1)HIDIRELLEZ DİLEKLERİNİ AKDENİZ'İN MAVİ SULARINA BIRAKTILAR
KONYAALTI SAHİLİ BU KEZ HIDIRELLEZ İÇİN DOLDU TAŞTI
Antalya'da Hıdırellez coşkusuna ortak olmak isteyen vatandaşların diğer bir adresi ise Konyaaltı Sahili oldu. Antalyalılar kadar turistler de kutlamalara ilgi gösterdi. Güneş doğmadan sahile gelenler yanlarında getirdikleri dilek kağıtlarını denize bırakarak dua etti. Vatandaşlar, sağlık, iş, para ve aşk diledi. Sahilde oturan bazı vatandaşlar da Kur'an-ı Kerim okuyarak güneşin doğmasını bekledi. Vatandaşlar ve az turistler güneş doğuncaya kadar kağıtlara yazdıkları dileklerini, topladıkları çakıl taşlarını, zeytin dallarını denize attı.
4 çocuk annesi Perihan Altun, 13 yıldır Hıdırellez gününde dilek dilediğini söyledi. Altun, "Evimde nüfus fazla olunca dilekler de fazla oluyor. Şu ana kadar dileklerim gerçekleşti. Genelde sağlık diliyorum. Yanında da çocuklarım ve evimle ilgili dilekler oluyor. Dilek dilerken huzur buluyorum. Aslında Hıdırellez dilek dilemekten ziyade duanın tamamen hissedilmesi durumu. Galiba Allah, Hıdırellez vasıtasıyla dileklerimizi kabul ediyor" dedi.
Anne, baba ve ağabeyiyle sahile gelen Meyra Hız (11) da ailesi ve kendisi için sağlık, mutluluk ve huzur dilediğini söyledi. Meyra Hız daha sonra babasıyla dileklerini yazdığı kağıdı denize attı.
TEKNELERLE AÇILDILAR
ANTALYA'da Hıdırellez Dilek Turu'na katılan vatandaşlar, kabul olmasını ümit ettikleri dileklerini Akdeniz'in mavi sularına bıraktı. Dileklerin ortak noktası ise sağlık, para ve mutluluk oldu. Her yıl 6 Mayıs'ta 'Baharın habercisi' kabul edilen Hıdırellez'i kutlamak isteyenler, Muratpaşa Belediyesi tarafından bu yıl 4'üncüsü düzenlenen Hıdırellez Dilek Turu'na katıldı. Belediye tarafından kiralanan gezi tekneleriyle tarihi Kaleiçi Yat Limanı'ndan sabahın erken saatlerinde denize açılan vatandaşlar, dileklerini yazıp çizdikleri kağıtları ve gül dallarını denize bıraktı. Vatandaşlara Muratpaşa Belediye Başkanı CHP'li Ümit Uysal ve eşi Ümran Uysal da eşlik etti. 5 tekneyle denize açılan yaklaşık 300 kişiye çay ve simit ikram edildi. Bazıları kahvaltı yaparken bazıları çalan müzik eşliğinde dans edip eğlendi. Dileklerini küçük kağıtlara yazanlar kadar büyük sayfalara yazıp Akdeniz'in mavi sularına bırakanlar da oldu.
BAŞKAN UYSAL'IN DİLEĞİ
Başkan Ümit Uysal, vatandaşlarla bir süre sohbet ettikten sonra teknenin uç kısmına gelerek dileğinin yazılı olduğu küçük kağıt parçasını eşi Ümran Uysal ile denize bıraktı. Dileklerin genelde standart olduğunu ve tüm insanlık için güzel şeyler dilediklerini belirten Başkan Uysal, "Bu yıl da aynısını diledik. 2019 yılı ve daha sonrası yakındığımız şeylerin yaşanmadığı, daha mutlu bir Türkiye ve dünyaya sahne olur. Hıdırellez'in bu yıl Ramazan ayının ilk gününe gelmesi ayrı bir güzellik kattı. Saklamaya gerek yok; sevgi, barış ve hoşgörü diliyorum. Bir miktar kabul oluyordur muhakkak" dedi. 6 Mayıs'ın aynı zamanda Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın da ölüm yıl dönümü olduğunu hatırlatan Başkan Uysal; Gezmiş, İnan ve Aslan'ın özel bir çıkar beklemeden ülkeleri ve insanlık için mücadele ederken haksızlığa uğrayarak yaşamını yitirdiğini söyledi. İstanbul'da yaşarken Antalya'ya yerleşmeye karar verdiğini belirten Ayşen Sarsılmaz da dileğini denize bırakanlar arasındaydı. Herkes gibi sağlık ve para dilediğini belirten Sarsılmaz, "Bereket, bolluk, sağlık diliyorum" dedi. 11 yıldır her sene gelip dileğini denize bıraktığını belirten Gülay Kaplan ise önceki dileklerinin kabul olduğunu kaydetti. Herkes gibi sağlık, mutluluk ve para dilediğini de anlatan Kaplan, "Zaman zaman denedim ve dileklerimin kabul olduğunu gördüm" dedi.
Görüntü Dökümü
-------------------------------(1)
- Emine Çuldan röp
- Mert Hız röp
- Meyra Hız (çocuk) röp
- Röp yapılan Hız ailesinin dileklerini denize atması
- Karanlıkta deniz kenarında dua edenlerin görüntüsü
- Sahilden taş toplayıp denize atanların görüntüsü
- Vatandaş Perihan Altun'un dileğini çakıl taşına sarıp denize atması
- Perihan Altun röp
- Sahildeki kalabalıktan genel görüntü
- Deniz kenarında dua edenlerin görüntüsü
- Dua ettikten sonra denize dilek atanların görüntüsü
- Ailesiyle birlikte deniz kenarına gelen bebeğin görüntüsü
- Denizdeki dilek kağıtlarının görüntüsü
- Elinde Yasin suresi ve karanfil tutan kadından görüntü
- Detay görüntüler
Haber-Kamera: İbrahim LALELİ - Süleyman EKİN / ANTALYA,(DHA)
Görüntü Dökümü
----------------------------(EK)
- Tekne dış plan görüntü
- Tekneye binen kişilerden görüntü
- Tekne içi detay görüntüler
-Hıdırellez dileklerini yazan kişilerden görüntü
- Röp1:Ayşen Sarsılmaz
- Dileklerini denize atan kişilerden görüntüler
- Denizdeki dilek kağıtlarından detay görüntüler
- Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal'ın dilek kağıdını denize atma görüntüsü
- Röp2: Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal
- Muhabir Aslı Duran'ın anons görüntüsü
- Röp3: Gülay Kaplan
- Denizden genel görüntü
401 MB ///3.41 "
Haber: Alparslan ÇINAR - Kamera: Aslı DURAN / ANTALYA, (DHA)
==============================================
2)İPTAL EDİLEN TAŞ OCAĞI İÇİN KEŞKEK PİŞİRDİLER, DAVULLU ZURNALI KUTLAMA YAPTILAR
İZMİR'in Urla ilçesine bağlı olan Balıklıova ile Kadıovacık mahalleleri arasına kurulmak istenen taş ocağı için verilen 'ÇED gerekli değildir' kararının 2'nci İdare Mahkemesi'nce iptal edilmesinin ardından Kadıovacık Mahallesi sakinleri, mahallenin meydanında kazanlar kurup keşkek yaptı. Davullu zurnalı kutlamaya, Urla Belediye Başkanı CHP'li Burak Oğuz da katıldı.
İzmir'in Urla ilçesine bağlı Balıklıova ile Kadıovacık mahalleleri arasındaki bir tepeye kurulmak istenen taş ocağı için İzmir Valiliği'nce 'Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu gerekli değildir' kararı verildi. Mahalle sakinleri, ÇED'in iptali için İzmir 2'nci İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Dosyayı inceleyen mahkeme, bölgede zeytin ağaçlarının bulunduğu sahaların olduğunu belirledi. Tesisin, zeytinliklere 3 kilometreden daha az mesafede olduğu krokiler üzerinden de tespit edildi. Mahkeme, tesis için verilen 'ÇED gerekli değildir' kararını iptal etti. Kararın ardından 24 Nisan'da Balıklıova Mahallesi'ndeki kadınlar pişi yaparak, iptal kararını kutlamıştı. Kadıovacık Mahallesi sakinleri de meydana kurdukları kazanlarda keşkek pişirdi, davullu zurnalı kutlama yaptı. Vatandaşlar mutluluğunu zeybek oynayarak gösterdi. Mahalle sakinlerinin sevincine ortak olan Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz, doğaya karşı son derece duyarlı olduklarını söyledi. Gelişmeye karşı durmadıklarını, bu tür taş ocaklarının da olabileceğini söyleyen Burak Oğuz, "Ama biz bunların doğayı tahrip etmesine karşıyız. Bu tür projelerin daha rantabl, uygun yerlerde olması gerekiyor. Yerel yöneticiler olarak en büyük sorumluluğumuz, bulunduğumuz bölgenin yaşanabilir doğası ile birlikte sonraki nesillere bırakmak. Bu konuda da son derece kararlıyız. Sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Doğamızı koruyacağız" dedi.
'BU MÜCADELENİN İÇİNDE OLACAĞIZ'
Vatandaşların doğaya karşı duyarlı olduğuna değinen Burak Oğuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuda bizlerden de destek bekliyorlar. Bizler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da vatandaşlarımızın yanında durmaya devam edeceğiz. Çevre ile ilgili düzenlemeler yapılırken, duyarlı bir şekilde vatandaşlarımızla omuz omuza olacağız. Gerek hukuksal gerek mücadele anlamında halkımızın yanında duracağız."
Davanın Avukatı Şehrazat Mercan da taş ocağı kurulması planlanan bölgenin 3 kilometre mesafesinde organik zeytin yetiştiriciliğinin yapıldığını kaydetti. Zeytin yetiştiriciliği yapılan bölgelere ilişkin Danıştay 14'üncü Dairesi'nin kararının bulunduğunu hatırlatan Mercan, "Danıştay, 'Bir yerde zeytinlik varsa artık oraya yeniden ÇED verilmesinin hukuka uyan bir tarafı yok' diyor. Bu gibi hassas yerlerden vazgeçilmesi lazım. Buralar şimdi mahalle oldu, belediye sınırları içinde. Biz şimdiye kadar belediyelerin bu tür mücadelelerin içinde olduğunu çok da göremedik. Bu tür eylemler olursa bazen gelip 'İyi yaptınız' falan diyorlar. Bununla yetinmemek lazım. Çünkü tarım alanlarımız gittikçe daralıyor. Doğamız gittikçe tahrip oluyor" dedi.
'BELEDİYE BAŞKANLARINI GÖREVE DAVET EDİYORUM'
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in, Seferihisar Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde, bu tür sorunlara karşı duyarlı olduğunu söyleyen Mercan, "Sayın Tunç Soyer balık çiftlikleri için tekneye binerek keşif yerlerine kadar defalarca geldi. Bu bölgede taş ocakları, rüzgar enerji santralleri, balık çiftlikleri gibi doğaya doğrudan olumsuz etkileri olan kararlarda, belediye başkanlarının çok daha aktif roller üstenmelerini bekliyoruz. Çünkü bu artık vatandaşların tek başına baş edebileceği bir durum olmaktan çıktı. Kendilerini göreve davet ediyorum" diye konuştu.
'DOĞAMIZI BOZMASINLAR'
Kadıovacık Mahallesi Muhtar Azası Sebahattin Günay de çevreyi korumak için mücadele verirken, bir şirketin gelip mahallelerine taş ocağı kurmak istediğini belirtti. Günay, şunları söyledi:
"Burada oturan insanlara sormadan böyle bir şey yapmaları çok kötü. Kanunlara da aykırı. Burada zeytinlikler var, portakal ve mandalina ağaçları var. Bu kadar temiz bir ortamı bozmaya nasıl cüret ediyorlar. Güzel doğayı katletmek istiyorlar. Onlar da bir ihtiyaç ama her yerin bir özelliği var ve buraların bozulmaması gerekiyor. Hurmamız var, bamyamız var. Türkiye'nin en iyi bamyası. Bunun üzerine bamya bulamazsınız. Bu doğayı bozmasınlar."
Mahalle sakinleri, daha sonra pişirdikleri keşkeği, mahalleye gelenlere ikram etti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
3)KENDİ KÖYÜNE MUHTAR ADAYI OLDU, 700 YILLIK GELENEĞİ BOZDU
Bursa'nın Mudanya İlçesinde küçük yaştan beri muhtar olmak isteyen Şenol Durgut (41), 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri için işinden ayrılarak yaşadığı köyden muhtar adayı oldu. En yakın rakibinden 48 oy fazla alarak yaklaşık 700 yıllık geçmişe sahip olan köyün ilk kadın muhtarı olduğunu söyleyen Durgut, " Mirzaoba'ya biraz da kadın eli değsin" dedi.
Evli ve iki çocuk annesi olan Şenol Durgut, uzun yıllar bir fabrikada çalıştı. Aynı zamanda köyde bağ bahçe işleriyle uğraşan Durgut, çocukluktan beri hayalini kurduğu muhtarlık seçimlerine katılmak istedi. Ailesinden ve yakınlarından destek alan Durgut, 31 Mart yerel seçimlerinde yaşamış olduğu Mirzaoba Köyü'ne muhtar adayı oldu. 2 adayla birlikte seçime katılan Durgut, 411 seçmenden 185 oy alarak muhtar oldu. Yaklaşık 700 yıl önce kurulan köyün ilk kadın muhtarı olduğunu söyleyen Durgut, kadınlarla ilgili çeşitli projeler yürüteceğini söyledi.Küçük yaştan beri muhtar olmak istediğini belirten Durgut, "Geçtiğimiz yıl muhtar olmaya karar verdim. Muhtar adayı olacağımı 2018 yılının başında açıkladım. Bu fikre eşim de çocuklarım da köylü de zamanla alıştı. Seçimler yaklaştığı zaman adaylığı koyduğumda bütün hazırlıklarımı yapıp yarışa katıldım. Köydeki ilk kadın muhtar adayı olduğum için 'Kadından mutar olur mu, kadın yapamaz, köyümüz kadın muhtara alışkın değil' gibi sözler duydum. Destek verenler de oldu. 'Sen yaparsın, sakın cayma' diyenler oldu. Bu şekilde motive ettiler" dedi.
Köyde bir ilki başardığını dile getiren Durgut, "Bundan önce fabrikada çalışıyordum. Muhtar adaylığı için istifa edeceğimi söylediğimde patronumuzdan da destek aldım. Hafta sonları bağ bahçe işleriyle uğraşıyordum. Köyün eksiklerini gördüğüm için muhtar olmak istedim. Köyümüz yaklaşık 1300 yıllarında kuruldu. Benden önceki muhtarlar da güzel hizmetlerde bulundular fakat bende kadın olarak muhtar olmak istedim. Mirzaoba'ya biraz da kadın eli değsin diyerek yola çıktım" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
----------------------
-Muhtarın tavukları yemlemesi
-Muhtarın ekmek pişirmesi
-Muhtarlıkta evraklarla uğraşması
-Genel detaylar
-Şenol Durgut röportajı
Süre: 04.34 Boyut: 522 MB
Haber: Merve KIZILKAYA-Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA, (DHA)
==============================================
4)PAZARDA PARA GEÇMİYOR İHTİYAÇLAR TAKAS EDİLİYOR
MUĞLA'nın Datça ilçesinde, el işi ürünler yaparak aile ekonomisine katkıda bulunan bir grup kadın, malzeme ihtiyaçlarını daha ekonomik yollardan elde edebilmek amacıyla, 'Senin çöpün, benim hazinem' sloganıyla değiş- tokuş uygulaması başlattı. Cumartesi günleri Kadın Pazarı'nda bir araya gelen kadınlar kullanmadıkları çeşitli malzeme ve eşyaları değiştirerek, ceplerinden para çıkmadan değerlendiriyor.
Datça'da, pazartesi günleri kurulan kadın pazarında el emeği ürünlerini satışa sunan kadınlar, malzeme ihtiyaçlarını tedarik edebilmek amacıyla eski bir yöntemi yeniden canlandırdı. Eskilerin 'takas' olarak adlandırdığı yöntemle, evlerinde hiç kullanmadıkları kumaşlardan, yün ipliklere, keçeden, deniz kabuklarına kadar bazı eşyaları birbirleriyle ücretsiz olarak değiştiren kadınlar, her ayın ilk cumartesi günü bir araya gelerek yeni bir uygulamanın öncülüğünü yapıyor. Sosyal medya ortamında örgütlenen kadın üreticilere, Datça'da yaşayan yabancılardan da destek geldi. Türkiye'ye gelirken beraberinde getirdikleri kıyafetten, çeşitli kataloglara kadar pek çok eşyayı bedelsiz olarak takas pazarına getiren, Alman ve İngilizler uygulamaya hayran kaldı.
'SENİN ÇÖPÜN, BENİM HAZİNEM'
Proje koordinatörü Deniz Kırımsoy Denge (51), 'Senin çöpün, benim hazinem' diyerek yola çıktıklarını söyledi. Denge, şöyle dedi:
"Datça'da, özellikle el işi ürünler yaparak aile ekonomisine katkıda bulunan kadınlara destek olmak amacıyla bu projeyi başlattık. El emeği ürünler yaparken, bir takım malzemelere ihtiyaç oluyor. Evlerimizde hiç yararlanmadığımız, kıyıda köşede atıl duran bazı eşyaların üretimde kullanabileceğini düşündük. Bu eşyaları ekonomiye kazandırmak istedik. Böylelikle daha az harcamayla farklı ürünlerin ortaya çıkması sağlanacak. Elimize geçen parçalardan var olmayan şeyleri yaratabilmek kaygısıyla hareket ediyoruz. İlk kez takas pazarı kuruldu. Her ayın ilk cumartesi günleri bu pazarı kurmayı planlıyoruz. Umarım katlanarak daha geniş kitlere ulaşırız."
ATIL MALZEMELER İŞE YARIYOR
Takas pazarına evinde hiç kullanmadığı malzemeleri getiren Datçalı kadınlardan 56 yaşındaki Emel Eratlı, "Mükemmel bir uygulama hayata geçiriliyor.
Doğrusu, değiş- tokuşu, takası hep hayal ederdim. İlk kez gerçekleştirme olanağı bulduk. Evlerimizde işi yarayan malzemeler birinin ihtiyacını karşılarken, aynı zamanda evimizdeki fazla eşyalardan da kurtulmuş oluyoruz. Burada para alışverişi yapmıyoruz" dedi.
Görüntü Dökümü
----------------------
-Datça'da takas pazarına evindeki eşyaları getirenlerin görüntüsü
-Takas pazarında tezgahların üzerine serilen malzemelerin el değiştirmesinden görüntü
-Proje koordinatörü Deniz Kırımsoy Denge (51) ile röp.
-Emel Eratlı (56) ile röp.
Haber - Kamera: Mehmet ÇİL / DATÇA (Muğla), (DHA)
============================================================
5)ÜÇÜZLERİ İÇİN YARDIM İSTEDİ
MANİSA'nın Yunusemre ilçesinde yaşayan 1 çocuklu Hakan (43) ve Emel Yöyen (40) çiftinin geçen Nisan ayında üçüz bebekleri dünyaya geldi. Emel Yöyen, bebeklerinin masraflarına yetişemediklerini belirterek hayırseverlerden yardım istedi.
Yunusemre Mutlu Mahallesi'nde yaşayan, 4 yıl önce evlenen Hakan - Emel Yöyen çiftinin evliliklerinin ilk yılında 'Mehmet Talha' ismini verdikleri bir erkek çocukları dünyaya geldi. Ev kadını Emel Yöyen, 3 yıl aradan sonra bir kez daha hamile kaldı. Hamileliğinin ikinci ayında kontrole giden Yöyen, karnındaki bebeğinin sağlıklı olduğunu öğrendi. Üçüncü ayda gittiği ikinci kontrolde Yöyen, karnında ikiz bebek taşıdığını öğrenince şaşırdı. Dördüncü ayda gittiği üçüncü kontrolde ise üçüzlerinin olacağını öğrenince şaşkınlığı daha da arttı. Yöyen hamileliğinin 8'inci ayı olan geçen 4 Mart'ta saat 03.50'den itibaren 1'er dakika ara ile Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi'nde 2'si kız, 3 bebek dünyaya getirdi. Prematüre olarak dünya geldikleri için 20 gün kuvözde tutulan bebeklerden 2 kilo 300 gram olanına 'Zümra', 1 kilo 880 gram olanına 'Erva', 2 kilo 210 gram olanına da 'Ömer Taha' ismi verildi. Üçüzlerini kucaklarına alan Hakan - Emel Yöyen çifti, büyük sevinç yaşarken bir yandan da nasıl büyüteceklerini düşünmeye başladı. Üçüzlerin bez, mama ve diğer masraflarının aylık 1500 lirayı bulduğunu belirten Emel Yöyen, hayırseverlerden destek istedi.
Eşi Hakan Yöyen'in Manisa İl Sağlık Müdürlüğü Muhasebe Bölümü'nde memur olarak çalıştığını belirten ev kadını Yöyen, şunları söyledi: "İlk kontrole gittiğimiz de doktorumuz tek keseyi gördü. Ondan sonra ikinci kontrole gittiğimizde ikiz olduğunu öğrendik. Üçüncü kontrole gittiğimizde üçüz olduğunu öğrendik. Dördüncü kontrole gitmeye korkar olduk. Neyse ki evlatlarımızı sağlıklı bir şekilde kucağımıza aldık. Doğumdan sonra üçüzlerimi yanı başımda gördüğümde sevinçten ağladım. Çocuklarımız prematüre dünyaya geldikleri için 20 gün kadar kuvözde kaldı. O günler artık geçti şimdi evimizdeyiz. Annemin desteğiyle üçüzlerime bakabiliyorum. Ancak eşim tek başına çalışıyor. 2 bin 900 lira maaşı var. Bunun 1000 lirasını ev kirasına, 1000 lirası da daha önceden olan borçlarımıza gidiyor. Kalanı da üçüzlerin masraflarına gidiyor. Yükümüz ağır. Geçinmekte zorlanıyoruz. Destek bekiyoruz."
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Manisa İl Müdürlüğü'nden 2 ayda bir 900 lira Çoklu Doğum Yardımı almaya başlayacaklarını da belirten Yöyen, ancak bunun da yeterli olmayacağını kaydetti.
Görüntü Dökümü
----------------------
-Bebeklerin görüntüsü
-Bebeklerin bakımından görüntü
-Anne Emel Yöyen ile röp.
-Genel ve detay görüntüler
Haber - Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA, (DHA)
=====================================================
6)ULTRASLAN ATAUNİ KÖY OKULUNA KÜTÜPHANE KURDU
ERZURUM'un Pasinler İlçesine bağlı Acı köydeki ilkokula, Galatasaray taraftar grubu UltrAslan AtaUni kütüphane kurdu. Kütüphaneye kitap da hediye eden sarı-kırmızı taraftarlar öğrencilerle marşlar seslendirdi. Kütüphaneye, 13 Aralık 2018 günü Suriye'nin kuzeyindeki Afrin'de görev yaparken, Tel Rıfat bölgesinden PKK/YPG'li teröristler tarafından açılan ateş sonucu şehit olan Topçu Üsteğmen Muhammed Ali Kalo'nun ismi verildi. Atatürk Üniversitesi öğrencilerinin kurduğu UltrAslan AtaUni, Hınıs İlçesine bağlı Acar Köyü'nden sonra Pasinler İlçesine bağlı Acı Köy'deki ilkokula da kütüphane kurdu. Sarı-kırmızı taraftarlar, 3 derslikte 35 öğrencinin eğitim gördüğü okul için yaptırdıkları kütüphaneyi kamyonla köye götürdü. UltrAslan AtaUni Başkanı Hatem Abak ve taraftarlar okulun bir sınıfına kurdukları kütüphaneye kitaplarını da yerleştirdi. Kütüphaneye, 13 Aralık 2018 günü Suriye'nin kuzeyindeki Afrin'de görev yaparken, Tel Rıfat bölgesinden PKK/YPG'li teröristler tarafından açılan ateş sonucu şehit olan 26 yaşındaki Topçu Üsteğmen Muhammed Ali Kalo'nun ismi verildi. Kütüphanenin açılışına katılan şehit askerin amcası Rıfat Kalo, sarı-kırmızılı taraftarlara teşekkür etti. UltrAslan AtaUni Başkanı Hatem Abak, sadece bir taraftar grubu olmadıklarını sosyal projelere de destek verdiklerini söyledi. Abak, kurdukları kütüphaneye şehit Topçu Üsteğmen Muhammed Ali Kalo'nun ismini vererek ona olan vefa borçlarını ödemek istediklerini ifade etti.Sınıfa kütüphane kurulmasından sonra sarı-kırmızılı taraftarlar öğrencilerle birlikte marşlar seslendirdi.
Görüntü Dökümü
----------------------
-Kamyonla getirilen malzemelerin okula taşınması
-Kütüphane parçalarının taşınması
-Sınıfa kütüphane kurulması
-Şehit amcası Rıfat Kalo ve Hatem Abak'la röp
-Taraftarların öğrencilerle marş okuması
Haber-Kamera: Salih TEKİN / ERZURUM, (DHA)
==============================================