HABER

DHA YURT BÜLTENİ 3

VAN Sağlık Müdürlüğü'ne bağlı Sağlık Hizmetleri Başkan Yardımcısı Diş Doktoru Şebnem Kartal, çetin kış şartlarının yaşandığı kentte, ekiplerin en büyük sıkıntısının asılsız ihbarlar olduğunu söyledi.

Karda yolu açtırmak için 112'ye asılsız ihbarda bulunuyorlar

Behçet DALMAZ/VAN, (DHA)- VAN Sağlık Müdürlüğü'ne bağlı Sağlık Hizmetleri Başkan Yardımcısı Diş Doktoru Şebnem Kartal, çetin kış şartlarının yaşandığı kentte, ekiplerin en büyük sıkıntısının asılsız ihbarlar olduğunu söyledi. Doktor Kartal, "Kışın, 'Acil hastamız var' diye arıyorlar. Karla mücadele ekipleriyle yolu açıp, gittiğinde ihbarın asılsız olduğu ortaya çıkıyor. Yollarını açtırmak için böyle yapıyorlar. Bu konuda vatandaşlarımızın bize karşı duyarlı ve destek olmalarını istiyoruz" dedi.

Van'da 112 Acil Komuta Kontrol Merkezi, 77 ambulans ve paletli kar araçlarıyla kış hazırlıklarını tamamlayarak göreve hazır hale geldi. Komuta merkezi ve bağlı 37 istasyonda, 490 personel her türlü müdahaleye hazır. Komuta merkezinde görev yapan personel, gelen çağrılara anında cevap verip, en yakın sağlık istasyonu ekiplerini bölgeye yönlendiriyor.

Sağlık Hizmetleri Başkan Yardımcısı Diş Doktoru Şebnem Kartal, çetin kış şartlarının yaşandığı kentte ekiplerin en büyük sıkıntısının asılsız ihbarlar olduğunu belirtti. Vatandaşlardan gelen asılsız ihbarlar nedeniyle ekiplerin işinin zorlaştırdığını ifade eden Doktor Kartal, şunları söyledi:

"Kışın yolların kapalı olması, bizim için çok sıkıntılı oluyor. Biliyorsunuz, bölgemizde kış şartları çok ağır geçiyor. Zorlu arazi koşullarından dolayı yazın dahi hastalara ulaşmakta zorluk çekerken, kışın bu daha da zor oluyor. Özellikle karın en çok yağdığı Bahçesaray ilçesinde ekiplerimizin hastalara ulşaması zor oluyor. Komuta merkezimize günlük ortalama 7 bin çağrı geliyor. Bunun 300'ü asıl vaka. Geri kalan çağrılar, hepsi asılsız ihbarlar. Bu büyük bir oran. Şöyle bir olay da yaşıyoruz zaman zaman. Yolları kapalı olan mahalleler, bize vaka bildirimi yapıyor. Ama, aslında vaka yok. Sadece yollarını açtırmak için böyle yapıyorlar. 'Acil Hastamız var' diye arıyorlar. Karla mücadele ekipleriyle yolu açıp, gittiğimizde ihbarın asılsız olduğu ortaya çıkıyor. Bu konuda vatandaşlarımızın duyarlı olmasını, bize destek ve yardımcı olmalarını istiyoruz. Tabi ki kışın daha zor geçiyor. Çünkü bölge itibariyle ilimizde kış mevsimi çok çetin geçiyor. Dolayısıyla bizim de işimiz zor oluyor. Büyükşehir Belediyesi bu konuda bize destek oluyor. Biz, tüm kış için tüm hazırlıklarımızı yaptık.Toplam 77 aracımız var. Bunların 25'i her türlü kış şartlarına karşı tam donanımlı araçlar. Bunun yanı sıra Komuta merkezi ve bağlı 37 istasyonda 490 personelimiz, vatandaşlarımıza 7/24 hizmet veriyor."

'HELİKOPTERLE GİTTİĞİMİZDE ASILSIZ İHBARLA KARŞILAŞIYORUZ'

112 Komuta Merkezi'nde görev yapan Songül Özkan Santür ise kışın asılsız ihbarlarla başlarının dertte olduğunu söyledi. Van 112 Komuta Merkezi'nin diğer illerdekine göre çalışma şartlarının daha farklı olduğunu belirten Santür, "Burada kış şartları çok şiddetli geçiyor. Tüm bu zorluklara rağmen tüm ekiplerimiz, her türlü vakaya ulaşma çabasında. Kış gelince köydeki vatandaşımız yol açtırma derdine düşüyor. Karayolları ile halledemedikleri kısmı 112 üzerinden asılsız ihbar yaparak yapıyorlar. 'Hastamız var. Doğum yapacak' şeklinde vaka bildirimi yapıyorlar. Bu ihbarlar üzerine karayolları ve belediye karla mücadele ekipleriyle hastaya ulaşmak için çaba gösteriyoruz. Hasta vakaları için helikopterle gittiğimizde asılsız ihbarlarla karşılaştığımız da oluyor. Tüm vatandaşlarımıza, 112'nin can kurtaran olduğunu, bizi asılsız ihbarlarla meşgul etmemelerini yönünde bilgi verilmesini rica ediyoruz. Asılsız ihbarlar yüzünden gerçek vakaya ulaşamadığımız da oluyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------------
-Van 112 Komuta Merkezi'n binası ve tabelası
-Komuta Merkezi'nde 7/24 çalışan ekip
-Gelen çağrılara cevap veren sağlık çalışanlarından detaylar
-Çevrim yapmaları
-112 Komuta Merkezi'nde görev yapan Songül Özkan Santür ile röportaj
-Detaylar
-112 araçları
-Sağlık Hizmetleri Başkan Yardımcısı Diş Doktoru Şebnem Kartal ile röportaj
-Araçlardan detaylar
-Acil vaka için çıkış yapan UMKE araçları

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

==================

İlgi bekleyen tarihi hamamın gönüllü bekçisi

ÇORUM’da kahvehane işleten Celal Kuş (56), Osmanlı döneminden kalma tarihi mimarisi bulunan ve uzun süredir atıl durumda olup restore edilmesi beklenen Güpür Hamamı’nın 30 yıldır gönüllü bakıcılığını ve bekçiliğini yapıyor. Tarihe ilgi duyan Celal Kuş, çevresine çiçek dikip güzelleştirmeye çalıştığı hamamın tarihi dokusunun daha fazla zarar görmemesi için de özen gösteriyor.

Kentte 30 yılı aşkın kahvehane işletmeciliği yapan 4 çocuk babası Celal Kuş, Üçtutlar Mahallesi’ndeki iş yerinin yanında bulunan tarihi Güpür Hamamını hem koruyor, hem de çevresini çiçeklerle donatıyor. 1500’lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen ve uzun süredir atıl durumdaki tarihi hamama gözü gibi bakan Kuş, hamamın tarihi dokusunun daha fazla zarar görmemesi için de özen gösteriyor. Hamamın gönüllü bekçisi olan Kuş, tarihi yapının bir an önce restore edilerek, turizme kazandırılmasını istiyor.

‘YOK OLMAMASI İÇİN KORUYORUM’

Tarihe ilgi duyduğunu belirten Kuş, tarihin yok olmaması için mücadele ettiğini söyledi. Kuş, “Burası bir iş adamına ait özel bir mülktür. Benim kahvehanem tarihi hamamın yanında bulunuyor. Ben 30 yıldır burada kahvehane işletiyorum. Ben tarihini bilen ve seven birisiyim. İmkânlarım çerçevesinde tarihi dokuya birilerinin zarar vermemesi için mücadele veriyorum. Burası benim kendi evim gibi. Hamamın yanındaki alana çiçekler ektim. Önceden buralarda tinerciler yatan kalkardı, köpek ölüleri vardı. Gece gündüz çalıştım. Bu hamam benim gözümde çok yaşlı ve bakıma muhtaç bir insan gibi. Dolayısıyla kendisini koruyamaz. İşte ben onun yok olmaması için koruyorumö dedi.

DÜĞÜN FOTOĞRAFÇILARININ İLGİ ODAĞI OLDU

Tarihi hamamın yer aldığı sokağın dar oluşu nedeniyle düğün fotoğrafçılarının da ilgisini çektiğini kaydeden Kuş, “Hamam ile yanındaki en dar sokağa ilgi her geçen yıl artıyor. Önceden kimsenin yaklaşmadığı hamam çevresinde şimdi yeni evlenecek çiftler gelerek, düğün fotoğrafı çektiriyorö diye konuştu.

Düğünleri öncesi tarihi hamam önünde fotoğraf çekinilen genç çiftler ise, tarihi mekânlarda mutluluklarını fotoğraf kareleriyle ölümsüzleştirdiklerini söyledi, tarihi yapıların mutlaka korunması gerektiğini de vurguladı.

Görüntü Dökümü:
- Tarihi hamam
- Kahvehane işletmecisi Celal Kuş açıklama
-Damat Mehmet Can Açıklama
-Damat ve gelin Tarihi hamam ve Dikiciler çarşısı gezi
-Detaylar

(SÜRE: 3.15 Dk ) (BOYUT:387 MB)
Haber-Kamera: Yusuf ÇINAR/ ÇORUM, (DHA)

======================

İngiltere, Almanya ve Norveç'e bıttım sabunu satıyor

Mehmet Yücel DURAK/SİİRT, (DHA)- SİİRT'te Mehmet Veysel Varıl, menengiç (bıttım) ağaçlarından elde ettiği gizven taneleriyle, hiçbir kimyasal madde katmadan yaptığı organik bıttım sabunlarını, İngiltere, Almanya ve Norveç'e kilosunu 150 ila 200 liradan satıyor.

Kent merkezine 15 kilometre uzaklıktaki Botan nehri kıyısında bulunan 300 dönümlük arazisinin küçük bir bölümünde yetiştirdiği menengiç (bıttım) ağaçlarından elde ettiği gizven tanelerini kaynatarak organik bıttım sabunu elde eden Mehmet Veysel Varıl, yorucu olmasına rağmen dede mesleğini devam ettirdiğini söyledi. Bıttım ağaçlarını aşılayarak fıstığa çevirmesi halinde çok daha fazla para kazanabileceğini, ancak bunun yerine dede mesleğini devam ettirmeyi seçtiğini belirten Varıl, "Bu hayli yorucu bir iştir. Ağaçlara gözüm gibi bakıyorum. Uzun uğraşlardan sonra topladığım gizvenleri, kazanlarda 5 saat özel yöntemlerle kaynatıyorum. Kaynayan gizvenlerin yağ ve köpüklerinden bıttım sabunu elde ediyorum. Bu işi daha önce dedem yapardı ve sadece bizim için yapardı. Ben de 5 yıldan beri yapıyorum. Daha önce kendim ve ailem için yaptım ancak, yaptığım bıttım sabunları gün geçtikçe ilgi görmeye başladı ve satmaya başladım. Şu an siparişleri yetiştiremiyorum. Yaptığım bıttım sabunu tamamen doğaldır ve bilimsel olarak kanıtlanmıştır, saç dökülmesine ve yağlı vücutlara büyük faydası vardır" dedi.

YURT DIŞINA İHRAÇ EDİYOR

Bıttım sabunlarını sadece Siirt kent merkezinde satmadığını, yurt geneline de gönderdiğini ve çok özel müşterilerinin olduğunu belirten Varıl, "Yurt genelinde birçok kente, aldığım sipariş üzerine gönderiyorum. Ancak daha çok Almanya, İngiltere, Fransa ve Norveç gibi ülkelerde bulunan Siirtli vatandaşlara gönderiyorum. Siparişlere göre yapıyorum ve kendilerine gönderiyorum. 100 kilo gelen bıttımdan ortalama 20-23 kilo bıttım sabunu elde ediyorum" diye konuştu.

KİLOSUNU 150-200 LİRADAN SATIYOR

Piyasada bulunan bıttım sabunlarının organik olmadığını söyleyen Mehmet Veysel Varıl, "Daha önceki yıllarda ilimizin köylerinde bu mevsimlerde üretiliyordu ve hemen hemen tüm köylüler kendileri için bıttım sabunu yaparlardı, ancak son yıllarda bu gittikçe azaldı ve şu an Siirt'te bu işi yapanlar parmakla sayılmaya başlandı. Ben bu işi zevkle yapıyorum. Piyasada bulunan bıttım sabunları organik değil, piyasada bıttım sabununun kilosu 50- 60 lira arasında satılıyor. Ben ise sabunun kilosunu 150- 200 lira arasında satıyorum, bunun nedeni ise benim sabunum tamamen organiktir" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Bıttım sabunun üretildiği alan
-Bıttım ağaçları
-Veysel Varıl, bıttım ağaçlarının önünde konuşurken
-Ağaçta bulunan bıttımların yakın çekim görüntüsü
-Toplanan bıttımların yakın çekim görüntüsü
-Yapılan bıttım sabunların yakın çekimi
-Veysel Varıl, bıttım sabunu hakkında konuşurken
-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Yücel DURAK / SİİRT, (DHA)

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

======================================

Kansere karşı koro kurdular

Tolga BİRGÜCÜ/SAMSUN, (DHA)- SAMSUN’da özel bir hastanede sağlık görevlisi olarak çalışan Dilara Kazancı tarafından kurulan ‘Kanserle Savaş Korosu’nun üyeleri, bir yandan kanserle mücadele ederken, diğer yandan da Türk sanat müziği eserlerini seslendiriyor. Aralarında 5 meme kanseri kadının da bulunduğu 20 kişilik koroda, anne, anneanne ve teyzelerini aynı hastalıktan kaybeden, bir diğer kız kardeşleri kanser tedavisi gören, kendileri de meme kanseri hastası olan Belma Tablı (50) ve Bilge Saygı (51) kardeşler de var.

Kentte özel bir hastanede görev yapan Dilara Kazancı, kanser hastalığıyla mücadele etmek, hastaların moral bulması ve sosyal aktivitelere katılması amacıyla ‘Kanserle Savaş Korosu’ kurdu. 20 kadın üyenin bulunduğu, aralarında 5'inin kanser tedavisi gördüğü kadınlar, müzikle kansere karşı savaşıyor. Samsun Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Sanatçısı Sebahat Danışmaz'ın şefliğindeki koroda anne, anneanne, teyzelerini kanserden kaybeden, bir diğer kız kardeşleri Almanya’da kanser tedavisi gören ve kendileri de meme kanseri hastası olan Belma Tablı ve ablası Bilge Saygı da bulunuyor. Kanser hastası kız kardeşler, Türk sanat müziği eğitimi alarak meme kanseri ile mücadele ediyor. Koro üyeleri, müziğin tedavilerinde önemli rol oynadıklarına inanıyor.

‘KORKMAYA GEREK YOK’

Koroyu kuran Dilara Kazancı, “Meme kanseri ile ilgili eğitimler ve seminerler zaten her zaman verilebiliyor. ‘Farklı bir şey yapmalıyım, insanlara dokunabilmeliyim. Meme kanseri olanlara dokunabilir miyim’ diye düşündüm. Daha doğrusu meme kanseri olanların bundan korkmamaları gerektiğini, savaşabileceklerini, birçok kişinin meme kanserini oyuncak haline getirdiğini, hatta ve hatta bu kanserlere müzikler ve şarkılarla savaş açabileceğimizi göstermek istedim. Bu şekilde bir düşünce ile yola çıktım ve meme kanseri olanlara ve koro sanatçılarımıza ulaştım" dedi.

‘MORAL ETKİLİ OLUYOR’

Sigara ile mücadele biriminde görev yapan 2 çocuk annesi Belma Tablı, ailelerinde genetik olarak kanser hastalığının bulunduğunu kaydederek, amaçlarının farkındalık oluşturmak olduğunu söyledi. Tablı, “2015 yılında Sağlık Bakanlığı’nın açmış olduğu proje doğrultusunda, meme kanserinde farkındalık yaratmak için KETEM’in kısa bir tanıtım filmi çektik. Klibi çektikten 4 ay sonra 2016’nın Mart ayında bana meme kanseri teşhisi konuldu. Bizim ailemizde genetik olarak, annem ve teyzemler olmak üzere kanser hastasıyız. Biz 3 kız kardeşiz ve üçümüz de meme kanseriyiz. Tedavim devam ediyor. Burada en çok moralin etkili olduğunu düşünüyorum. İnsanların kanserli hastalara ölümcül hasta gözü ile bakmamaları gerektiğini düşünüyorum. Bu projeyi duyduğumda çok mutlu oldum ve seve seve kabul ettim. Buradan bir kişinin yüreğine ve aklına dokunabilirsek, bu konuda bir farkındalık yaratabilirsek çok mutlu olurum" diye konuştu.

‘KANSERLE YAŞAYAN BİR AİLEYİZ’

Canik Belediyesi'nde çalışan 1 çocuk annesi Bilge Saygı da 10 yıldır kanserle mücadele ettiğini anlatarak şunları söyledi:

"3 ameliyat geçirdim, 3’üncü basamak son evredeyim. Kendimizi bildiğimizden beri biz kanserle yaşayan bir aileyiz. Annem ve teyzemi kanserden kaybettik. Kanseri çok erken yaşta öğrendik, belki onun verdiği bir rahatlık vardı bizde. İnanın insanlar bizden daha çok paniğe kapıldı ve üzüldüler. Kanser olduğumuzu duyduğumuz zaman, bize normal grip gibi bir tanı konulduğunu düşündük. Tabi ki zorlu bir süreç. Tedavi süreci gerçekten zorlu kemoterapiler, radyo terapiler ve ameliyatlar. Bu süreci de etrafımızdaki sevgi dolu insanlar sayesinde atlattık. 3 kız kardeşiz, bir kız kardeşimiz Almanya’da ve son ameliyatını Aralık ayında olacak. Buna rağmen biz mutluyuz, keyifliyiz. Ayrıca, hayattan keyif almaları için herkesi bu koroya davet ediyoruz. Kanser son değil, aslında bir yerde bir başlangıçtır. Çünkü kanser, bizim için hayata daha sıkı tutunmak adına bir başlangıç oldu."

‘KANSERDEN KORKMAYIN’

Şimdiye kadar 4 defa kanseri yenen Sema Danışmaz ise koronun kurulduğunu duyduğunda hemen katılmak istediğini dile getirerek, “Böyle bir şeyin içerisinde olmaktan o kadar mutlu oldum ki; sahneye çıkacağız, şarkılar söyleyeceğiz, yani insanlara şunu anlatacağız; kanserden korkmayın, kanser çok çok önemli bir hastalık değil, beyin gücü ile kanseri yenebilirsiniz. Burada vereceğimiz mesaj budur" ifadelerinde bulundu.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-korodan detay
-Kanser olan abla ve kardeşten detay
-Röportaj

(SÜRE:4.17 Dk) (BOYUT:480 MB)
Haber-Kamera:Tolga BİRGÜCÜ/SAMSUN, (DHA)

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

======================================

Cizre'de ilk defile ve Ferhat Göçer konseri

Mehmet Selim YALÇIN/CİZRE (Şırnak), (DHA)- GÜNEYDOĞU'da, geçmişte terör ve şiddet olayları ile anılan yerleşim birimlerinin başında gelen Şırnak'ın Cizre ilçesinde sağlanan huzur ve güven ortamı ile birlikte ilk kez defile düzenlendi. Cizre Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Faik Arıcın, "Bu huzur ve güven ortamında vatandaşlarımız huzurla bu etkinliklere katılsınlar. Amacımız, güzel etkinliklerle bu kadim ilçemiz, tarihi, kültürü ve sanatıyla anılsın istiyoruz" dedi. Defileden sonra Ferhat Göçer'in verdiği konsere ilgi büyük oldu.

Şırnak'ın Cizre ilçesinde, Kaymakamlık, Belediye ve Ticaret ve Sanayi Odası'nın sponsorluğunda ilk kez bir defile ve konser düzenlendi. Cizre Şehir Stadı'nda düzenlenen 'Cizre Moda ile Buluşuyor' etkinliğinde, ünlü modacı Hafize Ayık'ın 'Yöresel kıyafetlerler modern tasarımlarla' defilesi izleyicilerin beğenisini topladı. Geçmişi gelecekle buluşturmak, değerlere sahip çıkmak, kültür mirasımızı yeni nesillere tanıtmak amacıyla yapılan etkinlikler kapsamında, defilenin ardından sahne alan Ferhat Göçer, birbirinden güzel şarkılarla Cizrelileri coşturdu. Konsere ilgi gösteren Ferhat Göçer hayranları, şarkılara alkışlarla eşlik etti. Program sonrası Kaymakam ve Belediye Başkan Vekili Faik Arıcan, modacı Hafize Ayık ve Ferhat Göçer'e Cizre'yi simgeleyen hediyeler verdi.

'BİZ GÖNÜLLER ALMAYA GELDİK'

Yunus Emre'nin sözüyle konuşmasına başlayan Kaymakam Arıcan, Cizre'nin huzur ortamıyla anılmasını için çalışmalar yürüttüklerini dile getirerek, "Biz gönüller almaya geldik ve bu kadim ilçede tarihi ile kültürü ile derinlere dayanan bu ilçede bir farklı, bir güzel etkinliği daha burada yaşamış oluyoruz. İsteğimiz şudur, batıda, kuzeyde olan veya Antalya'da, İzmir'de, İstanbul'da olan bir etkinlikte burada olsun. Bu huzur ve güven ortamında vatandaşlarımız huzurla bu etkinliklere katılsınlar. Buradaki amacımız güzel etkinliklerle güzel ilçemiz, bu kadim ilçemiz tarihi ile kültürü, sanatı ile anılsın. Kadın giysilerinin modernize edilmiş şeklini de tarihten günümüze taşıyalım ve ülkemize hatta dünyaya tanıtalım" diye konuştu.

'HALK HAK ETTİĞİ HUZURA KAVUŞTU'

Etkinliğe katılan AK Parti Şırnak İl Başkanı Halil İbrahim Erkan ise, terör odaklarının ilçeden arındırılmasıyla huzur ve güven ortamının hakim olduğunu ifade ederek, "Bundan 3 yıl öncesine kadar sözde bu topluma farklı bir huzur getirmeye çalışanlar, bu toplumu nasıl bir kaos ortamına, nasıl bir savaş ortamına sürüklediğine hepimiz birlikte şahit olduk. Ama, bugün sizlerin de şahit olduğu gibi insanlar herhangi bir acı veya ızdırap için burada toplanmadılar. İnsanlar burada huzurun pekişmesi için ve huzurun tekrardan varolması için bu tür etkinliklere katılımlarını artırmaktadırlar. Cizre, Şırnak, Silopi, yüz yıllardan beri, bin yıllardan beri çok kültürlülüğünde aslında başkentliğini yapmış bir coğrafya olmasına rağmen PKK’nın burada varlık göstermesi ile beraber biz bu huzuru artık bulamaz olduk. Ama, devletin ve hükümetin sayesinde terör odakları mümkün mertebe arındırılırdı ve bu şehrin içerisinde devlete meydan okumaya çalışan bütün unsurlar bertaraf edildi ve halk hak ettiği huzura kavuştuk" diye konuştu.

Cizre'de ilk kez bir defilenin yapılmasının önemini anlatan modacı Hafize Ayık, "Burası muhteşem bir yer. Cizre’yi, halkını çok seviyorum. Çok sıcakkanlılar. Bu koleksiyonu burada yapmamızın amacı kadınların artık iş hayatına atılması, artık sosyalleşmesi için böyle bir şey düşündük. İlk defa Cizre’de defile yapılıyor. Bunu da ben yaptığım için çok mutluyum" dedi.

Görüntü Dökümü:
-Mankenlerin geçişleri
-Yöresel kıyafetlerin yeni tasarımı
-Kıyafetlerden detaylar
-Kaymakam Faik Arıcan’ın açıklaması
-Erkan’ın açıklaması
-Modacı Hafize Ayık’ın açıklaması
-Ferhat Göçeri'n sahne alması
-Konserden detaylar
-Kaymakamın halay çekmesi
-Genel ve detaylar

Haber-Kamera: Mehmet Selim YALÇIN/CİZRE (Şırnak), (DHA)

DGS'DE

======================================

Rüzgar erozyonuyla çölleşen saha, ağaçlandırılarak yeniden kazanıldı

KONYA'nın Karapınar ilçesinde rüzgar erozyonu nedeniyle oluşan çölleşmeyi önlemek için 1960 yılında başlatılan mücadele sayesinde 130 bin dekarlık alan yeniden kazandırıldı. Rüzgarı önlemek için ilk olarak kamışlarla perdeleme ve otlandırma yapılıp, ağaçlandırıldı. Böylelikle başta çölleşmenin hızla yayılması olmak üzere şehrin taşınması, insan ve hayvan sağlığına verilen zarar ile trafik kazaları önlenmiş oldu. Şu an etrafı ağaç ve otlarla kaplı rüzgar erozyonu mücadele sahasında, sadece küçük bir tepelik, çölleşmeye örnek olması için 'Örnektepe' adı altında bırakıldı.
Türkiye'de toprakların rüzgar etkisiyle bulunduğu yerden aşındırılarak taşınması ve başka yerde birikmesiyle oluşan 'Rüzgar Erozyonu' ; Konya, Niğde, Kayseri Kars ve İçel'de olmak üzere 465 bin hektarlık alanda görülüyor. Bu alanın yüzde 20'si ise Konya'nın doğusunda yer alan Karapınar ilçesinde yer alıyor. Karapınar, kent merkezine 90 kilometre uzaklıkta ve 50 bin nüfusa sahip bir ilçedir. Son günlerde yeraltı suyunun çekilip, toprağın aniden göçmesiyle oluşan ve sayıları 320'yi bulan obruklarla başı dertte olan Karapınar'da 1960 yılından önce rüzgar erozyonu büyük bir sorundu.
ÇÖLLEŞMENİN NEDENİ YAĞIŞ AZLIĞI
Bölgede rüzgar erozyonunun görülmesinin nedeni; bölgenin eski bir göl yatığı oluşu sebebiyle alüvyon birikmeden oluşan bir toprak yapısına sahip olması, yıllık yağış miktarının metrekareye 275 milimetre gibi az ve dağılımının düzensiz, şiddetli esen rüzgarlar, meraların aşırı ve plansız otlatılması, bir kısım otların yakacak olarak toplanıp yakılması, tarımsal işlemlerin hatalı uygulanmasıydı.
ŞEHİR TAŞINMA RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA KALDI
Rüzgar erozyonu nedeniyle bölgedeki araziler hızla çölleşmeye başladı. Bunun üzerine 1960 yılından önce ilçe göç tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Erozyonla birlikte topraklar verim gücünü kaybetti, kumul tepeleri yükseldi, kalkan toz bulutuyla birlikte Konya-Adana arasındaki karayolunda trafik kazaları arttı, öğrenciler okullara gidemez oldu. İnsan ve hayvan sağlığı olumsuz etkilendi.
ÇÖLLEŞMEYLE MÜCADELE BAŞLADI
1960 yılında Mülga Topraksu Genel Müdürlüğünce Rüzgar Erozyonu Plan ve Tatbikat Grubu Başmühendisliği kurularak mücadele başlatıldı. Mücadele kapsamında ilk etapta 160 bin dekarlık alan tel çitle çevrildi. Daha sonra 30 bin dekarlık alan askeri faaliyetlerde kullanılmak için Türk Silahlı Kuvvetleri'ne verildi. Geri kalan 130 bin dekarlık alanda ilk olarak rüzgarın hızını kırmak için maliyeti ucuz olduğundan kamışlarla perdeleme yapıldı. Ardından o perdelerin arasında otlandırıldı. Kamış perdeler arası otlandırıldıktan sonra toprak hareketini tamamen durdurucu ve uzun süre kalıcı tedbir olan ağaçlandırma çalışmalarına geçildi. Yapılan mücadelenin ardından rüzgar erozyonu önlendi. Böylelikle çölleşme engellendi. Alanın 42 binlik dekarlık kısmı çiftçilere tahsis edilip tarım arazisine dönüştürüldü. Ağaç ve otlarla kaplanan geri kalan kısmı da Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı Karapınar Çölleşme ve Erozyon Araştırma Merkezi'nin koruma sahası kapsamında tutuluyor. Koruma sahasında sadece küçük bir tepelik, çölleşmeye örnek olması için 'Örnektepe' adı altında bırakıldı.
Konya Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fetullah Arık, bölgedeki çölleşmenin esas sorunun yağış miktarının az olmasından kaynaklandığını belirtti. Yeraltı suyunun da fazla kullanıldığına dikkat çeken Arık, şunları söyledi:
"Bölge, Türkiye ortalamasının yağış azlığı kadar yağış alıyor. Karapınar'da yağış miktarı metrekareye 300 milimetrenin altındadır. Karapınar- Tuz Gölü arasında ise 250 milimetreye kadar düşüyor. 250 milimetre tüm dünyada çölleşmenin sınırı olarak kabul edilir. Biz çölleşme şartlarında olan bir bölgeden bahsediyoruz. Bölgede yeraltı suyu fazla kullanıldığı için toprağı nemli tutacak rüzgara karşı direnç oluşturacak herhangi bir önlem söz konusu değil. Şu an ağaçlandırma çalışmasıyla giderilmeye çalışılıyor. Yine tabi yeraltı suyuna müracaat etmek gerekiyor. O nedenle birbirini negatif etkileyen bir durum söz konusu. Bölgede son yıllarda Devlet Su İşleri'nin planları içinde özellikle ekili alanlar için bazı bölgelerin ağaçlandırılmasıyla ruhsatlarla genişleme sağlandı. Örneğin 100 dekar arazinin varsa bunun 30 dekarında ağaçlandırma yaparsanız, ruhsat almak kolaylaştırılıyor. Bizim buradaki en önemli çalışmamız, ağaçlandırma olmalıdır. Bir çok yerde, tarla sınırında hem rüzgar erozyonuna perde olabilmek ve toprağın tutulması için ağaçlandırma çalışması yapılıyor."
Konya ve çevresinde geniş alanda ağaçlandırma çalışması görülmediğini ifade eden Arık, "O nedenle ağaçlandırma çalışmalarının yoğun olarak yapılması gerekir. Bu aynı zamanda yağış oranını artıracak ve yağış geldiğinde bitki örtüsü de güçlenecek." dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------
- Örnek tepe olarak kalan çöl alanı
- Drone ile havadan görünütü
- Çöl sahasının ı1960'lı yıllara ait görüntüsü
- Prof. Arık röp.
- Ağac ve otlanmış son hali
- Genel ve detay

Haber- Kamera: İsmail AKKAYA- Hasan DÖNMEZ- Mehmet OKUYUCU - KONYA (DHA)

================================

Alkollü sürücü, alkolmetreyi üflemekte zorlandı

Sinan KABATEPE/EREGLI(Zonguldak)- ZONGULDAK'ın Ereğli ilçesinde polisin uzattığı alkolmetreyi üflemekte zorlanan Aydın Demircan (31) 2.16 promil alkollü olduğu belirlendi.
Kaza saat 01.30’da Şehit Ömer Halis Bulvarı Göztepe Köprüsü altında meydana geldi. Aydın Demircan (31) idaresindeki 67 AAE 447 plakalı otomobil sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu araç kaldırama çarptı. Yolu kapatması sebebiyle vatandaşlar polisi arayarak yardım istedi. Olay yerine gelen polis ekipleri sürücü Aydın Demircan’a alkol testi yapmak istedi. Aldığı alkol sebebiyle ayakta durmakta zorlanan Demircan güçlükle alkometreyi üflemesinin ardından 2.16 promil alkollü olduğu ortaya çıktı. Kazada hafif yaralanan Demircan olay yerine çağrılan ambulansla Ereğli Devlet Hastanesine kaldırıldı. Araç çekici yardımıyla yoldan kaldırılmasının ardından trafik normale döndü. Kazayla ilgili soruşturma başlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Polisin alkometre için Aydın Demircan’ı polis aracının başına götürmesi
Aydın Demircan’ın alkometreyi üflemekte zorlanması
Aydın Demircan’ın muayene olmayı kabul etmemesi
Aydın Demircan’ın raporu imzalayamaması
Aydın Demircan’ın zorlukla ambulansa götürülmesi
Otomobilin çekilmesi

Haber-Kamera:Sinan Kabatepe-EREĞLİ (DHA)
683 MB

==============================

36 yıl kesinleşmiş hapis cezasıyla aranan hükümlü Adana'da yakalandı

GAZİANTEP'te 2003 yılında "nitelikli cinsel saldırı ve yağma" olayına karıştığı ileri sürülerek 36 yıl hapis cezası alan hükümlü Adana'da yakalandı.

Olay Çukurova ilçesine bağlı Belediyevleri Mahallesinde meydana geldi. İddiaya göre Mehmet Hanifi K. (55) 2003 yılında Gaziantep'te "nitelikli cinsel saldırı ve yağma" olayına karıştığı ileri sürülerek yakalandı. Yargılanmasına başlanan şahıs önce tutuklanırken, bir süre sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Yıllar sonra yerel mahkeme şahsa 36 yıl hapis cezası verdi. Karar, Yargıtay tarafından da onanınca şahsın aranması çıktı. Bir türlü yakalanamayan şahsın Adana'da olduğu tespit edildi. Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Aranan Şahıslar Büro Amirliği ekipleri hükümlüyü yakalamak için çalışma başlattı. Polis hükümlünün Beledievleri Mahallesinde olduğunu saptadı. Polis adrese baskın düzenleyerek hükümlüyü yakaladı. Hükümlü emniyette işlemlerinin tamamlanmasının ardından önce adliyeye daha sonrada cezaevine götürüldü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------
- Zanlının emniyetten çıkarılması

SÜRE:00'27" BOYUT: 49,8 MB
Haber-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,(DHA)

===============

Alev alev yanan otomobilin LPG tankı patladı

ADIYAMAN'da, hareket halindeyken alev alan otomobilde patlama meydana geldi. Patlamada otomobil hurdaya dönerken, kapanan trafik yangının söndürülmesi ile açıldı.
Yangın, dün akşam saatlerinde Adıyaman-Besni karayolunun 25'inci kilometresinde meydana geldi. Bilal Kirişçioğlu yönetimindeki 27 BP 803 plakalı otomobil, hareket halinden dumanlar yükseldiğini görünce otomobili park ederek, yanından uzaklaştı. Alevler içinde kalan otomobil LPG tankı patladı. Araç trafiğine kapanan yol ihbarla olay yerine gelen itfaiye ekipleri tarafından yangın kontrol altına alındı. Yangında otomobil hurda yığınına döndü. Yangının söndürülmesiyle jandarma araçların geçişlerine kontrollü şekilde izin verirken, yangının çıkış nedeni araştırıyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------------
- Olay yeri
- Otomobilin yanması
- Otomobil patlaması
- Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mahir ALAN-ADIYAMAN-DHA)
30 MB

======================================

Santa Harabeleri’ne inşa edilen tuğla binaya taşlı makyaj

GÜMÜŞHANE’nin Dumanlu köyü sınırlarında yer alan ve ‘Gökyüzüne yakın saklı kent’ olarak da bilinen arkeolojik doğal sit alanı Santa Harabeleri’ne inşa edilen ve tarihi dokuda çirkin görüntü oluşturan 2 katlı tuğla binanın dış cephesi, taşla kaplanarak yöredeki tarihi dokuyla uyumlu hale getirildi.

Kentin Dumanlı köyü sınırlarında yer alan, geçmişi Ortaçağ’a kadar uzanan, ‘Gökyüzüne yakın saklı kent’ olarak da bilinen arkeolojik doğal sit alanı Santa Harabeleri'ne, yaylacılar tarafından beton binalar inşa edilmişti. Santa Harabeleri'ne, eski taş yapı üzerine bir yaylacı tarafından inşa edilen 2 katlı tuğla bina ise tarihi dokuda çirkin görüntü oluşturduğu gerekçesiyle dikkat çekip tepkilere neden olmuştu. Gümüşhane Valiliği de yaylacılar tarafından yapılan beton ve kötü görüntüsü olan binalar için harekete geçti. Valilik, tarihi dokuda çirkin görüntü oluşturan kaçak yapıların doğayla uyumlu hale getirilmesi için sahiplerine süre verdi, aksi halde yapıların yıkılacağını bildirdi. Bu sürede tarihi dokuda çirkin görüntü oluşturan bahse konu tuğla binanın dış cephesi taşla kaplanarak dokuya uyumlu hale getirildiği dikkat çekti.

BAKAN SOYLU ZİYARET ETMİŞTİ

Öte yandan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçen yıl beraberinde Trabzon Valisi Yücel Yavuz ve Gümüşhane Valisi Okay Memiş ile birlikte Santa Harabeleri’ni ziyaret etmişti. Bakan Soylu ziyarete ilişkin konuşmasına “Burayı tarif etmek gerekirse gizli kalmış cennet; ama yine de gizli kalmasına dikkat etmek lazım. Maalesef, gizli kalmış cennetleri hemen ufalıyoruzö değerlendirmesinde bulunmuştu. Bakan Soylu, Santa Harabeleri'nin restorasyonla turizme kazandırılması için de proje geliştirildiğini de duyurmuştu.

SANTA HARABELERİ

Doğu Karadeniz'deki Rum-Pontus Devleti'nin kültürel mirası olan Santa Harabeleri'nin, 17’nci yüzyılda inşa edildiği biliniyor. Rumlar'ın bölgeden 1923 yılında göç etmesiyle kaderine terk edilen harabeler, Gümüşhane’ye 72, Trabzon’a ise 42 kilometre uzaklıkta; Gümüşhane’nin Dumanlı köyü sınırlarında yer alıyor. Rum sivil mimarisine özgü eserleri barındıran ve 1999'da arkeolojik doğal sit alanı ilan edilen Santa Harabeleri, 7 mahallede taştan inşa edilen tek katlı konutlardan ve her mahalledeki en az 1 kiliseden oluşuyor. 1700- 1900 yıllarında 5 bine yakın kişinin yaşadığı harabeler, ulaşım zorluğu nedeniyle az sayıda yerli- yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Santa Harabeleri genel görüntüler
Taşla kaplanan binanın eski ve yeni görüntüleri
Drone görüntüsü
Genel detaylar

BOYUT: 409 MB SÜRE: 03 Dk. 39 sn.
HABER Selçuk BAŞAR KAMERA: Uğur AYDIN/GÜMÜŞHANE,(DHA)

======================================

Tarihi Hana taktığı beyaz çelik kapıya şarkı yaptı

BURSA'da, müzik eğitmeni Murat Çapkın, 510 yıllık tarihi Pirinç Han'da stüdyo çalışmaları için kiraladığı dükkana beyaz çelik kapı taktırdı. Gelen tepkiler üzerine kapıyı söken Çapkın, gündem olan beyaz çelik kapı için şarkı besteleyip seslendirdi. Şarkıya klip de çeken Çapkın, tarihi ve kültürel varlıklara hizmet etmek amacıyla bu şarkıyı bestelediğini söyledi.

Bursa'nın önemli yapılarından Cumhuriyet Caddesi'ndeki tarihi Pirinç Han, 1508 yılında Osmanlı hükümdarı 2'nci Bayezid tarafından yaptırıldı. Önceki yıllarda tahıl ve pirinç satılan yer olduğu için 'Pirinç Han' adı verilen, duvarları tuğla ve moloz taşıyla örülü tarihi yapı, büyük avlu içinde 2 katlı sıralanan revaklar (üstü örtülü, önü açık yer) ve arkasında yer alan odalardan oluşuyor. Yapının alt katında çay bahçeleri ve kafeler, üst katında ise iş yerleri bulunuyor.

Müzik eğitmeni Murat Çapkın, tarihi hanın üst katındaki bir dükkanı, Milli Emlak Müdürlüğü'nden ihale usulüyle kiraladı. Çapkın, stüdyo çalışmaları yapacağı dükkanın ahşap kapısını söküp, yerine beyaz çelik kapı taktırdı. Handaki diğer 77 dükkanın aynı renkteki ahşap kapılarından farklı olarak monte edilen çelik kapı, esnafın ve çevre sakinlerinin tepkisini çekti. Bazı kişiler, kapının fotoğrafını çekip, sosyal medyadan paylaşarak, tepkilerini yazdı. Tepkiler üzerine Murat Çapkın, beyaz çelik kapıyı söktürüp ahşap kapıyı tekrar taktı. Stüdyosunun ismini 'Kapı Stüdyo' olarak değiştiren Çapkın, beyaz çelik kapı için şarkı besteledi. 'Kapı' ismini verdiği, 'Tarihi handa,
modern zamanda, ecdadın ciğerine, beyaz hançer bu kapı' sözleriyle başlayan şarkıyı seslendirip klip de çeken Çapkın, tarihi ve kültürel varlıklara hizmet etmek amacıyla bu şarkıyı bestelediğini söyledi.Çapkın yaptığı açıklamada, "’Bizim takmış olduğumuz beyaz kapı sosyal medya ve haber kanallarında olay oldu. Biz de bu sebeple beyaz kapıyı söktük, yerine eski kapıyı taktık. Sosyal medyada yaşanan bu olaylar için bir şarkı dillendirmek istedik ve bunu da yayınladık. Tarihi kültürel varlıklarımıza hizmet etmek amacıyla bu şarkıyı besteledik, aranjmanını yaptık ve yayınlıyoruz" dedi.

"ŞAHSIMA HAKARET EDENLER OLDU"

Yaşadığı süreçte hakaretlere varan çok farklı tepkiler aldığını söyleyen Çapkın, "Kendi adıma üzüldüm. Çok dalga geçenler oldu, şahsıma hakaret edenler oldu. Ancak gülenler de oldu. Birisi yolda durdurup 'Ya çok güldük, Allah da seni güldürsün' dedi. Ben de güldüm. Biz şarkıda esprili tarafını da dillendirdik. Kültürel varlıklarımıza el uzatma anlamında topluma da farkındalık olsun istiyoruz" şeklinde konuştu.

KAPIYA TEKLİF YAĞDI

Kapıya koleksiyonculardan binlerce liralık teklifler geldiğini söyleyen Çapkın, " Bir çok meraklısı teklifte bulundu. 10 bin liraya kadar çıkan teklifler aldık. Hatta açık arttırmaya çıkarmamı da söyleyenler oldu, fakat ben satmayı düşünmüyorum" dedi.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Şarkı ve klibi
-Çapkın'ın şarkı söylemesinden detaylar
-Şarkının stüdyo çalışmalarından detaylar
-Stüdyodan, eski ve yeni kapıdan detaylar
-Murat Çapkın ile röportaj

Süre: 4.54 Boyut: 548MB
Haber: Enver Fatih TIKIR Kamera: Muammer İRTEM /BURSA, (DHA)

===========================

Marmaris'te 'Cadılar Bayramı' kutlaması

MUĞLA'nın Marmaris ilçesinde, Barlar Sokağı Azmak Başı girişinde bulunan bir barda, 'cadılar bayramı' (Halloween) partisi düzenlendi.

Bu yıl 17'ncisi düzenlenen cadılar bayramı kutlamasında, renkli görüntüler ortaya çıktı. Çoğunluğunu ilçede yerleşik yaşayan yabancılar ile İngiliz tur rehberlerinin oluşturduğu kalabalık bir davetli grubu programa katıldı. Parti için mekan, üzerinde kuru kafa figürleri bulunan ışıklı kabaklarla donatıldı. Partiye katılan davetlilerin yüzleri, ressamlar tarafından geceye uygun olarak çeşitli figürlere boyandı. Etkinliğe katılanlar, çalan hareketli müzikler eşliğinde gönüllerince eğlendi.

Mekan işletmecisi Aykut Mertel, "Bu yıl 17'inci kez cadılar bayramı kutlaması yapıyoruz. Cadılar bayramı konseptine uygun olarak işletmemizi süsledik. Yerleşik yaşayan yabancılar ve diğer katılanlarla beraber kutlama yapıyoruz" dedi.

Kutlamalara katılanlar arasında yapılan oylamayla, 49 yaşındaki İngiliz Elizabeth Bennett en iyi kostüm dalında birinci seçildi.

CADILAR BAYRAMI NEDİR?

Genellikle çocukların çeşitli korkunç kostümler giyerek, bulunduğu köyün, mahallenin ya da beldenin evlerini kapı kapı gezerek şeker, meyve ve çeşitli hediyeler aldığı bayramdır. Cadılar Bayramı bir pagan festivali olarak ilk kez İngiltere'de İrlandalılar, İskoçlar ve Galliler tarafından kutlanmaya başlandı. 19'uncu yüzyılın sonunda bu gelenek Kuzey Amerika'ya göçenler tarafından devam ettirildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
- İşletmeden genel ve detay görüntü
- Cadılar Bayramı kutlamalarından kostümlerle gelenlerden görüntü
- İşletme sahibi Aykut Mertel ile röportaj

(Toplam: 2 dakika 40 saniye-193 MB HD görüntü)
Haber-Kamera: Ali GÜNDOĞAN / MARMARİS (Muğla), (DHA)

En Çok Aranan Haberler