce uçurtmanın gökyüzünde oluşturduğu görsel şöleni ise bir çok kişi cep telefonları ile ölümsüzleştirdi. İki günlük festival boyunca, aileler ve çocuklar, uçurtma uçurarak stres atarken, yüzlerinden gülümseme eksik olmadı. CHP'li Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, festival kapsamında, Reisdere sakinlerinin açtıkları stantları, Reisdere Mahallesi Muhtarı Feridun Akar ile birlikte tek tek dolaştı. Festival alanında uçurtma uçuran ailelerin bu keyfine de ortak olan Başkan Dalgıç, çocuklarla da yakından ilgilendi.
Görüntü Dökümü
----------------------
-Gökyüzünü renklendiren uçurtmalardan görüntü
-CHP'li Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç ile röp.
-Genel ve detay görüntüler
Güneş ATAGÖZ / ÇEŞME (İzmir), DHA)
=======================================================
5)BİN 800 ÜYELİ 'HANIMELİ ÇARŞISI' EMEĞE DEĞER KATIYOR
SİVAS'ta ev ekonomisine katkı yapmak isteyen ev hanımları evde yaptıkları el emeği göz nuru el işlerini Sivas Belediyesi'ne bağlı Hanımeli ve El Sanatları Çarşısı'na getiriyor. Çarşıda ev hanımlarının yaptıkları ürünler satıldıktan sonra parası kadınların hesaplarına yatırılıyor. Yaklaşık 10 yıl önce kurulan Hanımeli Çarşısı bin 800 üyesiyle el emeği, göz nuru ürünü vatandaşlarla buluşturuyor.
Sivas Belediyesi tarafından 2010 yılında kurulan Hanımeli Çarşısı, üretici kadınların yaptığı el işlerini alıcıyla buluşturuyor. Kadınlar, evlerinde yaptıkları el ürünlerini getirdikleri çarşıda kendi belirledikleri fiyat üzerinden satışa çıkarılıyor. Ürün satıldıktan sonra kadınların açtırdıkları banka hesaplarına paraları yatıyor. Kadınlar bu sayede ev ekonomisine katkı sağlıyor. Hanımeli Çarşısı'nda el emeği göz nuru bin 800 kadının yaptığı 230 çeşit ürün sergilenerek satışa sunuluyor. Sivas Belediyesi personellerinin çalıştırıldığı Hanımeli Çarşısında, Sivas bıçağı, kemik tarak, ahşap ağızlık ve kalemlik, ahşap tablo, tezhip, minyatür, ebru, filografi kaligrafi, hat sanatı ürünlerinin yanında dikiş nakış, mefruşat ve çeyiz ürünleri satışa sunuluyor. Hanımeli Çarşısı bu özelliği ile Türkiye'de bir ilk olma özelliği taşıyor.
HANIMLAR EV EKONOMİSİNE KATKI SAĞLIYOR
Sivas Belediyesi Hanımeli Çarşısı Birim Sorumlusu Bilal Kolsuz, kuruluş amaçlarının Sivas'ta yaşayan dez avantajlı grupların avantajlı hale getirilmesi, onlara sosyal yaşam alanı oluşturulması olduğunu belirterek, "Şu anda geldiğimiz noktada Hanımeli Çarşısı olarak zirvedeyiz diyebiliriz. Türkiye'de bu konseptte kurulan ilk örnek kuruluşlardan birisiyiz ve diğer şehirlerdeki bir çok belediyemize örnek teşkil ettik. Hanımeli Çarşısı dediğimizde Sivas'ın tarihi sürecinde Sivas'la özdeşleşmiş el sanatlarından tutun da, Sivaslı kadınların kendi imkanlarıyla yapmış oldukları el sanatlarının hepsini içerisinde barındırıyor. 1800 üyemizin 1040'ı her hafta ürün getiriyor.Üyelerimiz bize ürünü bırakıyorlar, biz burada ürünleri sergiliyoruz. Satılan ürünlerin parasını her ayın sonunda daha önce açtırmış oldukları hesaba yatırıyoruz. Ürünlerimiz üzerinde ticari bir kazancımız asla olmuyor. Ürünü bırakırken belirlenen fiyatlardan satıyoruz. 5 bin 300 adet ürünümüz mevcut şu anda bu ürünler 230 çeşit kalemden oluşuyor. Temel giderlerimiz tamamen belediyemiz tarafından karşılanıyor. Çalışanlarımız belediye personeli. Haftanın 6 günü hizmet veriyoruz. Ürünlerin burada sergilenme süresi 6 ay.y Bu sürede ürün satılmaz ise 6 ay sonra üyemize geri teslim ediyoruz. Tabi burada her ürüne bir barkot çıkarıyoruz. Her bir barkodun üyenin cari kodu var ve o kod üzerinden barkotluyoruz. 1800 üyemizin hiçbir ürünü birbiriyle karışmıyor. Bir yıl içerisinde toplam 20 ile 25 bin arasında ürünün sergiliyoruz. Bunun 18 bin ile 20 bin arası ürünü satmış oluyoruz. Ürünlerimizin sayı ebadı yüksek ama el yapımı ürünler olduğu için mali değeri düşük" ifadelerini kullandı.
'HANIMELİ ÇARŞISI EVİME VAKİT AYIRABİLMEMİ SAĞLADI'
Yaklaşık 1,5 yıldır Sivas'ta ikamet eden daha önce Kayseri'de yaşamını sürdüren Zehra Civelek (30) aktif bir iş yaşamının ardından işten ayrılarak Sivas'a taşındığını ve evde işsiz otururken arkadaşlarının sayesinde Hanımeli Çarşısı'nı tanıdığını söyledi. Civelek "Önce kendime kesinlikle güvenmiyordum. Ürünler satılır mı, ben yapabilir miyim diye ön yargılarım vardı. Daha sonra ürünlerin hemen satılmaya başladığını gördüm. Buraya geldikçe ev hanımlarının ne kadar faydalı olabildiğini gördüm. Şöyle bir kanı var. Ev hanımları çoğunlukla evde işsizler oturuyorlar ama gerçekten de yeri geliyor buraya ürün yetiştirebilmek için işimizi bırakıyoruz. Hepsinden önemlisi buranın bize katkı sağlıyor olması. Çünkü yeri geliyor paramız olmuyor ama buradan sattığımız ürünlerle kendimize ve eşimize hatta evimize katkıda bulunuyoruz"dedi.
"ÜRÜNLERİMİZ KARŞILIKSIZ SATILIYOR"
7 yıldır çarşıya ürünler yapan Serpil Polat (45) ise el işi yaptıkça hem psikolojik olarak rahatladığını hem de kendisine maddi imkan sağladığını söyledi. Polat, "Buradan çok memnunuz. Dilerim böyle yerler daha da çoğalır. Burada çalışanlar güler yüzle davranıyorlar. Biz bir aile gibi olduk. Bizler içinde büyük bir fırsat. Belediyemizin bu hizmetinden dolayı çok memnunuz. Allah onlardan razı olsun. Hiç değilse kendi ürünlerimizi yapıp karşılıksız satabiliyoruz. Buraya getirdiğimiz ve satılan ürünlerin ücreti hiçbir kesinti yapılmadan hesabımıza aydan aya yükleniyor. Bizler de yeri geliyor ev ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz, yeri geliyor evlatlarımıza destek oluyoruz yeri geliyor torunlarımızın ihtiyacını karşılıyoruz. Aylık 50 TL kazandığımızda oluyor 400-500 lira kazandığımızda oluyor" diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
------------------------
-Hanımeli Çarşısının görüntüleri
-Satışı yapılan el emeği ürünlerin görnütüleri
-Çarşıya ürün getiren kadınar
-Kadınların konuşmaları
-Çarşı sorumlusunun açıklamaları
-Detaylar
Haber-Kamera: İrfan ÖZŞEKER/SİVAS, (DHA)
(450 mb- HD)
=================================================
6)100 YILLIK DİKİŞ MAKİNESİYLE 65 YILDIR ŞAPKA ÜRETİYOR
NİĞDE'de 80 yaşındaki şapka ustası Behzat Çetin, 100 yıllık dikiş makinesiyle 65 yıldır şapka üretimi yapıyor.
Paşakapı Caddesi'nde 35 metrekare dükkanda günde 9 şapka ürettiğini anlatan Behzat Çetin, 2014'te Ahilik Haftası ve Esnaf Bayramı'nda yılın ahisi seçildiğini söyledi. Çetin, "Ben bu işi 65 senedir yapıyorum. Ustalarım vardı. Onların yanında çalışmaya çırak olarak başladım. Sonra kalfa oldum. Sonra İstanbul'a gittim 18 yıl orda çalıştım. İstanbul'dan da Niğde'ye geldim, işimi halen yapmaktayım, çok güzel çalışıyorum" dedi.
Ölene kadar şapka dikmeye devam edeceğini belirten Çetin, "Şimdi kalfa yetiştiremiyoruz. Çünkü sigortası var, parası var yetiştiremiyoruz. Şapkayı yani bu sanatı öğrenen adam gelmiyor. Makine 100 senelik. Ben bu makine ile aşağı yukarı 65 senedir çalışıyorum. İstanbul'da 18 sene çok güzel bir yerde çalıştık, vagonlarla şapka yaptık ama şimdi pek geçmiyor tabi. Makineye oturduğumuz zaman 200 şapka yapardım. Şimdilerde ise ben kendim 8 veya 9 tane yapıyorum idare ediyorum. O zamanlar İstanbul'da çok kişi çalışıyorduk" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
------------------------
- Şapka ustası Behzat Çetin’in dükkanının kapısından görüntü
- Bulunduğu dükkanın sokağından görüntü
- Sokağa astığı şapkalardan görüntü
- Dükkanın içerisinden detay görüntü
- Behzat Çetin’in şapka dikerken görüntüsü
- Diktiği şapkalardan görüntü
- Behzat Çetin’in açıklamaları
- 100 yıllık dikiş makinesiyle çalışırken görüntü
- Şapkalardan ve dükkandan genel görüntü
SÜRE:06'12" BOYUT: 397 MB
Haber-Kamera:Ali KADI/NİĞDE,(DHA)
================================================
7)KORAY AVCI: BAYRAĞIMA, MEMLEKETİME, ATATÜRK'ÜME LAF ETTİRMEM
ŞARKICI Koray Avcı, herkesin düşüncesini, siyasi görüşünü korkmadan söylemesi gerektiğini belirterek, "Her şeyine eyvallah ama bayrağıma, memleketime, Atatürk'üme laf ettiğin an bitti benim için" dedi.
Kendine has yorumu ve tarzı ile adından sıkça söz ettiren, geçen aylarda da 'Senin için değer' albümünü çıkaran Koray Avcı, Kahramanmaraş'ta sahne aldı. Özel eğitim kurumunun kuruluş yıl dönümü nedeniyle düzenlenen etkinlikte okulun bahçesinde hayranlarıyla buluşan Avcı, son albümündeki parçaları seslendirdi. Repertuvarına önceki albümdeki şarkılardan da yer veren sanatçı, birçok parçasını öğrencilerle birlikte seslendirdi.
Söylediği şarkılar dışında söyledikleri ve yaptığı esperileriyle de kendi dinlemeye gelenlerin beğenisini kazanan Koray Avcı, Anneler Günü'nü de kutladı. Kendisini dinlemeye gelen öğrencilere tavsiyelerde de bulunan Avcı, şunları söyledi:
"Ben hiç okul birincisi olamadım. Annem benim doktor olmamı istiyordu, olmadı. Babam 'Senden bir şey olmaz oğlum' derdi. Lütfen istediğiniz mesleği yapın. Ben; fizik mühendisliği okudum, resim okudum, iç mimarlık okudum ama sahnede şarkı söylüyorum. Yani size 'Onu, bunu okuyun da şarkı söyleyin demiyorum. 4'er seneden 12 seneyi harcadım. O 12 seneyi belki müziğe harcasaydım daha farklı bir şey olurdu. Ne olmak istiyorsanız lütfen onu okuyun ve kimsenin sözünü dinlemeyin."
Okul hayatından ünlü olduğu döneme kadar yaşadıklarını da hikaye ve türkülerle anlatan Koray Avcı, şöyle devam etti:
"Her şeyi kabul ederim neye inandığınız, nereye gittiğiniz... Gençler, inançlarınızı, düşüncelerinizi, siyasi görüşünüzü saklamayın, korkmayın ama kimsenin görüşlerine de engel olmayın. 3 şey benim için kritiktir; Her şeyine eyvallah ama bayrağıma, memleketime, Atatürk'üme laf ettiğin an bitti benim için."
ÇİKOLATA YAĞMURUNA TUTTULAR
Koray Avcı sahnede en güzel şarkılarını söylerken hayranları birden sahneye çikolata atmaya başladı. Şarkıcı hayranlarına teşekkür ederken, diyette olduğu için o kadar çikolatayı yiyemeyeceğini söyledi. Anneler Günü'nü de kutlayan Koray Avcı, söylediği şarkı ve türkülerle kendini dinlemeye gelenlere unutulmaz bir gece yaşattı.
Görüntü Dökümü
------------------------
- Koray Avcı'nın sahneye çıkması
- Şarkı söylemesi
- Konuşması
- Bahçedeki kalabalık
- Avcı'nın sahnede oynaması
- Sahneye çikolata atılması
- Avcı'nın konuşması
- Konserden detay
- Avcı'nın sahneden inmesi
Haber-Kamera: Ömer KOÇ-KAHRAMANMARAŞ-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 406 MB