HABER

DHA YURT BÜLTENİ 2

ZONGULDAK'ın Ereğli ilçesinde, motosiklet sürücüsünün öldüğü kazada, 1.06 promil alkollü olan otomobil sürücüsü Hasan Kılıçal (29) "Ben de motor kullanıyorum.

Motosiklet sürücüsü öldü, alkollü otomobil sürücüsü: "Korktuğum kaza başıma geldi"

EREĞLİ(Zonguldak), (DHA) - ZONGULDAK'ın Ereğli ilçesinde, motosiklet sürücüsünün öldüğü kazada, 1.06 promil alkollü olan otomobil sürücüsü Hasan Kılıçal (29) "Ben de motor kullanıyorum. En çok korktuğum kaza başıma geldi." diyerek üzüldü.

Kaza saat 01.30 sıralarında, Müftü Mahallesi Uğur Mumcu Caddesi'nde meydana geldi. Hasan Kılıçal idaresindeki 34 TJ 5129 plakalı otomobil ile Burak Arslan (26) idaresindeki 67 AAK 227 plakalı motosiklet çarpıştı. Kazada Burak Arslan ağır yaralandı. Çevredekiler yardıma koşarken, bir vatandaş motosiklet sürücüsüne "Kendini bırakma ne olur" dedi. Otomobil sürücüsü Hasan Kılıçal yaralı motosiklet sürücüsüne müdahale edildiği sırada, "Ben de motor kullanıyorum. En çok korktuğum kaza başıma geldi." diyerek üzüldü. Özel bir hastaneye kaldırılan Burak Arslan yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Acı haberi alan yakınları gözyaşlarına boğuldu.

1.06 promil alkollü olduğu anlaşılan otomobil sürücüsü Hasan Kılıçal ifadesi alınmak üzere polis karakoluna götürüldü. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Olay yerinden görüntü
Olay yerinde Burak Arslan'dan görüntü
Burak Arslan'ın başında bekleyen vatandaşın "Kendini bırakma ne olur" diye konuşması
Sürücü Hasan Kılıçal'ın "En çok korktuğum kaza başıma geldi" diyerek bağırması
Sağlık ekiplerinin müdahalesi
Yaralının ambulansa alınması
Motosiklet ve otomobilden görüntü
Burak Arslan'ın fotoğrafları

HABER-KAMERA: Sinan KABATEPE/EREĞLİ(Zonguldak), (DHA)
3 dakika 40 saniye/666 MB/

======================================

Horona hayran kalan ABD'li Kirsten, kemençe öğreniyor

İZMİT(Kocaeli), (DHA) - 14 yıl önce Amerika Birleşik Devletleri'nden Türkiye'ye tatile gelen Kirsten Maclellan, ülkesine döndüğünde halk oyunları eğitimi aldı. Geçen yıl İzmit'e gelerek özel bir okulda İngilizce öğretmenliği yapmaya başlayan Kirsten, önce horon oynamayı daha iyi öğrendi daha sonra ise kursa katılarak kemençe çalmayı öğrenmeye başladı.

2004 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nden annesi ile birlikte Türkiye'ye tatile gelen Kirsten Maclellan, horon oynayan bir ekibi izledi. Horonu çok beğenen Kirsten Maclellan, ülkesine döndüğünde Los Angeles da Türk Halk Oyunları eğitimi aldı. Kirsten Maclellan, Türk halk oyunları ve Türk kültürüne olan sevgisiyle Türkiye'ye yerleşme kararı aldı. 2017 yılının başında Türkiye'ye gelen Kirsten, İzmit'te bir özel okul ile anlaşarak İngilizce öğretmenliği yapmaya başladı.

Kirsten Maclellan, öğretmenlik yaptığı sırada halk oyunları eğitimi de aldı. Kasap, Roman ve horon gibi bir çok yöresel halk oyununu öğrenen Kirsten Maclellan, bunların ardından kemençe çalmayı öğrenmek için İzmit Belediyesi tarafından açılan İZ-MEK Kemençe Kursu'na katıldı. Kirsten Maclellan şimdi kemençe çalmayı öğreniyor.

'FAVORİM HORON'
Türkiye'de gördüğü horona aşık olduğunu söyleyen Kirsten Maclellan, "İlk kez 2004 yılında annem ile birlikte Türkiye'ye tatile geldim ve Türkiye'ye aşık oldum. Daha sonra 2016 yılında buraya tekrar geldim. Los Angeles'ta Türk folklör dansları eğitimi almıştım. 2016 yılındaki ziyaretimden sonra buraya gelerek Türkiye'de yaşama kararı aldım. Geçen yıl buraya geldim ve İzmit'te çalışmaya başladım. Geldiğimden beri horon oynamayı öğrendim ve yakın zamanda da kemençe çalmayı öğrenmeye başladım. Türk folklör danslarını öğrenmeye basit danslarla başladım. Horonu ilk gördüğümde aşık olmuştum ve olabildiğince çabuk bir şekilde horon öğrenmeye çalıştım. Los Angeles'ta çok az bir şekilde öğrenebildim. Türkiye'ye geldikten sonra ise çok daha fazlasını öğrendim. İzmit ve İstanbul'da horon dersleri aldım. Türk folklör danslarından roman havası oynamayı öğrendim. Kasap havası gibi basit danslara çalıştım. Bir çok diğer türü de denedim ama favorim her zaman horon oldu" dedi.

HORONDAN SONRA KEMENÇE ÇALMAYI ÖĞRENİYOR
Kirsten Maclellan 2 aydır kemençe eğitimi aldığını belirterek, şöyle konuştu:
"Kemençe öğrenmeye yeni başladım. Önce İstanbul'da kemençe dersleri aldım. Yaklaşık 2 aydır da İzmit'te kemençe dersleri alıyorum. Horonu ilk defa görüp, müziğini duyduktan sonra kemençe çalmayı en kısa sürede öğrenmek istemiştim. İnternette aratarak bulabildiğim kadar çok müzik buldum. Kemençe çalmanın çok zor olduğunu düşünüyordum, ancak korkularımın üzerine gidip kemençe öğrenmek istedim ve başladım. Ben flüt çalarak ve müzik öğrenerek büyüdüm. Fakat şu anda kemençeye çalışıyorum. Kemençe çalmayı daha fazla öğrenmek istiyorum" diye
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Kemençe dersinden görüntüler
-Kirsten kemençe çalarken görüntü
-Kirsten ile röp.
-Detay
HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU/İZMİT(Kocaeli), (DHA)

======================================

Van'da bir terörist sağ yakalandı

Behçet DALMAZ/VAN, (DHA)- VAN'ın Gürpınar ilçesinde jandarmanın düzenlediği operasyonda, 1 PKK'lı terörist yakalandı. Teröristin üzerinde ve arazide yapılan aramalarda çok sayıda silah, mühimmat ve el bombası ele geçirildi.

İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin dün Gürpınar ilçesi Üçdoğan Mahallesi kırsalında düzenlediği operasyonda, 1 PKK'lı terörist sağ yakalandı. Gözaltına alınan teröristin üzerinde ve arazide bulunan sığınaklarda ise çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildi.

Van Valiliği'nden konuya ilişkin yapılan açıklamada şöyle denildi:
"15 Eylül 2018 günü İl Jandarma Komutanlığımız ekiplerince bölücü terör örgütü mensuplarına yönelik Şehit Jandarma Uzman Çavuş Mustafa Yıldız Operasyonu icra edilmiş ve 1 terörist sağ olarak yakalanmıştır. Operasyon sonucu yakalanan teröristin üzerinde ve arazi aramasında tespit edilen sığınaklarda; 2 RPG-7 roketatar, 1 PKMS makineli tüfeği, 1 Dragunov keskin nişancı tüfeği, 2 AK-47 piyade tüfeği, 1 M-16 piyade tüfeği, 14 RPG-7 roketatar mühimmatı, 94 RPG-7 roketatar sevk fişeği, 1 adet 81 mm.’lik havan mühimmatı, 27 el bombası, 4 bin 600 PKMS makineli tüfek fişeği, 100 AK-47 piyade tüfeği fişeği, 15 M-16 piyade tüfeği fişeği, 5 AK-47 piyade tüfeği şarjörü, 1 M-16 piyade tüfeği şarjörü, terör örgütünün propagandasına yönelik hazırlanmış 2 bez parçası, çok miktarda gıda ve yaşam malzemesi ile örgütsel doküman ele geçirilmiştir."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
JANDARMA KAMERASI
-----------------------
-Ele geçirilen silah, mühimmat ve el bombaları
GÖRÜNTÜLER'VAN' DOSYASINA GEÇİLDİ.

======================================

30 yıl sonra kep attılar

EGE Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünün 1986 ile 1989 yılları arasındaki mezunları, 30 yıl aradan sonra düzenlenen törenle, cüppe giyip, kep attı.

Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünü 1986 ila 1990 yılları arasında bitirenler için 30 yıl sonra mezuniyet töreni düzenlendi. O dönemde bölümlerinde tören düzenlenmemesi nedeniyle, sosyal medya aracılığıyla bir araya gelerek, taleplerini Ege Üniversitesi Rektörlüğü'ne ileten mezunlar, yıllar sonra ilk kez kep atmanın heyecanını yaşadı. Çocukları veya torunlarıyla törene katılan mezunlar, diplomalarını Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şebnem Tavman'dan aldı. Almanya, İstanbul, Kayseri, Ankara, Antalya, Konya gibi farklı yerlerden kep töreni için bir araya gelen mezunlar, cüppeleri ile bol bol fotoğraf çektirerek o anları ölümsüzleştirdi. Vefat eden sınıf arkadaşları için birer ağaç dikerek, fotoğraflarını da stantta sergileyen mezunlar, aralarından ayrılanları rahmetle andı.

Bu anlamlı günde büyük heyecan duyduğunu dile getiren Prof. Dr. Şebnem Tavman, "Bugün Gıda Mühendisliği bölümünün 40 yıllık geçmişinde tarihi bir gün çünkü ilk defa geçmiş mezunlarımız için bir mezuniyet töreni yapıyoruz. Bu bölüm 1975 yılında kuruldu ve mezunlarımız bizler için çok değerli. Hiçbir zaman bağlarını koparmadılar. 30 yıl sonra bir araya gelmek için bu toplantıyı onlar organize ettiler. Tekrar okullarına dönmüş olmaktan çok büyük heyecan duyuyorlar biz de onların heyecanını paylaşıyoruz" dedi.

"BİZİM KEP TÖRENİMİZ OLMAMIŞTI"

30 yıl sonra bir araya gelmenin çok heyecan verici olduğunu dile getiren 1988 yılı mezunu Özlem Akçay (51), "Bazen sosyal medya güzel şeylere de vesile olabiliyor. Uzaklardan gelen arkadaşlarımız var ve birbirimizi görmekten çok mutluyuz, 20'li yaşlarımıza geri döndük. Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Şebnem Tavman, bu seneki mezunların törenini sosyal medyada paylaştığında altına yorum olarak 'Bizim hiç kep törenimiz olmamıştı, biz de istiyoruz' yazdık. Rektörlüğün de onay vermesiyle birlikte bu organizasyonu gerçekleştirdik" diye konuştu.

1987 yılı bölüm birincisi Mehtap Yılmaz (53) ise "30 yıl sonra arkadaşlarımızla bir araya gelmenin mutluluğunu yaşıyoruz. İyi ki varlar, çok güzel bir organizasyon oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz" dedi.

Bir daha dünyaya gelseydim bu arkadaşlarla beraber tekrar aynı sıralarda okumak isterdim diyen 1990 mezunu 53 yaşındaki İsmail Yazıcı, "Tarifsiz duygular yaşıyoruz. 30 yıl öncesine tekrar geri dönmek bambaşka bir his" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

- Mezuniyet töreninden görüntü

- Vefat eden mezunların standı

- Mezunlar ile röp.

- Prof. Dr. Şebnem Tavman ile röp.

- Diploma dağıtımından görüntü

- Kep atma görüntüleri

- Pasta kesiminden görüntü

Haber-Kamera: İZMİR, (DHA)

======================================

Yaptıkları pekmezle geçimlerini sağlıyorlar

AYDIN'ın Koçarlı ilçesinin kırsal Bağcılar Mahallesi'nde yaşayanlar yılda 50 ton pekmez üretimi yaparak 1 milyon liraya yakın gelir elde ediyor sağlıyor. Son yıllarda yaşanan sıkıntılardan dolayı üzüm bağlarının söküldüğünü, incire yönelindiğini, üzüm üretimin bu nedenle yarı yarıya düştüğünü söyleyen Muhtar Ramazan Küçükoğlu, markalaşmak için yetkililerden destek istedi.

İlçe merkezine 15 kilometre mesafedeki Bağcılar Mahallesi'nde yaşayan vatandaşların neredeyse tamamı, ürettikleri üzümlerden yaptıkları doğal pekmezi pazarlarda satarak geçimini sağlıyor. Razaki cinsi üzümden elde edilen pekmezin kilosunu 15 ila 20 TL'den pazarda satan üreticiler, zahmetli bir üretimle evlerinin geçimini sağlıyor. Her evin bahçesinde yakılan ateşlerin üzerinde kurulan kazanlarda kaynayan pekmezler, kış aylarında sofraların vazgeçilmezi oluyor. Son yıllarda sıkıntılı günler geçiren üreticiler, markalaşmak için yetkililerden yardım istedi.

MUHTAR SIKINTILARI ANLATTI

Sıkıntıları anlatan Mahalle Muhtarı Ramazan Küçükoğlu, "Geçtiğimiz yıllarda köyümüzde 100 tonun üzerinde pekmez üretimi yapılırken, son 2 yılda 40-50 tona düştü. Pazarlarda kilosu 15 ila 20 arasında satılıyor. Köyde yaklaşık 200 hane, pekmez işiyle uğraşıyor. Yılda ekonomik anlamda köyümüze, 1 milyon liraya yakın ekonomik kazanç sağlıyoruz. Eğer yetkililer destek verirse, markalaşmak istiyoruz. Tek kurtuluşumuz markalaşmak. Pekmezimiz markalaşmazsa, birkaç yıl sonra burada üzüm de pekmez de sona erecek. 250 haneden oluşan Bağcılar Mahallesi'nde 600 nüfus var. Bu köy kurulduğundan beri herkes, pekmez işiyle uğraşır. Köyümüzün en büyük gelir kaynağıdır. Son yıllarda üzüm bağları yaşlandı ve verimler çok düştü. Birçok üretici, üzüm işini bırakarak incire yönelmeye başladı. Bunun en büyük nedeni ise maliyetin yüksek olması ve verimin düşmesidir. Ayrıca üzümümüz ve pekmezimiz organiktir" dedi.

"ZOR ŞARTLARDA YAPIYORUZ"

Yıllardan beri pekmez yaparak ailesinin geçimini sağladığını belirten üretici Enver Orman, "Geçimimizi üzüm, pekmez ve incirle sağlamaktayız. Pekmez de son yıllarda yaşanan sıkıntılardan dolayı birkaç yıla kadar bitecek. Geçmiş yıllara oranla çok az ürün elde edebildik. Pekmezi yenebilecek duruma getirene kadar, 7-8 işlemden geçiriyoruz. Üzüm toplaması, getirmesi, ezmesi, kaynatması gibi çok zor işlemlerden geçiyor. Saatlerce ateşin başında kaynayan kazanlarla birlikte emek sarf ediyoruz. Zor şartlarda çalışıyoruz" dedi.

Yaptıkları pekmezin şifalı olduğunu belirten başka bir üretici Bedriye Orman ise, "İki günden beri pekmez yapmak için çalışıyoruz. Kazanlara koyduğumuz zamanda 4-5 saatte ancak pekmez haline dönüşüyor. Doktorun yazdığı ilaçtan daha şifalı bir üründür pekmez. Kışın birçok hastalığa şurup ve ilaç gibi geliyor. Ama çok zahmeti var. Dağlardan toplanan odunlarla yapıyoruz. Emek vererek doğal ve organik pekmez yapıyoruz. Yaptığımız işin zahmeti çok ama parası az. Yaşanan afetten dolayı bu yıl verim az emeğimizi karşılamıyor" dedi.

MAYASI TOPRAKTAN

Yapılan üzüm pekmezinin lezzetini özel getirtilen topraktan alındığını belirten üretici Vedat Bıçakcı, "Pekmezin içine özel çıkarılan toprak katıyoruz. 100 kilo pekmeze, 1 kilo kil toprak katıyoruz. Başka herhangi bir karışım yapmıyoruz. Bu toprak bir nevi pekmezin aroması ve mayası olarak kullanılmaktadır. Organik pekmezi herkesin tatmasını tavsiye ederiz. Biz aile olarak yılda 2 ton pekmez yapıyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Pekmez yapımından kazanlardaki pekmezlerden görüntü
- Muhtar Ramazan Küçükoğlu, Vedat Bıçakcı, Bedriye Orman ve Enver Orman röp.
- Üzüm bağları ve köyden görüntü

haber- Kamera: Burhan CEYHAN / AYDIN, (DHA)

======================================

Fuar ziyaretçilerinin anılarını canlandırıyor

İZMİR Enternasyonal Fuarı'nda (İEF) stant açan koleksiyoner Üzeyir Eytemiş, fuar ziyaretçilerinin anılarını canlandıran bir koleksiyon sergiliyor. Sergilenen 1970-1980'li yıllara ait çeşitli oyuncak ve bisikletler, fuar ziyaretçilerini adeta geçmişe götürüyor. Yoğun ilgi gören stantta, yüzlerdeki gülümseme hiç eksik olmuyor.

İEF'de bu yıl, en çok ilgi gören stantların başında koleksiyoner Üzeyir Eytemiş'in sergilediği ürünlerin yer aldığı stant geliyor. Vatandaşın yoğun ilgi gösterdiği stant, adeta yer aldığı bütün fuar holünü hareketlendiriyor. Stantta, 1960 yıllarından kalma Fatoş bebekler, müze değeri olan oyuncaklar, İtalyan yapımı nadir bulunan plaklı bebekler, 1980'lerin efsanesi şişme bebek, et bebekler, dönemin su ve mantar tabancaları, teneke arabalar, yine 1980'lerde popüler olan Alf dizisi oyuncakları, yerli yapım eşek sıpaları, yapbozlar, misketler, eski banka kumbaraları, sakız kutularından çıkan maket oyuncaklar, matchbox, maforette gibi Fransız yapımı oyuncaklar, 1960'lara ait buluş oyuncakları, robotlar, futbolcu ve çizgi film kartları, cikletlerden çıkan hareketli kartlar, çizgi film karakterleri, walkmen, kaset, kalem kutuları, çizgi romanlar, atariler, 1970'li yıllardan kalma bisikletler gibi pek çok farklı ürün sergileniyor.

"OYUNCAK ALAMAZDIKö

Bir kafeteryada mutfak görevlisi olarak çalışan 38 yaşındaki Üzeyir Eytemiş, "Bu benim üçüncü sergim, ancak fuara ilk kez katıldım. Çok yoğun bir ilgi var, oyuncakları görünce herkesin yüzünde bir gülümseme oluşuyor. Ben zamanında çok oyuncaklarla oynayabilen biri değildim. Paramız olmadığı için çok fazla oyuncak alamazdık. Şimdi ise bir oyuncak koleksiyonum var. Parçaları internet üzerinden, bit pazarlarından, hurdacılardan, kağıt toplayıcılarından ve çevremdeki kişilerden temin ediyorum. Burada her dönemin oyuncaklarından en az iki üç tane bulma imkanınız var. Bundan sonraki aşamada ise hedefim, müze kurmak" dedi.

"BURAYA ÇOCUKLUĞUMUZU KOYMUŞLAR"

Standı görünce çok heyecanlandığını dile getiren fuar ziyaretçilerinden 34 yaşındaki Ufuk Naz, "Bence buraya çocukluğumuzu koymuşlar. 1980'lerin 1990'ların çocuklarıyız. Buraya girdiğimizde içimiz kıpır kıpır oldu. O dönemki yokluklarla birlikte, bu küçücük şeyler bizler için çok büyük anlamlar taşıyordu. Bu yüzden çok büyük bir heyecan yaşadım. Bu stant, beni tekrar çocukluğuma götürdü" diye konuştu. Bir diğer fuar ziyaretçisi 38 yaşındaki Burhan Küçükaslan ise standa baktıkça içinden çıkamadığını dile getirerek, "Fuara girdiğim anda pinokyo bisikleti gördüğümden beri tüylerim diken diken oldu. Benim için fuar bitti diyebilirim burada bayağı bir süre durmayı planlıyorum. Stantı görünce çok heyecanlandım, tüylerim diken diken oldu" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

- Üzeyir Eytemiş ile röp

- Stanttan genel ve detay görüntüler

- Fuar ziyaretçileri ile röp

Haber-Kamera: İZMİR, (DHA)

En Çok Aranan Haberler