Ordu'da, tepki çeken barınakla ilgili inceleme başlatıldı
Ordu'nun Ünye ilçesindeki barınakta, yağış nedeniyle köpeklerin bacaklarına kadar su dolu alanda kaldığı görüntüler, sosyal medyada tepkilere neden oldu. Ordu Büyükşehir Belediyesi sorumlular hakkında inceleme başlattı. Belediye Başkanı Hilmi Güler, "Yaşanan olayda hatası, kusuru ve ihmali olan tüm yetkililer hakkında soruşturma başlattım. Herkes gereken cezayı alacak" dedi.
Ordu'da dün yağış etkili olurken, Ünye ilçesinde barınakta köpeklerin bulunduğu tel örgülü alanlar da su doldu. Barınaklardan birinde köpeklerin bacaklarına kadar dolan suyu gören bir kişi, bu durumu cep telefonu kamerasına kaydetti. Görüntüler, sosyal medyada paylaşılınca, kullanıcıların tepkisini topladı. Barınaktaki hayvanlara iyi bakılmadığı iddiası sosyal medyada yayılınca, Ordu Büyükşehir Belediyesi harekete geçerek, konuyla ilgili inceleme başlattı. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Coşkun Alp ve Genel Sekreter Yardımcısı Selahattin Aydın da barınağa giderek incelemelerde bulundu. Barınak şartlarının iyileştirilmesi için çalışma başlatıldı.
'SORUMLULAR GEREKEN CEZAYI ALACAK'
Tepki çeken görüntülere ilişkin açıklamada yapan Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Hilmi Güler, kusuru olan kim varsa gereken cezayı alacağını belirterek, "Sosyal medyada bugün yayınlanan görüntüler beni son derece üzmüştür. Yaşanan olayda hatası, kusuru ve ihmali olan tüm yetkililer hakkında soruşturma başlattım. Herkes gereken cezayı alacak. Bu iş bir şov meselesi değil, vicdan meselesidir" dedi.
Görüntü Dökümü
-----------
-Hilmi Güler'in açıklaması
-Barınakta inceleme yapılırken görüntü
-Barınaktan görüntü
-Coşkun Alp'in açıklaması
-Diğer detaylar
Süre: 4:32 DK Boyut: 672 MB
Haber: Nedim KOVAN-ORDU,(DHA)
======================
Boşandığı kadını bıçaklayıp, intihara kalkıştı
Kahramanmaraş'ta Harun A. (34), boşandığı, ancak birlikte yaşamaya devam ettiği Hatice A.'yı (32) bıçaklayarak ağır yaraladı. Aynı bıçağı boğazına dayayıp intihara kalkışan Harun A., polis ekipleri tarafından ikna edilerek gözaltına alındı.
Olay, saat 01.30 sıralarında Hacı Bayram Veli Mahallesi'nde meydana geldi. Harun A., boşandığı, ancak birlikte yaşadığı Hatice A. ile çocukların velayeti nedeniyle tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine Hasan A. Hatice A.'yı bıçakladı. Biri göğsüne olmak üzere vücuduna aldığı 3 bıçak darbesi ile Hatice A. ağır yaralandı. İhbar üzerine adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Hatice A., ambulansla Necip Fazıl Şehir Hastanesi'ne kaldırıldı. Ameliyata Alınan Hatice A.'nın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi. Olayı duyup hastaneye gelen kadının yakınları gözyaşlarına boğuldu.
BIÇAĞI BOĞAZINA DAYADI
Bu arada Harun A., eve gelen polislere teslim olmayı reddetti. Bıçağı boğazına dayayıp intihara kalkışan zanlı, polisler tarafından ikna edildikten sonra gözaltına alındı.
Görüntü Dökümü
--------
-Hastane önü
-Hatice Akçadağ'ın yağlayan yakınları
-Akçadağ'ın dışarı çıkarılması
-Ambulansa konulması
-Ambulansın gidişi
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 167 MB
Haber-Kamera: Ömer KOÇ-KAHRAMANMARAŞ-DHA)
==================
Hastane bahçesindeki bankta yaşayan kadından yardım çığlığı
İzmir'de, ikinci eşinden ayrıldıktan sonra sağlık sorunları nedeniyle işinden de ayrılmak zorunda kalan ve kirasını ödeyemediği için evinden çıkarılan 35 yaşındaki Özlem Bozkurt, hastane bahçesindeki bankta yaşam mücadelesi veriyor. Havaların soğumaya başladığını söyleyen Bozkurt, hayırseverlerden kalacak bir yer bulunması için yardım istiyor.
İki çocuk annesi Özlem Bozkurt, ikinci eşinden ayrılıp kimsesiz kalınca, oturduğu evi de kaybetti. İlk eşinden doğan çocuklarının Ankara'da anneanneleriyle birlikte kaldığını belirten Bozkurt, 7 yıl süren ikinci evliliğini de bitirince sokakta yaşamaya mahkum oldu. Bulaşıkçı olarak bir restoranda çalışırken hastalanıp işe gidemeyen Bozkurt, Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi'nin bahçesinde, bir bankın üzerinde yaşamını sürdürmeye başladı. Bir kadın olarak sokakta yaşamanın çok zor olduğunu dile getiren Bozkurt, "Ben ilk eşimden boşandıktan sonra 15 yıl ailemin yanında kaldım. Çocuklarım ufaktı. Şimdi ise kızım 18, oğlum 17 yaşında. Onlar Ankara'da annemin yanında kalıyorlar. Ama benimle görüşmek istemiyorlar. Ankara'dan geldim ve burada ikinci evliliğimi yaptım. İkinci eşimle 7 yıl evli kaldım, 1 yıl önce boşandık. Çocuğumuz yoktu, hiçbir şey talep etmeden ayrıldım. Bulaşıkçı olarak çalışıyordum. Sağlık sorunlarım başlayınca çalışamadım. Birikimim bitince oturduğum evden kirayı ödeyemediğim için çıkmak zorunda kaldım" dedi. Hep çalıştığını ve kendi ayakları üzerinde durmak için çaba verdiğini anlatan Bozkurt, "Kardeşimden dayak yediğim için ikinci kez evlenmiştim. Eşimden anlaşmalı boşandım. O İstanbul'a gitti. Ben burada kaldım, çalışıp kiramı ödüyordum. Kadın hastalığına yakalandım, aşırı kanamam olduğu için işe 2 ay gidemedim. Sigortam yoktu. Tedavi gördüm, kan ilaçları kullandım. 45 kiloya düştüm. Yaşadığım psikolojik sorunlar beni bu hale getirdi" diye konuştu.
ASKIDA EKMEKLE BESLENİYOR
Sokakta yaşamaya başladıktan sonra çok zor günler geçirdiğini dile getiren Özlem Bozkurt, ilaç içerek intihar girişiminde de bulunduğunu ancak hayatta kaldığını ifade etti. Tek isteğinin kalacak bir yer olduğunu vurgulayan Bozkurt, şimdiye kadar birçok yere başvurduğunu ancak bir sonuç alamadığını belirterek, şunları söyledi:
"Çalmadığım kapı kalmadı. Kadın sığınma evi için form doldurdum. 'Yer yok', dediler. Karakola, belediyeye, kaymakamlığa gittim, yardım istedim. Hakarete uğradım. Bekleyecek zamanım yok. Daha kaç gün bankta yatabilirim? Havalar soğumaya başladı. Battaniyenin arasında uyuyorum. Korkuyorum, sağlıklı beslenemiyorum. Dışarda hayat zor, duş alamıyorum. Sokakta kalan başkaları da var. Ama ben bir de namusumu korumaya çalışıyorum. İş bulup birkaç gün çalıştım ama eşyalarım var. Evim, bank oldu. Hastanenin tuvaletinde saçımı yıkıyorum. Askıda ekmek alıp ekmekle karnımı doyuruyorum. Bulaşık ya da temizlik işinde çalışırım. Bana birileri baksın demiyorum. Tek odalı bir evim olsa iş bulur, çalışırım. Ekmek dışında bir şey yediğim yok. Ama şimdi sağlığım yerinde. Çalışmak istiyorum. Çalışınca kendi ayaklarım üzerinde dururum."
Görüntü Dökümü
-----------
-Özlem Bozkurt ile detay görüntü
-Özlem Bozkurt ile röportaj
Haber-Kamera: Nevra UÇKAÇ / İZMİR, (DHA)
============================
NASA'da çalışan bilim insanı, hayran kaldığı İzmir'e yerleşti
NASA'da yörüngesel mekanik alanında çalışmalar yapan İtalyan asıllı 58 yaşındaki Fabrizio Pinto, arkadaşlarının tavsiyesi üzerine gezi amaçlı geldiği İzmir'e hayran kalınca ev alarak Urla'ya yerleşti. Evindeki teleskopla bilimsel çalışmalarını yürüten Pinto, İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde Havacılık ve Uzay Mühendisliği bölümünde Dr. Öğr. Üyesi olarak görev yapmaya başladı. Tam bir İzmir aşığı olduğunu söyleyen Pinto, "Buradan ayrılmaya niyetim yok. Öldüğüm gün bile bu şehirde gömülmek istiyorum" dedi.
Bilim insanı Fabrizio Pinto, 3 yıl önce arkadaşlarının tavsiyesi üzerine gezi amaçlı İzmir'e geldi. Kentin temiz havası ve güzelliğinden etkilenen Pinto, bir ev satın alarak Urla'ya yerleşti. Amerika'dan getirttiği ekipmanlarla evinde kendine bir laboratuvar ortamı oluşturan Pinto, evindeki terasında teleskobuyla bilimsel çalışmalarına kaldığı yerden devam etti. NASA'da yörüngesel mekanik alanında çalışmaları bulunan Pinto, İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde Havacılık ve Uzay Mühendisliği bölümünde Dr. Öğr. Üyesi olarak görev yapmaya başladı. Tam bir İzmir aşığı olduğunu söyleyen Pinto, "Buradan ayrılmaya niyetim yok. Öldüğüm gün bile İzmir'de gömülmek istiyorum. Babam iki yıl önce vefat etti ve ölmeden önce bana 'Seni hiç böyle gülerken görmemiştim' dedi. İşte buraya yerleştiğimden beri böyle hissediyorum. İzmir'de mutluyum ve burada evimde olduğumu hissediyorum. Tarihi ve kültürüyle bambaşka bir şehir. Aradığım her şeyi burada bulabiliyorum" diye konuştu.
YAŞAMAK İSTEDİĞİ YERİ BULDU
İtalya'da doğduğunu, ancak ömrünün çoğunu farklı ülkelerde geçtiğini söyleyen Pinto, "Lisans eğitimimi İtalya'da tamamladıktan sonra doktora yapmak için Amerika'ya gittim. Orada NASA'da 3 yıl boyunca insansız uzay araçlarının konumunu belirleme ile ilgili bir alanda çalıştım ve Amerika'da toplam 27 sene kaldıktan sonra, Suudi Arabistan'da görev yaptım. Uzayda her şey saniyeler içinde gelişiyor ve bununla ilgili çalışan bir sürü bilim insanı var. Ben de bunların bir parçası oldum. Daha sonra bir arkadaşım yaşamak için Türkiye'yi sevebileceğimi söyledi. Bir gün İzmir'e geldim ve 'Yaşamak istediğim yeri buldum' dedim. Şu anda uyduların boyutunun küçültülmesiyle ilgili çalışmalar yürütüyorum. Diğer ülkeler ile Türkiye'yi uzay çalışmaları açısından kıyasladığımda, burada da bilim insanlarının 'yeniyi' keşfedebileceğini düşünüyorum. Türkiye bunun için elverişli bir ülke. Burada çalışıyor ve yeni bir şeyler geliştiriyor olmaktan oldukça memnunum" dedi.
'GÖKYÜZÜ BANA AİTMİŞ GİBİ'
Urla'daki evinin terasında teleskobuyla birlikte çalışmalarına devam eden Pinto, şunları söyledi:
"Burada büyük bir terasım var. Bütün gökyüzü bana aitmiş gibi hissediyorum. Buranın havası gerçekten çok güzel. Evimde kurduğum laboratuvarımla çalışmalarıma devam ediyorum. Bunun için Amerika'dan çok fazla ekipman getirttim. Türkiye ve İtalya'nın kültürünü birbirine benzetiyorum. Aile gelenekleri birbirine çok benziyor. Eğer ben bir Amerikan olsaydım yabancılık çekebilirdim ama ben de Türk ailesine benzer bir ailede büyüdüm. Şu ana kadar kötü bir şey başıma gelmedi, burada olmayı seviyorum."
Görüntü Dökümü
-------------
- Fabrizio Pinto ile röportaj
- Fabrizio Pinto öğrencilere ders anlatırken görüntü
- Evinde teleskobuyla yaptığı çalışmalardan görüntü
Haber: Hande NAYMAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR ,(DHA)
================
Baki Can'ın sağlığına kavuşması için 100 bin lira lazım
Aydın'ın Germencik ilçesinde, doğuştan 'Ayrık Omurga' olarak bilinen 'Spina Bifida' hastalığına bağlı 'Nöropatik Mesane Disfonksiyonu' teşhisi konulan 6 yaşındaki Baki Can Sarsılmaz, yürüme güçlüğü çekiyor, idrarını kaçırıyor. Bugüne kadar bacakları ve belinden 4 ameliyat geçiren Baki Can'ın sağlığına kavuşabilmesi için bir büyük ameliyat daha olması gerekiyor. Ancak ameliyat için gereken 100 bin liranın toplanabilmesi için maddi durumu iyi olmayan Sarsılmaz ailesi, Valilik'ten alınan izinle yardım kampanyası başlattı.
Ortaklar Mahallesi'nde yaşayan Melike (32) ve Adnan Sarsılmaz (40) çiftinin, 4 çocuğundan biri olan Baki Can, 6 yıl önce Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde normal doğumla dünyaya geldi. Doğumdan sonra Baki Can'ın belinde et kesesi olması ve ayaklarının titremesi nedeniyle İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Burada yapılan kontrollerde çocuğa 'Ayrık Omurga' olarak bilinen 'Spina Bifida' hastalığına bağlı 'Nöropatik Mesane Disfonksiyonu' teşhisi konuldu. Doğumdan 3 gün sonra Sarsılmaz'ın sırtındaki kese alındı. Yaşı ilerledikçe yürüme güçlüğü çeken, çişini ve kakasını kaçıran çocuğa, 3,5 yaşına kadar, 2 kez bacağından, 2 kez de belinden olmak üzere İzmir Tepecik Araştırma ve Uygulama Hastanesi ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde toplam 4 küçük çaplı ameliyat yapıldı. Ancak sağlığına kavuşamadı. Zamanla hastalığı daha da ilerledi. Doktorlar, sert plastikten özel olarak yapılmış bir bot sayesinde ayakta durabilen çocuğun bacakları ve belinden 5- 6 yaşına geldiğinde daha kapsamlı bir ameliyat olması gerektiğini söyledi. İsteğe bağlı sigortası olan ve pazarcılık yaparak evinin geçimini sağlayan Adnan Sarsılmaz, çocuğunun ameliyatı olan 100 bin lirayı karşılayacak maddi gücünün olmadığını belirterek, hayırseverlerden ve yetkililerden yardım istedi. Sarsılmaz'ın ameliyatı için gerekli paranın bulunabilmesi için Aydın Valiliği'nin izniyle yardım kampanyası başlatıldı.
'ONU ÖYLE GÖRÜNCE ÜZÜNTÜDEN KENDİMİ KAYBETTİM'
Tek isteğinin oğlunun bir an önce sağlığına kavuşması olduğunu belirten Melike Sarsılmaz, "Baki, Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde, dünyaya geldi. Doğumdan sonra, önceleri onu bana göstermediler. Sırtına yapışık küçük bir kese vardı, ayakları eğri duruyordu. İlk kez, böyle bir bebek görüyordum. Küvezin içinde ağlıyordu. Onu öyle görünce üzüntüden kendimi kaybettim. Daha sonra Baki, ambulansla İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilip, yoğun bakım ünitesine alındı. Felç olacak korkusu vardı ama şükür öyle bir şey yaşamadık. Doktorlar 3 gün sonra ameliyat yaparak sırtındaki yapışık olan et kesesini aldı. Sinirleri içine yerleştirerek belini kapattı. Normal bir bebek değildi, bacakları tutmuyordu. Günler sonra çocuğun idrar ve kakasını yapamadığını fark ettik. 4 çocuğum var Baki Can çok farklıydı. Sonrasında ise ameliyatlarla geçen süreç başladı" dedi.
'YAVRUMUN HALİ GECELERİ RÜYAMA GİRİYOR, İÇİM YANIYOR'
Zor günler geçirdiklerine değinen anne Sarsılmaz,
"Doktorlar, ameliyat olması halinde oğlunun sağlığına kavuşup, yürüyebilme ihtimalinin yüzde 60- 70 olduğu garantisini veriyor. Ancak bu ameliyatı yaptıracak maddi gücümüz yok. Elimizde, avucumuzda ne var ise bugüne kadar oğlumun tedavisi için harcadık. Yardımseverlerden Allah rızası için bize yardım etmelerini istiyorum. Çocuğum bacakları ve belinden büyük bir amaliyet olması gerekiyor. Normalde bu ameliyatın 8 ay önce yapılmış olması gerekiyordu. Ancak parasızlıktan yaptıramadık. Yavrumun, bu hali geceleri rüyama giriyor. Ben de bir anneyim, içim yanıyor. Geçen ay dayanamayıp, Valiliğe gittim, durumu anlattım. Valimiz, hastane ve ameliyat masrafları için 100 bin liralık bir kampanya başalatılmasını sağladı" diye konuştu.
Baki Can Sarsılmaz için destekte bulunmak isteyenler Halk Bankası'nda açılan (TR 04 0001 2009 5400 0001 0189 39) IBAN nolu hesaba bağış yapabilecek.
Görüntü Dökümü
-------------
-Baki Can'ın sırtı ve bacaklarından görüntü
-Baki Can'ın ayakta durabilmesini sağlayan lastikten özel olarak yapılmış botu
-Anne Melike Sarsılmaz'ın görüntüsü
-Genel ve detay görüntü
Haber-Kamera: Burhan CEYHAN / AYDIN, (DHA)
=====================
'Kadından saat tamircisi mi olur' diyenlere cevabını onararak verdi
Manisa'nın Saruhanlı ilçesinde, 24 yaşındaki Büşra Baba, 3 yıl önce 67 yaşında kalp krizinden yaşamını yitiren dedesi saat tamircisi Ali Gül'ün mesleğini sürdürüyor. Yanında daha önce 3,5 ay çıraklık yaptığı dedesinden kalan 10 metrekarelik dükkanda kol saati, duvar saatine kadar her türlü saatin tamirini yapan Baba, kendisini görünce "Sen mi bakıyorsun?', 'Saat tamirini becerebiliyor musun?' diye soran müşterilerine cevabı, bozuk saatlerini tekrar çalıştırarak veriyor.
Saruhanlı 'da yaşayan ortaokul mezunu Büşra Baba, çocukluktan beri boş zamanlarında dükkanına uğradığı saat tamirciliği yapan dedesi 67 yaşındaki Ali Gül'ün mesleğine ilgi duymaya başladı. Baba, 3 yıl önce de dedesinin yanında çırak olarak işe başladı. Ancak, 3,5 ay kadar çıraklık yapan Baba, dedesinin kalp kizinden yaşamını yitirmesiyle adeta yıkıldı. Dedesinin ölümünden sonra, dayısının baba mesleğini yapmak istemeyip, boyacılık yapmayı sürdürdüğünü belirten Büşra Baba, "Bunu üzerine saatçi dükkanını ben işletmeye başladım. 10 metrekarelik dükkanda, duvar saati, kol saati, cep saatleri, eski tip saatler ve dijital saatlerin tamirini yapmaya başladım. İş başa düşünce de zaten çocukluğumdan beri aşina olduğum saat tamiri işini daha da ilerlettim" dedi.
Saat tamirinin yanı sıra saat, gözlük, tesbih, bileklik, yüzük satışı da yaptığını belirten Baba, kısa sürede müşterilerinin kendisine alıştığını söyledi. Saatleri 25 ile 250, diğer ürünleri ile 10 ile 100 lira arasında değişen fiyatlarla sattığını anlatan Baba, "Dedemin yanında çırak olarak çalışmaya başladığımda, 'Yapamazsın', 'Kadından saat tamircisi mi olur?' diyenler oluyordu. Ancak, yılmadan bu işi öğrenmek için devam ettim. Dedemin ölümünden sonra işin başına geçince de benzer durumlarla karşılaştım. Beni ilk kez gören müşterilerimden bazıları şaşırıp, "Sen mi bakıyorsun?', 'Saat tamirini becerebiliyor musun?' diye soruyor. Ben de onlara en güzel cevabı bozuk olan saatlerini tamir ederek veriyorum" dedi.
Bozuk bir saati tamir edip, tekrar çalıştırdığında çok mutlu olduğunu belirten Baba, "Dedemin yanına gelip gittiğimde bir şeyler öğrendim. Dedeme çalışırken gizli gizli bakıyordum. Dedem 40 sene bu işi yaptı. İşinde çok iyiydi. Ben de onun gibi olmak istiyorum" diye konuştu.
Kendisinin Saruhanlı'nın tek kadın saat tamircisi olduğuna dikkat çeken Baba, lakabının 'Saatçi kız' olduğunu ifade etti.
MÜŞTERİLER MEMNUN
Müşterilerden Mustafa Bekar (41), "Saatlerimiz bozulduğunda Büşra kızımıza getiriyoruz. Kendisi Saruhanlı'da tek kadın saat tamircisi. Kendisinden çok mennunuz. İşini iyi yapıyor" dedi. Hasan Duman (23) da saat tamirciliğinin iyi bir meslek olduğunu belirterek, "Saruhanlı'da böyle bir kızımız yetiştiği için 'Helal olsun' diyorum" diye konuştu. Hakan Güçbilekli (31) de "Yok olmaya yüz tutan meslekler arasında olan saat tamirciliğini bu genç kızımız sürdürüyor. Saatlerimizi güvenle getirip, tamir ettiriyoruz. Maşallah, kızımın on parmağın on marifet var" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------
-Büşra Baba'nın saat tamir etmesinden görüntü
-Sata tamirhanesinden görüntü
-Büşra Baba'nın dedesi Ali Gül'ün fotoğrafından görüntü
-Büşra Baba ile röp.
-Büşra Baba'nın müşterisiyle ilgilenmesinden görüntü
-Müşterilerden Mustafa Bekar, Hasan Duman, Hakan Güçbilekli ile röp.
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA, (DHA)
======================
Polis Anı Evi, emniyet teşkilatının tarihine ışık tutuyor
İZMİR'in Konak ilçesinde bulunan Polis Anı Evi'nde emniyet teşkilatının tarihi üniformaları, silahları, kullandıkları araç ve gereçler ziyaretçilerle buluşuyor. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün İzmir'e gelişinde halka seslendiği bina olma özelliği de taşıyan Polis Anı Evi'ni gezen ziyaretçiler, emniyet teşkilatının geçmişine tarihi bir yolculuk yapıyor. Anı Evi'nde en çomk ilgiyi İzmir'de kullanılan ilk otomobil plakası, ifade alırken kayıt cihazlarının yanı sıra eskiden başkomisere verilen isim olan 'serkomiserin' odasında bulunan Kuran-ı Kerim ve İncil görüyor.
İzmir'de yıllarca 'Anafartalar Polis Karakolu' olarak hizmet verdikten sonra 8 Nisan 2005 tarihinde restore edilip Polis Anı Evi olarak hizmet veren tarihi bina, emniyet teşkilatının geçmiş tarihine ışık tutuyor. 2005 yılında, dönemin İzmir Emniyet Müdürü Halil Tataş'ın emriyle müze haline getirilen binadaki tarihi eşyalar, geçmişe ışık tutuyor. Emniyet mensuplarının destekleriyle oluşturulan müzede tarihi üniformalar, silahlar, araç ve gereçler vatandaşlarla buluşuyor. Hafta içi her gün ücretsiz olarak ziyaret edilebilen müzede, Türk emniyet teşkilatının kullandığı araçların yanı sıra, başka ülke polislerinin kullandığı eşyalar da bulunuyor. Müze olması için yeniden restore edilen binanın nezarethanesinde değişiklik yapılmazken, ziyaretçilerin de en çok buradan etkilendiği belirtildi.
ATATÜRK'ÜN SESLENDİĞİ BİNA
Mustafa Kemal Atatürk, İzmir'e ilk gelişinde halka seslendiği bina olması sebebiyle de tarihi öneme sahip olan bina, 1913 yılında dönemin Valisi Hasan Rahmi Bey tarafından yaptırıldı. Keçeciler Polis Karakolu olarak inşa edilen bina, bir dönem maliye hizmetleri için de kullanıldı. Anafartalar Polis Karakolu olarak aralıksız 65 yıl İzmirlilere hizmet veren tarihi bina, 2005 yılından bu yana İzmir Polis Anı Evi olarak vatandaşların ziyaretine açıldı. Polis Anı Evi hakkında bilgiler veren polis memuru Evren Şentürk (36), binanın tarihsel önemine dikkat çekti. Binanın duvarlarının sağlamlık kazandırması için yumurta akıyla yapıldığını söyleyen Şentürk, "1913 yılında Vali Hasan Rahmi Bey tarafından yaptırılan binanın, sağlam olması için duvarların yapımında yumurta akı kullanılmış. Bunun yanı sıra Mustafa Kemal Atatürk'ün, İzmir'de ilk gelişinde halka seslendiği bina olması sebebiyle de tarihsel bir öneme sahip. 2005 yılından bu yana Polis Anı Evi olarak hizmet veren binanın içinde tarihi polisiye eşyalar, arşivler, kıyafetler ve silahlar bulunuyor. Binanın içindeki araç-gereçler, Osmanlı dönemine kadar uzanıyor" dedi.
İLK OTOMOBİL PLAKASI MÜZEDE
Polis Anı Evi'nin, ziyaretçileri tarihsel bir yolculuğa çıkardığının altını çizen Şentürk, "Müzeyi gezen ziyaretçiler, eski üniformaları yakından inceliyorlar. İzmir'de kullanılan ilk otomobil plakası da ziyaretçileri en fazla şaşırtan materyallerin başında geliyor. İfade alırken kayıt cihazlarının yanı sıra eskiden başkomisere verilen isim olan 'serkomiserin' odasında bulunan Kuran-ı Kerim ve İncil de oldukça merak uyandırıyor. Geçmiş yıllarda Müslümanlar ifade verirken Kuran-ı Kerim'e, gayrimüslimlerin de İncil'e el bastırılıp yemin ettiriliyormuş. Bu hikaye de ziyaretçileri oldukça şaşırtıyor. Burada bir tarih var. Binanın her köşesinde emniyet teşkilatının geçmişinden izler var. Müzeyi gezen ziyaretçiler, tarihi bir yolculuğa çıkacaklar. Binamız hafta içi her gün vatandaşlarımızın ziyaretlerine açık. Herkes ücretsiz olarak gelip gezebilir" diye konuştu.
ZİYARETÇİLER ÇOK MEMNUN
Emniyet teşkilatının geçmişine ışık tutan Polis Anı Evi'ni ziyaret eden emekli polis memuru Afiye Özbir (58), çok etkilendiğini söyledi. Özbir, "Polis Anı Evi'ni ilk kez ziyaret ettim. Emekli bir polis olarak, müzeyi gezerken hem çok heyecanlandım hem de çok etkilendim. Benim kullandığım eşyaları da görünce çok mutlu oldum. Kendimi, tarihte yolculuk yapmış gibi hissettim" ifadelerini kullandı. Ziyaretten dolayı mutluluğunu aktaran Canan Kaya (54) ise, "Her şey o kadar güzel ki emek verenlerin ellerine sağlık. Beni en çok etkileyen yer nezarethane oldu" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------
- Evren Şentürk röportaj
- Ziyaretçilerden röportaj
- Polis Anı evi dış görüntü
- Tarihi silahlardan görüntü
- Nezarethaneden görüntü
- Tarihi araç ve gereçlerden görüntü
Haber: Tolga TAHÇI -Kamera: Mücahit BEKTAŞ /İZMİR, (DHA)